... bu ortamların ilk vazgeçilmezi olarak sigarayı belirliyorum. birkaç gözlem sonucu oluşturduğum bilgilere dayanarak, sigarayı içen erkek kişisi enine çizgili polo yaka tişörte sahip ve asla sıska değil. Hiç dikkat ettiniz mi bilemiyorum, kaza olduktan sonra -minimum iki araç olarak varsayarsak- genelde her iki araçtaki erkek grubu da arkadaki aracın hasarlarını gözlemler vaziyette. Enteresan bir şekilde, kazadan sonra şoför kişilerinin yüzlerinde oluşan eksper ifadesi inanılmaz. belki bana işleyen tarafı farklı bir ilüzyon, ancak mağdur olmayı ve mağduriyetini başka insanlara anlatmayı çok seven insanımız bu tarz durumlarda ultra metanetli davranma eğilimi gösteriyor.
Hatta biraz daha abartırsak, trafikte yaşanan ufak çarpışmaların erkek egosunu tatmin ettiğini söyleyebiliriz. yetişkinliğe bir adım mı, yoksa sadece "kıza aldırıcam yaa..." ses tonuyla söylenen bir "kaza yaptık yaa..." cümlesi mi? kaza yapınca neden sesiniz birden toklaşıp, etrafa bakışlarınız keskinleşiyor ulan?!
Çocuklar, bu da bir dijital fotoğraf banyolama zıttırığı. Kimyasalları kafanıza göre karıştırıp fotoğraflara efekt ekleyebiliyorsunuz. Her kimyasalın yanında da fotoğrafa aşağı yukarı nasıl bir efekt katacağı yazıyor. Preset kafasında abuk sabuk isimli formüller de mevcut. Güzel yani, fiyatlar normal yani.
Madem yokmuş, açayım: Çok hoş bir lomo uygulaması. iOS ve Android için mevcut. Uygulama içerisinde dahili olarak birkaç film ve lens geliyor, başka başka envanteri de ekstra olarak satın alabiliyorsunuz. Enteresan kombinasyonlarla enteresan sonuçlar elde edilebiliyor. Facebook hesabıyla oturum açıp fotoğrafları direkt olarak profile yükleyebiliyorsunuz. Hadi aslanlar, 0.99 USD fiyatı var, hiçbir şey değil.
1980'lerde Apple Macintosh'un gelişim takımının kilit üyesi. ürünün ortaya çıkmasında en çok emeği geçenlerden birisi olduğu söylenir. Macintosh sistem yazılımını hazırlayan ekibin başında bulunmuştur. Apple bünyesindeyken kartvizitinde titri "yazılım sihirbazı" olarak geçmiştir. 1984'te Apple'dan ayrılmış, birkaç farklı şirkette önemli görevlerde bulunmuştur. 2005'ten beri de kendisi Google beyefendi ile birlikte çalışmaktadır. Macintosh'un yapım süreciyle iligli olarak da bir kitabı bulunmaktadır;
(bkz: revolution in the valley: the insanely great story of how the mac was made)
sigarayı henüz bırakmak istemeyen kişinin sarf edeceği bahane cümlesi.
bu konuda "ben bağımlı değilim" diyen insanlara inanıyorum, ancak onun da demoralize edici bir cevabı mevcut: zaten bağımlı olanlar, bağımlı olduklarını sürekli olarak reddederler.*
en sonunda kalkıp küfredeceğim bu kişilere. genel olarak, şimdiki zaman biçiminde anlamlı olabilecek herhangi bir kelime ile birleştirilerek, sözde bir kelime oyunu yapılır. bunun en son örneğini bir gazetenin billboard'lara boy boy astırdığı "oku-yorum" reklamında görebilirsiniz. Camoranesi tadındaki hanım binnur kaya da ayrı bir görüntü sergiliyor. sıçı-yorum
10 Nisan 2010 günü itü teknokent'te düzenlenen Ericsson Türkiye AR-GE merkezi açılış konuşmasında, pek sevgili binali yıldırım'ın Ericsson'u kelime bazında inceleyerek ortaya çıkarttığı espridir (!)
Ancak olayı dramatize eden şey, bu güzide esprinin akabinde etrafta bulunan şakşakçı kesmin çılgınlar gibi ve pis (bkz: black hole sun) kahkahalarıdır. Siyah fonda ben gittikçe küçülmüş, onlar suratlarına alttan vuran ışık eşliğinde gittikçe yükselmişlerdir.*
muhtemelen kişinin aslında suya girmediğini farketmesiyle sonuçlanacak eylemdir. kişinin kontrol birimlerinde sıkışma olduğunda, sıcak ortamlarda ya da tamamen saf duygular eşliğinde atasözünü höt** etmek amacıyla meydana gelebilir, yapılabilir *.
aklı karışmış, ufolara "iyi... iyi, iyi" diyen adam modunda, beyni bir an için kulak memesi kıvamına gelmiş, hatta ve hatta derbedere bağlamış insandır**.
uludağ sözlük moderasyonunun küfürleri kabul etme şenliğiyle donattığı şaka sonrası insanların gerçek murat bardakçı'yı bulma arzusudur. Zira bu şaka filmlerde 6'ya, 8'e birden ayrılan ninjaları anımsattı tarafıma.
dedemin arkadaşı.*
yıllar sonra kağıt üzerinde ismiyle birlikte yazılmış telefon numarasına rastladım. noluyo lan dedim. ne biçim isim bu ziyaettin? bahattin var bir de.**
fenerbahçe taraftarlarının açmış olduğu bir imza toplama sitesi. ben galatasaray'lıyım. -bunu belirtip de başlığı açtığıma göre giydirme geliyor gibi gibi-
fb taraftarları bu sitede, sürekli yedek kulübesinde bekleyen, yeteneklerini kanıtlamış olmasına rağmen kendisinden daha kötü oyuncuların gölgesinde kalan* semih şentürk'ten özür diliyor. şimdi tamam semih şentürk'ü ben de çok severim de, merak ettiğim bir husus var. sen birkaç hafta önce de kendisini ağzında pet şişeyle ağlattığın için güiza'dan özür dilemiştin? takımı dolaşacaksan böyle işimiz iş yani.* Yoksa yeni trend mi bu?
öyle bir etkisi vardır ki, nerede olursanız olun ve ne şekilde duyarsanız duyun şöyle bi' boğaz temizleme, omuzları düzeltme, azıcık ucundan konumlanarak rahat seyir moduna geçme gereksinimi hissedersiniz. neden? cıngılın babacanlığından mı, yoksa fida film'e duyulan sonsuz saygıdan mı? yoksa refleks haline mi geldi?
gözünüzü öpeyim bi' bakın yahu, nasıl hissedeceksiniz?..*
merlininkazani.com'un yöneticiliğini yapan 'a plus' bünyesinde 2005 yılında kurulan, içerisinde teknolojinin ilişkili olduğu dünyalardan sıradan/ilginç pek çok haberi, makaleyi, ürün incelemesini barındıran iddialı teknoloji sitelerinden birisi. verdiği içerik ile kalifiye bir site gibi duruyor, hayırlısı diyelim. sitede dikkat çeken şey, süper resmi anlatımlar yerine gerekli haberlerde gerektiği kadar mizah kullanmaları. bir haberi bu siteden okurken eğlenebilirsiniz. eğlenmezseniz de "haber rezalet" diye yorum atın, zira yöneticiler çok esnek; hakaret etmediğiniz müddetçe yorumlar onaylanıyor.*
zamanında passaparola'da hosteslik yapmıştır. ilk olarak 'only' adında bir ped reklamında oynamıştır. sonrası gelmiştir. ablası çağrı katre türkay vasıtası ile gündeme gelmiştir. katre türkay da zamanında passaparola'da sunuculuk yapmıştır; kariyerinde hızla yükselmektedir. kendisi bizzat ilkokuldan sıra arkadaşımdır, ancak kendisinden birkaç aydır haber alınamamaktadır.
olips'i bir süre soğurduktan sonra şekerin bir tarafının keskinleştiğini farketmeden, şekeri aynı hararetle absorbe etmeye devam eden kişinin başına gelen talihsiz olaydır. ağır yaralar alınabilir; dil yarası gibi değildir.
kimseler açmamış, canım okulumun başlığını da ben açayım dedim. handan hayrettin yelkikanat anadolu teknik lisesi, handan yelkikanat ve hayrettin yelkikanat hayırseverleri olarak yaptırılmış, 2000 senesinde eğitim öğretim hayatına başlamış bir okuldur. bünyesinde ilk etapta bilgisayar, elektronik ve elektrik bölümlerini barındırırken, 2 sene önce alınan radikal bir kararla elektrik ve elektronik bölümleri birleştirilmiş ve ismi de hiç şaşırmayacağınız şekilde 'elektrik-elektronik' bölümü olarak belirlenmiştir. bu hususta belirtmek isterim ki, evet mavi önlükler giyiyoruz. okulumuz aslen anadolu meslek lisesi iken geçen sene alınan diğer bir radikal kararla anadolu teknik lisesi ünvanını almıştır. anadolu yakasının en çok rağbet gören meslek lisesi olması ünvanını elinde gururla taşıyan handan hayrettin yelkikanat anadolu teknik lisesi, yapısal olarak da dışarıdan bir özel okul havası vermektedir. hayırseverlerimizin, okul müdürünün ve benim de dahil olmak üzere pek çok öğrencinin malatyalı olması dikkatten kaçan bir husus değildir, zira o yüzden bu başlığı açtım. bütün "handan hayrettin" lileri buraya bir entry düşmeye davet ediyorum ki hepimiz açığa çıkalım.
