bitti... hayatımda böyle bir insan topluluğunu bir kez daha görebileceğimi sanmıyorum, gitmeyen bilemez. beş buçuk aylık askerlik sürecimdem yavaştan kurtulup, inceden sakarya,tunalı,yüksel civarında artık ankaramın keyfine bakma zamanın geldiğini düşünüyorum ama, tabi o keyif kaldıysa. iş güç var eee tabi o işi bulabilirsek. ulan niye geldim ki askerken revirdeydim rahattım, asıl sıkıntı şimdi başlıyor...
güzel bir zaman da gidiyorum, günler çabuk geçer, neler geçmedi ki diyerek kendimi kandırayım. artık süreci kontrol edemiyorum on iki gün sonra "soldier of fortune" şarkısının anlam ve ehemmiyetini daha yakından görüp tanıyacağım. çok stresli günler ama yapacak birşey yok, bu realite. elvada dostlar.
78.tablo hiç şüphe yok ki son üç yılın en sağlam bölümlerinden biri olmuş. dizinin senaryosunu ben yazsam, bir bölüm bu adamları bir kere olsun akbabanın evinden çıkartmazdım diye düşünürken tam istediğim gibi senaryo önüme geldi. tabi bu durumun keyfini sonuna kadar yaşadım, açtım tuborgumu çıtır çerez filan.. bütün duyguların açığa vurması, diğer bölümlerin esrarengiz sırlarının çözülmesi(kesik parmak filan)hele erdal beşikcioğlunun son tiradı olağanüstüydü, o nasıl bir oyunculuk demekten kendimi alamadım. ayrıca amirimin haruna "senin fare yakalamışlığın kadar benim kedi *ikmişliğim var" demesi, hayeletin haruna mavi trafo göndermesi filan yarıp atmıştır. bu kadar samimi, bu kadar içten, güzel bir dizi yaptıkları için ne kadar teşekkür etsem boş. ayrıca olayın ankarada geçmesi de başka bir bağımlılık sebebim.
"fenerbahçeye basıp gidecek bir forvet lazım" cümlesi üzerine bir elemanın "kırkyıldır yıldır metalciyim 0:03 teki kafa hareketini yapabilmiş değilim" yorumu beni benden almıştır.
yıllardır tribünlerde, deplasmanlarda bağırdık "bıraktık işi gücü saldır ankaragücü" dedik ama gel gör ki gökçek, cemal aydın seni oto parka sattılar. kolpalarla hale geldik. ama yanındayız amatör kümede de yanındayız,canın sağ olsun ankaragücü, senin bu hale getirenler utansınlar. ama utanma olmaz onlarda bilirim...
dünya adam gibi olurdu, böyle kaypakça işgaller,kitle kıyımı yaparak sözde özgürlük getirenler olmazdı. adi emperyalizm kanımızı sonuna kadar sömüremezdi.
çağlar isimli zeki insanın işlettiği dönemlerde bir harikaydı... muhteşem müzik gruplarıyla mest ediyordu, şu an çağlar eskiyeni'de aynı işlevi yapıyor, bilenleriniz vardır, fiziksel olarak hatta yer yer ruhsal olarak kaptan mağara adamı gibi bir yapıya sahip, yazın kesinlikle ayakkabı giymez, sokakta öyle dolaşır, bir keresinde o şeklide antalya'ya gitmiş. bu arada nefesin eski güzide grubu, bir dönem eskiyenide de çalmışlardı. internet siteleri http://www.ensemblegalatia.com/ (bkz: ensemble galatia)
insanlar için ölebileceksin,
hem de yüzünü bile görmediğin insanlar için,
hem de hiç kimse seni buna zorlamamışken,
iyi ki doğdun büyük insan... keşke senin kadar sevdalı olsak, insanlığa, daha iyi, eşit bir yaşama...
dans, müzik,estetik özelikle hatun kişilere çok yakışıyor. keyif alarak izliyorum, bazen bende yaşamak istiyorum o hissi...
estetik olsam da yapsam ya la keşke... iş güç falan nerede yapacaksın, dediğim de laf mı şimdi...
az önce sordu ya la tesadüf başlığın bu kadarı... gelmişim ales den kafa bir dünya ama kıramadım canavarı hatta şimdi sesleniyorum : "gel la oyna var" ben de bırakayım gence bilgisayarı..şimdi yanımda ne yazıyorum diye bana bakıyor, çakal seni.(dedim, çakal diye)
yetmiyor zaman yapacak bir şey yok... keyifli keyifli matematik çözerken birde baktım iki saat geçmiş, sonra hiç bir zaman keyfili olmadığımı fark ettim, bizi bu hale sokanlar utansın diye söylenmeye başladım ve çözülmesi gereken bir kitap dolusu soru olduğunun derin sancısıyla daha da sinirlendim. o an durdum ve düşündüm, içimden hayatımda anmadığım,bilmediğim sadece saçma sapan bir şekilde duyduğum garip garip türküleri söyleyerek halay çekmek geldi hem de sınıfın en orta yerinde... bizi hale sokanlar hiç utanmazlar ama ben bu eylemi yapsam dünyanın en utanç verici adamı olurdum kesin.
bu sabah alese giderken gördüm, fiziksel olarak ankara soğuğu çarparken güneş gibi doğmuştur otobüs durağında gerçekten çok güzel bir görüntüydü... o berbat geçen sınavımın aslında çok önemsiz olduğunu hayatımızda çok farklı değerler olduğunu bana göstertmiştir. maria puderim benim...
ah ne maçlar yapardık aşağı mahalle bebeleriyle...(aslında aynı mahalle ama farklı mekanlar işte) taraftar bile gelirdi, sol iç boşlukta yerimi alır, ara ara süpriz goller atardım. hazırlanır her hafta sonu yapardık, şanımız şöhretimiz aldı başını gitti bir ara farklı mahallerden maç teklifi gelmeye başlamıştı.
mekan: tandoğan ilköğeretim okulu bahçesi
yer:çinçin/ankara
bugün genel olarak başlıklar sex üzerine kurulu, gerçi kızmıyorum çivisi çıkmış dünya bunun üzerine kurulu burası böyle olmuş çok mu?
freud da böyle söyler, kitleleri kandırıp ele geçirmek için en güzel yöntem cinselliktir diye...
hakkında sözlüğe girilen ilk entry (link vermeden kesip kopyalamak istedim)şu dur:
(gözardı edilmemesi gereken 1980 doğumlu ispanyol forvet. son vuruşlarda oldukça iyi. an itibariyle ligde 22 golü bulunmakta.
benzer ve bir üst modeli için; (bkz: raul tamudo)
edit: güiza allah belanı versin. nerden girdim bu entryi. vurmayın lan..)
evet arkadaşımız haklı olarak ispanya'da güizanın genel durumu üzerinden, o zamana dair bir değerlendirme yaptı. en azından görünen buydu fakat sonra ki süreçte varolan durum ise tam fenerbahçe entrikalarına, absürdlüğüne yakışacak biçimde cereyan etti: facia 1,
aragones geldi
hemen ardında da beklenen an: facia 2,
guiza...
sonrası tam anlamıyla 55 bin kişinin izlediği traji komik tiyatro oyunları şeklinde geçti. bir gün küçük emrah diğer gün amatör atletizmin çakma okçusu, başka bir gün boş kaleye gol atmam deyip kale direğine kafa atan malkoç guiza...
bize yaşattıkların için teşekkür ediyoruz.
bu ardada guiza'ya haksızlık etmeden, inamoto, ali lukunku,schildenfeld gibi isimleri ve daha nicelerini de unuttum sanmayınız...