bu benim kardeşim kadar yakınım, bu insan beni çok iyi anlıyor dediğiniz kişilerin; zor anınızda, yanınızdan akıp giden zirilyon sıradan insanın verebileceği cevapları verdiği anda hissettiğiniz an içindeki anlardır.
severek, geleceğini düşünerek, bunu özel bulduğu kişiyle gerçekten isteyerek yapmanın dışında, sadece şehvetini, arzularını bir takım dürtülerini bastırmak için yapan kızlar vardır.
yediğin yemeği sevdiğin adamla yemek özeldir.
yürüdüğün sahili sevdiğin adamla yürümek özeldir.
soluduğun havayı sevgilinin yanında daha bir derin çekmek özeldir.
neticede bir kadın için erkek zaten özeldir. erkektir, sevilir, öpülür, sevişilir. bu tip şeyleri hemcinslerinle yapmadığın için erkek sana özeldir.
onunla yapabileceğin özel şeyleri, ucuz zevklerin için onunla, bununla, itiyle, kopuğuyla, şekillisiyle, arabalısıyla yaparsan bir takım şeyler senin için özel oluşunu o an kaybetmiştir.
işte o an zaten kimsenin sikinde değildir senin namusun...
ancak buradan, sex yapmayı, yemek yemek, gezmek tozmak, sıçmak gibi basit gören, aslında basit görmeye çalışan arkadaşlara da tek bir şey söylemek istiyorum.
bir aparmanın son katı dubleks daire yapılmış, üst kat çatı katı ve alt kat olmak üzere iki katlıysa, ev sahibiniz çakallık yapıp bu müstakil daireyi ikiye ayırıp 2 aile oturtmak istemişse altlı üstlü...
ve siz o üst kata taşınan bekar bir öğrenci iseniz.
daireniz müstakil olmadığı için elektrik, doğalgaz ve su faturalarını bölüşmek zorundaysanız...
ve en önemlisi alt katla sizin daireniz arasında bir merdivenle geçiş boşluğu varsa.
alt katta oturan kişi annesinden bağımsız bir orospu çocuğunun tekiyse, asarım keserim diye artistlik yapan, fatura bölüşümünde adaletsizlik yapan, abuk subuk şeylerle sizi sürekli şikayet ediyorsa apartman yöneticisine...
+ efendim eve giren çıkan belli değil.
- ben nişanlıyım, ahada yüzüğüm...
+ geçende 4 kız çıktı.
- beyefendi evinize gelen her kızı beceriyor musunuz? (iç ses tabi bu)
nihayetinde evin tesisatı problemli olduğu için evinizi 2 kere su basmışsa...
ve alt katla sizin kat arasında bir boşluk varsa ve tüm su oradan alt kata iniyorsa...*
siktiğimin klozet borusu zırt bırt siz evde yokken patlıyor, ve derdinizi bir türlü anlatamıyorsanız...
nihayeinde önceden belirli bir oranda bölüşmüş olduğunuz faturaları, tek başınıza yaşadığınız halde:
- yarı yarıya ödeyecez kardeşim. evine giren çıkan belli değil. 3 kişi kalıyorsun sen.
diyorsa...
tartışmayı adamın kapısının önünde yapmış, ve haneye tecavüzden 3 gün içeride yatmayı saçma bulduğunuz için oracıkta adamı 2 80 yere sermekten vazgeçecek kadar iradeli davranıp sinirinizi çinize attıysanız...
ah, bir şey olsa, ah bir şey olsada kapımın önüne gelse diye, evde son ses gitar çalacak kadar çirkefleşmiş durumdaysanız...
alttaki lavuğu ne zaman görseniz yerli yersiz bir titreme geliyorsa vücudunuza.
son olarak sevgilinizle evdeyken, dubleks katın zillerini ayırmak için zarıl zarıl zilinizle uğraşacak kafanızı sikmesi, ve sizin bu durumdan haberiniz olmaması. aşağıya inip ne oluyor diye bakarken...
+ yahu siz mi basıyordunuz abi.
- zilleri ayırıyoruz. sen ne öyle otomatikten basma falan diyorsun.
+ çocuklar basıyor sandım.
- keyfimizden basıyoruz biz sanki!
+ kardeşim ama benim keyfimin içine ediyorsun. söyle bana baştan beni neden yoruyorsun?
- apartman yöneticisine söyledim ben.
+ e apartman yöneticisi söylemedi bana.
- ben tüm katları çıkıp tek tek söyleyecek miyim?
+ elinize kolunuza bir hakim olun.
- olmazsam ne olacak lan?
akabinde bir güzel kapışmanız, ancak apartman yöneticisinin sizi ayırıp, hırsınızı alamamanız...
ev sahibini çağırıp, hakkınızda ileri geri konuşması...
bunları öğrendikten sonra alt katın kapısını tıklayıp beyefendiyi çağırmanız; efendinin eşinin:
+ kimooğğ?
- kapıyı açabilir misiniz?
+ eşim yok kardeşim.
- tamam bir şey sorup gideceğim, faturalarla ilgili.
+ eşim yok kardeşim, açamam kapıyı akşam gel.
falan demesi.
amına koyduğumun sevdiğiniz lanet insanla güzel dakikalar geçirebilmek için bile lavuğu görmeden çıksamdiye dualar etmeniz.
eğer apartmanda oturuyorsanız, uyanık komşularınızın elektrik sayacının az yazması için yapmış oldukları kurcalamalar sonucu evinizin gerilimi artabilir.
- hanım bu yeni komşular taşınmadan önce bu ampul bu kadar parlak yanmıyordu yahu.
+ bey, onlar gelene kadar elektrik faturası da hiç bu kadar fazla gelmiyordu.
-....
+...
- hanım sopamı getir.
+ koştum bey.
+ ay ne kadar romantik, resmen dağa kaldırıldım.
- dağdan başka bir şey olmadığı için heidim.
+ ay hiç inmeyelim orayada, ne öyle keçikokusu falan, kocamana bakmalar.
- bilmiyorum ben dönmeyi düşünüyorum köye.
+ ama ne güzel sevişiyorduk, yoksa beni sevmiyor musun artık peter.
- kızım paso sevişiyorsun, insan bir odun toplar bir şey yapar, camış gibi yatıyorsun akşama kadar.
+ hüüüü, ben dedemin evine gidiyoraaaaaaaamm.
sürekli mıncırılmaktan gına gelmiş maço erkek tutumudur. aşılması bünyeye göre değişmekle beraber, 1 ila 12315 sene arasında değişebilir.
senelerdir de yenememişimdir.
taş 3 yaşında.
- Allahım ne tatlı birşey bi kocamanda elleri var tombiş tombiş.
taş ilkokulda.
- allahım bu ne şirinliktir bal peteğinden mı çıktın sen?
taş ortaokulda.
- ooo beyefendi büyümüş bu ne şirinliktir?
+(ağır ağır bozulmaya başlıyoruz burada)
taş lisede...
- şşşşt yakışıklı gelsene sen şöyle. ay ne sempatik ne de güzel gülüyor.
+ allahım ya.
taş üniversitededir ama hala sakalı yoktur.
- ya sen yakışıklısın tamam ama, şirinsin yani. çok hemde. o yüzden sempatikliğin
ağır basıyor.
+ espri yapmayacam lan artık size...
taşın bıyıkları kaytmaya başlamıştır.
- bir erkeksilik çöktü taşım ama hala sempatiksin. alıp kucağıma oynarım senle.
+ ben de seni kucağıma alırsam oynarım.
- hemende sinir yaparmış...
taş iyice salmıştır sakal bıyık, alkolden, sigaradan yüzü gözü de çökmüştür.
- aaaa, ne oldu sana? bu suratına ne oldu. nerede o geçen seneki taş. ne şirindi.
+ sabreyleyin, sende dahil olmak üzere bana sempatik diyenlerin alayını düzecem.
- ay kabalaşmışta buuuu.
+ öte dur. öte dur ki sıçmayayım diyaframına.
- ay bu kabalıkla şirin olsanda tavlayamazsın sen bir kızı.
+ allahıımmm, bu an için 20 küsür sene yaşadım. şükürler olsun.
- ay manyadı buuuuu.
+ sittir git lan sende.
aranızdan bir kaçının daha ben sözlerime başlamadan 'hayıaaaaarrr benim iti rrspı çocuğu değil' dediğini duyar gibiyim. ancak katıksız anadan bağımsız rrspu çocuğudur alayı.
köpeklerle irili ufaklı da olsa epey bir kovalamaca maceram olduğu için, artık tipine baksam anlayabiliyorum bir köpekten cacık olup olmayacağını. ancak bazen dalgın olduğunuz anlarda sizi yakalarlar.
birgün...
gidiyorum avcılar metrobüsüne doğru ağır adımlarla. bir odun kömür satan şeysi bir şeymiydi neydi, o derece afalladım ki kafa bırakmıyor. yahu sakin sakin yolda gidiyorum, bir adet gayet şirin bir golden cinsi köpek. oturuyor kaldırımda.
kesiştik bunla baba, ancak yemin ederim nasıl tavlasam da eve atsam gibi bir çaba gütmeden.
o baktı.
ben baktım...
hala bakışıyoruz.
bak allah bak.
+numaranı verir misin?
şakaydı. yanından geçtiğim yoluma bakmak amacı ile kafamı çevirme suretinde bulundum.
göz teması kesildi ve kesişme bittiği anda köpek havlamaya başladı.
varın siz düşünün tepkimi. ne yaptığım belli değil, sokağın ortasında kolbastı oynattı resmen rrspu çocuğuuuuuuuuuuuuuuuuuuuuu.
doğum günümüz tekrar tekrar kutlu olsun yazarı. bir ocak, hava yine soğukken, yine bekleriz. bu kez peteklerim cayır cayır yanıyor. çin ordusu gelse ısıtır o derece. sular döktüm arkanızdan.
bir gün arkadaşımla eve doğru yürüyoruz tamam mı baba, bununda pis, çirkef, naaalet bir sevgilisi var. aslında seviyorum kızı, bilmiyorum belki de sevmiyorumdurdur.
sürekli ottan, boktan sebeplerle bir tartışma başlatır çocukla, saatlerce bil-fiil kafasını şey yapar. yürüyoruz pat bir mesaj geldi, çocukta şaşırdı haliyle, hemen bana söyledi.
+bu ne lan şimdi?
-ne oldu abü?
+bak mesajı okuyorum ''kalbimin anahtarı nedir?''
-klklşlkşklşklşklşklşklşklş
+gülme bi olum yahu, ya yeni bir kavganın habercisi bu, yada duygusal bi film izledi bu...
-ver sen bana hele telefonu!
+bak ayıp bişi yazmayacaksın ama, yok lan çok ibnesin sen...
neyse kıza mesaj yazabilmek için epey yalvardım çocuğa. ne bileyim o an güzel bir espri gibi geldi. ayıp bişi yazmayacağıma yemin edip aldım elinden telefonu. ama attırır mı illa başımda bekleyecek.
fransız kökenli, günümüzdeki karşılığı bluz olan kelime. vücudun üst bölümüne giyilen, genellikle ince kumaştan yapılan veya iplikten örülen kadın giysisi.
'sevişmeden uyumayalım' adlı şarkısında, farklı elbiselerle, kendini kasa kasa seksi vücudunu gösterme çabasına girmek yerine adam akıllı bir klip çekseydi, enfes bir iş çıkarmış olacaktı, şarkıcısı.
atatürk hep bizim düşünmemizi isterdi. kul köle olmamamız, ilerlememiz gerektiğini söyler dururdu. bunları boşuna demiş olamaz değil mi?
heralde her dediğine itaat eden, her dediğine şak şaklarla destek veren bir toplum olduğumuzu görse hiddetleniverirdi.
düşünmemiz içinde elinden geleni yapardı, o ülkesi için kendinden daha büyük bir dehaya bile seve seve koltuğunu verebilecek karakterde biriydi. çünkü o sıradan bir insan olduğunun farkındaydı...
'inanın mustafa kemaller tükenmez' diyen adamda bizden bunu düşünmemizi istiyordu. atatürk ülkenin zor bir anında halkın arasından sivrilmiş bir askerdi, askeri dehası ve ekonomi, siyasi, felsefi birikimleri sayesinde büyük atılımlar yaptı.
ancak bir ülkenin iç ve dış durumlarını sekteye uğratabilecek her türlü ihtimali düşünecek bir yapay zeka ve aşmış yarmış, eleğini aşmış biri değildi. bu yüzden devlet diye bir şey var. bu yüzden herşeyi cumhurbaşkanı yönetmiyor. bu yüzden alanında uzmanlaşmış kişileri devlet kadrosuna alıyor.
yani atatürk'ün de danışacağı kişiler olabilir, ki olmaması saçmadır.
dikdatörlükle yönetilen kaç ülke kaldı? hala sizin bizim gibi bir insanı, bir ilah gibi gören düşünce sistemine bakıyorum, birde herkesin ayrı ayrı başlar, enler olabilecek kadar kendini geliştirmiş insanlar topluluğuna bakıyorum.
atatürk' te senin gibi c,h,o atomlarından oluşmuş bir metabolizma. onun yaptıklarını neden yapamayasın diye düşünmek yerine, o ne derse o olsun deyip kenara çekilmeni sence atatürk ister miydi?
ak partinin, seçimler için yaptığı tanıtım ve oy kapma amaçlı reklamlardır.
birbirinden sıkıcı bulduğum reklamlarından en çok gözüme batan ise 'Netlog' denen arkadaşlık sitesine vermiş olduğu reklamlardır. giriyorum sayfaya karşıma belediye başkan adayı bıdı bıdı kişisinin resmi çıkıyor, 'istanbul için el ele' gibi klişeler yazıyor falan reklamda. yani bir antiklişe timi görse ebesini öper...
ama yüz kızartıcı bir durum sayın okurlar. ben karı düşürmek için netlog'a giriyorum, karşıma tipsiz bir adayın sırıtık bir resmi çıkıyor, tüm düşünce ve duygudan sapıyorum. saatler sonra bile karı düşürecek potansiyeli kendimde bulamıyorum.
artık iyice hafıma da kazındı, bilinç altımı etkiliyor, ak parti denilince aklıma direk karı kız geliveriyor.
ne kadar elem dolu değil mi?
ben onu seçeyim diye bana reklam yapıyor, ama karı kız zevkimi öldürüyor...
bu haklarıma tecavüz değil midir?
