300 den aşağıya bulamadığım kitap setinin hasarsızını 100 e kapattığım uygulama. Giyim, ev eşyası vs. için kullanmak bana göre değil fakat kitap almak için mühteşem, tavsiye ederim.
Bugüne kadar karşılaştığım çoğu insanın duygusal açlığının sebebi ailesiydi maalesef. Temelde sizi beslemesini beklediğiniz ilk alanda aç kalınca dışarıdan ummak ve karşılamak zorunda kalıyorsunuz, ki bunun yetmediği ile karşı karşıya kalınınca da büyük hatalar yapılıyor. Aşabilmek, kabullenmek kişi için en sağlıklısı.
Gece yatağıma yatınca yan dönüyor ve duvarla karşılaşıyorum, sevdiğim bir yüz ile karşılaşsam daha hoş olabilirdi diyorum içimden. Sonra uyuyorum geçiyor, hem yanımda biriyle rahat yatamam ben, teşekkürler.
Dünyanın gürültüsü patırtısı beni serseme çeviriyor, yalnızlık sıkıyordu, durmadan yer değiştirmek gereksinimi duyuyor ve hiçbir yerde mutlu olamıyordum.
Bu nefret canlı bir aşk gibi filiz verdi acı çekerek, kendi tükenişini görerek.
Bir yüz ile bir ten istiyor, bir aşkmış gibi.
Dünyanın teni ve konuşan sesler öldü, bir titreme sardı eşyayı;
tüm yaşam bir sese asılı kaldı.
Buruk bir esrime içinde geçiyor günler geri gelip, yüzümüzü solgunlaştıran sesin hüzünlü okşayışında. Tatsız değil belleğimizde çınlayan bu acımasız ve titrek ses: Bir zamanlar bizim için titremişti.
Ama ten titremiyor. Yalnızca bir aşk ateşleyebilirdi onu, bu nefretse onu arıyor.
Dünyadaki tüm eşya ve ten ve sesler o bedenin ve o gözlerin ateşli okşayışının yerine geçemez. Kendini yok eden buruk esrimede, bu nefret yeniden buluyor her gün bir bakışı, yarım kalmış bir sözü, ve kavrıyor onları, doymak bilmezcesine, bir aşkmış gibi.
Az önce Sartre'ın bir söyleşisini okuyordum, kendisi 70 yaşında olmasına rağmen akranlarının sıkıcı olduğunu, kendinin onlar gibi olmadığını ve bu yüzden genelde 30 lu yaşlardaki insanlarla uyumlu bir iletişim kurabildiğini söylüyordu, onlarla aynı şeyleri düşünüyor, aynı şeyleri merak ediyoruz diyordu.
Sanıyorum kişinin yaşı söylendiği gibi yalnızca bir sayıdan ibaret, hissedilen ne ise o.