Şöyle bir düşününce aslında kimsenin önceliği olmadığımı fark ettim. Evet, çevremde çok sayıda insan, tanıdıklarım var. Evet, eğlenmiyor değilim. Evet, görünürde hiç yalnız da değilim. Ancak sadece gözlerimi biraz olsun açıp da genele bakınca kimsenin önceliği de değilim ve bunu bugün bir anda hissedince çevremdekilere olmasa da bir nebze kendime kırıldım. Çünkü bunu ben yaptım. Kötü bir histi ve gerektiğini düşündüğüm gibi kalkıp gittim. Sadece bir, iki soru sonrası da her zamanki gibi önceliklere dönüldü. Bir his vardı sadece tarif edemediğim, onu da halının altına süpürdüm daha sonra bir gün karşılaşıncaya dek olmak üzere. Bu kadardı.
"Bugün, içinde yazmaya yer olmayan yeni bir savaş başlıyordu. Evini ve ailesini arkasında bırakıp giden birinin hüznüne benzer bir üzüntü kapladı için."
"Güçlü görünmek zorundaydım,
Ne kadar acıtsa da hislerim.
Ne zaman sağa dönsem bi şeytan gibi solumdaydın,
Ne kadar sevsem de canını yakmak istedim.
Ne kadar sevsem de canını yakmak istedim."
bir tuğkan parçası.
insan sosyal bir varlıktır. Her ne kadar kimi zaman yalnızlığı güzelliyor olsak da bu hayat tamamen bir başına çekilmez. Bu nedenle hata yapan, çevresinde 2 kişi de olsa bulundurması gereken insandır.
Mutlu musun şimdi? isteklerin uğruna çabaladığın tüm o şeylerden dolayı ayrı kalmamız pek mi güzel oldu senin için?
Peki ya Konuşamadığımız kaçıncı bayram olacak bu?
Beraber geçiremediğimiz kaçıncı gün? Yan yana olmasak dâhi beraber olabilen biz nasıl olur da aramızda tek milim bırakmayacak olsalar dâhi apayrı olabildik?
Aslında hiç üzülmüyorum biliyor musun? ilk zamanlarda yaşadığım o kırgınlığın zerresini dâhi hissetmiyorum artık. Belki sadece biraz... burukluk. Hem, Bir zamanlar senden alıyor olduğum o sevgiyi öyle ya da böyle bir şekilde yine alabiliyorum da. Hem de senden almış olduğum tüm o duyguların asıl olması gereken sahibinden. Asıl alınması gereken kişiden. Belki de sen vardın diye yana yakıla beklediğim o kişi beni pek sevmiyordu da Senden sonra daha iyi olduk? Sevmemek? Saçmalık. Bilmiyorum. Bilebileceğimi de sanmıyorum.
Ben, senin bana bir zamanlar vermiş olduğun o duyguları yine alabiliyorken sen alabiliyor musun? Umarım alıyorsundur. Ne üzülmeni istiyorum ne de acı çekmeni. Öyle ki hâlâ gizli gizli seni seviyorum da. Sadece bana bir seçenek sunuldu tüm yaptıklarından dolayı ve sonuç bu oldu. Üzgünüm, eğer sorulacak olursa hâlâ seni suçluyorum çünkü benim konuşmamamın benim hatam olduğunu ne düşünmek ne de kabul etmek istiyorum.
Peki ya Hâlâ konuşabiliyor olsaydık nasıl olurdu? Mesela sevmeye devam eder miydin beni? Ben, beni büyüteni severdim. için rahat olsun. Sanırım senin hakkında son yazışım olacak. Her şey için teşekkür ederim. Her ne olursa olsun iyi ki varsın. Mutlu kal.
Son olarak, bunu gerçekten okuyabilmeni isterdim.
Öncelik olarak Bireyin, kendi Hayatının herhangi birisine nasıl yaşanması gerektiğini sormadan yaşamasıdır. Sonrası ise inanç, felsefe ve türevleridir.
"Mahzunlaştı. Bunun için benden kaçıyordun Selim. Oysa, herkes anlatmak için birini arar. Sen ne biçimdin Selim? Ne olurdu her şeyi öğrenseydim? Ellerin terliyor muydu gene?
Dalıp gittiğin oluyor muydu?
Dinlemekle olmuyor. Yanında olmalıydım.
Anlatmakla oluyor mu? Birlikte yaşamak gerekti. Birlikte yaşamak gerekti."
Kimilerinin sevilmemesinin nedeni, o kimileri tarafından sevilip de karşılık vermeyen birilerinin hayattan mı korkmasıydı her şey yoksa bir bahane miydi o sevmeyenler için? Martin, bunu hiç bilmeyecek, bilemeyecek olsa gerek.