Mabel Matiz ve Mehmet Erdemle birlikte yaptığı düetleri severek dinledim.
Tek tam olarak beğenmediğim şarkısı Fikrimin ince gülü, o da türküye hayvan gibi modernizm ve caz ögeleri eklediğinden mütevellit kulağa çoğu kısım kötü geliyor.
Çünkü o zamanlardaki aklımla babamın yaptığı işten utanırdım bulunduğum sınıfta herkesin babası doktor bankacı mühendis olunca zaten ister istemez utandırırlardı beni.
Çok az bir tecrübeyle bile ayırt edebilirlerdi beni diğerlerinden.
Ya sırf o giyimimden bile anlaşılırdı ama bunu hiçbir öğretmen anlamadı sürekli sordular sürekli başım önde cevap verdim.
Cevap vermeden önce sıra bana doğru ilerlerken ecel terleri dökerdim.
Liseye geçince yapmazlar sandım yaptılar ama ben de yalan söylemeyi ya da doğruyu biraz süsleyerek göstermeyi çoktan öğrenmiştim.
Ha bunu neden yaparlardı bi fikrim yok.
Liseden hiçbir hocam kimsenin babasını kullanmadı ama ilkokuldaki yellozun kullanmadığı tek baba kalmadı.
Hiç ihtiyacı olmasa da "ama bunu da salak işlerime alet etmezsem yetimin hakkı kalır" diyerek kullandı.
Öğretmenlerden liseye geçene kadar nefret ettim ha lisede de nefret ettim ama iyi zeki kültürlü insanların olduğunu görünce durup nefes aldım.
Bence sormasınlar amk.
Söz uçar yazı kalır anket yaptırsınlar ki geçen sene komşu kızından gördüğüm üzere artık o seviyeye atlamışlar.
Ne yapalım burası Türkiye her şeye biraz geriden biraz kurban vererek insanların canını acıtarak yavaş yavaş varıyoruz.
Ankara üniversitesinde kazandığım bölüm. Bilen yardım etmek isteyen varsa yeşillendirebilir.
Araştırmalarımdan yola çıkarak şöyle bir sonuca vardım: ilk sınıf dersleri çok kolay gözüktü adam gibi amerikan kültürü ve edebiyatı diyebileceğim neredeyse hiçbir şey yoktu e buradan mezun olduğumda ne bok yiyeceğim kara kara düşünmeler başladı. Tamam bölümden çıkıp çok tasaklı yerlere giden var mı? Var. Ama 5 bin mezundan 50 tane.
Aslında bölümün müdavimleri çok övüyor sanırım gitmeden ya da elle tutulur bir örnek görmeden anlamam zor olacak.