özellikle son dönemlerde, atamıza gönül bağı ve saygısı olan herkesi rahatsız edebilecek vicdani söylem. akp ile * ''atamızın bıraktığı kutsal değerler gidiyor naraları atan elit kesim; atamızın kurduğu cumhuriyeti kabullenmeyen, istiklal marşımızda ayağa dahi kalkmayan, atamızın büstüne çıkarak her türlü saygısızlığı yapan bir güruha hitap ederek yakınlaşan ve bunlara ''sizlere de bir şeyler yapıcaz canım'' havasında bir duruş sergileyen, atamızın kurduğu partinin hangi amaca hizmet ettiği hususunda akıllarda soru işareti bırakan ve atamızın kemiklerini sızlatan kılıçdaroğlu için ne düşünmektedir acaba? kılıçdaroğlu'nun siyasi anlayışı; ''herkes istediği gibi at koşturacak''dan ibarettir. ama hiçbir ülke bu anlayışla yönetilemez. üstelik kılıçdaroğlu'nun, kendi fikirleri ve kararlarıyla yönetim göstermediği ve gösteremeyeceği gerçeğini de her defasında belirtmeye gerek yok sanırım.
doğu ve güneydoğu'nun belirli illeri dışında, diğer bölgelerimizden de yalnızca birkaç ilde meydana gelen olaylardır. istabul ve mersin'in başı çektiği illerimizin dışında yapılacak bir eylemin faturasının halk tarafından kesileceği endişesinden ötürü mü diğer illerde bu tarz eylemler yapılamamaktadır. bırakın eylemi, samsuna ayak basmanın bile bedeli ağır ödetilmişti sanırım eski bir bdp'liye. bir de apo efendi 40 milyon kürt ayaklanırsa bla bla bla diyor. not: aklı başında bdp ve pkk yanlısı olmayan kürt kökenli kardeşlerimi tamamen ayırıyorum burada.
zihnimizde gelişen tüm iyi veya kötü düşüncenin müsebbibi duygularımızsa; bunun neticesinde gelişen olaylarda suçu kimde aramamız gerektiğine dair fikir yürütmek amacı ile açılmış başlık. bu bağlamda; bir insanın siyasi görüşünün bile, kişinin bizzat yaşadığı, gördüğü veya duyduğu bir olayın, derinlerde bir yerde yer etmesi sonucu düşünce haline dönüşerek şekillenmesi ihtimalinin, bir hayli yüksek olduğu söylenebilir mi? bence evet. peki ama bu durumda suçlu kimdir? duygularımız bize yaradılışımızla birlikte veriliyorsa 'a' kişisi kötü olduğu için neden cezalandırılmaktadır ya da 'b' kişisi iyi olduğu için neden mükafatlandırılmaktadır. eğer ki duygularımız bizim kontrolümüzdeyse, neden insanlar aşk gibi nefret gibi birtakım duygulara engel olamamaktadır? neden herkese aynı iyi duygular işlenmemiş? burada da torpilden söz edemeyiz sanırım. ya otokontrol bu da mı koskoca bir yalan? kısacası duygularımız bizim hayatımıza yön veren temel taştır, peki ama neden seninle aynı şeyleri hissetmiyorum değerli sözlük yazarı arkadaşım? bunun sebebi nedir? *