ne yazık ki vardır böyle dengesizler. bu tipler, yağmur yada kar yağmaya başlayınca açarlar bir güzel şemsiyelerini. sonrada nereye gidecekler ise dümdüz basar giderler. şemsiyenin ucu, yanından geçen vatandaşın gözüne mi girmiş yada kulağına mı girmiş hiç dikkat etmezler.
genelde büyükşehirlerde daha çok görülür. çift birbirlerine o kadar aşık olmuştur ki, o kısa yolculukda bile zamanı değerlendirmeye çalışırlar. etraflarındaki meraklı bakışlarıda hiç dikkate almazlar. adeta yiyişirler.
çok istediğiniz bir filme gitmişsinizdir. filmin belkide en heyecanlı anında, hemen arkanızdan gelen bir geğirme sesi ile irkilirsiniz. olaydan sonra içinizden küfür dağarcığınızda ne kadar küfür varsa söylersiniz. tabi bu 2-3 dakikalık süre içinde filmi izlersiniz ama sadece bakarsınız. artık o an için film sizin için bitmiştir.
her türk kızı olmasada genelde durum böyledir. alıcı gözüyle baktığınız zaman çok çirkin yada kötü huylu değildir ama çok da güzel ve uyumlu da değildir. orta karar bir şeydir. ancak gel gelelim bu hanım kızımız kendisine tom cruise ayarında yakışıklı, parası olan, evi arabası olan, kendisini sevecek birisini uygun görür ve bir arayış içindedir. eh be kızım. dön bak bakalım bir etrafına dimi? acaba o aradığın kişi seni beğenecek mi? davul bile dengi dengine çalar. belirlediğin çıta seviyesini biraz alçalt dimi? olmuşken tam olsun mantığıyla beyni çalıştığı için bu şekilde günler,aylar hatta yıllar geçer. karşısına çıkan fırsatları kaçırmış olup geriye dönüşüde mümkün değildir. aslında bu tiplere yalnız kalmak, evde kalmak mustahaktır. ne olursa olsun üzücü bir olaydır ama yapacak birşeyde yoktur. aslında fazlada kızmamak lazımdır. çünkü bu kızlarımızı havaya sokan yine türk erkekleridir. en dandik, en salak adam bile biraz ilgi gösterince, kendini birşey sanması doğaldır. akıllı türk erkeklerinin yabancı uyruklu kızlara yönelmeside bu yüzdendir. çünkü aradığı kız hem çok güzeldir, hem de bu şekilde triplere girmez.
sabah uykunuzu alarak uyandığınızı ve güzel bir kahvaltı yapmış olduğunuzu düşünün. sonra mutlu bir şekilde işe gitmek için servise biniyorsunuz. boş bir yer buluyorsunuz ve tam o anda, garip bir o kadarda iğrenç görüntüyle karşılaşıyorsunuz. yanınızda oturan adam çok normalmiş gibi gazete kağıdını açmış çıt çıt tırnaklarını kesiyor. yuh artık dedirtecek olaydır. ortam biraz daha uygun olsa ayak tırnaklarını bile kesmeye yeltenir bu insanlar.
Satın alma, satma, yaptırma, kiralama vb. işleri gerçekleştirmek isteyen tarafın düzenlediği, her iki tarafın da uymayı üstlendikleri şartların tespit edildiği resmî belge.
eninde sonunda "tamam hedecan. çalışmaların için teşekkür ederiz. buraya kadarmış. eşyalarını toplayabilirsin." denileceği günü düşünmektir. can sıkıcı bir olaydır. o güne kadar zar zor alışabildiğiniz ortam ve canınızdan çok sevdiğiniz arkadaşlarınızdan ayrılmanın insana çok zor geleceği kesindir.
yaşı kaç olursa olsun hiç futbol maçına gitmemiş erkektir. erkek olupta, futbol maçına gitmek bir zorunluluk mudur tartışılır. belki bu vatandaş futbola ilgi duymuyordur. belki de küçükken babası elinden tutup maça hiç götürmemiştir.
kişinin zihninde "şimdi şöyle bişey olsa acaba ne olur" diye düşündüğü anda o olayın gerçekleştiği durumdur. kimi durumlarda insan kendini çok iyi hisseder, kimi durumlarda da korku kaplar heryerini.
misal bir keresinde gece odamda otururken "şimdi elektrik gitse" diye düşünmem ile birlikte 1-2 sn sonra elektrik gitmişti. dehşet korktuğumu bilirim.
aracınız ile yağmurlu bir havada seyir halinde giderken, öndeki araçlardan dolayı ön camınızın çamurlu su ile kaplanır. sizde kendinizden emin bir tavırla "dur ben şu camı bi temizliyeyim" dersiniz. ama sileceği çalıştırmanızla birlikte, cama fışkırması gereken silecek suyu gelmez ancak silecek çalışmaya başlar. zaten zor gördüğünüz yolu hiç göremez olursunuz ve görüşünüz sıfıra iner. butun keyfiniz bir anda kaçıverir ve panik çanları çalmaya başlamıştır. o anda sanki işe yarayacakmış gibi sileceğin hızını artırırsınız. ancak durum daha kötü olur.
olası sonuçlar:
- öndeki araca arkadan bodoslayarak çarpmak.
- kafayı camdan hafifçene köpeklerin yaptığı gibi çıkararak yavaş yavaş sağa çekip durmak.
plajda şahit olduğum olaydır. herkes mutlu mesut plajda vakit geçirmektedir. birden "çekiliiiiinnnnnn " diye bir haykırış duyulur. millet etrafına bakar ama bir şey göremez. halbuki tehlike yukarıdan gelmektedir. kontrol tamamen kaybedilmiştir. adamın şansı iyi gitmemiştir ve poposu tam şemsiyenin ucuna denk gelmiş ve bir güzel sekmiştir. onun o andaki çektiği acı milletin yüzünde belirmiştir. olmaması gereken ancak küçük bir ihtimalle olabilecek bir kazadır.
komik bir olaydır. çoğu kişi, düşen birisi gördüğünde kendini tutamaz ve güler. hatta bazıları kendi düşmelerine bile gülerler. en çok gülünen çeşidi popo üzerine düşmedir.
gece uykunuzdan su içmek yada wc ye gitmek amacıyla uyandığınızda, aile fertlerinden birisininde mükemmel bir zamanlama ile aynı anda kalkması ve karanlıkda karşılaşmanız sonucunda geçici bir beyin felci yaşamanıza neden olan olaydır.
zamanında denediğim ve başarılı olduğum bir uygulamadır. hem hızlı hemde bedava gidersiniz. ancak arkadaki hastanın hastahaneye yetişmesi durumu olduğu için, vardığınız yerde "teşekkür ederim. ben şuracıkta ineyim." diyemediğiniz ve yolculuğun hastahanenin acilinde noktalandığı olaydır.
çok yorgun olduğunuzda ve şuracıkda az kestireyim deyip uzandığınızda, eğer gözlüğü çıkarmayı akıl edemezseniz, uyandığınızda gözlüğünüzün şekilden şekile girdiğini yada daha kötüsü kırıldığını gördüğünüz olaydır.
askerliğini yeni bitirmiş olan birisinin, birliğinden ayrıldıktan sonra, ağız alışkanlığı olmasından dolayı, belli bir müddet millete komutanım,emredersiniz...gibi kelimeler sarf etmesidir. bizzat kendimden bilirim. otobüs muavinine ve hemşireye konuşma sırasında emredersiniz demişliğim olmuştur.
