Bu kadar antipatik başka bir topluluk olamaz. Son şiddet olayı ile tavan yapmış antipatiklik. Bu kadar nefret chp ye hiçbirşey kazandırmaz. Sonunda harcanıp giden mahalle serserileri gibi oldular iyice. http://www.internethaber....foto-galerisi-1746122.htm
Ülkeye hiçbir hayrı olmayan bu şirret sürüsü topluluğun meclise kadar taşıdığı şiddeti bir de savunup kutsamasıdır. Halbuki şiddete başvurduğunuzda karşı tarafa da nefsi müdafaa hakkı vermiş olursunuz. Chp nin bu tavrı kimsenin hayrına değil, chp kendi kuyusunu kazıyor
Bildiğimiz hdpkk destekçilerini (ünlü-ünsüz) burada ifşa ederek halkımızı bilinçlendiriyoruz. Böylece bu yaratıklara karşı tedbir alabileceğiz. Gördüğümüz her yerde rezil edip gerekirse ceza almasını sağlayacağız.
Kılıçdaroğlunun canlı yayınlanan Tüsiad toplantısında milyonların gözü önünde yetiştiği yolsuzluk kültürünü işte böyle itiraf etmiş https://www.youtube.com/watch?v=jqMD2cn7zZU
Ankara garındaki patlama sonrası polise ve polis aralarına saldıran kırolar olacaktır aslı.
Ülkenin içine eden bu da yetmiyormuş gibi polisini askerini şehit eden bu it sürüsünün son halt yemesidir. http://www.haber7.com/gun...u-gibi-saldiriya-gectiler
Her vatan evladının görevidir. Özellikle mezuniyet törenleri ve konser,festival gibi yerlerde meydanı boş zannedip amele eylemler yapmalarına engel olunmalıdır. Her ortamda trollenip başları ezilmelidir ki huzur bozamasınlar.
Edit:Bizzat sık sık yaptığım eylemdir.Siz de yapın tavsiye ederim, terslenince yüzlerinin aldığı şekil çok fena oluyor.*
istanbulun her tarafini doldurmakta olan kezban tiplerdir. Bu ici bos ve dejenere topluluk istiklal civarinda coktur. Nerede uretildikleriniyse henuz tespit edemedim.
Gitgide gerceklesmekte olan aci gercek. Daha dune kadar iyilik sefkat merhamet timsali takilan bu taife artik gezi vandallarindan daha saldirgan bir hal almis durumdalar. Tepedeki sahte seyhleri bu kullanisli aptallari savasta on cepheye surecek anlasilan
Basbakanin kafasindaki yeni turkiye modelinin parcalarindan biridir. Her yil otuz milyar dolar petrole para doken turkiyenin cari acigi kapatabilmek icin onundeki tek cikar yoldur.bu yolla hem kurtler baris dolu guclu bir ulkenin parcasi olarak kendi bolgelerinde hak sahibi olacaklar hem de turkiyenin ekonomik olarak eli guclenecektir. Bu surecte kurt - turk ittifaki ingiliz amerikan somurgeciline ve irana karsi mucadele etmek zorunda kalacaktir. Basbakanimiza bu yolda allah yardimci olsun.
Kadir topbasin En son kadikoy yesillendirme ve yayalastirma projesinde de goruldugu gibi kemalistleri sevindirecek hizmetler yapmasidir. Halbu ki kendi oy deposu olan esenler, zeytinburnu gibi ilceler hizmet almayi beklemektedir.
Türkiyenin seçim sürecine girmesiyle birlikte birkaç yıldır pek sesi soluğu çıkmayan anket şirketleri şimdi tekrar kanal kanal dolaşıp yaptıkları anketlerin sonuçlarını yorumluyorlar. Malumunuz bu anket işi sonuçları nasıl çıksın isterseniz oyle çıkarabileceğiniz bir iş. Örneğin izmirde yaparsanız chp, konyada yaparsanız akp coşacaktır. işte bu yüzden güvenilir anket yapan şirketleri ve taraflı şirketleri ayırmak gerekiyor. 2011 seçimlerinde en yakın tahminler GENAR ve ORC gibi şirketlerden geldiğini en büyük çuvallamanın ise SONAR dan geldiğini gözönünde bulundurarak hareket etmek gerekiyor.
(bkz: http://tr.wikipedia.org/w...nel_se%C3%A7imi_anketleri)
efenim öncelikle altınızda yalaka ve haysiyetsiz bir yönetim kadrosu oluşturup, tüm idari düzenlemeleri bunun devamı için şekillendirmeniz gerekmektedir. daha sonra da sizi saf ve asabi taraftarınızın gözünde yüceltecek balon başarılar elde etmek için her türlü kanunsuz işi yapmanız gerekir. öyle ki fanatik güruh şike ile de olsa basit bir lig şampiyonluğundan mutlu olabilmelidir. daha sonra suçunuz açığa çıktığında asla bunu kabul etmemeniz hatta size ceza veren mahkemelere ve kurumlara b.k atmanız gerekir. suçunuz bariz olduğu halde baskı ve şiddetle tüm rakiplerinizi tehdit ederek susmalarını sağlamalısınız. eğer daha fazla utanmadan bu oyuna devam ederseniz nihilist bir yüzsüzlükle uefa yı türk mahkemelerini, spor bakanlığını ve tape leri tanımadığınız söyleyip hepsinden yırtabilirsiniz.
Türkiyede bariz görünen eksikliktir. Muhalefet partileri proje üretmekten o kadar uzaktır ki; Cemaatler, HSYK TÜSiAD gibi siyaset dışı unsurlar politikaya atılıp muhalefet olma gereği görmektedirler. Elbette bu gruplarda doğaları gereği halkın değil, sadece kendi üyelerinin hakkını savunarak rezil olmaktadırlar.
Beşar Esad tarafından tarihin gördüğü en büyük katliamlar gizliden yapılırken utanmadan esadla enseye şaplak modunda fotoğraf çektiren cani muhalefet partisinin, Katliam ve işkenceleri belgeleyen 11 000 fotoğrafın basına yansıması sonrası ne şiş yansın ne kebap mantığıyla apolitik açıklamalar yapmasıdır.
(bkz: http://www.stargazete.com...0320130011025007604_2.jpg)
(bkz: http://www.aksam.com.tr/s...ini-gormedik/haber-278948)
Bugünkü yazısında Ali Bulaç tarafından "resmen" açıklanmış itiraftır. Sahi islam neydi? Zulme karşı çıkan gür bir seda? yoksa ali beyin tabiriyle "uzlaşma" mı?
(bkz: http://www.zaman.com.tr/g...a-boyle-oldu_2190844.html)
--spoiler--
ugünlere nasıl geldiğimizi anlamamız gerekir. Hatırlayalım: AK Parti kurulduğunda içeride merkez sağ ve merkez sol partiler çökmüştü; ABD, Afganistan ve Irak üzerinden bölgeye yerleşmeyi planlıyordu.
Paylaş
Tweetle
Paylaş
Gönder
Yazdır
A A
AK Partililer kuruluş doktrinlerini uzlaşma kavramı üzerine kurdular. Gerekçeleri şuydu: Yaşadığımız 28 Şubat tecrübesi bize gösterdi ki Erbakanın kafasıyla iktidar olunmaz, olunsa da iktidarda kalınmaz. iktidar olmanın ve iktidarda kalmanın yolu uzlaşmadan geçer. Bundan böyle a) Küresel güçlerle (ABD, AB ve israil), b) içeride askerî ve sivil bürokrasiyle c) Büyük sermaye ile uzlaşılacaktı. Buna karar verilince medyada 28 Şubatta Erbakanı savunanlar onu ilk terk edenler arasında yer aldı.
Bu doktrin seslendirildiğinde bu köşede ve çeşitli platformlarda doktrinin yanlış olduğunu, uzlaşılacak güçlerin Türkiyede ve bölgede sorunun sebebi olduklarını, uzlaşılsa bile bir süre sonra AK Partiyi tasfiye etmek isteyeceklerini anlatmaya çalıştım. Beni kimse dinlemedi, Erbakan gibi eski kafalısın dediler, böylelikle çok sayıda arkadaşım yola çıkmış oldu.
Doktrin cazipti, iktidar vaat ediyordu. Parti kuruldu, yola çıkıldı, Kemal Dervişin ekonomi, ABnin reform yol haritasına bağlılık beyan edildi. Daha milletvekili bile değilken Avrupa ülkeleri Sayın Erdoğanla görüşmek üzere sıraya girdiler, Oğul Bush, Beyaz Sarayda iki saat görüştü, Amerika daha önce Clintonın sarahaten belirttiği üzere Türkiye, 21. asrın kaderini belirleyecekti.
Mesele şuydu: Amerika ve Batı, bundan sonra büyük kavga ve belki savaşların yaşanacağı Pasifike gidiyordu. Ortadoğu sisteme entegre edilmeyen boşluktu, bölgeyi kendi haline bırakamazdı. ABDnin iki doktrini vardı: Muhafazakârların askerî güç kullanarak düzen kurmak, Demokratların yumuşak güçle (kadın hareketi, STKlar, demokrasi, liberal felsefe, eğitim, TV dizileri vs.) bölgeyi dönüştürmek. AK Partili Türkiye her ikisine de talipti. Bölge rejimleri (otokrat yönetimler, askerî diktatörlükler) çoktan son kullanma tarihi geçmiş ilaç gibiydi, bundan sonra bünyeyi sadece zehirliyorlardı.
Küresel güçlerin -içlerinde Likutçu olmayan Yahudi lobilerinin- üç talebi vardı: 1) israil, sınırları belirlenmiş bir bölge devleti olsun, ehlileşsin, 2) Enerji kaynakları ve enerji nakil hatları güvende olsun, 3) Radikal islamcı gruplar iktidar olmasın.
Bölgeyi bu üç parametreye göre ancak Türkiye, iran ve Mısır düzene sokardı. ihale Türkiyeye verildi ama iranla rekabet istenmedi. Çünkü Türkiye bölgeye girerken iranla çatışırsa bundan iran güçlenerek çıkacaktı. iran, imam Humeyniden beri ortak düşman Bizansı (yani ABD ve israili) hedef almıştı, bu da onu güçlendiriyordu. Türkiye zamanla iranı yanına alacak, Suriyeyi çözüp Batıya yaklaştıracak sonra Mısırla da bölgeyi yeni rayına oturtacaktı.
Başrol Türkiyeye verildiğinden kapsamlı restorasyonla işe başlandı: a) Küresel sermayenin yönü Türkiyeye çevrildi, sel gibi para akmaya başladı, b) Türkiye, uluslararası düzeyde inanılmaz diplomatik ve siyasî desteğe sahip kılındı, c) Avrupalılara Türkiyeyi AB üyelik sürecine daha aktif dahil etmeleri için baskı yapıldı, d) içeride periyodik darbeler yapan cuntaların tasfiye edilmesine yardım edildi, askerî vesayet rejimi durduruldu, yok edilmedi. e) Yakın bölge ülkeleriyle, özellikle Suud ve Körfez ülkeleriyle ciddi parasal ve siyasî ilişkiler kuruldu, sıfır ihtilaf politikasıyla neredeyse ortak bakanlar kurulu oluşturuldu. f) Afrikaya koridor açıldı.
2011e gelindiğinde her şey tersine döndü. Türkiye dış politikası, Ortadoğudaki patlamaları doğru okuyamadı. Dış destekle sağlanan başarı, yanıltıcı bir özgüven ve bağımsızlık duygularını harekete geçirdi. Türkiye Yeni Osmanlıcılık projesiyle a) Geçmişte olduğu gibi Arap Ortadoğusu üzerinde hakimiyet kurma, b) Osmanlı-Safevi mirasına dönüp iranla rekabet etme, c) Kürtleri bölgede kendi kâhyası gibi kullanma niyetini izhar edince küresel yapımcılar harekete geçti. Onlara göre Türkiye ile anlaşmaları böyle değildi.
Doktrin yanlıştı, islamî değildi, riskliydi. Doğrusu ne olmalıydı? Cumartesi gününe kaldı.
Tarih boyunca hep safların fazla iyi niyetlilerin ve sorgulamadan düşünmeden biat edenlerin başına gelen durumdur. Daha net söylemek gerekirse kerizliktir.