çoğunda kalitesizlik hakim.
bir kalp probleminden ötürü dört tane profesör gezip dördünden de farklı cevaplar alırsınız,biri sapa sağlam der diğeri berbat durumda fazla yaşamaz der.
mide probleminden ötürü yine doktor doktor gezersin aynı sonuçlara bakıp kimisi kanser der kimisi temiz der
ameliyat olursun bazen yanlış işlem yaparlar bazen içeride bir şeyler unuturlar
bir de sebebini bulamadıkları her soruya ya stresten derler ya da evlen geçer derler.
bir kadın yaşadığı cinsel deneyimle kirlenmiş namusunu kaybetmiş sayılır ya bazı sığırlara göre.
madem öyle biz erkeklerin en masumu bile haftada en az bir kez kaybetmiş olmuyor muyuz o namusu, sürekli kirletmiyor muyuz kendimizi elizabetle.
facebook hesabındaki arkadaşın aylardır belki yıllardır oradadır tek kelime yazmaz konuşmaz.
sonra bir gün sokakta rastlarsın yüzüne güler sarılır nasılsın neler yapıyorsun der.
madem merak ediyorsun iki tuşa basıp aylardır neden sormazsın da karşılaşınca sahte bir samimiyete girersin, gireriz.
sanalda her an rastladığımız insana tek kelime etmezken gerçekte rastlayınca yapılan bu sahte tutum,beni bitiriyor.
ülkemizdeki yarı eğitimliliğin en büyük nedenlerinden biridir.
üniversite öğretmenlerimiz sınıftaki öğrencilere kendi yazdığı kitabı "tavsiye ederek" satar,
öğrencilerine zerre faydası olmayan ödevler vererek o ödevlerle yeni kitaplarını piyasaya sürer,
kitabın içini öğrencilerine düzenleme ve piyasaya sürme işlerini asistanlarına yaptırır,
canı ister öğrenciyi geçirir canı ister bırakır,
normal dönemde genelde bırakır ki yaz okulunda daha fazla para alabilsin,
sağlık odasındaki ecza dolabı için,laboratuvardaki eksik malzemeler için öğrenciden para toplar,
araştırma-geliştirme olaylarına hiç bulaşmaz ezber eğitime devam eder,
kendilerine mini krallıklar kurarlar.
