Çölde bir vaha gibi adeta. Son birkaç yıldır revaçta olan Errani, Schiavone, Stosur gibi teknikten ve oyun zekasından yoksun, tek numaraları fiziksel dayanaklılık olan, erkek gibi tenisçilerden gına gelmişti artık (Williams'ı direk erkekler kategorisinde düşündüğüm için saymıyorum)*. Mental anlamda setlerde geri düştüğünde sıkıntı yaşasa da oyun zekası ve tekniği ile gözlere hoş gelen bir oyun oynamakta. Martina Hingis tenisi bıraktığından beri takip etmediğim kadınlar tenisini tekrardan izlememe sebep olan tenisçidir kendileri aynı zamanda.
Her ne kadar Simona Halep adı geçtiğinde Türkiye'de akla ilk gelen, 2009 yılında geçirdiği bir operasyonla küçülttüğü memeleri olsa da, WTA dünya sıralamasında 2. sıraya kadar yükselmeyi başarmış, memelerini küçültmekle ne kadar isabetli bir karar verdiğini taraflı tarafsız herkese gösteren başarılı bir sporcudur ama 24 yaşına gelmiş ve artık "gelecek vaadeden" bir sporcu olmaktan artık olgunluğunu yaşayan bir sporcu olmaya evrildiği şu dönemlerde hala bir Grand Slam şampiyonluğu olmaması kendisinin en büyük handikapı sanırım.
Yine de kendisini severek ve beğenerek izliyoruz efendim. En yakın zamanda da bir Grand Slam kazanmasını can-ı gönülden diliyoruz. You are the best Simona..*
Galatasaray'a transferi gündemde olan Hırvat basketbolcu. Kendisi Türkiye'den hangi takımın formasını giyse (sadece Beşiktaş'ın demiyorum bak) o takımın kombinesini alır her maçına giderim, o derece hastasıyız.
Her ne kadar Hdp'ye oy versem de ülkenin salahiyeti açısında sıkıntılı olması oldukça muhtemel koalisyon. Neden mi? Birincisi bu ülke en son üçlü koalisyon gördüğünde neler olduğunu bir hatırlayın? Rahşan affı mı dersin, bir gecede doların tavan yapması*mı dersin? Daha saymakla bitmeyecek bir sürü sıkıntılar çektik. ikincisi olası bir Chp - Mhp - Hdp koalisyonuna zaten Mhp'nin yanaşmayacağını daha doğrusu seçmeninin tepkisinden çekinip yanaşamayacağını düşünüyorum ben Mhp'nin. Mhp ile Hdp ortak bir koalisyonda buluşturmak iki gladatör balığını aynı akvaryuma koymaktan farksız bence.
Adının hakkını sonuna kadar veren wolksvagen destekli skoda arabası. Epeyidir duyuyordum, bizim ilçenin kaymakamının da makam arabası olduğundan mütevellit bir göz aşinalığı vardı zaten.*** ama bugün bir fuarda yakından görme ve oturma fırsatım oldu. Skoda'nın bu arabayla beraber standart olarak 1 adet de şöför vermesi lazım, yaa araba senin benim gibi insanlar için üretilmemiş belli yani direk makam arabası. Bu arabayı alacaksan sen kullanmayacaksın, geçeceksin arka koltuğa keyfini süreceksin. Ön koltukla arka koltuk arası o kadar geniş ki arka koltukta 3 kişi otururken 1 kişi de önlerinde rahatlıkla yatar yani, o derece. Bagajı da hayvan gibi büyük ama arka koltukla ön koltuk arası mesafeyi uzatmak için bagaj kapağını küçültmüşler ve bagajın ağzı da muadillerine göre epeyi dar. Yani o güzelim bagaj hacmine yazık olabilir, o bagaj sığacak bir çok şey bagaj kapağından geçemeyebilir çünkü. Neyse o kadar kusur kadı kızında da olur. Ben de getz'e biniyorum superb i beğenmiyorum bu ne küstahlık amk. güzel araba güzel, bakmayın siz bana moralim bozuldu, aşık oldum lan arabaya bildiğin.
LGBT yi parti sanan ucubelerin var olduğunu gösteren durumdur. Sen çok yanlış gelmişsin arkadaşım o ibnelerin partisi yok, yani henüz yok çok şükür. Yakında o da olur ama bu gidişle.
Ne boka yaradığını bilmemekle beraber 19.07 olduğunu gördüğümde şoke olduğum puanlama sistemi. Lan eksi yeyince de düşüyor mu eksileyin de 19.03 olsun bari.
16 Mayıs 2015 tarihinde saat 14.00'da Urfa'da Topçu Meydanı'nda saat 16.00'da Antep'te Demokrasi Meydanı'nda olmak üzere 2 miting yapacak olan Bdp eş başkanı. Hayır benim takıldığım nokta şurası: "Urfa'da saat tam 2'de çıksan halkı selamlamak zaten yarım saat. O da yalapşap hee öyle ateş almaya gelmiş gibi. 14.30'da miting biter bitmez yola koyulup, havaalanına saatte 200 km ile gitseler bile Gap Havaalanı, Topçu Meydanı'ndan en az 40-45 dk. mesafede. (Geçen biz otogardan 180 ile 25 dakikada ancak gidebildik oradan biliyorum. Otogar en az 10 km daha takın Topçu Meydanı'ndan ve şehrin çıkışına daha yakın) Hadi diyelim 15.15'te Gap Havaalanı'na vardı da hemen havalandı, o uçağın piste çıkması kalkması Antep'e inmesi yine nereden baksan yarım saat. Antep Havaalanı'ndan bahsi geçen meydan tam olarak ne kadar sürüyor bilmiyorum ama saat 14.00'da Urfa'da saat 16.00'da Antep'te miting yapmak neredeyse imkansız yani. Başka türlü meydana ya helikopterle inip bi ce-eee diyip gitmesi ya da yukardan uçahla geçerken bi el ediverip devam etmesi lazım. Uzun lafın kısası bu da politikacı olmuş, milleti kekliyor, yersen.
Telif hakkı diye bir şeyin olmadığı 90'lı yıllarda fırtına gibi esip bir nesli kendine hayran bırakan, muadilleri içinde efsaneleşen yegane gruptur. Yıllar sonra müzik piyasasına geri dönüş yapmışlar, çok iyi olmuş çok da güzel olmuş. Sadece ismail 2 yi dinlediğim için bilmiyorum ama eğer grubun esas çıkış noktası olan popüler yabancı parçaları kavırlayıp üzerine Türkçe söz yazma konseptiyle yola devam edeceklerse telif hakkı yüzünden başları epeyi ağrıyabilir gibi geliyor. Neyse efendim özlemişiz, iyi ki dönmüşler.*
Uludağ sözlük'ün biz yazarlarına son kıyağı. Saplara, milli olmamışlara, sevip sevilmeyenlere, sevip de söyleyemeyenlere kısacası her bünyeye hitap eden tüyolardır. Cağnım sözlüğümüzün saygıdeğer ve yardımsever yazarları sağolsun her türlü derde deva olmak için canla başla çalışmakta, başlık üzerine başlık açmaktadır.
Kendinden önceki nesiller tarafından sözlüğün en çaylak nesli olduğu için itin götüne sokup çıkarılmayan nesil. Raad olun nesildaşlarım 12. nesil gelince aynısını bizde yapçaz.
Turbo lakabı ile anılan tangalı kafes dövüşçüsü. O kafeste bunu ne dövmüşlerdir hee. Neyse tanımdan sonra lafa girelim; Doğukan manço'nun nitro lakabı anıldığını öğrenen turabi'nin doğukan'ı taklitçilikle suçlamasından sonra doğukan'ın yorumları yarmıştır.
--spoiler--
- Turabi, turbo'nun ne olduğunu biliyor mu? Bilmiyor. Ama ben biliyorum.
- Neymiş abi anlatsana?
- Turbo, motora hava gazı üfleyen hede hödö.
- Yani turbo hava gazı mı üflüyor demek.
- Hee tam Turabi'ye göre işte.
10 Nisan 2015 tarihinde yayınlanan beyaz şov programında arz-ı endam edip gülmekten milleti kırıp geçen italyan aşçı. italyan olduğunu iddia ediyor ama bildiğiniz türk bu adam, hamurunda var. O kadar samimi, o kadar tatlı bir adam ki. Türkçesi'ne de hayran kalmamak elde değil. O kırık türkçesiyle, türkiye'de başına gelenleri anlatırken, kavanoz hikayesiyle dakikalarca güldürmüştür.
Hakkında olumlu veya olumsuz bir yorum yapmak için henüz erken olan dizi. Efendim biz ne diziler gördük muhteşem başlayıp sonradan boka saran (kardeş payı özellikle), ya da kötü başlayıp ilerleyen bölümlerde efsaneleşen (buna örnek bulamadım lan). Bu diziden bir "Leyla ile Mecnun" performansı beklemek yanlış olur. ilk bölüm için beklentileri karşıladığını söylemek mümkün ama ilerleyen bölümleri de ilk bölüm tadında olursa uzun soluklu olamayacak dizidir, maalesef. Çünkü bütün leyla ile mecnuncular ali atay'ın başrolde olmasından ötürü epey heyecanlı ve umutlular. inşallah ilerleyen bölümlerde arton temposu ve esprileriyle bizleri ekrana bağlar da haftada bir kere de olsa televizyon karşısına geçip şöyle gönlümüzce güleriz.
Adult sektörü hakkında ne kadar bilgili olduğunu an itibariyle gözümüze sokan yazardır. Arkadaşım biz de hepsini yakından(!)*tanıyoruz da buralara yazma ihtiyacı hissetmedik.*