Ali/Aliyyel Murteza
Hasan/Hasan-ul Mucteba
Hüseyin/Huseyn-uş Şehid
Ali Zeynulabidin/Seccad
Muhammed Bagır
Cafer-i Sadıg
Musa-i Kazım
Ali Rıza
Muhammed Taki/Cevad
Ali-yun Naki/Hadi
Hasan-ul Askeri
Muhammed Mehdi
mayaların, keltlerin, hintlilerin, hep 12 tanrısı/tanrıçası vardı. **
saatte 120 kilometre hızla yol alırken, muhtemelen sizden daha iyi bir modele sahip aracın şoförü tarafından sık sık selektör yapılarak ısrarla yol istenmesi.
120 km/h ile yol almak belki de çok fazla bir hız değil ama bu durum arkada tamponunuza yapışmış aracın can havliyle selektör yaparak yol istemesini haklı çıkarmıyor.
tabakhaneye bok yetiştirecek sanki kendini bilmez. **
tamam yol iste, ama azıcık da bekle, azıcık sabır. yollar hepimizin. sol şerit sadece senin değil.
ben de biliyorum 160 - 180 km/h hızla gitmeyi,
ama sen, hiç düşündün mü *
-aracının ön tekerlerinde herhangi bir deformasyon, problem olduğunda,
-önüne * bir şeylerin aniden çıktığında,
-vücudunda birdenbire ve çok az süren bilinmedik bir problem oluştuğunda, *
-karşı şeritteki kamyon şoförünün uyuyup da kamyonuyla beraber senin şeride bir ziyarette bulunduğunda,
-vb.vb.
neler olacağını? ve evet benim 120 km/h ile kurtulma payımın senden çok daha fazla olduğu doğru, hemfikir miyiz?
zaten seni az sonra kavşakta ya da ışıklarda göreceğim, yani o büyük hızlarla gitmek pek de bir şeyi değiştirmiyor beni sıkıntılı bir şekilde taciz etmen dışında. ha bir de kötü bir şekilde, acı çekerek ölme olasılığını arttırman dışında.
hız yapmayı sevenler, kanı kaynayanlar biliyorum eksi verebilirsin ama bir an kazada iki bacağınızı da kaybettiğinizi düşünün. **
ilk tanışmam yıllar önce zincirlikuyu'da, hani bu 1.leventten, mecidiyeköye doğru gitmek istersiniz de, zincirlikuyu'dan sağa girersiniz ya, işte o yolun hemen biraz yukarısında halk sigortanın önündeydi.
hafif şok,
bu da ne?
daha sonradan metal olduğunu öğrendiğim kanatları mı diyeyim, saçları mı diyeyim, kolları mı diyeyim, gövdesi mi diyeyim, işte her şeyi, bütün iskeleti, bütün ana yapısı, çok farklı gelmişti.
deniz kadın, kadın deniz, deniz kokan dalgalar, beyaz dalgalar, beyaz yosun kokan dalgalar, yeşil kokan dalgalanan dalgalar.
tam anlamıyla akdeniz.
akıllarda yer eder.
sonra kaybettim, kaybettikten sonra da unuttum. taa ki bu sabaha kadar. almışlar, 4.levent yapı kredi binasının önüne koymuşlar, yarı uykulu, gözüm yarı açık, gördüğümden bu yana işte yine aklımda, beni nasıl unuttun der gibi.
keyfe göre seçilen seri filmleri ardı ardına ara vermeden bir gün içinde izlemektir. altta yer alan koşullar yerine getirilmezse keyfinize soğan doğranabilir.
ortam derecesi: 22-27 derece celsius **olmalı. ortam önceden iyice havalandırılmalı. sigara içiliyorsa da dumanın yolu önceden çizilmeli. * bu aktivitenin soğuk kış aylarında yapılması özellikle önerilir.
ergonomik durum: nasıl rahat ediliyorsa, yatarak da olabilir, sandalye üzerinde de, şu baba tv koltukları da olabilir.
makine: birden fazla kişi izleyecekse tavsiyem büyük ekranlı tvler, led tv olması bonus olur. tadından yenmez. filmler de hd olmalı bu durumda.
yok tek kişi yaparım ben bu işi derseniz orta halli laptop, desktop işinizi görür. ses sistemi için 7 artı 1 önerilir. olmadı kulaklık bile olabilir.
yan destekler: bu da tercihe bağlı, buz gibi bira, patates cipsi, çay, kola, sarı kola *
makarna, kornişon turşusu, dondurma, çikolata, ne olursa olsun fazla olması şart, malum saatlerce ekrana kitlenilecek.
zaman: çalışılıyor ya da okula gidiliyorsa tatil günü seçilmeli, zira kafanın gayet boş olması gerek. c.tesi-pazar olabilir. akşam 1700-1800 gibi başlayıp
sabaha kadar yolu olmalı. ha uyku geldiğinde ise karşı koyulmamalı. o uyku gayet keyifli uykudur.
film seçimi: keyfinize ve zamanınıza göre belirlenmeli, ama en az 4-5 saat sürmesi bu işin hakkını tam verir. öyle de olmalı.
başka bir yaratıcılık, üretkenlik işine girişme kararının bir sonucudur.
yazıya, çiziye, kağıda, kaleme sarılacağının bir işaretidir. müzik konusunda üretkenliğini kaybetmiş hissediyorsa bundan başka bir karar alması zaten takip edenlerini, sevenlerini kandırmaktan öte bir işe yaramayacaktı. ha teoman müzik yapsın, ben kanmaya razıyım diyenlerin de az olduğunu sanmıyorum.
evet bence de yazmalı teoman,
baksanıza ne kadar da güzel,
"senin için saklayıp, sana getirip anlattığım her şey, artık çok boş geliyor, yalan tüm kelimeler"
bir cümle ile, heyecanı, tutkuyu, özlemi, isteği, sevgiyi hemen devamında da rutinliği, boş vermeyi, vazgeçmeyi, bırakmışlığı kusursuz anlatmış. *
the north shield pub seven yazar.
aman canım ne varmış ki north shield de. bence bir numara yok. hehe.
ha bir de galiba gurme kendileri. ama şu sonradan gurmelerden değil. *
ve trafik kazalarında emniyet kemeri takılmadığı zaman camdan uçulan ölümlerin ana sebebidir.
şöyle ki;
bütün cisimler, nesneler, varlıklar tembeldir. yani duruyorsa durmak ister, belirli bir hızla gidiyorsa da o hızda gitmek ister. yani durumunun değişmesi istemez.
arabada 100 km/saat ile gdiyorsunuz, ve evet, bütün vücudunuz 100 km/saat ile sürekli gitmek ister. eğer araba bir engele çarparsa aman yahu o çarpsın ben gitmek istiyorum diyip 100 km/saat ile gitmeye devam edersiniz, en azından bunu istersiniz araba durmuş olsa bile, tabii bu durumuda emniyet kemeriniz yoksa uçmalardan uçma beğenin.
23 temmuz cumartesi akşamı, misafirimle içerken, hafif çakır keyif olunmuş, hafif gülmelerin, keyifli muhabbetin dozu artmış şekilde iken bu mesajı gördüm. kısa süreli bir şok.
benim hatun mu?
aklıma evet, amy gelmedi değil, benim hatun falan değildi amy, pek bilmezdim, çok dinlemezdim, herkes gibiydim işte, ama severdim, yumruklarını severdim, kaçıklığını, anarşistliğini severdim, asiliğini severdim, ve tabii ki o emsalsiz sesini severdim.
aslında asi, anarşist falan da değildi, işte kendi halinde, yalnız biriydi. ne derler, rip amy.
seine nehri nin üzerinde, tam da en güzel yerinde, sadece yayalar için ayrılmış, bir ucunda louvre müzesi bulunan, özellikle akşamüstleri tuvalini alanın, yan flütünü, gitarını alanın takıldığı - şarap tabii ki şart- köprü. adı üstünde, sanat için, sanatçılar için olan köprü.
ayrıca yeni evlenenler köprünün tellerine kilit bağlarlar üzerinde isimlerinin olduğu.
heroesmight and magic adlı oyunda fortress kalesinde bulunan 4. level 35 hit pointli mitolojik kertenkele yaratık. en önemli özelliği rakibini taş yapmasıdır. (stone büyüsü)
gitmeyin.
gidecekseniz de bir kere gidin, ne o öyle 3-4 defa gidenler var. o harcadığınız para ile ne kadar... neyse demagoji yapmayayım. hacca gidecekler, vicdanınızın sesini iyice dinleyin, özellikle mükerrer yapacaklar, siz özellikle iyice dinleyin, büyük olasılık daha sevaba gireceğiniz yerlere kullanabilirsiniz paraları.
takriben 15-20 dakika içinde rüyalarda buluşacaksınız warren ve nick ile. yalnız yan etki yapıp kabusa, karabasana da yol açmıştır.(oran %2, çok da korkmayın*)
örnek reçete,*
ilk önce, song for jesse.
ardındani song for bob.
Tarkovsky ye adanmış lars von trier filmi.
yönetmenliğe ve oyunculuğa diyecek hiçbir şey yok. sert bir film olduğu kesin, her bünyenin kaldıramayacağı cinsten. özellikle kadınların.
(hafif spoil edebilirim.)
her ne kadar trier'in "Ağlayan kadın hile yapandır" temasını işlediği ve kadınların üzerine büyük bir kara, bela, cadılık, vb. attığı sanıldığı, ve onun yerden yere vurulup eleştirildiği filmi olsa da, o tavan arasından da anlaşıldığı gibi türlü türlü cadılar aslında çok, tarihte ve etrafımızda. hayat garip, değil mi?
çocuğun düşme sahnesi ve ayakkabı olayı ilerleyen bölümlerde gösterildiğinde, (slow motion) işte o zaman gerçekten tüyler diken diken olmakta.