uzun yıllar ara verdikten sonra 7. sayısını nihayet çıkartmış bir heavy metal fanzini. iletişim ve edinim için holysinfanzine@gmail.com adresini kullanıyorlar.
yeni albümü driving towards daylight ile ilgili yorumumu http://cabbagewhite.blogspot.com/ adresinde okuyabileceğiniz, son 15 yılın en iyi gitaristi. bu arada albüm yıkılıyor, boş parça yok neredeyse.
ada menşeli elektronik/experimental rock grubu. other people's problems isimli debutlarıyla avrupa'da su sıra epey ses getirmiş durumdalar. kendileriyle ilgili fikir edinebileceğiniz bir yazı için buyrun: http://cabbagewhite.blogspot.com/
içinde pentagram a hiç yakışmayan boş parçaların dolu olduğu garip bir albüm. akılda kalıcı herhangi bir şarkı bile yok. 10 sene sonra pentagram'ın biriktirdikleri bu olmamalıydı.
bir dönem izmir'den çıkan eski bir metal fanzini. böyle renkli, kuşa kağıda basılan dergimsi/fanzin olayının ilklerinden. hatta şanver ofluoğlu da yazılarıyla katkıda bulunuyordu. sonra kayboldu gitti tabi.
2000 li yılların engin ardıç'ı olmaya çalışan, liboş; sermaye neredeyse götü oraya bağlamaktan zerre hicap duymayan yeni nesil satılık kalemlerden biri.
mutlak doğru bir söz. sanat, hayata dair tüm doğal duyguları, olguları estetik açıdan yansıtan bir formdur. bunun içinde sekste olacaktır, kan da; ya da insanların türlü sapkınlıkları da... ne yansıtılmak istenmişse gerçeğe uygun olabilir, gerçeğin birebir aynısı olabilir, gerçeği bir metafor üzerinden anlamlandırmak olabilir... vsvs.. teknikler değişkenlik gösterir.
nato ihalelerini aziz yıldırım'a kaptırmak istemeyen dini imanı sadece yeşil dolar olan cemaaat vs şikeci başkan aziz yıldırım ifadesiyle tanım bulmuş savaşta; ısrarla cemaatin belden aşağı vurma yöntemlerine karşı ayakta durabilmeyi başarabilmiş bir insanın ibretlik öyküsü.
not: bjk lıyım. fenerden de, aziz başkandan da zerre haz etmem. ama yıldırım'ın bu kadar yıpratılmasının, şikenin her türlüsünün döndüğü futbol camiamızda olayı bir tek fenerbahçe'ye yıkan zihniyetin altındaki sebepler görmemek için ya kör olmak lazım, ya da cemaat abilerinin yedirdiği paralar sayesinde satılmış kalem.
trabzonspor gibi bir anadolu takımında oynayan her forvetin rahatlıkla becerebileceği bir hadise. 3 büyükler dışında hiç bir maçta tam saha kapanmayan anadolu takımlarının defans hattı, söz konusu ts olunca da aynı cömertliği gösterdikleri için burak yılmaz bugün forvet diye önümüze sürülüyor.
umarım ki bir avrupa takımına transfer olur ve boyunun ölçüsü kaç cm miş o zaman gerçekten görürüz.
bizim aileden olması muhtemel. eşkiya yerine bu lafı kullanması da muhtemel. ne olacağdı ya, o öve öve bitiremediğiniz memleketlerinizden gelip; güzel memleketimin, güzel topraklarını parselleyip, mafyanızı oluşturup sokaklarda anarşi odağı olmadınız mı? hayır bir de duyan/gören de çok iyi niyetli, kendi işinde gücünde; kimseye zararı olmayan insanlarmış sanacak sizleri. ananızı da alın, gidin! istemiyoruz sizi, kurtarılmış topraklarda!
işim dolayısıyla inanılmaz sosyal olsam da, akşam 7 den sonra tam bir ev kuşu oluyorum. bir de her türlü yatırımı eve yapıp dışarı çıkmayı gerektirecek hiç bir ihtiyacı olmamak ta bunu tetikliyor sanırım.
90'ların sonu, 2000 li yılların başında bu olayı çok pompaladı abd basını ama avrupa'da yemedi işte. yemez hacı, avrupa'da '90 ların başından itibaren neredeyse her ülke de oluşmuş, çok ciddi bir metal scene var. bu scene içerisinde thrashten blacke, power dan doom a onlarca sub genre dallanıp budaklandı. sen yıllar oncesinin rap core'unu crossover'ını 2 tane (linkin park, korn) grupla ambalajlayıp aha da yeni çağın metali bu diye yedirmeye kalkarsan, herkes onun önce 1-2 yıl tadına bakar. sonra da çöpe fırlatıp eki alışkanlıklarına devam eder. netekim 2000 li yılların ortalarından itibaren esameside okunmuyor.
almanya'nın yetiştirdiği en iyi punk rock grubu. şu sıra avrupa müzik listelerinin altını üstüne getiriyorlar son yavruları boom box ile. türkiye'de tanınmamaları, bizim iyi müzikten anlamamamızla doğru orantılı.
yoksa şu parçaları duyup ta henüz sevmeyen bir rock/punk dinleyen biriyle henüz karşılaşmadım:
- disconnected
- summer
- hello joe
- cut off the top
- panic
- let me in
- jane became insane
- automatic
- i don't care as long as your sing
- hand in hand
- house of fire
daha uzar bu liste. dinleyin, pişman olmayacaksınız.
akraba ilişkilerim çok zayıf, kendi annemi bile ziyarete gitmiyorum, attım annemin yanına. o yüzden ikide bir bize gelip rahatımızı bozma. ha, çocuk olur filan onu sana getiririz bakarsın.
lütfen evladına güzel güzel yemek yapmayı, bin bir çeşit tatlı yapmayı öğret. en çok da tatlı bak, hastasıyım. saygı ve ahlak konularından bahsetmiyorum bile.
birde biraz az ye be kadın, gelecekte o paracıklar bize lazım olacak. azıcık tutumlu ol. cık cık cık.
hayatın aslında çok da fazla ciddiye alınmamasını öğretir. ne kadar üzülürseniz, ne kadar "eyvah, mahfoldum" lafları dilinize pelesenk olsa da, bir anda bir umut ışığı parlar. felsefe şu canım kardeşim; bol bol ye, iç, seviş.. gerisinin de koy götüne, rahvan gitsin.
rab'bın karşılığının bar olması kadar hiç bir mânâ içermez. bu tür ufak kelime oyunlarına ciddi ciddi kafayı takmış insanların varlığını görünce, arkadaşlarımı daha çok seviyorum. en azından aptal değiller.
öksüre öksüre... ciğerlerin parçalanırcasına öksüre öksüre öldüren kanser. istanbul da bu geri dönüşümsüz yola girenlerin makus ziyaret yerleri, heybeliada'da vuku bulmakta. orada, böyle uzaktan ölüm öncesi temiz hava görelim; deniz manzarası olsun.. hazırlıkları ile eve yollanmaca... akabinde de yakın bir zamanda, mort.
izlemesi de, en az hasta kadar, acı verici bir ölüm şekli var. (bkz: travmatik).
ha bi' de, (bkz: türk milletinin baba hastalığı) tanımını yapmadan geçersem yeterince kendimi ifade edememiş olurum. olmaz.