bu konu için zamanında ciddi anlamda çok düşünmüştüm.
altın kural çok fazla düşünmemek. kötü bir şeyi kafanın içinde büyütürsen, onu taktıkça takarsan ufacık kötü bir şey, önündeki güzellikleri görmeni engeller.
cesaret. birini seviyorsanız, gidin ve konuşun, bir şeyi yapmak istiyorsanız gidin ve yapın. cesaret edemediğiniz ve korktuğunuz her an bu şeyi yapsaydım nolurdu diye düşüneceksiniz ve bu belirsizlik sizi öldürecek. işin sonunda rezil olsanız bile olumsuz sonuç almak, sonuç alamamaktan çok daha iyidir.
kendinizi kısıtlamayın. toplum baskısıyla belli bir şekle giren insanların yanında sırıtmamak için o şekle girmeye çalışmayın. bırakın siz farklı bir şekil olun. kendiniz olmak sizi mutlu eder.
rap müzik ben de sevmem ama herkesin kendi zevki, bu onun hoşuna gidiyor olabilir. ve sen birine sırf senin dinlemediğin bir şeyi dinliyor diye gerzek diyemezsin.
insanların insanlardan korkması. birbirimize güvenemiyoruz artık, herkes birbirine bir mesafeli, kimse kimsenin umrunda değil. senin üzgün ya da mutlu olman kimsenin umrunda değil. ve bu çok üzüyor. belki bencilce ama öyle.
ak sakallı, kafasında fes olan, üstünde sarı bir çarşaf olan hafif uzun boylu bir dede zannederdim. işin ilginç tarafı da şurada; misafirliğe gitmiştik ve 4 yaşındaydım. balkondan aşağıya bakıp insanları izliyordum. sonra birden gerçekten kafamda hayal ettiğim allah'ı gördüm. anneme koşa koşa anne allah'ı gördüm diye sevinç çığlıkları atmıştım. annem noluyor ya bakışı atıp kızım allah'ı göremezsin demişti ama annemi balkona doğru sürüklemiştim. ama annem gelene kadar çoktan gitmişti. annem benimle allah'ın insan şeklinde olmadığını ve hep yukarıda olduğunu anlattı. hayatımın şokuydu valla.
şimdi üzüldüğümüz bir şeyi 2 ay sonra neredeyse hatırlayamamak olayını farkettiğimde. boşuna üzülüyorum diye üzülmüştüm. bazen öyle saçma şeyler yapıyorum.
nasıl böyle aşağılayabiliyorsunuz insanları ben anlayamıyorum. o sizin bu kadar yerdiğiniz "türk kızları" birer insan, umarım bunun farkındasınızdır.
bu kadar aşağılanmayı hakedecek naptık acaba? çirkinsek çirkiniz, şişkoysak şişkoyuz ama insanız. sırf insan olduğumuz için bile birazcık saygıyı hakediyoruz. hayır bir de şöyle bu olay var. tamam diyelim ki cidden çirkin ve şişkoyuz, siz birer brad pitt misiniz? orlando bloom musunuz? ki öyle olsanız bile birine sen çirkinsin, sen şöylesin diyemezsiniz anladınız mı? tamam anladık insana saygınız yok, ileride sizin eşiniz de büyük ihtimal bir türk kızı olacak. anneniz de bir türk kızı? ablanız? şimdi annenize, ablanıza, gelecekteki eşinize böyle bir yakıştırma yaptığınız için utanın.
adam en az 8 savaşa katılıp vatan mücadelesi vermiş ve 1 kez ölümden dönmüş saati sayesinde. senin desteklediğin it herif de yattığı yerden halkı meydanlara çağırıyor ve sen bu kişiye başkomutanım diyorsun. burada kim rahat ve lüks bir hayat yaşıyor tartışacak mıyız gerçekten?
atatürk'ün içki içmesi neden sizi bu kadar bağlıyor? hayatında bir kere bile ağzına içki sokmadın mı? hayatında hiç içki içen birini uyardın mı haram diye? yargılayacak yer aramak bu işte. yatacak yeriniz yok be.
bana söylenmiş bir cümledir. baya gülmüştüm, çok da alınmamıştım açıkçası. bu olayı en yakın arkadaşıma anlattığım zamandan beri bana yakışıklı diye sesleniyor.