neredeyse, çeyrek asır önce doğduğum gündür.
sonbaharı, yavaş yavaş dışımda ve içimde hissetiğim şu günlerde
hüzünle karışık dev bir umudun tarihidir ağustos'sun 26'sı... **
hatta ve hatta; *
minik bir edit: benim gibi O'nun da doğduğu gündür bugün ayrıca..
(bkz: türkiye iş bankası)
yağmur yağıyor ve ben ağlıyorum..
yağmur yağdığı için ağlayabilirim ya da ben ağladığım için yağabilir o.
ama mutsuzum
evimi özleyince mutsuzlaşıyorum
evimi özlemedim ama..
mutsuzum yine de
umutsuzum daha çok ...
çünkü insan zamanla tüketiyor en güzel şeyleride
bunu iyiden iyiye öğrendim artık.. ama alıştıramıyorum kendimi buna...
bundan 10 yıl sonrasını düşünemiyorum mesela..
çok karamsarlaştım yine, ya da hep öyleydim zaten.. ama yağmur yağınca olmuş olabilir bu
ki; böyle olduğu için de yağmur yağmış olabilir.. bilemiyorum....
evet bir hastalıktır kesinlikle..
ödül olarak istatistiklere girme şansınız var fakat onu da takip ederseniz hergün aynı insanların istatistiklere girdiğini göreceksiniz.
üzücü.
ilkokul yıllarındayken almıştım avuçlarıma, ya da öğretenim vermişti kimbilir.. çocuk kalbimin en çok etkilendiği kitap oldu. seneler sonra adını duymak bile gülümsemeye yetti durduk yere. şeker portakalı işte.. küçük zeze'nin boyundan büyük hikayesi.. her çocuğun bir parçası aslında, ya da her çocuktan bir parça belkide..
kızlara oranla erkeklerle daha iyi anlaştığı ortada olan kız kısmı. Erkekerin bulunduğu ortamlarda takılmak yapmayı en çok sevdikleri şey. dikbaşlı, asiler falan.. Onlara Öyle bulaşıktır, çamaşırdır, ev işi falanda yaptıramazsınız haliyle.. bu durumda benim için aslında erkekten pek de farkı olmayan hede.
eski kitap ? kitaplar eskimez dostum.. sevgililer eskir, resimler eskir ama kitaplar asla.. kıyılmaz eskileri atmaya.. herşeyin eskisi iç burkar, can acıtır ama eskiler olmasa bilinmez yenilerin kıymeti.
babası resim çizme özürlüyse sorun olmayacak; fakat kendisinin resim çizme konusunda özürleri varsa zamanla düzeltmesi gerek olan çocuktur. neticede çocuktur, öğrenecektir..
politikacı olması muhtemeldir. gerçek hayata gözlerini açamadan daha, birbiriyle ilgisiz onlarca cümle kurabilir ve bu akıcılığından dolayıda her cümle sonunun alkışla bölünmesi saçmalama şevkini on kat daha tetikleyeceğinden teşebbüs edilmemesi gereken eylemdir..
hiçbir anayasada böyle bir hak yoktur.
dolayısı ile hiç kimsenin ve hiçbir şeyin seni ağlatmaya hakkı yoktur.
ama olmuş olacağını düşünürsek, o zaman sanırım seçme hakkımızı kullanarak bizi kimin ağlatacağına karar verebilirdik ve bu soruda yanıtlanmış olurdu.
her ay 5 gün olmak üzere, kadınlara özel günlerinde izin kullanma hakkını doguran yasa tasarısı.
türkiye şartlarında anormal karşılnması normal gibi zira kadınların en fazla tekstil sektöründe çalıştıkları düşünülürse ;
erkek eleman çalıştırırım der işverenler,
öte yandan bu yasa kadını eve kapatır der uzmanlar..
o değil de 5 gün yerine en azından 3 gün olsa süper oldurdu demeden de geçemediğim yasalasmamış tasarı... *
bir baba tarafından kızı için yazılan
bir şiirdir,
duadır,
müzik eklenince içine bir şaheser oluvermiştir..
her zaman çeşitlilikten yana olan müzik anlayışım der ki;
azeri ses sanatçıları faiq agayev ve aygün kazımov tarafından yorumlanan versiyonlarını da dinlenmelidir. gerçek anlamda bir büyüsü var bu melodinin hep o bilindik uzaklara alıp götüren..
(bkz: usuten sarkilar)
(bkz: acitan sarkilar)
egoizm belirtisidir.
sosyal paylaşım ortamları da bu davranışı aşikar eden insanların ego tatmini yaşadıkları yerdir.*
arkadaş derken durmalı ve bir düşünmeli dedirtesice durum.