bu durumun iyi anlaşılabilmesi için kıskançlığın ne olduğu bilinmelidir. kıskançlıkta objenin süje için ulaşılamaz olması gerekliliği vardır ama buradaki durumda sahip olmadan dolayı kıskançlık yerine daha çok kibirden bahsedilebilir.
evet ancak görülmemek her durumda aksini sağlamaz. en azından insanların %90ı tek başına kaldığında başkalarına göründüğünden bariz farklı olur. yalnız kalmayı dünyada yaşayan tek insan olmak şeklinde değiştirirsek istisnalar sayılı olur.
toplumdaki gerekliliklerin kaynağı toplumun devamlılığını sağlamak için gereken çıkar ilişkileridir. bu gereklilikler de ahlak, yasalar gibi birimlere ayrılır. bu tarz gerekliliklere ihtiyaç duyulması bunların aksine bir eğilimin olduğunu gösterir. elini ateşe koyma gibi bir kural yoktur çünkü buna gerek yoktur.
yani toplumsal baskının azaldığı zamanlarda gerçek aynı oranda açığa çıkar.
insan her ne kadar toplumsal olarak nitelendirilse de şu anki koşullarda bu doğrulanamaz çünkü insanlar bu durumun tersi yönüne bir yönlendirme altına girmiyorlar.
ayrıca toplumun devamlılığını gerektiren kuralların varlığı bu durumun yapay olduğunun bir göstergesi olabilir.
evlilik de toplumun devamlılığındaki etmenlerden biridir. ama canlılık için bir önemi yoktur.
zaman ilerledikçe insan kendisinin düşünsel açıdan geliştiğini sanar. bu yüzden geçmişteki anılarında şimdiye göre aptal olduğunu düşünür. aptallık da masumiyeti doğurur. sonuç olarak kişi kendine acır.
başka bir açıdan bakılırsa da: insan zorluklarla uğraştığını düşünmeye meyillidir. bu her zaman olsa da geçmişin bir önemi yoktur çünkü yaşanılan zaman şimdiki zamandır. bundan dolayı yaşanılan zamanın etkisiyle geçmişte yaşanılanlar insana kötü gelmez. insanın bu meyilliliği de başka bir konudur.