son derece zevkli geçen bir lig maçıydı. özellikle sivas'ın deplasman demeden atağa yönelik oynaması maçın temposunu yükselten en önemli etkendi. buradan sivas'ın gollerini atan futbolculara fenerbahçe'yi gaza getirdikleri için özel teşekkürlerimi iletiyorum.
uzun bir aradan sonra takımım bana güzel bir futbol izletti, tüm tereddütlerime rağmen maçı staddan izledim, iyi ki de izlemişim, galibiyette benim de payım var,ekran başında kalmış olsam çok üzülürdüm 4-2 lik maça gidemediğim için. ama fener'in artık bu futbolu sadece "lig lideri" ya da "üç büyükler"e karşı değil lig sonuncusuna da aynı şekilde oynaması lazım; ama özellikle "küçümsemeden"
- "ağzınıza sıçayım" (sarıkız - büyük ankara mezbahası) *
--- spoiler ---
redwinemania ile telepati, gothic evil ile ise msn yoluyla haberleşilip belirlenen tarihin bu ulu sözlüğümüzün en sevilen ve aranan iki selebriti(!)sine de uyduğu tespit edildikten sonra yapılması planlanan zirve, bok yiyoruz zirvelerinin 3.sü soğuk bir aralık akşamı seni çağırıyor!
5 aralık cuma akşamı * bahçelievler'de buluşulduktan sonra önümüzdeki günlerde belirlenecek bir mekanda önce içki muhabbetine girilecek, daha sonra gençlik caddesinde bulunan "pikolet"te kokoreçler yenecek. kokoreç yemeyenler için köfte de mevcuttur.
"türkiye'de bir atasözü çıktı; semih sonradan girmeli"
rıdvan dilmen, ntvspor, 6 ağustos 2008
allahım bu nasıl cümle. atasözü çıkıyor hem de türkiye'den. hem de atasözüne bak, "semih sonradan girmeli"
bu nasıl şey diyenler için geliyor:
+ bıdı bıdıdııd abi ondan sonra hatun bana demez mi zaten ben seni sevmiyorum, ayrılalım bitsin! ulan ben kendime terkedildi dedirtmem ulan!
- eee abi ne demişler, semih sonradan girmeli.
bu ne la.
rıdvam hocam seni severiz, saygı duyarız, neden böyle şeyler yapıyorsun?
hemen hemen tüm yönetmenler bu bir dizi çekim tekniğiymiş gibi özellikle de sezon finaline koyarlar ki millet bütün yaz diziyi konuşsun, yaz boyunca unutulmasın, biraz heyecan olsun.
aliye'de bir örneğini görmüştük, baba sinan aliye kendisinden ayrılırsa çocuklarını göstermemekle tehdit ettiğinde aliye bir tiyatro gösterisinde çocukları arabaya bindirmiş, ama sinan efendi bunu farkettiğinde bir kovalamaca başlamış, ve aliye'nin kullandığı araba uçurumdan yuvarlanırken sezon bitmişti.
ikinci bir örnek yaprak dökümü'nden; bütün dizi boyunca gözümüze sokulan "banyoda kötü bir koku var" cümlesinden banyoda gaz kaçağı olduğu ima ediliyormuş; necla da duş almaya girince banyodaki gaz kaçağından zehirlenmiş; banyoda bayılmıştır. kendisini en son evden sedyeyle çıkarken gördük, bu dizinin kazası da görünmez kaza.
üçüncü örnek kavak yelleri'nden. mine hanım babasını bulmanın sevinciyle babası, babasının yeni karısı ve üvey anneden olma kardeşi ile birlikte tatile çıkarlar. arabada şarkılar söylerken arabayı dışarıdan görürüz; keskin bir viraj dönülür; "babaaaaa" ve bam. ama çekim çok kötüydü; virajı o kadar geniş aldılar ki ben aşağı falan düşecekler sandım, halbuki sağda duran kamyona girmişler. herkeste bir yaralar, herkes bayılmış, bir yerleri kanlı falan. bu dizi de böyle bitti.
dördüncü örnek binbir gece'den. şehrazat hanımefendiler düşük yapmış, kanamadan dolayı bayılmışlardır. fakat rahimden gelen kan nereden çıkıp da göbek hizasında üstelik kabarık gelinliğe hem de yukardan vişne suyu dökülmüşcesine bulaşmıştır, henüz bunu isviçreli bilim adamı bile açıklayamaz.
akıl var fikir var be senaristler. bir kere o kazayı geçiren adam ana oyunculardan olmasa seyirci bi tarafına takmaz. e dizinin ana kadrosundan birisi olsa senaristin bi tarafı yemez adamı öldürmeye. herkes sonucu biliyorken ne diye boşu boşuna böyle sahneler çekilir bilinmez.
bak elin yaptığı diziye; how i met your mother'ın ilk sezonu nasıl bitti; bilen bilir; sezon finali dediğin öyle olur.
peki lost'un ilk sezonu nasıl bitti? kate öldü, locke tekrar felç oldu, jack ise salla açıldı açık denizlere; ne olduğu belli yani; tamam yine bir merak var ama kaza yok, saçma sapan sahne yok.
senaristler; yapmayın etmeyin. öldürmeyeceğiniz adamlara kaza geçirtmeyin, ya da yiyorsa öldürün gitsin.
adı hentbol olsa da bildiğimiz hentbolun sertliğinden uzak; görsel zevke hitap eden son derece zevkli bir oyundur.
hentboldan farklı olarak takımlar oyun içerisinde 4'er kişiden oluşur.
hücum takımının kalecisi de oyuna katılır ve savunma takımı bir kaleci ve üç oyuncu ile savunma yaparken hücumdaki takım 4 kişi ile atak yapar.
hücum takımının bir oyuncusunun forması diğer üç oyuncudan farklı renktedir ve farklı renkteki oyuncunun attığı goller iki gol sayılır.
bunun yanısıra 360 derece dönülerek atılan goller; kaleden kaleye atılan goller ve tata adı verilen ve pası havada alıp yere düşmeden atılan goller de iki gol olarak sayılır.
maçın iki yarısı birer set olarak sayılır ve 2 seti alan takım maçın galibi olur.
eğer iki yarıyı da farklı takımlar önde kapatırsa setlerde eşitlik olur ve maç galibinin belirlenmesi için tek atışlara geçilir, hızlı hücum şeklinde kullanılan atışlarda genellikle 360 derece dönerek 2 gol atılmaya çalışılır.
ürünleri adidas kadar kaliteli olmayan spor ayakkabıları üreten şirket.
tam 12 sene önce alınan adidas spezial serisinin mavi rengi ayakkabım hala kullanımdayken, puma'nın liga serisine ait aldığım ayakkabısı iki ay dayanamamıştır.
2007'nin mart ayında alınan liga ls kahverengi ayakkabı sadece salonda giyilmesine rağmen sanki dışarıda futbol oynanmış gibi tabana yapışma yerlerinden ayrılmaya başlamış, ve aykkabının yürüme esnasında doğal olarak kat yapan yerleri yırtılmaya başlamıştır. tabi pam'den bir şey kaçar mı? salonda kullanılan ayakkabı bu kadar kısa sürede bu hale gelmez diyerek ayakkabı alınan mağazaya götürülür, ve test için merkeze yollanır. ve tabi ki üretim hatası denilerek ayakkabı iade alınır ve yenisi alınmak üzere bir adet çek verilir.
2007 eylül'de ise yeni ayakkabı alınmak için mağazaya gidilir, ancak bir türlü bir model beğenilmez. dolayısıyla iade edilen seri olan liga dan bu sefer mavi ayakkabı alınır ve gelinir. ancak mayıs ayının başlarında bir bakılır ki ayakkabı yine yırtılmaya başlıyor. ayakkabı yine iade edilir, ve 20 mayıs sabahı "üretim hatasından dolayı özür dileriz, yeni ayakkabınızı istediğiniz mağazadan alabilirsiniz" konulu bir telefon alınır.
velhasıl kelam, ürünleri çok kaliteli değil, alacaksanız deri almayın, kısa sürede bozuluyor. nubuk alın, bez alın, çanta alın ama deri ayakkabı almayın.
ancak kalitesindeki eksikliği müşteri memnuniyetini azami derecede sağlamaya çalışarak kapatmaya çalışıyor.
kalite - müşteri memnuniyeti eğrisi yani.
(k)
i
i
i
i . . . . . . . . . . . . p
i
i
i______________ (mm)
vikingler "the tower is almost done" dedikçe hırs yapıyor insan.
numaralandırılmış kiremitleri büyükten küçüğe doğru dizerek kule yapılmaya çalışılan oyunda kulenin tepesindeki rakam ne kadar büyükse o kadar çok puan kazanılıyor.
ayrıca birbirini takip eden sayılar üstüste geldiğinde de ekstra puan kazanılıyor.
barney gece tanıştığı kızın evinde geceyi geçirir. sabahında ise hatun duş alırken barney kız atlatma yollarından biri olan "sevgi mektubu" bırakıp ortadan kaybolacaktır.
mektup fotokopi olarak çoğaltılmıştır ve şöyle bir şeydir:
dear [name],
the time we spent together, however long it was, meant the world to me. i would love to see you again, but unfortunately i cannot. you see, i am a ghost. i can only materialize once every decade on the anniversary of my death. i chose to spend my one day among the living with you, sweet [name]. perhaps we will meet again in another decade, provided you keep your figure.
until then, all my love from the beyond,
barney
name yazan yerlerde boşluklar vardır ve barney o geceki kızın adını yazmaktadır. ancak barney kızın adını hatırlayamaz.
the time we spent together, however long it was, meant the world to me. i would love to see you again, but unfortunately i cannot. you see, i am a ghost. i can only materialize once every decade on the anniversary of my death. i chose to spend my one day among the living with you, sweet resident. perhaps we will meet again in another decade, provided you keep your figure.
sevgili [isim]
beraber geçirdiğimiz süre kısa olsa da benim için dünyalara bedeldi. seni tekrar görmeyi öyle çok isterdim ki, ama malesef yapamam. evet, çünkü ben bir hayaletim. sadece her on yılda bir ölüm yıldönümümde cisimleşebiliyorum. ve o tek günümü geçirmek için seni seçtim, tatlı [isim]. belki başka bir onuncu yılımda görüşürüz, senin bu halinde olman şartıyla.
o zamana kadar, tüm sevgimle,
barney
not: ingilizce - türkçe çevirileriniz uygun fiyata yapılır.