ee demokrasi böyle bir şey. artık insanlar (belki de köle sıfatıyla) başlarına hangi efendinin geçeceğini seçecekler. ismet özel'in dediği gibi, insanları veba ile kolera arasında seçim yapmaya mecbur bıraktılar. böyle bir zaman.
Hani diktatörlük yoktu, nerde düşünce özgürlüğü, nerde özgür basın? Yediklerini naneleri daha iyi ört bas etmek için geldi başkanlık, Allah mübarek etsin.
Bilgiye erişimin bu derece kolay olduğu (onu talep edecek insanın da bir o kadar azaldığı) bir çağda günlük birkaç saat okuma yapmayan, eğitimsizdir. Okuma, hava kadar, su kadar elzemdir. Lamı cimi yoktur. Okuma yapmadıktan sonra her ne yapıyorsa o kişiye keşke dedirtecektir.
Cam sanrısı (glass delusion) kişinin camdan yapıldığını ve eğer sert bir yüzeye oturursa parçalanacağını düşündüğü bir psikolojik yanılsama olarak tanımlanabilir.
şeriat hak'tır, sonsuz hikmet sahibi allah'ın yarattığı evren ve insanlık için en uygun yönetim biçimi ve kurallar bütünüdür. Milletçe sorunumuz bir fikir, ideoloji ve sair önemli kavramları temellendirme yapmadan tartışıyor olmamızdır -tartışma denmez zira herhangi bir tartışma ortamının oluşması için tarafların belirli bir bilgi düzeyine erişmiş olması lazımdır- ki sözlük gibi sanal ortamlarda böyle bir şey kabil değildir. her şey bir yana hayli teferruatlı olan dinimizin bu yönüne virgül koyalım, hiç mümkün müdür ki sonsuz ilim ve kudret sahibi allah, insanlık için uygun gördüğü kurallarda yanılmış olsun (haşa), uluhiyet kavramının gerektirdiği sıfatlar bizatihi kendinde bulunmasın. 'ben yarattığımı (insanı) bilirim, deniyor kuran'da. velhasıl, hepimizin kabul edeceği bir nokta var ki o da ölümden başka bir şey değildir, herkes kabre girecek. işte o zaman temellendirmesi, dayanak noktası yanlış olup da dünya hayatında doğruymuş gibi telakki edilen fikirler orada hiçbir işe yaramayacak. hepimiz için hayırlısı olsun. selametle.
Direnmek, sürünmek değildir. Güçlenmek için durmak, teslim olmak hiç değil. Epictetus, elindeki cevizlerin birazını bırak der, eli çömlekte sıkışan çocuğa. "hırs sebeb-i hasarettir.
Pehlivanın kulağına," bu defa yeneceksin, "der. Kumarbazın kulağına," bu kez kazanacaksın." sandığın kulağına seçimleri fısıldar. Tacirin kulağına altın tozunu üfler. Hırs mı? Batmayan gemidir; batıran kaptanını. Hırs mı? Kıskandırır; boğa kulağı kesen matadorları.
bizim, peygamberi ısırmasın diye ayağını yılan deliğinin üstüne kapatan ebu bekir'imiz, suikastı haber alınca peygamberin yatağına yatan ali'miz var. son yudum suyu birbirlerine gönderip susuz şehit olan sahabilerimiz var. bizim 'iman etmedikçe cennete giremezsiniz, birbirinizi sevmedikçe iman etmiş olmazsınız' , 'sizden biriniz kendisi için sevdiğini müslüman kardeşi için de sevmedikçe (istemedikçe) gerçek mümin olamaz' , 'size aranızdaki sevgiyi artıracak bir şey söyleyeyim mi, selamlaşınız' , 'hediyeleşin ki aranızdaki sevgi artsın' diyen bir peygamberimiz var. 'sevelim, sevilelim, dünya kimseye kalmaz' diyen yunus'umuz, düşmanın attığı taştan değil, dostun attığı gülden incinen hallac-ı mansur'umuz var.
Türk milliyetçiliği yapmak veyahut herhangi bir ideolojiyi desteklemek sözlü ifadede gayet kolaydır ama fikirlerini savunduğun insanların hayatına şöyle bi baksaydın o insanların bilgi birikimini ne şartlarda, ne zorluklarda edindiğini görürdün. Misal Atatürk ün 4.000 küsür kitap okuduğu bilinmektedir. Gel gör ki pırlanta gibi gençlerin yanında, ki kendileri maalesef gençler arasında azınlıktadır, hiçbir şeyden haberi olmayan insanlar da var. Bu açıkça tarihine, ülküne, davana ihanettir. Bir günde koca 24 saatin var, çok değil yahu yarım saat, bir saat köşene çekilip okusan ne kaybedersin. O şahsiyetlerle muhabbet etmiş olursun belki. "Neyin peşindeysen sen osun" demiş adam, gerçekten öyle.
Öncelikle kaliteli olma'nın kıstası nedir, onu bulmak lazım. Ardından hemcinslerime, erkeklere sormak lazım bizde bu kriterler mevcut mu. Şayet mevcut ise iki kelam edebilir, değilse lütfen konuşmasın. Sözlüğe giren entelektüel kimlik kazanıp çıkıyor da ben mi bilmiyorum?
Bence bundan daha da önemlisi biz ileri gitmesi için ne yapıyoruz? Ciddi anlamda üzerinde düşünmemiz gerek. Eleştiri evet yapılmalı ama eksinin yanına artı koymuyorsak eleştirinin de anlamı kalmıyor. Bence.
valla çok yükleniyonuz bize. yazar aday adayı olmaya bile kendini layık göremeyen adamlar var. tecrübe sahibi değiliz belki ama biz de kültürden, edebiyattan, saygıdan, edepten nasibini almış insanlarız. sizler de kötülemek yerine öneride bulunmayı deneyebilirsiniz belki. yazar dediğin yazar, yazdırır.