ülke standartlarına göre yüksek maaş alıyormuşuz. 100m dolar büyüklüğündeki bir şirket düşünelim. acaba başındaki 25k mı alıyordur? ya da alıyor olsa ona laf eder miyiz? bizim uçak o kadar, arkada bir de 190 yolcu var. bilmeyene bunun sorumluluğunu anlatmak pek kolay değil ama biraz zorlarsak olur bence. bu açıdan bakınca daha makul değerlendirilir diye umuyorum.
ben de çok geç pilot oldum, hiç bir şey için geç değil *
Günümüzde uzun süre ayakta kalması zor şirkettir. Ya kendisinden başka kimsenin bulunmadığı bir sektörde var olacak -ki pek mümkün değil- ya da zamanla yitip gidecektir. Ne yazık ki ülkemizde böyle firmalar var. Büyük ihracatlar yapan, kendini geliştirse çok daha büyüklerini yapabilecek firmaların bir süre sonra pazarlarını kaybettiğine şahit oldum. Bunun da sebebi gelişmeye kapalı yönetici kafalardı.
Cumartesi çalışmak zorunda olmadığım günlerde başıma gelen durum. Hele ki mesai sonuna doğru katlanarak artması ve tarifi imkansız bir hal alması... Bekle beni haftasonu.
iyi sevgilidir. yüksek stres grubu bir mesleğe sahip olmasından ötürü biraz gergin olabilir. partnerinin rahat bir insan olması bazen onu rahatlatacağı yere daha çok da gerebilir.
Gayet mantıklı bir şey yapan erkektir. Hem alabileceği hediyelerle ilgili piyasa araştırması yapar hem de sevgilisini mutlu eder. Gerçek bir erkek olduğu için de konu ile ilgili mızmızlanıp sevgilisinin başını ağrıtmaz.
Tıpkı diğer tüm insanlar gibi isme göre kategorilendirilemeyen kızlardır. Farklı uçlarda yaşayan Şeymalar gördüm. Birbirlerini tanısalar zerre haz etmezler ama hepsi de Şeyma işte ne yaparsın.
Artık fazlasıyla eskimiş ve çağın gereklerini karşılayamayan simülatörümüz. Ancak maalesef eldeki alternatifler de henüz kullanıma geçmek için uygun değil, en azından bana göre biraz daha beklemeliyiz malum platforma geçmek için. Ama anıları var, orası ayrı.
Nihayet kendisinden ders alma şerefine nail olduğum hocam. Kesinlikle Yıldız'daki en kaliteli hocalardan biridir. Bununla birlikte dünyadaki en kibar insanlardan da biri olması muhtemeldir. Karışık ve içeriği itibariyle derin konuları anlaşılabilecek şekilde anlatır. Teknik bilgisinin genişliğine ise burada değinme gereği dahi hissetmiyorum.
John Fowles'in okuduğum ilk kitabı. Sonu ile ilgili hayal kırıklığı yaşasam da hikayenin akışı ve konusu çok hoşuma gitmişti. Betimlemelerine de bayılmamak elde değil. Her şeyi bırakıp bir Yunan adasına gidesim geliyor artık.
En enteresanı bundan 10 yıl önce, bir karne günü başıma gelmiş olay. Karneyi almışım (merak edenler için takdir tabi ki) otobüsü bekliyorum. Derken otobüs geldi ben de kısık sesle ıslık çala çala otobüse bindim. Binmez olaydım. Islık çalarak otobüse bindim diye tüm eğitimimin boşa gittiğini söyledi şöförümüz. Neymiş, ıslık çalarak otobüse binilmezmiş. Hala da merak ederim böyle bir ritüel gerçekten var mı yoksa kafa mı buldu benimle diye.