ekseriyetle günümüz insanıdır. en azından gözlemlediğim kadarıyla. ömer hayyamın "gülelim, eğlenelim, kam alalım dünyadan" sözlerinin bokunu çıkardık, bir üst levele geçtik. insanlık bu duruma nasıl geldi ciddi bir şekilde irdelemek gerekir.
rte ve akp nin 12 yılda yapılan seçimlerden 9 kez galip gelmesine rağmen muhalefet tarafından yapılan açıklamalarda halkın yanıldığı görüşü hakim. muhalefette sorun olamaz zaten, hala 10 ay sonra yapılacak olan seçimlere bel bağlamışlar. mk larımın suç bizde, istifa edelim de vatana millete bi hayrımız dokunsun demiyorlar.
günümüz insanlarının antidepresan bağımlısı olduğu şu günlerde en çok ihtiyaç duyduğumuz şeylerden birisidir. bu konu üzerine yazılmış önemli bir makale:
internet sitelerinde israilin katliamından bahsetmeyen tarafsız habercilikleriyle göz dolduran haber ajansları. bizimkilerde her ota boka bu orospu çocuğu ajansları baz alıyor.
dipnot: türk olup da yok mk ne avantajlar verdik, nereleri peşkeş çektik diye zırvalayanlar, küçük görmek isteyenler var bu olayları. mk man lan bu. öyle öften püften bir şirket değil. şirketler nerede ekonomik çıkarlarını yüksek görürlerse oraya yatırım yaparlar. man da bu şirketlerden sadece birisi.
kimisi de "kaynağı star gazetesi olan haber" falan demiş. götümüzden uyduruyoruz ya biz bunları. aşağılamış kendince. üşenip, araştırıp bakmamıştır bile bu haberin doğruluğuna. batı kaynaklarına çok riayet ettiğiniz için al sana ikinci kaynak.
Eksi Sözlükte bir yazar izmir köy filan kalmadi falan diye zirvalamiş, haber falan olmuş yani o kadar. izmirde 17 yil, ankarada su kadar, istanbulda su kadar yil, kaldim demiş. Bunu kanitlicam diye de metro hattini, hayvanat bahcesini, sut dagitimini vs baz alarak karsilastirmalar yapmis. Yazi da budur; http://m.gazetevatan.com/News/Article?ID=598469
Arkadaş beyhude konuşmuş. izmir karşıyadan, alsancaktan ibaret degil. Şehrin yarisindan fazlasi gecekondu tarzi yerlesimlere sahip, kaldirimdan baska ne yapiliyor kente, caddeler altgecitler ile degil kirmizi işiklarla doldurulmuş durumda, liman önemini yitirdi, cruise gemileri izmiri listed(#)en cikarmaya basladilar. Hani izmirde yasamayan biri olsak yutturabilirsin de izmirde yasayanlar herseyin farkinda. Bu kadar demagoji yapmana gerek yoktu hani.
facebookta, twitterda olduğu gibi aynı durum sözlük içerisinde de geçerlidir. sağdan soldan duyup, okumaya üşenip youtubedan da üç beş video izledikten sonra, artık tarihi bilgilere hakim olduğunu sanan adamın yaptığı siyasettir. mesaj atarsın nedir bunun kaynağı diye cevap vermez!
starbucks göstericilere bedava kahve dağıtıyormuş destek amacıyla. kapitalistlerin bu olayları desteklemesi bir boklar olduğunun göstergesi. izmirde de yabancı okullar göstercileri içeri alıyor. polise giriş yasak. yabancıların desteği bir dolap döndüğü düşüncesini uyandırdı.
milletvekilleri bundan böyle bir polis, ambulans gibi geçiş üstünlüğüne sahip olacak. çok gerekli bir yasaydı! vatana millete hayırlı olsun. ayrıca akp ile chp nin hemfikir olduğu ender konulardan birisi. ne güzel!
evet bu ay içerisinde yaşadığım 2 olay üzerinden tespitimi sıçtım ve hatun ayarlamak noktasında tıp öğrencileri 3-5 adım önde diğer öğrencilerden. tabi ki bunda kişinin de büyük bir etkisi var. tıp okuyupta bunu hatun ayarlamak için kullanmayan cinslerde olabilir.
egemenlik kayıtsız şartsız milletindir. ne güzel söylemiş atam. Fakat bir de atatürkün vefatından sonraki chp ye bakıyoruz ki bir burjuva sınıfı yaratmışlar. Kendisini toplumun üzerinde gören bir zihniyet. aynı darbeleri yapan ordu gibi.
Bugünkü hükümetimizin, devlet teşkilatımızın doğrudan doğruya milletin kendi kendine, kendiliğinden yaptığı bir devlet ve hükümet teşkilatıdır ki onun adı Cumhuriyettir. Artık hükümet ile millet arasında geçmişteki ayrılık kalmamıştır. Hükümet millet ve millet hükümettir. demiş atatürk. ama atatürk sonrasında, inönü dönemi dahil böyle bir durum var mı? gerçi chp pek iktidarda kalamadı bunun sebebi de bu söz ile bir ilgilerinin kalmamalarıdır. ve giderek halktan kopmuştur chp.
Asıl sıkıntılı konu ise her zor durumda kalışlarında atatürkçülüğe sığınır, içi boş bir atatürkçülük yaparlar. Geçen pınar altuğu, cnn e çıkarmışlar. işte sunucu başörtüsüyle ilgili sorular soruyor. "benim de çevremde başörtülü insanlar var. ama bunların hepsi toplum baskısıyla kapandı, aslında açık olmak istiyorlar" dedi. daha sonra da biz atatürkün çocuklarıyız bize böyle öğretildi falan diye zırvaladı. sana atatürkçüşüğü kim öğretti bir kere? atatürkün böyle insanlar tarafından kullanılması üzücü bir durum. işte böyle dar kafalı insanlara atatürk hakkında kaç kitap okudun diye sorulsa cevabı ne olur kimbilir.
Tayyip çıkıp bir kaç laf ediyor chp ye. Kemal Kılıçdaroğlu da " sen nasıl olur da atatürkün partisine bunları dersin" diye cevap veriyor. ulen yapıştırsana adam akıllı, tokat gibi cevabı. bu kadar mı acizsin? tatmin edici cevaplar verip seçmenlerini memnun etsene.
sonuç olarak particilik falan yaptığım yok, türkiyenin gerçekten atatürkçü bir partiye ihtiyacı var. bunu belirtmeye çalıştım.
not : entry i girdim 10-15 saniyede eksi geldi. okuma hızımız gerçekten etkileyici.
Nikolay ivanoviç ilminskiy (1822-1891) hep tartışmalı bir kişilik oldu ve tartışmalı bir kişilik olarak da kaldı. Bir rahibin oğlu olarak Penza‟da doğan ve misyonerlik eğitimi alan ilminskiy, Kazan ilahiyat Akademisi'nde görev yapan bir Türkolog idi ve ününü en çok Rus imparatorluğu sınırları içinde yaşayan Rus olmayan halklar (norodtsy) için geliştirdiği eğitim sistemi ile kazandı. ilminskiy‟in temel amacı, bu yerli halkların yerel dillerinde bir Ortodoks Hristiyan kültürü yaratmaktı. ilminskiy‟in çalışmalarına iki prensip rehberlik etmiştir: birincisi, yerlilere kendi dillerini öğretmek (Tatar metinlerinin Kiril alfabesinde okunmasına yönelik bir fonetik yöntem geliĢtirmiĢtir); ve ikinci olarak, yerli öğretmenleri ve yerli Ortodoks rahipleri eğitmek. Vasiliy Skvortsov (1859-1932) gibi bazı Ortodokslar, onu Ortodoksluğu Müslüman, mutaassıp tarikatçılar, Budist ve animistik propagandanın saldırılarına karşı savunan gerçek bir Hristiyan olarak anlatmaktadır. Kazanlı Başpiskopos Afanasiy (Sokolov) (1856-1866 yılları arasında bu pozisyonda bulunmuştur) gibi diğerleri de onu islam‟a ve yerel kültürlere karĢı sempatik davranmasından dolayı kınamaktaydılar.
Sağ kanattaki Rus milliyetçiler onu ulusal ve dini ayrılıkçılığın savunucusu olarak nitelemekteydiler. Öte yandan, Ravil Nafigov gibi çağdaĢ, milliyetçi Tatar tarihçiler ise onu tehlikeli bir Ruslaştırıcı olarak görmekteydiler.
ilminskiynin bu kadar farklı tepkilere neden yol açtığını anlamak zor değildir. ilminskiy sadece yerli halkları eğitmek ve onların dillerine ait yazı karakterini değiştirmekle kalmayıp, aynı zamanda devletin de kendi dönemindeki eğitim ve milli politikalarını şekillendirmiştir. Özellikle, ilminskiy‟in Hıristiyan idealleri ile onun resmen islam'ı kabul etmiş olan Ortodoks Tatarlara (aynı zamanda KriaĢenler olarak da bilinmektedirler) karşı izlediği politikayı uzlaştırmak gerçekten de kolay bir iĢ değildir. Bir taraftan, bir misyoner olarak o yerel halkın cebren ya da rüşvet ile din değiştirmelerini sağlamaya yönelik yaygın uygulamaları telin etmekteydi. Öte taraftan ise, aynı kişii, ihtida edenlerin liderlerinin -ki bunlar gerçekten dini yaşayan Müslümanlar olsa bile- Sibiryaya sürülmeleri konusunda devlet yetkililerine çağrıda bulunmaktaydı. Kutsal Sinod'un Vekili Konstantin Pobedonostsev‟in (1880-1905 yılları arasında bu görevde bulunmuştur) desteğiyle, bazı yerel yetkililerin merhamet göstermesi için kendisine başvurmasına rağmen, Hıristiyanlıktan Müslümanlığa geçen mürtediler için bir rahatlama sağlayacak kanuni düzenlemeleri engellemeyi başarmıştır.
Rusya Federasyonu içinde resmen egemen bir devlet olan Tataristan‟da, ilminskiy‟in bir Ruslaştırma ajanı mı yoksa küçük ulusların bir koruyucusu mu olduğuna yönelik bu eski tartışma 2782 de yeniden ortaya çıkmıştır. Çağdaş Müslüman Tatar tarihçiler Ġl‟minskiy‟i bir Rus emperyalist olarak kınarken, Ortodoks Tatarlar bu misyoneri kendilerini aydınlatan kiĢi olarak savunmaktadırlar. Basın dünyası ve
akademik dünyada, misyonerlerin Kriaien toplumunun pekişmesinde oynadıkları rol siyasi bir mesele olmuştur.
ilminskiy‟in tarihselliği ve onun eğitim sistemi dört döneme ayrılmaktadır. Devrimden önce, Ġl‟minskiy‟in talebeleri hocalarını idealize etmişler; onu solcu seküleristler ve sağ kanat Rus milliyetçilerinin saldırılarına karşı savunmuşlardır. 1920 ler ve 1930larda, Sovyet tarihçiler ilminskiyi gericilikle ve imparatorluğun ulusal azınlıklarına baskı kurulmasına yardım eden bir emperyalist olmakla suçlamış ve kınamışlardır. Stalin döneminin sonlarında, Sovyet tarihçiler ilminskiy‟in rolünü bir pedagog olarak yeniden ele alarak değerlendirmişlerdir, çünkü Sovyet milletler siyaseti, Rus olmayan azınlıklar için birer Kiril alfabesinin yaratılması gibi ilminskiynin pek çok stratejisini benimsemiştir. Kuruşçev (1953-1964) ve Brejnev (1964-1982) rejimleri sırasında, Sovyet bilim adamları ilminskiynin çalışmalarını olumlu değerlendirmeye açık olmuşlardır. Bununla birlikte, Alexandre Benningsen (1912-1988) gibi Batılı tarihçiler ise, bu Rus Misyonerinin Sovyet kültürel emperyalizminin temellerini attığını düşünmektedir. Sovyetler sonrası dönemde ise, ilminskiy, Tatar kültürünün dünü ve geleceği üzerine yapılan tartışmalarda bir kez daha odak haline gelmiştir.
evet kulağa oldukça ilginç gelebilir. ama gerçek. şöyle ki ülkemizde 4 generalin imzasıyla gerçekleştirilen 12 mart muhtırası gibi bir komedi var. o kadar gülünç gerekçelerle tutuklamalar var ki duyduğunuzda bisiktir git diyebilirsiniz.
neyse bunları bulursunuz okursunuz. bu tutuklamalardan birisi de teğmen nazım ata nın bir kısım muhbir kişiler(iki asteğmen) tarafından ihbarıyla tutuklanmasıdır. suçundan birisi "sosyalist düzende müteahhitliğin bulunmadığını"
söylemesi diğer suçu da klasik müzik dinlemesidir. asteğmenin ihbarı şöyleydi : -teğmen nazım ata, şopen falan dinlermiş...
şopen de acaba marksist-leninist falan miydi? şopen in kimlik tespiti yapılırdı, fakat şu "falan" kimdi? Belki bu teğmen, "falan" adlı kompozitörü dinleyerek komünizm propagandası yapmıştı?
insanlarla dalga geçer gibi ama gerçek ve ciddi ciddi yapılan soruşturmalardır. yazdıklarımdan dolayı benim komünist olduğum görüşü çıkmasın. belirtmek istediğim hala darbe yanlısı tipler mevcut ortalıkta ve
darbe ortamındaki cahilliği göstermektir. toplumda hiçbir şey gerçek demokrasinin yerini tutamaz. kimse de halkı koyun yerine koymasın, halk bilmez biz biliriz düşüncesinde olmasın.
