bilgi girilse şaşardım ama tabi gerdek gecesinde bakire çıkmayan gelin metaforu daha önemlidir. neyse sakinim...
uzay araçlarının daha az yakıtla daha yüksek hızlara ulaşmasını sağlamak için başka bir gök cisminin çekim alanına girerek kurtulma ivmesiyle daha yüksek hız kazanmasını anlatan tabir...
malum önümüzde bir seçim beklentisi var. Bu seçimlerde
recep tayyip erdoğan
kemal kılıçdaroğlu
devlet bahçeli
meral akşener
ve tabiatıyla bunların siyasi ittifaklarini, goygoycularini ve yandaş yardakcilarini bol bol göreceğiz.
al birini vur ötekine: başımıza neler gelecek gerçekten merak ediyorum...
not hepsi birbirinden daha acayip olduğu için vs yapamadım...
Şimdi, mutlaka aramızda bazı kimseler internetten veya gazetelerden haber takip ederlerken benim gibi gündemde olan şeyleri takip etmek yerine, türkiyenin gündemine taşınmak istenmeyen şeyleri takip etmeye çalışırlar,
Bu gibi gündemler bizim açımızdan esra Ceyda kardeşlerin icloud hesaplarının hacklenmesi gibi salak saçma haberler veya artık toplumların afyonu hale gelmiş futbol ve futbolcu transferleri daha çok da dikkatimizi çeken şeyler değildir.
Bugünlerde sefalet endeksinin 2017 sıralaması yayınlandı ve Türkiye olarak daha ilk beşe girme başarısını gösterdik. Hatta daha da güzeli geçen sene sekizinci sıradayken bu sene üç sıra yükselerek ilk beşe girmeyi başarabildik. Bu konuda bizden daha başarılı olan tek Avrupa ülkesi Yunanistan –ki iflasın eşiğinde- bizi en yakından takip eden Avrupa ülkesi ise ispanya –ki bunlar da son beş yıldır ciddi ekonomik sıkıntılar yaşamakta- oldu.
Kişilik olarak insanları –sağcı; solcu; dinci vs şeklinde etiketleyen veya bu gibi kıstaslara atfen muhatab olarak alan bir kimse değilim, neden derseniz mürekkep yalayıp akademik kariyer sahibi olmuş ve ya toplumda belirli bir sosyal statüye ulaşmış çeşitli fikirlerdeki insanların bu çok berbat şekillerde argümanlarda bulunduğunu üzülerek gördüm. O yüzden şuraya acizane şunu yazmayı kendime bir borç biliyorum: her yönden türkiye tarihinin en boktan zamanını yaşamaktadır ve bu durumun suçlusu mevcut kimseleri iktidar yapan kimseler kadar; onların iktidar olmaması için tek bir muhalefet olabilme başarısını gösterememiş olan diğer herkestir…
simdi konuya nereden baslasam kestiremiyorum tam olarak bunu bi soyleyeyim... neyse malum son bir kac gundur gundemimizdeki mevzulardan bir tanesi murat başoğlunun esini kiminle aldattigi. (hos benim gundem biraz daha farkli onu baska baslikta anlatirim umarim)
neyse adam bir halt etmis ve esini aldatmis ve iddialara gore kendi oz yegeni ile aldatmis. (bkz: evlerden ırak) demekten baska aklima birsey gelmiyor, insan denen hayvan cinsinin neler yapabilecegini hal sasirarak izleyebiliyoruz zira...
adam esini aldatmis, emmis gommus her neyse eksi de durur mu acmis basligi hatta bazi seyler bunlarin seyine gitmis, diger web sitelerine:
okuyup incelediyseniz devam edelim. benim burada dikkatimi en cok ceken sey, kuzeniyle iliskiye girmeyi -hatta evliligi bile- ensest olarak kabul eden zihniyetin gundemi bu kadar mesgul eden bir iddiaya (bkz: ensest) diyemiyor olmasi. haydar amca kizini yegenine verse ensest, cahil, ayak takimi, comar ve daha nice hakaretlere maruz kalabilecekken, bir tane cengaver cikip ensesti bari milletin gozunun onunde yapmayin (bkz: vd) diyemiyor. sebep ne: iddialarin ortasindaki kisinin haydar amca olmamasi.
ozetle diyorlar ki: siradan vatandas yaparsa ensest, medyatik bir vatandas yaparsa sadece bir yanlis olur...
hep ebeveynlerden nefret edildiğine dair söylemler vardır peki ya bu insanlar kendi 'mamulleri' olan çocuklarından nefret edemezler mi? çocuğu olanları alabilir miyim buraya?
hani evlerden ırak benim evladım düşünmeden, taşınmadan, muhakeme etmeden, koru körüne: kendisine empoze edilmiş söylemlerle yaşayan, konuşan, hareket eden bir biyolojik varlik olsa veya dış uyarıcılardan gelen tüm etkileri akıl mantık süzgecinden geçirmeden kabul eden bir beyin fukarası olsa me yalan söyleyeyim nefret ederdim...
benim lisedeki ortmenimdir; kahve icmeye gittigim arkadasımdır vs vs her hangı bır argumana karsı bıldıklerı seyı net bır sekılde savunamadıkları halde okudukları ettıklerı yaptıkları vs seylerı en yuce en mukaddes en guzel en guclu seyler olarak lanse etmeye calısırlar ama nerdeyse hepsı kendı fıkırlerı -maalesef olmayan- balonlardır.
hoca sıırın tanımını yapar:
Şiir, düz kelime anlamına ek olmak üzere ya da yerine anlamlar oluşturmak için dilin ses estetiği veya ses sembolizmi ve ölçü gibi estetik ve ritmik özelliklerini kullanan bir edebiyat türüdür.
ogrencı: hocam serbest vezın sıır ne demek oluyor o zaman?
hoca: o konuya daha sonra gelecez (gelemedı)...
asagıdakı dıyalogla durumu bır nebze daha anlatmaya calıstım.
hani liseden herkesin aklında uzaylı olarak kalan elaman vardır ya: derslere girmez, ders dinlemez, ders çalışmaz ama notları her zaman iyi olan: hah işte o bizim okulda o bendim. dinlemedigim derslerin başında da edebiyat ve ingilizce gelirdi. neyse h hoca p ben
h p soyle bakalım
p ya yine ne var hocam yok ders mers dinlemiyorum niye illa soru soruyon
h aa a tavırlara bak
p ne var her zamanki ben
h soyle bakalıııımmmm dünya klasıklerı... (soruyu hatırlamıyorum bıle yemınnen)
p ya hocam bisi diyecem pardon sozunuzu kestım. bıldıgınız gıbı bende insomnia var ve maalesef uyumuyorum, kutuphanelerimizdeki kitapları karsılastırsak sizce kimin kitabı daha fazladır? (hoca bu entryi okuyorsan blöf yapmıştım, kusura bakma)
h pekı page varsayalım kı senin kitapların daha fazla, dunya klasıklerıne neden dunya klasıgı demısler bıze soylemek ıster mısın?
p hıc bır fıkrım yok, neden?
h butun dunyada ınsanların basucu kıtapları olarak gorulen kıtaplardır cunku bunlar-
p e pekı o zaman jrr tolkıen evrenı basucu kıtapları arasındadır veya harry potter; hadı potterı gectım de jrr tolkıen bır kıtap ıcın ınanc felsefesı de dahıl olmak uzere yaratılıstan baslayarak dıl kuralları bıle ortaya cıkarmıs bır adamdır ve ısın enteresan tarafı olusutrmus oldugu dılde kural celıskısı yoktur, ama fantastık macera olgusunun babası nedense dunya klasıklerı arasında gorulmez de raskolnıkov efendının verdıgı bır kararın dusunce dunyasındakı yansıması 10-12 sayfada atabılmıs bır yazar ne hıkmetse bu lısteye gırmıstır. ote yandan hıkaye ıcınde hıkaye olgusu olustururak yetersız sevıyedekı beyınlerle ınceden dalga gecen beydeba'nın kelile ve dimnesi dunya klasıkleri arasında gorulmemekle beraber milattan oncesinde yazılmasına ramen fabl'ın babası olarak da gorunmez. fars edebıyatından bır cok kıtap cok rahat bır sekılde sızın "dunya klasıklerı olması ıcın aranan ozellıkler"ınızde bulunmasına ramen dunya klasıgı olmaması suphelı degıl mıdır?
bu sırada sınıftan bı kac arkdas "auuuu" dıye bagırmaya falan basladı, hoca bır pert oldu, bı ıkı dakka mantıklı bır sebep bulmaya calıstı, o sırada bana makul gelen bır cevap veremedı (verebılecek varsa hala basım gozum ustune)
p pekı hocam bu dunya klasıklerının dunya klasıgı olarak nıtelendırılmeye baslandıgı zaman ne zaman
h ne alakası var
p global dusunuyorum hocam, ıngılterenın somurgelerınde ınsanları baska seylere yonlendırmek ıcın perıyodık tablo ezberletmek basta olmak uzere degısık seylerın uygulandıgı bılınen bır gercek: ya sızın su anda dunya klasıgı dedıgınız sey emperyalıst devletlerın somurgelerı oyalama taktıgı ıse?
h ıyı de boyle bır sey olamaz kı, o klasıklerın ıcın de rus yazarlar da var-
p kullandıgımız tablo da rus yapımı hocam ama ezberletme ısını yıne ıngılızler yapmıs
h ...
p ayrıca satıs sayısına bakılacak olursa dunya uzerınde en cok okunan kıtap da ıncılmıs ve cok degısık bır tarzda yazılmıstır okudunuz mu bılmıyorum ama ben ıncılı de o lıstede gormedım?
h ...
p kısaca bence dunya klasıklerı olgusu gereksız bır olgudur saglam bır dayanagı yoktur...
dogum gununde karsı cinsin vermis oldugu hediyeleri iade etmek suretiyle hem dogum gunu kutlanmıs olur hem de niyet belli edilmis olur diyerek dogum gununde ayrılıgı salık veririm. yoksa meteliksiz olundugu gibi bi intiba olusabilir...
surekli eksiden baslık ithal edenler var, ben de bir degisiklik yapayım inciden ithal edeyim dedim.
bildigimiz olaylara farklı açılardan yaklasanları herseyden once takdir ederim ve onları anlamaya calısırım. bu da farklı bi açıdan yaklaşım olarak ilgimi çekmiş oldu.
hos ben bu yazarın inci sozluk kemik kadrosundan oldugunu sanmıyorum ama adam aklına takılanları yazmış.
link şu:
--spoiler--
arkadas ortamında konusurken sorulup da cevabını veremedigim sorudur beyler ve amlılar cevapları bekliyorum:
soru 1 "simdi su hiindistanlı muslumanlardan toplanan bir para vardı ve bu para ile isbankası kurulmustu -donemin sartlarına gore gayet mantıklı buluyorum- peki neden bu isbankasının 25%lik kurucu tipi hisse senetleri mustafa kemal'e verildi ve daha sonra chp'ye gecti o para ne mustafa kemalin hakkıydı ne de chp'nin"
soru 2 "ben adanalıyım kardeş -adamın soyledıklerini aynen yazıyorum- biz burada sırtımızı saglama almadan kavgaya girmeyiz mustafa kemal neyine guveniyordu da 'ordular ilk hedefiniz akdenizdir ileri' diyebildi (o zaman ege yok beyler akdenizden kasıt batı cephesi): mustafa kemalin arkasını saglama alan kim/lerdi"
soru 3 "mustafa kemalin 'cepheden kacan askerleri gorunce Biz ölünceye geçecek zaman zarfında yerimize başka kuvvetler ve kumandanlar geçebilir diyerek onları cepheye geri gondermemis midir ve daha sonra savası kazandıgımız an bu andır' dememis midir, mustafa kemal kacan askerleri karsılıyorsa en fazla ihtiyat kuvveti komutanı degil midir: nasıl oluyor da canakkale savasını onun zaferi olarak goruyoruz?"
soru 4 "mustafa kemalin canakkale ve birinci dunya savasında cıkabildigi en yuksek rutbe nedir? eger bu rutbe genel kurmay baskanlıgı veya ordu genel komutanı degılse bu savaslardaki zaferler nasıl mustafa kemale ait olur "
--spoiler--
kelime kontrolu vs yapmadım tekrar ediyorum adamın degisik bakıs acısı ilgimi cekti ve acıkcası, her zaman asagılanıp durulan inci yazarlarından birisinin sordugu bu sorulara biz nasıl cevaplar veririz.
ben sadece ikinci soruya kazım karabekir paşadır ancak biz onu sadece sarıkamışta yuzbinlerce askerin şehit olmasına sebep olan komutan olarak biliyoruz...
ingilizcedeki en ilginc kelimelerden bir tanesi sanırım bu fuck* kelimesindir, abartı anlamında kullanılır, sasırma anlamında kullanılır üzülme anlamında kullanılır, kullanılır da kullanılır.
bu kalıba en iyi örnek de Ozzy Osbourne reisin justin bieber kendisine soruldugundaki ifadesidir:
tabi ki burada who is the fuckin tabiri türkçeye "kim oluyormuş" olarak çevrilmektedir amaaa bnm aklıma bunun gelmesinin sebebi Ozzy Osbourne reyize olan muhabbetim veya biebera olan kinim degil, kaç günden beri sozluge bakıyorum ve bu who is the fuckin ... kalıbını
yanlış biliyorsam beni aydınlatın: oedipus kompleksi gibisinden bir kompleks vardı ve bunu ortaya atan freud'du.
davranıslarımıza temel olan seylerin bastırılmış cinsel dürtülerle alakalı olması üzerine bir sav.
buna göre 1,5 yaşımıza geldigimizde üst bilinç oluşmaya başlar ve annesine veya babasına sahip olamayacağını anlamaya başlayınca bu duygulara ket vurur vs vs vs.
şimdi soru şu:
1,5 yaşından itibaren üst bilinç oluşmaya başlıyorsa bu oluşum bir zaman alacaktır ve bu zaman boyunca da bu duygular -şayet varsa- devam edecektir, varsayalım ki 4 yaşına kadar. bu durumda 1,5 ve 4 yaş arasında yaşadıklarını hatırlayanlar bize freud'un haklı olup olmadıgın söyleyebilirler, doğru mu?
bir arkadaşımın iddiasına göre bir yaşından itibaren neredeyse yaşadığı herşeyi hatırlıyormuş kendisi.
işin kötü yanı iddialarını destekleyebilmesi, şöyle ki:
birisi bir olay anlatıyor bu hayvan da devamını getirebiliyor ya da ne bileyim turgut özal'a yapılan suikast girişimini hatırlıyor (kendisi 2 veya 3 yasında iken olmus olan bir olay) kısaca elaman bilincinin olultugu süreç içerisinde yaşadıklarını net olarak hatırlıyor.
ve diyorki, "insan bilinci enteresan bir şey: belki de hatırlamıyor olmamız bizim akıl sağlığımız için gerekli bir şeydir"
(bkz: yok oyle bir sey ama olabilir de) bile denemeyecek şeydir.
bir çok kimse herhalde dikkat etmiyor ki wikipedia'yı kaynak olarak kullanabiliyorlar: a be arkadaşım oraya sen de üye olup her hangi bir konu hakkında bilgi girebilirsin, o bilginin doğruluğu onaylanana kadar zaten yanlış bilgi ulaşmak istediğinden çok fazla kişiye ulaşır.
wikipedia bile çeşitli konularda konu ile alakalı olarak "bu bir taslaktır" veya "bu bilgilerin doğruluğu pbjektif değildir" ya da "kaynakların onaylanmaya ihtiyacı vardır" şeklinde bilgi verir ama bizim ctrl+c/v yazarlarımız bu objektif olmayan bilgileri paylaşmaya devam eder.
öğrendiğiniz/ araştırdığınız şeyleri sadece wikiden öğrenmek yerine farklı kaynaklara da bakmak bu yüzden çok büyük önem arz eder.
ulan ne padişah uçkuruymuş arkadaş adamlar daha padişahların bestekar olabileceğini dün falan öğrenmişler ama padişahların kimlerle ne haltlar karıştırdığını ezbere biliyorlar. ama hepiniz osmanlı torunusunuz olum bak dayanak da kuvvetli atalarınız gibi sizler de turk hatunlarını hakîr gorup rus slav vb kadınların peşinden koşuyorsunuz.
kızlara da bakacak olursak onlar da osmanlı torunu onlarda ecnebi memleketteki erkeklerin düşkünü, neden olmasınlar ki zamanında mustafa kemal de saraya damat olmak istemiştir ama prenses yine devşirme soyundan biriyle evlenmiştir.**
--spoiler--
gerçi hatunun evlenmesinde biraz şüphe var gibidir zira bazı araştırmacılara gore kız zaten evlendigi kişi ile bir -uzaktan- gönül ilişkisi içerisindedir; bazılarına göre padişah zoru ile olmuştur evlilik.
--spoiler--
varsayalım ki padişahlar türk kızları ile evlenmedi, ula bebe senin cebinde bi rusu bi gece idare edecek para yok "rus rus" diye ölecen padişah o kadar imkanı varken rus mu bırakır tatar mı bırakır slav mı bırakır?
içkinin de dibine vurur *m üstünde de g*t s*ker t*aşak üstünde de g*t s*ker. hepiniz/hepimiz insan değil miyiz la; hepimizin bir zafiyeti yok mu: ben padişah olsa idim haremimde kesin japon hatun olurdu mesela, gördüğümde içim gidiyor arkadaş hatunları.
zaten osmanlı tarihine azıcık objektif olarak bakın * haremdir, içkidir, kumardır bilmem nedir çoğunun padişahların sefere çıkma faaliyetlerini bitirmesinden sonra görüldüğünü * görebilirsiniz. lan bi bölük üst subayı iki aylık eğitime almışlar da bi ay geçtikten sonra hepsi birbirine pandik atmaya başlamış * bu adamlar da kendilerini kısıtlamak için çok fazla otorite türetmemiş midir: türetmiştir, yani kendisine iş kalmamıştır yapar mı e insanlık hali...
size ne olum kimin kiminle ne yaptığından?
peşinen not siz osmanlı torunusuz derken özellikle kendimi katmadım çünkü şeceremi biliyorum türklük/osmanlılık yok. nesep ayrılıgı gözetmeksizin ermeni rum arap veya kürt de değilim.
ergenlerle uğraşmak sinir tahribatına yol açabilir, kendi öğrenciliğimi düşününce sonuna kadar haklıydılar. objektif olmak lazım. sırf kendim gibi bi ogrenci ile karsılasırım diye öğretmen olmadım ben: bana 4 sene katlanan insanın azmine sebatına saygı duyar ellerinden operim.
beldenin birine bir pezevengin yolu düşer ve bakar ki belde de kerhane yok, bunu ticari bir fırsat olarak görür ve kerhane açmaya karar verir.
tüm işlemleri halleder o*ospular getirilir; kurban kesilerek ! kerhane açılır.
belde halkı durumdan memnun olmadıgı için adama sürekli beddua ederler "başına yıkılsın o kerhanen" diye hatta iş o dereceye gelir ki camide imam dua eder, cemaat amin der.
ve bir gün kerhane gerçekten yıkılır, pezevenk de cemaatin beddua etmesi dolayısıyla dava açar,
hakim: derdin ne
pezo: cemaat dua ede ede ede benim kerhanemin yıkılmasına sebep oldu, şikayetçiyim zararımın tazmin..
cemaat: hadi ordan dua ile kerhane yıkıldıgı nerde görülmüş
hakim ben size ne yapayım bir tarafta duanın kerhana yıkacagına inanan pezevenk diger tarafta yıkılmayacagını düşünen cemaat...
hamiş: bence türkiyenin durumunu anlatan fıkradır.
uniscanin askerdeki abisi. uniscandan farkı acık bulunan parametreleri size adres olarak vermeyip "burada bir açık olabilir, bi araştır istersen" deyip seni tembellige itmeyen hacker toolu.
açık kaynak kodlu açık tarama yazılımı: komut satırına bir tek komut yazarak hedef web sitesinde xss'ten tutun, tüm sql zaafiyetlerine; doomain bilgilerinden internal mail adreslerine kadar herşeyi bulmanızı sağlayabilecek bir yazılım. yapılacak saldırı çeşidine göre tüm bu bilgiler olası zaafiyetlerdir doğal olarak her birine ayrıca ihtiyaç olabilir.
açık kaynak kodlu SQLi saldırılarını kolaylaştırmak için tasarlanmış her türlü işletim sisteminde kullanılabilecek bir yazılım. hiç bir SQLi toolunun sonuçta garanti vermemesi göz önünde bulundurularak sqlmapten daha etkili olabildiği durumlar vardır. kullanmasını bilenler bu yazılım üzerinden bir web sitesinin veri tabanını almak dahil olmak üzere; sitenin kendisini veya serverin kendisini ele geçirebilirler.
man in the middle attack kelimesinin kısaltılmış halidir. özetle siz bir web sitesine girdiginizi sanarsınız ama bilgisayar korsanlarının tam olarak olmasını istediginiz yerdesinizdir: turkiyedeki temsilcisi hacker onurdur. bilmediginiz bağlantılarda (kahve; pastane cafe vb) av olma ihtimaliniz yüksektir. banka hesaplarınızdan sosyal hesaplarınıza kadar herşeyi kaybedebilirsiniz.
MITM saldırısı ile kullanıcı hesabı banka bilgilerini çalarak sanal dolandırıcılık yapan ve yakalandıgı zaman 3 asırlık ceza alan; yazdıgı mektupta hakime "sorsan kravatımın rengi yüzümün şeklini hatırlamazsın" diyerek sitem eden kişi.
banka sisteminin güvenligini saglamaktan aciz onlara ceza verildi mi diye sorarsanız bilmiyorum duymadım...
fırtına obuslerinde bulunan bir özellik.
bilirsiniz bu fırtına obusleri çok güzel özelliklerle donatılmış 40km etkili menzil otomatik doldurma sistemi vs ama benim en çok dikkatimi çeken ataletsel seyrüsefer sistemibuna açıklama olarak da (bkz: Inertial Navigation System) demişler ki vikipedyaya göre bunun
--spoiler--
is a navigation aid that uses a computer, motion sensors (accelerometers) and rotation sensors (gyroscopes) to continuously calculate via dead reckoning the position, orientation, and velocity (direction and speed of movement) of a moving object without the need for external references.
--spoiler--
şeklinde bir açıklaması var ama benim anlamadıgım nokta bu iç içe geçmiş ingilizce cümleler teknik tabirler vs değil.
yabancı terimleri bir şekilde türkçe olarak ifade etmeye çalışıyoruz (bkz: özçekim) ama bunu yaparken kimse neden türkçe kurallarına dikkat çekmiyor: (bkz: -sel -sal eki) türkçe'de bulunmayan bir ektir (ben de ilber hocadan öğrendim) e sen, be adam, tuttun bu terime türkçe bi karşılık verdin; neden bunu türkçede olmayan eklerle yapıyorsun...
peşinen not: atalet kavramıda türkçe bi ifade değil de ne yapalım lisanımızdan arabi ve farisi kelimeleri ihraç edelim dedikten sonra bile kalan bir şeyler var..
org uzantılı web adresi. tüm dünyadan ithalat ihracat bilgilerine ulaşılabilecek; kaynak olarak uluslararası organizasyonları (WTO) gibi kullanan; ithalatçı ihracatçı ülkeler bazında gümrük ve kdv gibi vergi oranlarını gösteren; hatta gtipgöre ton bazında ithalat ihracat birim fiyatlarını gösteren bir web sitesi.
ithalat ihracat sektöründe faaliyet gösteren kişilere yardımcı olacağı bir gerçektir, çünkü bazı ülke ticari ateşelerinden aldığım bilgiye göre kendileri bile (özellikle gtip numarasına göre faaliyet gösteren) firmalar hakkında bilgi bulabiliyorlarmış.
adil hikmet beymahlaslı teşkilat ı mahsusa casusunun asya'da yaptıkları faaliyetleri anlattığı hatıralarıdır.
ilk etapta cumhuriyet gazetesinde yayınlanmış daha sonra kitap haline getirilmiştir.
hikmet bey, kuşçubaşı selim sami bey, hüseyin emrullah bey, hüseyin bey ve ibrahim bey: bu beş kişinin isimleri.
kitabın önemli olmasının sebebi, osmanlı devletinin 1914-1918 yılları arasında sadece cephelerde savaşılmadığını; arka planda çok sağlam casusluk faaliyetlerinin olduğunu adil hikmet bey'in ağzından dinlemekteyiz.
osmanlıcık politikasının emperyalist güçler tarafından bozguna uğratılmasından sonra enver paşa türk ve islam birliği politikalarını teşkilat - mahsusa aracılığı ile yaymak için tüm mensuplarını türk ve islam devletlerine yollar. işte bu beş asker, çinden kırgızistana; hindistandan azarbaycana kadar neredeyse her ülkede türkleri ve müslümanları bir araya getirerek hem o devletlerin özgürlük faaliyetlerini hazırlamışlardır hem de rusya gibi düşman ülkelere büyük bela olarak, deyim yerindeyse, "onları kendi sahalarında zora sokarak, osmanlının elini güçlendirmeye çalışmışlardır.
kitabın anti osmanlıcı-faşizan fikirlerin kenara bırakılarak okunması halinde birinci cihan harbi sürecinin bambaşka bir pencereden izlenmesine yardımı yadsınamaz.
kısaca savaşa başka bir açıdan bakmak isteyenler için harika bir kitap...
"ahfeşin keçisi gibi başını sallama" deyimine konu olan keçidir.
hikayaye göre ahfeş isminde bir lugat muallimi bir beldeye tayin edilir ancak muallim ders anlatacak kimseyi bulamamaktadır. hazineden aldığı paranın hakkını vermek isteyen ahfeş, ders anlatacak kimseyi bulamayınca, gider kendisine bir keçi alır ve başlar keçiye ders anlatmaya.
ancak bir müddet sonra keçinin tepkisizliğinden sıkılıp keçinin boynuna (veya boynuzuna) bir ip bağlar ve bir şeyler anlattıktan sonra, tasdik için keçiye bir şeyler sorar ve her sorudan sonra elinde tuttuğu ipi çeker. bir müddet sonra keçi tasdik sorusunu duyduğu zaman ipin çekilmesine gerek kalmadan kafasını sallamaya başlar.
o gün bugündür anlatılanlar konusunda hiçbir fikri olmayan kimselerin anlatılanları onaylaması mahiyetinde kafa sallaması "ahfeşin keçisi gibi kafa sallama" deyimi ile tabir edilmektedir.
yazınca fark ettim de adam sanırım şartlı refleksin babası bile olabilir (sağlam kaynak bulunursa tabi).
mini eteği sırf dolabında bulduğu için giymiş; "giydim ama kimse bana bakmasın" derdinde olan, metroda otobüsta otobüste vs yanına özellikle bir erkek oturduğu zaman eteğini çekiştirip duran ve yanına oturan adamı "tacizci" gibi hissetmesini sağlama amacı güden kadınlardan kaynaklanan gerilimdir.
daha önce de başıma geldi ama dün başıma gelen mevzu çok iyiydi:
bi arkadaşımla otobüse bindim ve sadece en arka dörtlüde bir kişilik boş yer var, arkadaşım o tarafa doğru ilerlerken baktığımda cam tarafında oturan kadının mini etekli olduğunu fark ettim. kadın bir taraftan bacaklarını elindeki kitap defter vs ile kapatmaya çalışırken diğer taraftan arkadaşıma "buraya oturmayın klima su damlatıyor" dedi. arkadaşım da oturmadı mecburen. daha sonra otobüs boşaldı biz de oturacak yer bulduk ve sonra bir kadın bindi, maalesef tek boş yer yine mini eteklinin yanıydı. kadın da doğal olarak o tarafa doğru yürümeye başladı ama şöyle bir durum vardı, eğer kadın o boş yere oturursa mini etekli kadın bacaklarının pozisyonunu değiştirmek zorunda kalacaktı (cam mini etekli kadının sağında ve hemen karşısında koltukta başkası oturuyor) bu da olası offside durumu idi. kadın bi karşısında oturan adama baktı bi eteğini biraz daha çekiştirdi bi gelen kadına tekrar baktı ve panikle yine aynı cümleyi söyledi:
"buraya oturmayın klima su damlatıyor" diğer kadın ayakta kaldı tabi...
neyse biraz sonra mini etekli kadın indi, otobüs nisbeten boş olduğu için arkadaş kalktı mini etekli kadının yanındaki koltuğu kontrol etti ve dedi ki "abi, santimetre kare bazında koltuğun her tarafına baktı bi damla ıslaklık yok, klimanın çevresinde nem yok: bu kadın neyin kafasını yaşadı az önce.."
kadın sağolsun arkadaşım, kadının karşısında oturan adam kendilerini bildiğin barzo olarak hissettiler kadın mişin akkomplişıd dedi sanırım "bugün de yeteri kadar insanı sapı gibi hissettirdim"...