uludağ sözlük'te genellikle ak troll dediğimiz kepaze grubunu temsil eden kişiler. bunların ortak özelliği nick sonlarının rakamla bitmesi (sayı değil), yakın zamanda yazar olmaları ve çok az sayıda entry girmiş olmalarıdır.
renault tarafından formula 1 için geliştirildikten sonra binek otomobillere uyarlanan turbo controlled efficiency grubu motor teknolojisinin kısa adı.
özellikle 0.9 litre tce 90 tip benzinli motor yakıt tüketimi olarak dizel motorlarla kafa kafaya iken performans olarak üst düzey 1.4 motorların seviyesini yakalamaktadır. 90 bg (5000 d/d) 135 nm tork (5000 d/d)
yıllardır aklı selim her insan evladı şunu görüyor, akp'yi alaşağı etmenin yolu mevcut düzen partilerini (chp-mhp) parlatmaktan değil, meclise 4. bir partiyi sokarak iktidarın sandalye sayısını düşürmekten ve muhalefeti güçlendirmekten geçiyor(du).
oysa bu zihniyet başını kaldıran her siyasi akıma, her alternatif partiye ölümüne düşmanca davranarak türkiye'de mecliste temsil hakkı olan 3 parti dışında kalan muhalefet partilerinin toplamda %4 gibi komik bir oy oranında kalmasına neden oldu ve siyaseti alternatifsiz, eli ayağı bağlı bir hale soktu.
sonra ne oldu, yıllardır "4. bir partiyi meclise sokmamız gerekiyor" söyleminden yola çıkan kürt hareketinin temsilcisi bdp, zamana yayılmış, akıllıca bir dönüşüm hareketi başlatarak hdp adıyla kabuk değiştirdi.
kendini atatürkçü, cumhuriyetçi, milliyetçi addeden "oylar bölünmesin"ciler de bugün bu hdp'nin meclise girip akp'nin önünü kesmesine bel bağladı. bugüne kadar "aman hocam bırak oylar bölünmesin" diye yırtınan bu tipitipler bugün "şu hdp meclise girse de akp'nin sandalye sayısı azalsa" diye bikbikler oldu. bahsettikleri hdp de akp ile elele verip "çözüm süreci" başlatan partinin ta kendisi. vay anam vay!
olm bu selahattin demirtaş da, hdp de sizin eseriniz, çekinmeyin, reddetmeyin. oy verin demiyorum ama hor da görmeyin onları, evladınız sayılır...
edit: bugün, ülkeyi getirdiğiniz bu noktada artık "oylar bölünmesin" demek zorundasınız, o ayrı. zira 4. büyüğün kim olacağı ortaya çıktı, kısa vadede boşuna alternatif aramayın. zaten "uzun vadede hepimiz ölüyüz"! *
iyi bir cerrah, fotoğraf sanatçısı, sivil toplum gönüllüsü, kent konseyi üyesi. yıllardır bursa'da ortaya çıkarılan bir çok festivalde, yardım organizasyonunda, sivil toplum hareketinde parmağı olmuş mümtaz bir kişiliktir. ayrıyetten fotofest yürütme kurulundan abimizdir.
2015 chp milletvekili adaylığı ön seçimlerinde bursa'da ciddi bir farkla ilk sıraya yerleşti. şimdiye kadar pek konuşulmamış ancak meclise girdiğinde adından epey söz ettirecektir.
gustav becker, schatz, kundo ve kern firmaları tarafından 1940'lı yıllardan başlayarak 1970'li yılların ortasına dek üretilmiş mekanik masa saatleri serisinin genel adıdır. ingilizce kaynaklarda "anniversary clock" ya da "400 day clock" olarak da geçer.
adından da anlaşılacağı üzere bu saatler yılda sadece bir kez kurulur ve tüm yıl durmadan çalışan enfes bir mekanizmaya sahiptir. ayarlanabilir üç ayak üzerinde dururlar ve yerleştirildikleri zeminin durumuna göre yere paralel olmalarını sağlayacak şekilde ayakları ayarlanır. çok ince bir kanaldan sarkıtılan ve toleransı oldukça az olan pandülün sorunsuz çalışması için bu ayarlamayı yapmak zaruridir.
hemen her modeli cam fanuslu ve şömine tip denilen modeldedir.
edit: sonradan üretilen (1969 sonrası) modellerde plastik malzeme kullanıldığı için vidalı ayak bulunmayabilir.
kabeyi tavaf ederken heriflerin kaç şekeri mi düşüyor nedir, memlekette ne kadar tatlıcı varsa hemen hepsi hacıdır. ya da hacının elinden tatlı yemek daha bir prestijli ki her dükkan açan adının önüne "hacı" titrini ekliyor. helallik alıp hacı olmadan tatlı satmak mümkün değil memlekette!
ingbank'ın kullanımı oldukça pratik ve hızlı mobil bankacılık hizmeti. istenilen yere anında para gönderiliyor, alınıyor vs. özellikle windows phone uygulaması oldukça başarılı.
elektronik cihazdan cep telefonuna, beyaz eşyadan outdoor ürünlere her şeyi barındıran bir site.
akakce.com ve bilio.com'da fiyat araştırınca genellikle en uygun fiyatlar bu sitede çıkıyor. risk alıp alışveriş yapsam mı diye epey düşündükten sonra 1 ay arayla beyaz eşya ve bebek arabası gibi pahalı ürünleri sipariş ettim. ne bekleme yaptılar, ne de sorun çıkardılar. irtibat telefonlarında her soruya yanıt veriyorlar, kargolar zamanında teslim ediliyor. güzel bir yapılanma, aferin...
edit: siteyle alakam olup olmadığını soran olmuş, ne işim olur olm e-ticaretle? kıçını kaşıyıp oturacağına aç akakce.com'da siteyle ile ilgili kullanıcı yorumlarına bak, bitsin.
kısaca vdmk şeklinde adlandırılan varlığa dayalı menkul kıymet'in bir dönem halk arasında söyleniş şekli. bunu çıkaran tansu çiller'e de "vıdımık tansu" denirdi...
rte'nin (aciz muhalefet sayesinden cumhurbaşkanlığını ilk turda kazanacağını düşünürsek) ağustos-eylül aylarında ortaya çıkıp "başkanlık sistemi isteniyor mu istenmiyor mu, gelin millete soralım" demesi aşikar.
bursa'da uzun uğraşlar ve yoğun çalışmalar sonucu nazım hikmet kültür evi'nde 30 mayıs 2014 tarihinde açılan ve 30 temmuz 2014 tarihine dek açık kalacak olan gezi parkı direnişi sergisidir.
3 katlı serginin orta katında gösterimde olan fotoğraflar kemal aslan'a aittir. sergi küratörü attila durak'tır. belgesel salonu, fotoğraf sergisi, direnişte kullanılan ekipmanın bulunduğu bölüm, duvar yazıları, merdivenleri, insana bir anda kendini sokakta hissettiren atmosferi ve direnişte hayatını kaybedenlerin anıldığı üst katta bulunan bölümüyle eşsiz ve iç burkan bir yapıya sahiptir. özellikle kemal aslan'ın direnişi tam anlamıyla yaşadığını, direnişin tam kalbinde bulunduğunu ve onu en iyi şekilde görüntülediğini görebiliyorsunuz.
mahmut hoca rolüne seçilmesinden, bitmek bilmeyen kavuk hadisesine dek merak edilen (benim şahsen merak ettiğim) bir çok konu hakkında tatlı söyleşiler var içinde.
dost kitabevi yayınlarından 2005 yılında çıkmıştır. her allah'ın günü münir özkul hakkında "öldü mü" geyikleri yapılan, başta sözlükler olmak üzere sosyal medyada bunca yıl hemen hiç adından bahsedilmemiş olması da düşündürücüdür.
alerjik rinit tedavisi amacıyla burna uygulanan sözde ışın tedavisi.
5-6 seans sürer. her seanstan sonra burunda yanma, batma, kanama, kaşıntı gibi şikayetler giderek artar ve alerjik nezlede de en ufak bir değişiklik görülmez. böyle saçma sapan, tamamen aldatmaya yönelik ortaya çıkmış rezalet bir kocakarı yöntemidir.
ben ettim, siz etmeyin diye peşin peşin yazıyorum bu polen alerjisine adım attığımız tarihlerde...
acil böbrek nakline ihtiyacı olduğu halde, üstelik kanser tedavisi görmesine karşın "Benim yaşım ilerledi. Sırada bekleyen bu kadar genç çoluk çocuk varken ben bu sıraya giremem." diyen ve nakil olamadığı için vefat eden emekli türk subayı, güzel insan.
"yaşım ilerledi" dediği de hepi topu 60 yaşındadır.
ne muhalefetteyken, ne de iktidardayken biten mağduriyettir.
"siz"li, "biz"li ayrımlara bayılır.
"bizim"... önümüzü kestiler, bacımızı tekmelediler, evlatlarımızı yurt dışında okumaya mecbur ettiler, darbeyle karşımıza çıktılar vb üfürükten tayyare, bol keseden atılan söylemlerin birleşim kümesidir.
ve asla bitmez! haksızken, hırsızken, hukuksuzken, yolsuzken, çalarken, çırparken, döverken, öldürürken, kul hakkı yerken, anayasayı ve anayasal hakları çatır çatır çiğneyip "sivil darbe"ye teşebbüs ederken bile "o" mağdurdur hep.
bir de son dönemlerde görünmeyen, bilinmeyen, tanımlanamayan, gizli bir düşman ile pekiştirilir bu mağduriyet. örneğin "faiz lobisi, dış güçler, paralel devlet, gizli mihraklar..."
başta tayyip erdoğan olmak üzere herkes bu gibi hayal ürünü lobilerin, mihrakların olmadığını bilir. bilir ama başbakan sıfatlı birinin tv'leri kanal kanal gezip halk üzerinde "ya varsa" histerisi yaratmasına kimse engel olamaz.
"Türk ordusuna kumpas kurulduğunu söyleyen Akdoğan, ''Kendi ülkesinin milli ordusuna, milli istihbaratına, milli bankasına, milletin gönlünde yer edinen sivil iktidarına kumpas kuranların bu ülkenin hayrına bir iş yapmış olmayacağını çok iyi bilir. Amaca ulaşmak için her yolu mübah görenlerin nasıl hastalıklı anlayışlar ürettiğini çok iyi bilir'' diye yazdı."
be yüzsüz arlanmaz akp'li, siz değil miydiniz ergenekon, balyoz davaları açıldığında zil takıp oynayan? sizin başbakanınız değil miydi televizyonlara, yandaş kanallara çıkıp "cezalarını çekecekler" diye esip gürleyen? 28 şubat'ın intikamını almak için yüzlerce tsk mensubunu hapislere dolduran, binlercesini zorla emekli eden ya da istifa ettiren kimdi?
bu ülkenin tarihine "kendi ordusuna kumpas kuran hükümet" olarak geçtiniz. bu ülkenin tarihi yazılırken adınız lanetle anılacak, bu toprakların haysiyetli, şerefli insanlarını pusuya düşüren, halkın ordusunu dağıtıp düzenini bozmak için türlü düzenler çeviren bir iktidar olarak anılacaksınız! millet mezarınıza işeyecek bunu bilin!
ne yazık ki günümüz türkiye'sinde büyük bir lükstür.
mesela bursa'da avm denen lanet yapılara girmeden sinemaya gitme imkanı hemen hemen kalmamıştır. avm dışında kalan son sinemalardan ikizler sineması yıkılarak bizzat avm'ye* çevrilmiş, setbaşı'da bulunan prestige sinema ne yazık ki kapanıp burger king olmuş, altıparmak burç sineması ise bir dönem tadilat amaçlı kapanıp korkutsa da, burç gösteri ve kültür merkezi adıyla yoluna devam etmeyi bilmiştir.
tayyare kültür merkezi'nin film festivali yapılan bir salonu vardır, onu saymıyorum zira düzenli sinema izlenebilecek bir yer değil. akpınar kültür merkezi'nde de sanırım 2-3 salon var ama birkaç defa uğradım kapalıydı, şimdi açıldı diyorlar.
şimdi koskoca bursa kentinde avm'ye girmeden gidip vizyon filmlerin izlenebileceği tek yer burç sineması ve rivayete göre akpınar kültür merkezi. gerçekten acınası bir durum.
avrupa'nın koca koca şehirlerinde, en merkezi yerde (genellikle de tarihi değere haiz) güzelim sinema ve tiyatro salonları varken, insanlar yürüyüş yaparak buralarda film izleyip yürüyüşlerine devam ederken, biz leş gibi ter ve fastfood kokan, elinde poşetlerle alışveriş yapan insanların omuzlarına çarpmadan girilemeyen, otopark sıkışıklığından insana daral getiren boktan avmlere muhtaç kalıyoruz.
yazık gerçekten yazık, elimizde olanı katlediyoruz! şimdi iki dakikalığına avm'de gittiğin sinemayı düşün, sonra da şu aşağıdaki sinemanın yaşadığın şehirde olduğunu: