msn adresini, cep numarasını vermeyle kaşar falan olacağını sanan kızdır. bu verilmeyecek bir şey olsa numara diye bir şey olmaz, iletişim kurmak için kullanılmazdı. hadi bunu geçtim, normalde muhabbet edip de cep numarasını vermeyen hatunun amacı anlaşılamamaktadır.
çikolata krizleri, baş ağrıları, karın ağrıları, anlamsız davranışları, bir gülüp bir ağlamalar, sıcaklık basmaları, kapanmak bilmeyen çeneleri, bitmeyen şikayetleri ve regl...
anatomik olarak bunlardan sadece karın ağrısı mümkün. diğerlerinin tıbben bir açıklaması olmamasına rağmen xx'lerin her şeyi kendi lehlerine çevirmeleri sonucunda uydurmalarından ibarettir.
majezikle boğup, nutella ile vaftiz etmek lazım bunları.
hekimin görevi ameliyathanede ne gazlı bez hesabı tutmaktır ne de klem. tüm bunları sayarak hekime vermesi gereken sorumlu ameliyathane hemşiresidir. onun dalgınlığı, işini iyi yapamaması neticesinde hekim milyarlarca tazminat ödemek zorunda kalmaktadır.
yaz geceleri terasta yıldızları sayarak uyumak, sabah ezanı ile güneş daha çıkmadan uyanmak ardından bol zeytinyağında karıştırılmış çökelek, yeşil zeytin, toz biber, limona ekmeğini bana bana yemek demektir.
bisikletini alır çıkarsın sabah gezintisine, sahilden çizersin rotayı. palmiyelerin gölgesinde turunç ağaçlarından yayılan buram buram kokularla ege güneşinde pedallamaktır.
sahile atıp bisikletini kendini sıcacık ege sularına bırakıvermektir kendini.
akşamları eline çekirdeğini alıp menderes ovası üzerine kurulmuş çokca parkın birine çay içmeye giderken, sıcaktan kaçıp sokaklara çıkmış kapılarının önünde muhabbetin en hasını çeviren egeli teyzelerin sohbetine eşlik etmek demektir.
ege demek deniz demek,
ege demek medeniyet demek,
ege demek hayat demek,
ege demek sıcacık insanlar "diyivemektir"