sözlüğün yılmaz özdilleridir. belki yazdıkları komiktir, belki gerçektir hatta belki on ikiden vurmuştur. ama bu işin kolayına kaçtıkları gerçeğini değiştirmez. elbette ki her yazarın sadece bakınızdan oluşan entryleri olabilir. ama her entry bakınız sıçmak haline gelirse iş değişir. iki satır fazla yazmaktan gocunan bu tatlı bireyler dayak istemektedirler. valla vururum ha...
2009-2010 sezonundan itibaren Turkcell super liginde başlayacak olan uygulamadır. bu iğrenç uygulama nedeniyle her takımın sırtında fazladan bir reklam görmek zorunda kalacağız. kahrolsun endüstriyel futbol. almanya liginde de gördüğümüz ve oldukça kötü gözüken bu sistem sadece saçmalıktır.
hatun kişilerin inatla doğru olduğunu kendilerine kabul ettirdikleri aslında uzaktan yakından alakası olmayan gerçeklerdir. burada genelde erkeklerin bu durumlara bakış açısına değinilecek, gerçekler gün yüzüne çıkacaktır. "aman böyle çok iyi oldu", "aman şöyle çok müthiş oldu" dedikleri şeyleri bir bir çürütüp suratlarına tokat gibi vurulacaktır.
ilk olarak değinmek istediğim konu oje konusudur. bu hatun kişileri erkeklerin aslında ojeye ne kadar önem verdiklerini bir türlü anlamazlar. hatunların genelde ilk bakılan yerlerinden biri olan tırnaklar, oje ile erkeğin midesini kaldırabilir veya hayran bıraktırabilir. ilk olarak şu hafif silinmiş oje örneğinden bahsetmek istiyorum. yahu bu ne kadar mide bulandırıcı, ne kadar iğrenç bir görüntüdür. o sürdüğünüz ojenin -ki onu da adam gibi süremiyorsunuz çoğunuz deriyi falan boyuyorsunuz allah kahretmesin- öyle yarım yamalak tırnak üstünde durmasından hiç mi rahatsız olmuyorsunuz yahu? bir de onu kemirenler var. yahu ne pis bir yaratıksın sen? ben o iğrenç görüntüyü görmek zorunda mıyım kardeşim? o lanet çantanıza gerekli gereksiz milyon tane şey dolduruyorsunuz bir aseton, bir de pamuk koymak ne kadar zor olabilir yahu?
oje konusunda değinmek istediğim bir diğer konu kırmızı ojeler ile ilgili. tamam bazılarına çok yakışıyor bu kırmızı ojeler, benim de içim gidiyor. ama o kırmızı ojeyi çıkardığınızda arkada kalan hafif pembesi tırnak görüntüsü nedir öyle yahu? o nasıl pis bir görüntüdür? ya yapmayın bunu çıkmayın öyle sokağa lütfen ya. cidden iğreniyoruz, cidden mide öz suyumuz ağzımıza geliyor yahu. çıkaramayacak isen sürme o kırmızıyı. bok mu var? son olarakta kısa tırnaklı şahıslara sesleniyorum. kısa tırnağa oje gitmiyor kardeşim. olmuyor işte. mahalle dilberi gibi oluyorsunuz. azıcık uzat öyle sür adama benze. hadi canım.
şimdi başka bir konuya geçiş yapıyorum izninizle. bu hatun kişilerinde garip bir "erkekler memeye çok düşkün yahu" sendromu var. ciddi şekilde bizim meme bağımlısı olduğumuza inandırmışlar kendilerini. ya cidden soruyorum hanımlar bizim sizin memelerinizle ne alıp veremediğimiz olabilir? sizin o memişlerinizi sıkarken, okşarken, öperken hatta yalarken bizim çıkarımız ne olabilir? bunun bize bir kazancı var mı? parmak uçlarımızdan tahrik mi oluyoruz biz? öyle mi sanıyorunuz? biz sizin o biçimsiz memelerinizi ne yapalım yahu? biraz keyfiniz yerine gelsin, biraz tahrik olun diye yapıyoruz. yani sizin için yapıyoruz. biz mi meme düşkünü oluyoruz. e iyi tamam okşamayalım memelerinizi. mal gibi kalın ortada. ondan sonrada erkekler hiç ön sevişmeye değer vermiyor öküz gibi sevişip yatıyor dersiniz ama. mal mısınız nesiniz valla vurucam ağzınıza artık. siz bizim ufaklıkları ağzınıza alınca kafanızı kaldırıp "çok sik düşkünüsün ha" desek hoşunuza mı gidecek? biraz akıllı biraz mantıklı olun ya. dokunmayız kurur kalırsınız şerefsizim.
yazıya başlarken aklımda daha çok şey vardı ama yoruldum ha. sonra devam ederim nasılsa konu çok.
dip not: "sanki erkekler çok bıdı bıdı" gibi cümlerle gelmeyin bana. gidin onu da kendiniz yazın. farkındayız erkeklerinde çok abidik gubidik işlerinin olduğunun. ama onu yazacak biz değiliz. başka kapıya.
müzik dinleme keyfine keyif katan güzel bir eklenti. masaüstüne eklediği skinler ile her şarkı için cover'ı ile birlikte beliriyor. şarkıların sözlerini anında bulup gösterebilmesi de güzel bir artısı.
program için bir ekran görüntüsü (masaüstümün dağınıklığını mazur görün)
ülkenin dört bir köşesinde binlerce farklı okulun binlerce farklı servisinde bulunan aynı tip insanlardır. her serviste bu tiplerden bir adet bulmak kesinlikle mümkündür.
öncelikle her servisin iki noktası vardır ki oraya oturan kişiler daima bellidir.
sağ arka camın yanı ve şoför yanı.
sağ arka camın yanı servisin en fiyakalı yeridir. öncelikle önü boştur, rahattır, ferahtır. tam önünde ayağı koymak için hafif bir tümsek vardır. ayrıca genelde servisin tek açık camı bu camdır ve kol rahatça yaslanabilir. işte tüm bu avantajlar nedeniyle o koltuk en kıymetli koltuktur ve paha biçilemez. bu koltuğa ya servisin en çakal tipi ya da en öküz tipi oturur. genelde cebren ve hile ile alınan bu yer bazı durumlarda garibanların yeri olur. örneğin sabah servise ilk binen tıfılın yayıla yayıla buraya oturduğu görülmüştür yer yer. ancak özellikle okul çıkışı tam bir karambol yaşanır. servise doğru sanki kıçlarına torpil sokulmuş gibi koşturan 4-5 tane hayvan bu koltuğu kapmak için birbiriyle yarışır. bir lise öğrencisinin en büyük gayesi budur işte. servisin sağ arka koltuğuna nasıl otururum ve yan sıradaki kızı nasıl düdüklerim. bu kadar..
diğer bir önemli nokta ise şoförün yanı yani en öndür. buraya oturan kişiler asosyal, iki kelimeyi bir araya getiremeyen tiplerdir. serviste en öne oturmuş kişiler hayatta asla başarılı olamaz. loserdır bir kere bunlar nasıl başarılı olsun. genelde hatun olan bu kişiler yer yer erkekte olur ki bu durum daha vahimdir. ya bir erkek en öne oturur mu? olur mu yaa.. ıyyyy.. bu kişiler servisin tümüyle iletişimi koparmıştır öne oturarak. konuşabilecekleri tek kişiler şoför ve yanındaki diğer loserdır. ancak bu tipler genelde ya camdan dışarı bakarlar ya da ellerindeki kitapları kurcalarlar. ezik işte ne yapacak başka?
bütün bunların yanında servisin en garibanları vardır ki dertlerini kimse bugüne kadar anlatmamıştır. şimdi öncelikle servisleri üreten firmalar servisleri fabrikada üretir. koltuğunu takaaar, kapısını takaaaar, camlarını takaaar, hala ne işe yaradığını anlamadığım striptiz direklerini takaaar ve üretimi tamamlar. sonra bu servisler satışa çıkar ve bizim servisciler bunlardan alırlar. artık bir okul servisi olmak için herşey hazırdır. servisin koltuk sayısı hesaplanır ve düşünülür. "yahu az oldu be". öğrenci sayısı kesmez. işte bu noktada üretici firmanın aklına gelmeyen şey bizim serviscilerin aklına gelir. koridora koltuk atmak. kapının sağına ince uzun, genelde kırmızı veya gri kumaşlı, demir ayaklı bir koltuk koyulur. işte bu koltuklara oturmak zorunda olan bazı öğrenciler vardır. dünyanın en bahstsız, en acınası insanlarıdır bunlar. oturacak tek bir tane bile yer kalmamış ve tek seçenek bu mini-koltuklar kalmıştır. ne zaman ki bunlara oturulur yolculuk tam bir ızdıraba dönüşmeye başlar. iki kişinin anca sığacağı yere üç kişi sıkışmaya çalışııır, o göt oraya sığmaz kayar duruuur, yan oturulduğu için mide bulanmaya başlaaar. öööööf içim kalktı bak yine. ana, baba çalışsın didinsin 100-150 milyon servise parayı bayılsın.. ne için? götünün bile sığmadığı bir mini-koltuğa oturması için. pes!!
okul servislerinde ele alınması gereken diğer insanlar arka dörtlüye oturan kurtlu çocuklar, ayakta gitmek zorunda olan garibanlar, servis şoförleri ve varsa servis kullanmak zorunda olan öğretmenlerdir. bunlarda başka bir entryde işallah.
istisnasız her kişinin sahip olduğu karakter analizi olarak iki parçaya ayrılabilecek arkadaş. ne zaman ki bir restorana gidilir hesap ödeme kısmına gelindiğinde bu arkadaşın içine şeytan kaçar. "hesabı istesek mi artık?" soruları masada dolaşmaya başladığı an garsonla göz göze gelerek havaya bir imza çakan bu kişi hesap fişinin kendisine geleceğini garanti altına almış olur. çünkü garsonlar bilir ki hesabı isteyen kişi parayı ödeyecektir. hesap geldiği an herkesten atik bir şekilde davranıp önüne çeken bu şahıs kimse görmesin diye sinsice okur hesabı. diğerleri tarafından "ne kadar gelmiş?" sorularına kulak asmadan hızlıca elini arka cebine atıp cüzdanına yönelir.
ancak daima bu masa da cin olan bir kişi daha vardır. sinsi bir şekilde parayı ödemek için cüzdanına yönelmesini bekleyip en doğru anda hesaba uzanır ve ne kadar geldiğini öğrenir. artık masada ücreti bilen iki kişi vardır ve bu bir iktidar savaşıdır. cüzdandan para çıkartmakla meşgul olan arkadaş durumu geçte olsa fark eder. diğer kişide eline cebine atıp para çıkartmaya başlamıştır. o para cepten çok az bir şekilde göründüğü an bu arkadaş son noktayı koyacak hamleyi yapar. hızlıca oturduğu yerde hafif doğrularak parayı çıkartan eli bileğinden yakalar ve şu sözü haykırır "sok onu cebine". bu söz o kadar etkilidir ki arkadaş noluyoruz demeye kalmadan mırın kırın ede ede parayı cebine koymak zorunda kalır. zaten bu hamle sırasında tecrübeli arkadaş diğer eliylede parayı çıkarıp hazır etmiştir çoktan. yerine tekrar oturup garsonu çağırır ve hafif sinirli bir şekilde "al şunu oğlum hadi bakayım" der. o andan itibaren masada "vay ama böyle olmadı", "vay ama ben hiç böyle şeyleri sevmem", "vay bu hep böyle mi olacak?" cümleleri havada uçuşmaya başlar. sok onu cebine diyen arkadaş ise otoriteye sahip olmanın verdiği haklı gurur ile gözlerini kapatıp "yaa yeter uzatmayın hadi bakayım kalkalım yavaştan" diyerek kontrolü ele alır. gelen kolonyalı mendilleri de aldıktan sonra güzel de bir bahşiş bırakır ki kaymaklı olsun yaptıkları.
şimdi bu arkadaşın bunu neden yaptığı incelenmelidir. dediğim gibi bunun iki sebebi olabilir. birincisi ve daha az görüleni bu arkadaş gerçekten cömert biridir. yemeğe gitmeden evvel "arkadaşlara bir yemek ısmarlayayım yahu içimden geldi" ruhuna sahiptir. yemekten sonra ödediği para ile ilgili asla bir pişmanlık duymaz. güzel bir yemeği bitirmenin haklı gururunu taşır ve tek istediği arkadaşlarının yüzündeki gülümsemeyi görmektir. bu tip adamlar zor bulunur kıymetini bilmek gerekir.
ama bir de aynı versiyonun başka bir şekli vardır. bu ise pezevengin önde gidenidir. yemekten önce parayı ödemekle ilgili hiçbir düşüncesi yoktur. hatta mümkün mertebe "arkadaşlara nasıl kitlerim" diye düşünmektedir. ancak bu it aynı zamanda abaza olduğundan masada iki kız gördü mü gaza gelir. yemek boyunca ne espri ne muhabbet hiçbir şekilde dikkatleri üzerine toplayamamış ve diğer erkekler karşısında son dakikaya 1-0 mağlup girmiştir. artık yapabileceği tek bir hamle kalmıştır. hesabı ödeyerek kızlara hava yapacağını sanan öküzümüz asla ve asla diğer erkeklerin elini cebine atmasına izin vermez bu nedenle. diğer iyi niyetli olanın aksine yemek sonrası bunun için ızdıraptır. cebinde para kalmamasının verdiği üzüntüyle arkadaşlarının kahkahalqarına ortak olamaz. güzel bir yemek sonrası gülümseyen arkadaşlarını oracıkta boğmak istemektedir. hele ki kızlardan o akşam iş çıkmazsa iyice kafayı yer. çok büyük bir ihtimal kızlardan ayrıldıktan sonra ilk söyleyeceği söz "hesabıda bana kitlediniz maşallah verin olm parayı" şeklinde olacaktır. arkadaşları bu itin böyle yapacağını bildikleri için parayı çoktan hazırlamışlardır zaten. böyle bir yavşakla arkadaşlık yaptıklarından pişman olan herkes gibi.
öncelikle pek olası gözükmeyen bir transfer için haybeye olan kapışmadır. ancak eğer olurda bu imkansız olay gerçekleşirse fenerbahçe son yıllarda yaptığı onca hatanın sonunda ilk defa doğru bir iş yapmış olur. alex in artık mutlu olmadığı göz önüne alınırsa gönderilip yerine alınabilecek belki de dünyada ki en iyi isimdir şu anda diego. ancak tekrar belirtmek isterim ki bana göre imkansız mertebesinde bir transferdir
abondane olmuş ve karşınızda sallanmakta olan karakteri farz-ı misal sub-zero parçalara ayırmak için yapılacak en kompleks son vuruş. tuş kombinasyonu o kadar karışıktır ki melih gökçek bile isyan etmiştir.
halı saha maçlarında istisnasız herkesin hücumu düşündüğü, savunmayı zerre sallamadığı takımlardır. maçtan önce sen sen sen savunmasın denilen 3 kişi maçın 10. dakikasından itibaren hücumun belirli bölgelerinde görülmeye ve geri dönememeye başlarlar. sonuç mutlak mağlubiyettir.
sanırım en kaliteli video oyun forumu. üyelerinin çoğunluğu 30 lu yaşlarında olup oyunları yemiş kişilerden oluşuyor. girişinin davetiye sistemi ile gerçekleşmesi kaliteyi sürekli üst seviyede tutuyor. özellikle xbox 360 ve ps3 ünüz varsa online oyun için aradığınız insanlar tam da bu sitede. http://www.videoyun.com
resmen onaylanmış durumdur. tek engel olarak grubun sunduğu şart görülmektedir. ermeni soykırımını anlatan bir şarkı yapabilmeleri şartı ile kabul etmişlerdir teklifi. kıçımın kenarları.
hadi önceki iki seneyi geçtim. bu sene alenen bize sövecek olan adamlara yine verin tam puan da öpeyim yanacıklarınızdan. yapmadığımız başka hangi karaktersizlik kaldı acaba?
gazi üniversitesi beşevler ana kampüse giderken üst geçitin duvarına sprayle kocaman kocaman yazılmış okuyanların "noluyoruz lan" demesine sebebiyet veren söz.
para karşılığı ruhu satmak çok klişe olduğundan akıllı yatırımcı şeytandan ne isteyeceğini bilmelidir. cehenneme gidildiğinde imtiyaz istenmesi paranın vereceği huzurdan daha iyi bir huzur verebilir. çünkü ruhunu satan biri kesin cehenemme gidecektir nasılsa.
herkesin ihtiyacını karşılayabilen ve tamamen türkçe olan müthiş bir film arşiv yazılımı.
kısaca sistemin nasıl işlediğini anlatmak gerekirse, programı kurduktan sonra karşımıza çıkan ana ekranda sol üst köşeden "ekle" seçeneğini seçiyoruz.
istersek "dosyadan" seçeneğini seçip bilgisayarımızda kayıtlı olan bir filmi seçip direk orijinal ismini alıyoruz veya "klavyeden" seçeneğini seçip orijinal ismini elimizle giriyoruz.
açılan küçük pencerede orijinal ismi girdikten sonra yukarıda bulunan "internetten bilgi al" kısmından imdb yi seçip (ben öyle yapıyorum tüm bilgiler kusursuz ekleniyor) filmin tüm bilgilerini 3 saniye de ekliyoruz.
yine aynı pencerede bulunan "izlendi" ve "izlenmedi" seçeneklerini seçerek filmi kategorize ediyoruz.
imdb den gelen afiş genelde düşük çözünürlüklü olduğundan yine "internetten bilgi al" kısmından "büyük afiş google" kısmını seçip yüksek çözünürlü istediğimiz afişi seçebiliyoruz.
böylece 10-15 saniye gibi bir sürede filmlerin orijinal dilinden süresinde, yönetmeninden tüm oyuncularına kadar bilgilerini girip üstelik afişli bir şekilde ekliyoruz.
ve elimizde müthiş bir arşiv birikiyor.
duyulan, görülen veya öğrenilen komik, saçma şeyler sonucu eli yüze kapatmak suretiyle "derhal geberip gitmek istiyorum" serzenişi yapmanın internette ki adı. **
örnek için;
son derece gereksiz olduğunu düşündüğüm bir eylemdir. koca filmin tek numarası sonunda adama "hasskktrrr" çektirmesi iken gidip o filmi tekrar izlemek tamamen zaman kaybıdır. olağan şüpheliler gibi oyunculuk açısından da son derece muazzam filmler bu kategorinin dışına alınabilecekken testere gibi filmler tam da bu kategoriye ait filmlerdir.
amerikanin mississippi eyaletinin sehirlerinden bir tanesi. katrina kasirgasinin etkilerini hala uzerinde tasimakta. sahil sahil degil adeta insaat alani. sehirde bir cok buyuk casino yer almakla birlikte benim wat ile calistigim casino hard rock olmakta *. yine de ufak bir koy izlnemi yaratmaktan kurtulamiyor maalesef biloxi.
2008-2009 sezonundan itibaren gerçekleşecek durumdur. gfb nin kemik kadrosu geçmektedir. kfy ile birlikte efsane maratonu geri getirme ihtimalleri vardır. esenler grubu ile olan sürtüşme sonrası bu durum iyi olmuştur.
saçma bir yarışmada derece almamızı sağlayacak kampanyadır. sahne şovlarının yanında ritmik şarkılar yapmaları dilin önemini ortadan kaldıracaktır. daha önemlisi güzel mi güzel olmalarıdır. elbet dördünden birini beğenip oy atan çıkar.
film tam bittiği anda devreye girip son darbeyi vuran şarkılardır. filmin atmosferini çok iyi tamamlayan bu şarkılar film bittiğinde insanların ruh halini değiştirirler. ekrana belki gülerek, belki ağlak bir şekilde baka kalarak dinlediğimiz şarkılar işte tam da bunlardır.
keza yine aynı şekilde Leon: The Professional filminin sonunda gelen sting in shape of my heart şarkısı kamera göğe yükselirken bizleri içimizden bir yerden vurur efendim.
insanın ruhuna işleyen şarkılar yapan, şimdiye kadar 7 albüm çıkarmış mükemmel bir grup. eğer hala dinlemediyseniz rooks isimli parçalarını mutlaka bulup dinlemelisiniz. **
her türlü sorun, bin türlü musibet her ne olursa çareyi büyüde, hocada arayan ailelerdir. onlar için ilim irfan yok, okuma üfleme vardır. kulaktan dolma bilgiler yollarında kılavuzluk etmektedir. "bilmemkimin amcası gitmiş şıp diye iyileşivermiş" gibi sapır saçma hurafeler bu kimselerden çıkmaktadır.
- anne kuyruk sokumumda çıban çıktı
+ gel kızım hemen gidip okutup üfeletelim.
- anne ben ereksiyon olamıyorum.
+ aman evladım çözümün bende aşağı sokaktaki hocaya koş.
- anne melis bana vermiyor.
+ hüsmettin efendi bi üflesin ertesi gün bak nasıl veriyor.