ülkemiz şartlarında herhangi bi müzik aletini icra etme isteğinin sebebi aşikardır.
kız düşürmek.
ee peki sen kızı düşürdün. kızı ne için düşürdün? sevgililer gününde hediye almak için mi? kızın anası ölünce teselli etmek için mi? derslerine yardımcı olmak için mi? elbette kızdan bir menfaatin var. nedir bu? eve atmak, yiyişmek, seks yapmak.
bre mendebur, sen o kızla seks yaptığın zaman duş almayacak mısın? sevgilin duş almayacak mı? sen o duşu alırken kaç tane müminin abdest suyunu gasp ettiğini biliyor musun? küresel ısınmanın gümbür gümbür geldği, tehdit savurduğu bir ortamda, sen ne hakla, namaz kılmak isteyen bir mümin abdest alma hakkını elinden alıyorsun.
velahsıl kelam, herhangi bir müzik aleti çalmak; sekse ortam doğurduğu, ve namaz kılmak isteyen inananların haklarını elinden aldığından mütevellit büyük günah ve israftır.
ağzının tadını bilmeyen, zevklerinden şüphe duyduğum erkektir. neden mi?
nedeni şu: bir yanda ;eciş bücüş, ne idüğü belirsiz, dünyadaki hiçbir nesneye dahi benzetemediğimiz, yağmur yemiş paslı balkon demiri kadar leş kokan vajina denen rezillik, diğer tarafta; dağ gibi, aslan gibi, küheylan gibi, abide gibi, mert haşmetli, dirayetli bir penis.
şimdi sorarım size güzel kardeşler. 3 yıl buzlukta beklemiş keçi ciğeri gibi leş bir organa yaslamak mı, yoksa, ahududu reçeline batırılmış, hafif sola meyilli, arş ı alaya selam çakan o penis denen doğa harikasını yemek mi?
kendinizi kandırmayın beyler? okkalı bir topal nalbur penisi yeseydiniz, böyle net konuşmazdınız.
oyunculuk yapan bir kadında namus denen mefhumun bulunmadığını veyahutta yok denecek kadar az olduğunu anlatmaya çalışan önermedir. çok da doğru bir önermedir.
özellikle; bir müslüman kadın, oyunculuk yapamaz. zira oyunculuk denen gavur icadı meşgale, kişiden; verilen her türlü rolün sorgusuz sualsiz yerine getirilmesini ister.
bu da demek oluyor ki; bir oyun yazarı, bir kadın oyuncunun erkek oyuncuyla cinsel içerikli bir sahne yazması, ve kadının o sahnede cenab ı hak katında helali olmayan erkek ile türlü yakınlaşmaya girmesi.
e be güzel kardeşim sen müslümanım diyorsun, kocana saklaman gereken, bal dudaklarını, elma yanaklarını, karpuz götünü, sanat için yapıyorum zırvası adı altında elin yavşağına elletiyorsun.
velhasıl kelam oyunculuk yapan kadının namusuna ve imanına şüpheyle yaklaşırım.
ömrünü cüzzamlı hastaların tedavisine adamıştır.
belki de, bazılarının; onu ölmeden soktuğu cehennemden; o hastaların, o hastaların yakınlarının, onların da yakınlarının hayır dualarıyla çıkacaktır.
bu esnaf bir köy esnafı ve haliyle çevresinde güreş tutacak bir esnaf arkadaşı yok ise, kemal sunal ın düttürü dünya filminden de feyz alarak, sandalye ile güreşebilir.
anlayamıyorum, demet evgar a, ne bileyim pelin batu ya, pınar altuğ a seksi demek gayet normal karşılanırken, bu kadına seksi denince, "oha ayıp lan" gibi tripler geliyor. ne yani, bu kadının namusu az önce saydığım kadınlarınkinden daha mı kıymetli. ayrıcalıklı bi durumu mu var nedir yani? ya da bu durumun namusla falan bi alakası var mı?
hem hemşehrim, hem okul arkadaşımdır. ilkokuldan üniversiteye kadar hiç ayrılmadık birbirimizden. erik ağaçlarında tarkan şarkıları söylediğimiz yıllar ne de çabuk geçmiş yahu. sözün özü candır. kadim dostum.
hasta beşiktaşlı yazar. haliç üniversitesinde 4 yılımız geçmiştir. final sınavı gecesi evime gelir, abi metin tokat bizim penaltıyı resmen yedi diye, benim tepemde ağlardı. düşünün 10 sene önce oynanmış maçı kendine dert edecek kadar hasta bi beşiktaşlıdır. ama candır, kadim dostumdur. piyanist arkadaşım ozan gibidir o.
pizzadan nefret eden yazardır. o kadar ki, pizza kelimesinin geçtiği ortamı terk eder, ağız dolusu kusacakmış gibi olur. çok ilginçtir. onunla ilgili aklımda kalan en ilginç detay, bir vanspor maçı sonrası sahaya inip, aumann ın başından şapkasını sıyırmasıdır. benim deli arkadaşımdır o, kadim dostumdur.
onunla 12 yıldır arkadaşım, ilk sevgilimden ayrıldığımda, en sevdiğimle evlendiğimde hep o yanımdaydı. başkalarının mutluluğu için elinden geleni yapan, dünyanın en mükemmel insanıdır. bu söylediğime yıllardır kızsa da, burdan bi kere daha söylüyorum; kendini biraz daha önemsemelisin canım arkadaşım. sözün özü candır. kadim dostum.
sigarasını kibritle yakamayan, 6 yıl boyunca camelden başka sigara içmeyen yazar. evet yanlış duymadınız. 3 gün sigara içmemiş olsa yerde 1 paket marlboro bulsa dahi içemez o sigarayı. böyle de ilginç bir arkadaşımdır. sözün özü candır , kadim dostum.
o kadar sinirlidir ki, birden parlayıverir. ama içinde en ufak art niyet, fesatlık yoktur. bambaşkadır o. insanların onun hakkında kötü düşünmesi kesinlikle, onun noksanlığından değil , karşı tarafın izan yoksunluğundan kaynaklanmaktadır. hee bi de ülker kat kat tat a bayılır. kadim dostum.
saçlarını yıllardır sola doğru tarayan, cANIMDAN ÇOK SEVDiĞiM ARKADAŞım. aslında onunla en başta düşmandık. aynı kıza aşık olduk lisede. gel zaman git zaman, nejat alp ile piyanist arkadaşı ozan ın ilişkisine döndü bizim arkadaşlık ilişkimiz. velhasıl o kız gitti ama myzra benim hala en iyi dostum.
zeytinden nefret eden yazar. o kadar ki, evlerine dahi sokturtmaz zeytini, kaldı ki buzdolabına sokturtmayacak derecede ileri boyuttadır bu nefret. böyle de ilginç bir arkadaştır.
onunla çok eskiden beri tanışırız. o kadar "kafa" bi insandır ki, gecenin 4ünde, hadi çıkıyoruz, üstünü giyin desen, hemen yerinden fırlar, üstüne üstlük eğlenceye ortakçı başka arkadaşlar ayarlamaya bakar. 5 paket sigarayı 1 gecede bitirmişliğimiz de vardır. kadim dostum. hep böyle neşeli kal.