insanın kanını donduran durumdur. tecavüzcü tacizci zihniyet ve buna çanak tutan ataerkil sistemin kökünü kazımak şart olmuştur. bir benzeri olan Nevin Yıldırım vakasında kendisine yakın akrabası tarafından defalarca tecavüz edilen Nevin köy halkının bunu bilmesine rağmen sessiz kalması sonucunda baskılara dayanamayarak tecavüzcüsünü öldürmüş ve geçen hafta sonuçlanan mahkemesince müebbet hapis cezasına çarptırılmıştır. işte bu yüzden erkek adalet değil gerçek adalet istiyoruz biz kadınlar olarak. bu adalet sağlanmadığı sürece her yerde kendi adaletimizi sağlayacağız ve eril zihniyetin kökünü kazıyacağız bu da böyle biline..
anne yüreğidir. yalnız senelerdir aktif bir eylemselliğe sahip olduğum için annem tarafından sürekli bak bu eyleme gidersen valla herkesin içinde seni sürükleyerek eve getiririm şeklinde tehdit edilirdim yapabiliteleri varmış annemden tırsmaya başladım.
uzun bir aradan sonra sözlüğe bir bakayım ne var ne yok dedim. ama gördüm değişen bir şey yok. tutayım kendimi yazmayayım dedim ama yine dayanamadım baktım hakaretli mesajlar falan güldüm kendi kendime sonra dedim la bu ne ya reelde yeterince uğraşıyoruz zaten bide burada mı uğraşayım. Şunu aklınıza sokun başka bir dünya mümkün ve o gün geldiğinde sizi ezilenlerin öfkesinden kimse kurtaramayacak. şimdi dağılın dellendirmeyin insanı siz ne anlarsınız lan mücadeleden yoldaşlıktan bencil yaratıklar.
En azından beyni çalışan tiplerdir. Her şeyin saniyeler içinde geliştiği "çatışma"da savcının nasıl öldüğünü tahmin eden katil devleti ve polisi tanıyan insanlardır. Kafanızın içindeki saman yığınına sesleniyorum 5 mermi nasıl atsın iki eylemci adamı resmen çapraz ateşe alıp öldürdüler ulan.
Ypg/ypj içerisinde yer alan kadın savaşçılardır. ışid'in kaçırıp tecavüz ettiği köle pazarında sattığı kadınların intikamı için canlarını ortaya sermişlerdir. daha bugün bir tanesi ışid pezevenklerinin eline düşmektense silahındaki son kurşunu kendi kafasına sıkmıştır.
5 adet harika yavru kedim var sözlük. Canım dostum kedim akşam saatlerinde doğum yaptı. Ama çok başka bir duygu. O benin uzun zamandır dert ortağım arkadaşım can kedim. Şimdi ise yavrularımız oldu tam 5 tane o doğum yaparken ben hıçkıra hıçkıra ağladım. Oleeey be sözlük!
akp eliyle desteklenen çetelerin gerçekleştirdiği saldırıdır. ne ilk ne de son olacaktır. devrimcilerin gerçekleştirdiği etkinliklerde ortada hiçbir sorun yokken okula dalan polisler keyfi şiddet ve gözaltı gerçekleştirirken elleri sopalı çeteciler ellerini kollarını sallayarak dışarı çıkmıştır. Ögb, sivil polisler, çevik kuvvet çetecilerin tarafında durmuştur her zamanki gibi. ancak devrimciler saldırı sonrası bir basın açıklaması gerçekleştirmiş bu ve bunun gibi saldırılara daha öncelerde olduğu gibi asla pabuç bırakmayacağını belirtmiştir.
terbiyesiz, kendini bilmez yazardır. hem ırkçıdır hem de insanların acıları üzerinden trollük yapma tasasındadır. 15 yaşında bir çocuğun öldürülmesi sizin eğlence konunuz olamaz efendi!
az önce dükkanda sıkıştım sözlük. ama kelimenin tam anlamıyla temizlik yapılacak diye galerideki masalara kenara çekeyim derken devrilen bankonun arkasında kaldım. üstelik ses edebileceğim kimse yok telefon uzakta. acılı gözlerle etrafı süzerken en sonunda bağırmaya başladım nihayet bir iş arkadaşıma sesim ulaştı. tabi o da beni olduğum yerden çıkartamadı sıkışan masa kıpırdamıyor. nihayetinde tek çözümün arkadaşın beni masanın arkasından bi şekilde kucağına alıp çıkarması olduğuna karar verdik ve kurtuldum. aha yeminle ömrümün sonuna kadar orada kalacağımı düşündüm lanet ettim yahu.
kaç gün geçti bilmiyorum sayamıyorum bir yanım noksan sanki.
güzel güneşli bir gün idi akşam hafif bir esinti vardı. ürperdi içim bir anda sonra tam gözlerimin içine baktı ve sınıra haber yapmak için gitmek istediğini ve ne diyeceğimi merak ettiğini söyledi. tek bir kelime söyleyebildim; git!
git dedim ellerimle gönderdim onu savaşın gölgesine. ikimizde şu hayatta inandıklarımız uğruna ortak bir mücadele yürütüyoruz ona kal demek önce kendime sonra ona ihanet olurdu. ama işte o kadar kolay değilmiş her telefon çaldığında yüreğim ağzıma geliyor aman diyorum kötü düşünme kötü olmasın sakın. sonra bu sabah erken saatlerde telefonum çaldı fırladım açtım telefonun diğer ucunda ağlayan sesini duydum soramadım neyin var diyemedim ben de ağladım sonra tam telefonu kapatacağım sırada durdu ve "burası cehennem kadın, burası hayatın en gerçek yüzü ama iyiyim sakın bırakma kendini beni de yıkma ve kendine çok dikkat et aklımı sende koyma"dedi. bişey demedim ve kapattım. orada onca kilometre ötede o savaşın içinde bilgi toplamaya insanların yaralarını sarmaya çalışırken bile burada şehrin göbeğinde bir şekilde var olan beni merak ediyor evet dedim bu adam o adam benim yarim yoldaşım bu adam. geldiğinde tüm kemiklerini kendime kaynatırcasına sarılacağım ona sözlük.
tasası sözlük erillerine düşmüş kadındır.
yahu size ne, mahallenin namus bekçisi misiniz siz ya. okuma bakma kardeşim gerisi seni ne ilgilendirir sen kimsin bir kadının hayatı hakkında ahkam kesiyorsun bir de kocasını eleştriyorsun falan.
şuan sınırdan Türkiyeye geçmeye çalışan halklara saldıran tc'yi sadece kürtler değil kimse unutmaz kimse unutmasın. hangi kitapta okudunuz sığınana saldırmayı siz. doymadınız kana zulme doymadınız. bir halk orada dibimizde ölüyor lan ölüyor lanet olsun size de sizin zulmünüze de. şunu sakın unutmayın gün gelir hesabı sorulur bunların.
burnumuzun dibidir. lakin yüzümüzü doğuya dönmekten ölesiye korktuğumuz için göremediğimizdir. Kobane ve rojava sınırları aşılırsa ve "pis kürtler" öldürülürse sıra siz "temiz türkler"e de gelecektir bunu bilmek için alim olmaya gerek yok azıcık coğrafya bilgisi biraz gündemi takip etmek yeterli olacaktır.
Şerzan muğla'da öldüğünde söylenenler çok çirkindi hiç unutamadım inanamadım kulaklarıma aradan onca zaman geçti Gezi yaşandı lakin Kaş'ta ölen Mahir için de hala ağzından salyalar saçarak hakaret eden insanları gördükçe daha da artıyor inancım güzel günlere zira bu vahşet bu kin sizi öldürecektir.
Şerzan'dan Mahir'e direniş büyüyor!
iş kadınıdır. iş yerinde topuklu dayatmasına ancak mesai saatlerinde dayanabilir iş çıkışı spor ayakkabı veya terliklerini giyerek normal yaşantısına döner.
Can kuzu. Büyüdü öyle güzelce. Kaç sene evvel tanıdım kendisini ve i zaman bile gencecik yaşına rağmen yeterince olgundu yıllar geçtikçe hiç değişmemiş hala olgun ve vefalı.
kardeştir o can kuzu.
Anne kişisi deli gibi çiçek sevmekte ve bakmaktadır bir botanik bahçesi gören öteki annesine;
Oteki; anne pazartesi izinliyim seni yeni bir botanik bahçesi açılmış oraya götüreyim. Çok güzelmiş bla bla.
anne kişisi; aa gerçekten mi tabi güzel ama çiçek çalamıyoruz değil mi?
Oteki; anne yuh adam orayi ölen karısı için yaptirmiş ölüye de mi saygin yok deli kadın utanmasan mezarliktan çiçek çalacaksın ahahah
anne kişisi; aa ben mezarliktan çiçek çaliyorum zaten kizim ne utanicam yahu
oteki; tamam anne en iyisi temizlik yapalim.biz yok sana botanik bahcesi falan.
yerim ya deli kadın.
3 gün önce dikkatsizliğim sonucunda geçirdiğim bir kaza sonrası beyin kanaması riskiyle hastahaneye kaldırıldım ve ancak bugün çıkabildim. Buraya kadar her şey normal sözlük ancak o 3 gün çok zordu yari uyur yari uyanik geçirdiğim süreydi. Ama en net hatirladiğim an ambulansa bindirilirken duyduğum bağirişlar idi. Çok korktum o kapi kapandiğinda bir daha kimseyi görememekten en sevdiğim şarkiyi dinleyememek, yeni bir kitabi okuyamamak, bir direnişte yoldaşlarla olamamak.
Hastahanedeki süreçte çok kalabalik imiş ben rüya mi gerçek mi pek emin olamadım ama anlattilar ve şuan yanimda uyumakta olan sevdiğim adamın 3 günde nasıl çöktüğünü gördüm.
annem, babam, sevdiğim, yoldaşlarım herkes oradaymış ve tek bir an ayrilmamişlar evet sözlük ölmek kötü bir şey ama sanirim bu hayatta bir şeyler başarabilmişim işte tam da bu yüzden yaşamaya ve yaşatmaya daha bir önem veriyorum artık.
gözümde var olan o ufak görme kaybi da bana bugünlerden miras olsun.
kavramlarla oldukça sıkıntılı bir ilişkim var zaman zaman konuşurken kullanacağım bir kavram için yarım saat açıklama yaptığımı farkediyorum. ancak asıl sıkıntılı olduğum kavram sevmek üzerine sanırım zira uzun zamandır sadece sevmek eylemine yoğun bir ilgi besledim eyleme eşlik eden kişi pek önemli değildi benim için "seni seviyorum" deme gereği duymadım hiç. ama arasıra seni sevmeyi seviyorum dedim tabi karşı taraf bunu yılmaz erdoğan tarzı romantizm sandı. olsun hayatıma giren çıkan bir çok insan bana bir şeyler kattı.
mücadelenin içine girdiğimde anladım ki kimse kusursuz değil hepimiz baştan kayıpla başlıyor ve birbirimizin kayıplarında buluyoruz kendimizi. "sosyalizmde ısrar insan olmakta ısrardır" şiarını yoruma açık kullanırım hep. eskiden kendimi hümanist olarak tanımlardım lakin tüm insanlığı kucaklayabileceğimi düşünmüyorum üstelik hümanist olmayı türcülük olarak görüyorum yani nihayetinde evrende insanlar dışında başka türler de var ve ben içlerinde insanları severek diğer türleri yok sayamam. diyorum ya kavramlar falan hep sıkıntılı.
hiç çocuk sahibi olmayı düşünmüyorum zira "böyle bir dünyaya çocuk getirilmez" şiarını destekliyorum. bir köşe başında dövülerek ya da ekmek almaya gittiğinde kafasından vurularak öldürülebilme ihtimali benim aklımı oynatmama sebep oluyor.
kimseyi herhangi bir sebeple ötekileştirmeyi anlayamıyorum sanırım kavramlarla olan sıkıntım da buraya dayanıyor her kavrama fazla anlam yükleyen insanlardan sıkıldım ancak onlara olan kızgınlığım mücadelemi besliyor kolay kolay pes etmeye de niyetim yok.
hayatta kendime dair yapmak istediklerime baktığımda mutlu oluyorum bencillikten uzak, başka bir dünyanın mümkün olduğuna olan inanca bir tuğla daha eklemek gibi isteklerim var.
çok konuşuyorum, kafası çok karışık bir kadınım. ama yani karışıklık kararsızlıktan ziyade biraz her alana değmek ile ilgili. yoruluyorum ve bunu kabul etmemek gerçeği yadsımak olur. zaman zaman kafa olarak düşüyorum da ama işte o anlarda uzanan eller ya da benimle birlikte düşen yoldaşların olması şu hayatta en büyük kazancım.
bir de bunca zamandan sonra eksikliğini pek, hatta hiç hissetmediğim bir şey oldu ve birini sevdim ama onu sevmeyi değil direk onu bir birey olarak, vücudundaki en küçük yapı taşına kadar. şimdi kafam daha berrak; konuşma gereği duymadan anlaştığım bir adam ile birlikteyim. yormadan yorulmadan zaman kavramından azade yol alıyoruz. saatlerce bir konu üzerine tartışmak, sevişmek ya da sadece anmak bir rüzgar gibi bir an için esip geçmesi adının, yüzünün veya sesinin. kimseye herhangi bir şey anlatmak zorunda olmamak. zira kimse aranız nasıl aman efendim nasıl seviyorsun ya da mutlu musun diye sormuyor sanırım çıplak gerçeklik ortada tüm kavramlardan ve zamandan azade bir hayat var önümde nerede ve nasıl biter bilmiyorum ama ne yaşadıysam kar kaldı tonla anı biriktirdim.
* bunu buraya niye yazdım onu da bilmiyorum ya neyse.