sürekli yeni yeni şeyler çıkarması. tam alıştık derken hop bir giriyoruz yine bir yeni özellik ekliyorlar.tamam bazı yeni özellikleri iyi de sohbet bölümünü ellemeyin bari.
eskisini yenisiyle değişmek.tabi ilk önce eski sevgilinizin facebook,twitter gibi sosyal sitelerine,fotoğraflarına bakmayı kesin. sonra ilk platonik olarak sevin birini onunla hayal kurmaktan eskisi aklınıza bile gelmez. o da birşeyler hissediyorsa sevin sevilin. direk unutursunuz.tabi bünyeye göre değişir mi bilmiyorum.
eski sevgilinin görüldüğü rüyalar olması muhtemeldir. kalktığınızda bir daha asla onunla olamayacağınızı düşünüp bir sürü anılarla birlikte ağlamaya başlarsınız.
bazen ne yaparsan yap olmuyor bazen dedikten sonra yapılacaklar listesinin belkide başında gelen eylem. ilişkiyi konu alarak konuşacak olursak her şey yaşanmış ve bitmiştir. içinizden dersiniz ki biz hiç beceremedik sevmeyi de terk etmeyi de. ama bir şekilde geçmişte olan iyi kötü herşeyi unutmak zorundasınızdır. ve dile kolay olsa da gönüle kolay olmayan geçmişe sünger çekerek hayatımıza devam etmeye çalışırız.
belki zaman hızla geçer,
belki hayatın çok değişir, belki sen çok değişirsin,
belki hiç bir şey eskisi gibi olmaz,
hatta belki hafızan bile başkalaşır, normalde her şeyi hatırlayan sen birden ''unutur'' olursun,
belki kesip atarsın hayatından benim kapladığım kuytu köşeyi,
ama belki bir şarkı duyarsın uzaklardan,
belki özlemlerden bahsediyordur bitik sesli genç adam,
ve kim bilir belki o şarkı fonda,
sen bizi özlersin...
belki sen de değişmişsindir;
belki uyanır uyanmaz günaydın demiyorsundur artık -yeni- sevgiline...
günaydın öpücüğü yabancı geliyordur...
belki bir zamanlar bir an önce geri dönmek istediğin evin artık yabancıdır,
adımların başka sokaklara götürüyordur belki seni...
belki yolunu değiştiriyorsundur anılardan kaçmak için,
kurak şehrin havası bile ağır gelmiştir belki...
belki yağmurun altında yürümek garip gelmeye başlamıştır artık,
şimşekler artık delice korkutuyordur seni...
belki perdeyi aralayıp sokağı gözlüyorsundur geceleri,
herşeyi paylaştığın insan ölesiye yabancıdır artık sana...
belki artık konuşmayan sessiz bir kadın olmuşsundur,
telefonunun sesini kapatıp uzak köşeye atıyorsundur belki...
belki sessizce fısıldadıklarım hala yankılanıyordur kulaklarında,
oysa sen yalnızlığını örtünüp kaçmaya çalışıyorsundur belki...
belki insanların yargılarla dolu dünyasından kaçma ateşiyle tutuşuyorsundur,
hiç konuşmadan saatlerce yanında durabileceğin kimse yoktur belki...
belki her duyduğun ayak sesinde ''o'' canlanıyordur gözünde,
''hiç gelmeyen'' aslında ''hep beklenen''dir belki...
ve uzaklardan bir şarkı duyarsın bir gün,
üzerini örttüğün, unuttuğunu zannettiğin anıların canlanır,
çoktan geride bıraktığını umduğun herşeyin taptaze seninle yaşadığını farkedersin...
bir şarkı duyarsın o gece,
ve o gün,
belki bir gün özlersin...
tam uyanmışsınızdır yataktan çıkmak istemiyorsunuzdur eliniz telefona gider ve o sırada bir mesaj gelir ''günaydın sevgilim''. yüzünüzde oluşturduğu o gülümseme harika ötesidir.
i'm sorry for the times that i made you scream
seni bağırttığım zamanlar için üzgünüm
for the times that i killed your dreams
hayallerini öldürdüğüm zamanlar için
for the times that i made your whole world rumble
tüm dünyanı başına yıktığım zamanlar için
for the times that i made you cry
seni ağlattığım zamanlar için
for the times that i told you lies
sana yalan söylediğim zamanlar için
for the times that i watched and let you stumble
sadece seyredip tökezlemene izin verdiğim zamanlar için
it's too bad, but that's me
bu berbat, ama ben buyum
what goes around comes around, and you'll see
ne ekersen onu biçersin, ve göreceksin
that i can carry the burden of pain
acının yükünü taşıyabildiğimi
'cause it ain't the first time that a man goes insane
çünkü bir erkeğin çıldırması ilk kez başıma gelmiyor
and when i spread my wings to embrace him for life
ve kanatlarımı açıp o adamı hayatı için kucakladığımda
i'm suckin' out his love, i, i'll never be nobody's wife
onun hayatını emeceğim, ben, ben asla kimsenin karısı olmayacağım
i'm sorry for the times that i didn't come home
eve gelmediğim zamanlar için üzgünüm
left you lyin' in that bed alone
seni yatakta yalnız yatmaya bıraktığım zamanlar için
was flyin' high in the sky when you needed my shoulder
sen benim omzuma ihtiyaç duyarken ben gökyüzünde çok yükseklerde uçuyordum
you're like a stone hangin' round my neck, see
boynuma asılmış bir kaya gibisin, anlıyor musun
cut it loose before it breaks my back, see
ipini kes sırtımı kırmadan önce, anlıyor musun
i've gotta say what i feel before i grow older
yaşlanmadan önce nasıl hissettiğimi anlatmam gerek
i'm sorry but i ain't gonna change my ways
üzgünüm ama huylarımı değiştirmeyeceğim
you know i've tried but i'm still the same
biliyorsun denedim ama ben yine aynıyım
i've got to do it my way
bunu kendi tarzımla yapmalıyım
it's too bad, but hey, that's me
bu berbat, ama merhaba, işte ben
what goes around comes around, and you'll see
ne ekersen onu biçersin, ve göreceksin
that i can carry the burden of pain
acının yükünü taşıyabildiğimi
'cause it ain't the first time that a man goes insane
çünkü bir erkeğin çıldırması ilk kez başıma gelmiyor
and when i spread my wings to embrace him for life
ve kanatlarımı açıp o adamı hayatı için kucakladığımda
i'm suckin' out his love, i, i'll never be nobody's wife
onun hayatını emeceğim, ben, ben asla kimsenin karısı olmayacağım
it's too bad, but hey, that's me
bu berbat, ama merhaba, işte ben
what goes around comes around, and you'll see
ne ekersen onu biçersin, ve göreceksin
that i can carry the burden of pain
acının yükünü taşıyabildiğimi
'cause it ain't the first time that a man goes insane
çünkü bir erkeğin çıldırması ilk kez başıma gelmiyor
and when i spread my wings to embrace him for life
ve kanatlarımı açıp o adamı hayatı için kucakladığımda
i'm suckin' out his love, i, i'll never be nobody's wife
onun hayatını emeceğim, ben, ben asla kimsenin karısı olmayacağım
i'll never be, never be, never gonna be, never gonna be, never gonna be
nobody's wife
ben asla, asla, asla olmayacağım, asla olmayacağım, asla olmayacağım birisinin karısı
nobody, yeah, nobody, yeah, no no no, never gonna be,
hiç kimsenin, evet, hiç kimsenin, evet, hayır hayır hayır, asla olmayacağım
never gonna be
asla olmayacağım.
gündüz bir şekilde oyalanmışsınızdır. ama gece olunca karanlığın çökmesiyle beraber terkedilmişliğin gerçekliği yüzünüze tokat gibi vurmaktadır. ağlarsınız, kimseyle dertleşemezsiniz. dertleşseniz de hep sizi teselli etmeye çalışırlar. ama sen bir türlü kabullenemezsin. daha düne kadar yediğiniz içtiğiniz ayrı gitmeyen, dertleştiğiniz kişi bugün bir yabancıdır size. sanki hiç tanışmamışsınız gibi. bunun verdiği acıyla ve gözdeki yaşlarla alırsınız elinize bir kalem kağıt oturursunuz içinizi dökersiniz bir kaç damla da düşer gözünüzden kağıda dökülür ona söylemek isteyip de söyleyemediğiniz sözlerle birlikte.
vardır böyle modeller. Hatta küçükken boşta bulunduğum bir anda gayet sakinken çöpü attığım anda kafama atlayıp ordan aşağı inip mal mal baktı suratıma. tabi ben de o olaydan sonra ilk çöpe uzaktan taş veya birşey atıp kontrol ettikten sonra çöpleri atmama sebebiyet veren olaydır.
artık beyin damarlarınızın çatladığını sandığınız safhadır. ertesi gün ise şişmiş gözlerle etrafta dolanmanıza sebep olur. o da yetmez yine ağlarsınız. kısır döngüdür.
sabah alışmışsınızdır geç kalkmaya ama misafirliğe kaldığınız evin sahipleri tavukla yatıp horozla kalkan modellerdir. eğer çok yakınsanız gelip üzerinize su dökerek veya türlü türlü uyandırma şekillerini denemesi gibi tersliklerdir.
özellikle laf atmak istiyorsa; pazar güzeli bunlar vb. laflardır. onun dışında bir de kıyafet bölümünde rahmetli bihter hanım da bunları giyerdi, merserize gelsenize diye yaran laflardır.