zamanında arkadaşlarıma demiş idim. paranızı çalacaklar. böyle bir sistem yok. bu piramit sistem. paranızı alacaklar ilk zamanlar kazandıracaklar sonra kaçacaklar demiştim. iki arkadaşımda tüm varını yoğunu bastı ş an ağlıyorlar. abi kısa yoldan paranı katlamak istersin, para kazanmak istersin anlarım tamam. ama neden güvenirliği olmayan bir yoldan yaparsın bu açgözlülüğünü? bende açgözlüyüm tamam paramı katlamak istiyorum o da tamam. ama ben ne yapıyorum? her hafta bets10'a girip bahis oynuyorum öyle kazanıyorum. hem paramı katlıyorum hem senelerdir istediğim zaman paramı çekebiliyorum. güvenmediğim yere paramı yatırmıyorum. ahh ahh akıl akıl gel takıl.
Sözlüğü bırakmaya karar verdim. Bir çok kişinin derdini dinlemişliğim var. Derdini çözebildiğim, çözemediğim.
Kırdığım varsa hakkını helal etsin.
Random uzun bir şifre sallayacağım not defterine, şifremi o yapacağım not defterini de kaydetmeyeceğim. istesem de giremeyeceğim... Herkese iyi günler.
Aşk acısı umutlardan yaşanır.
Yakamoz ayın denize yansıması değil, denizde yaşayan tek hücreli bir canlıdır. Ayağımızın dibinde yani.
biz de kurtuluşumuzu/dermanımızı göğe koyup yansımasını bekleriz, halbuki yakamoz olup ayağımızın dibindedir.
Bazıları için çocuk yapmak;
çocuklarınızı yetiştirmek için önce kendinizi yetiştirmeniz gerek. aksi halde, hayvani ihtiyaçlarınız, ya da yalnızlığınız ya da içinizdeki boşlukları doldurmak için çocuk sahibi oluyorsunuz demektir.
nietzsche ağladığında irvin d. yalom.
Şizofreni derneğinde gönüllü olarak çalışıyorum. Öyle dışarıdan görüldüğü gibi ilgi çekici değil. Birisinin kafasında kurduğu bir kurguyu anlatayım size. Yumurta gibi kabuğu olduğunu düşünüyor, bu kabuğunda onu rahatsız ettiğini beyan ediyor. Kabuktan kurtulmak için kırması gerektiğine inanıyor, yüksek bir yerden atlayıp kabuğunu kırmayı, rahatlamayı düşünüyor. Atlayacakken ailesi geri içeri sokuyor.
yağmuru sevdiğini söylüyorsun ama yağmur yağdığında şemsiyeni açıyorsun
güneşi sevdiğini söylüyorsun ama güneş açınca gölgeye kaçıyorsun
rüzgarı sevdiğini söylüyorsun ama rüzgar çıkınca pencereni örtüyorsun
işte bundan korkuyorum çünkü beni de sevdiğini söylüyorsun.
William shakespeare.
neo,freudyen ( kişiler arası ) psikodinamikleri kapsayan kavram...
Neo-freudyen, özellikle harry stuck sullivan, karen horney ve erich fromm, bireyin temel çatışmaları için başka bir bakış açısı sunmaktadırlar. Çocuk, iç güdünün egemenliği altında ve ve önceden programlanmış olmak yerine( (bkz: determinzm), doğuştan getirilen mizaç ve etkinlik düzeyi gibi yansız özellikler bir yana, tamamen kültürel ve kişiler arası çevreyle şekillenen bir varlıktır. Çocuuğun duyduğu temel gereksinim güvene-kiişiler arası kabul eve onaya yöneliktir ve güven veren önemli yetişkinlerle kurulan etkileşim çocuğun karakter yapısını belirlemektedir. Çocuk iç güdülerin egemenliği altında olmasa da, doğuştan gelen getirdiği büyük bir enerjiye, meraka,bedeninin masumiyetine, gelişmek için doğasında var olan potansiyele ve sevilen yetişkinleri elinde tutma isteğine sahiptir. bu özellikler her zaman etraftaki önemliyetişkinlerin talepleriyle uyum halinde değildir ve temel çatışma bu doğal büyüme eğilimleriyle çocuğun ve güven ve onaylanma gereksinimi arasındadır.
ona sarılmanın düşüncesinin verdiği huzur bile, anksiyete bozukluğuna çok iyi geliyor. Kaygılarım sonbahar da dökülen yapraklar gibi gidiyor çok ilginç.
Çok mantıksız kendileri şüpheye düşüp takıntılarından vaaz veriyorlar diye düşünmeden edemiyorum, muhtemelen bu da takıntının kompulsif davranışlarından birisidir.
müslümanım ama saçma bir şey.
''Belki de sevdiğiniz insanları düşünmektesiniz; ama daha derinlere inin... Sonunda, sevdiğinizin onlar olmadığını göreceksiniz. Siz, bu sevginin içinizde yarattığı duyguları seviyorsunuz. Siz arzuyu seviyorsunuz, arzu edilen şeyi değil...''
nietzsche ağladığında irvin d. yalom
Çocuklarınızı yetiştirmek için önce kendinizi yetiştirmeniz gerek. Aksi halde, hayvani ihtiyaçlarınız, ya da yalnızlığınız ya da içinizdeki boşlukları doldurmak için çocuk sahibi oluyorsunuz demektir.
nietzsche ağladığında irvin d. yalom.
ibrahim çallı türk resminde izlenimci anlayışın en önemli temsilcilerinden biri olarak kabul edilir.
oğuz atay
cemal süreya
barış manço
barış akarsu
neşet ertaş gibi uzanan listedir.
iyi bir insan olamamaktan, temel ahlakımın bozulmasından korkmamı sağlayan hastalıktır. Bazen öyle bir şey oluyor ki; Nefsim ( psikolojiye göre eleştirisel sestir, kişinin kaygılarından ve korkularından beslenerek takıntı oluşturur, ayrıca Bilimsel de kanıtlanmıştır bağırsaklar da 2. beyin nöropsikiyatri kanıtlamıştır. ) nefsim kaygımı silah olarak kullanıyor, kaygılandığım şeyler olmuş gibi korkuyorum. Temel ahlakım bozulmasın diye bir insan acı çekmek için uğraşır mı ?
uğraşıyor işte...
daha fazla yere sıçramasın diye düşünmekten korkar oldum ve bu ağrıma gidiyor.
edit : düzeltme.
vazgeçilmez olduğunu anladığı andır aslında. Çünkü herkesin ondan birer birer vazgeçtiğini görecektir.
diğer yandan ise; eskiden pahalı gelen abur cuburları, düşünmeden aldığı zamandır. geçmişe bir tebessüm eder...
düşünerek anlayınca değil, hissettirildiği zaman kıymetli olan yaşamın bir parçasıdır. Çünkü insan hissedemediği zaman, düşüncelerin bir önemi kalmıyor. hisleri düşünceler şekillendirirken, altı boş bir zemini insan nasıl şekillendirsin ?