Alerjik astımım var ve bugün sevgili doktorumun bana itina ile yazdığı ilaçtır kendisi. Yan etkileri okuyunca çok korktum. Nefes alamamaktansa bu korkuyu yaşamak daha iyi gibi geliyor. Polyanna mı oldum?
Hayat standartları eksilerde olan insanlardır. işletme okuyanlar o bar senin bu bar benim gezerken 1 hafta boyunca 45x50 cm'lik sandalyede bilgisayarda çizim modelleme kasan, maket yaparken ellerini parçalayan uhu kokusundan kafa yapan insanlardır. Bu insanlar çok değerlidir.
23 yaşıma kadar aşka inanmadım. Kimse kimseyi salt bi duyguyla sevemezdi. Her zaman bi çıkar ilişkisi vardır çünkü ikili ilişkilerde. Sömürüyoruz duyguları.
Flört aşamasındaki heyecan iyi geliyor. Ay ben aşık oldum diyiveriyorlar. Madem bahsedilen aşk bu kadar yüce, kocaman duygular yığını, nasıl olur da ağızdan çıkması bu kadar basitleşebilir?
Hala aşka inanmıyorum. Ama son zamanlarda içimde çok büyük bir acı var. Yanındayken özlemek kadar aptal bir his yaşıyorum. Mesaj atmıyor diye kendimi üzüp mesaj attı diye ağlıyorum. Göz kenarındaki kırışıklıkları okşamak istiyorum bazen. Onu düşünerek uyanıyorum, onu düşünerek uyuyakalıyorum. Konuşurken heyecanlanıyorum. Nabzı N.Ş.A 55-57 atan ben onunla ilgili birşey düşünürken kalbimin yerinden fırlayacağını hissedip elimi göğsümün üstüne bastırıyorum. Cümlelerimin sonunu sonuca bağlayamıyorum şuan. Çünkü az önce evimden çıkıp giderken kapıyı kapatmamla salya sümük ağlamaya başladım. Ama bir soru bırakmak istiyorum bu entry'nin sonuna.
Sebebini anlayamadığım durumdur.
Yeni bir ilişki illa kısıtlamalar getirmek zorunda mıdır? Aslında yeni bir sevgili olarak bakılmamalı duruma. Hayatına yeni birini katıp onunla tanışmak da güzel birşeydir. Paylaşımlarda bulunursun, kısıtlama yoktur, bazen o gülümserken gözlerinin yanındaki kırışıklığa hapsolmak istersin.
Gerçekten "yaralarımı sarmadan seninle görüşemem" demek yanlış değil midir? Yaraları sarmak zorunda mıyız? Belki de sadece yaraları olan birinin koltuk değneği olmak istiyoruzdur. Onun yerlerde sürünüp yok oluşunu izlemektense ayağa kalmasına yardımcı olmak değil midir gerçek sevgi?
Üniversite yıllarında oldukça keyiflidir, birlikte yer içersin, birbirinizin derdi dermanı olursunuz. Ancak gerçekçiliğine ve devamlılığına pek inanamadığım bir arkadaşlık türüdür.
Hayatımda kahramanım dediğim (çoğu kadın gibi) kişinin -babamın- yanlışlarını görünce kendimi berbat hissediyorum. Ona da güvenemeyeceksem bu hayatta ne bok yemeye yaşıyorum diye düşünüyorum.
Neden yeni insanlarla tanışıyoruz, neden yeni insanları hayatımıza alıp özelimiz yapmak için kendimizi paralıyoruz?