bildiğin kahvehanede, naylon kaplı yeni alınmış sandalyelerde maç izlerken duyulan yakınma.
--spoiler--
yer: bursaspor katlı otopark altındaki kahve.
zaman: di li geçmiş.
maç: fenerbahçe- galatasaray, tarihi muallakta.
olay: hakem haksız bir faul çalar.
? faulü ben çaldım sanki amına koyim. bana niye ibne diyon lan?
! kızmayalım mı lavuk? ibne dedin resmen.
# sana mı dedim lan ibne?
/ kime dedin lan o zaman?
\ şşşşş. ayıp oluyor beyler.
= valla bir susun amına koyim ya.
--spoiler--
tepki koyma yeteneği kısıtlı olduğu için anlamsız işlere kalkışabilecek moderatör.
"5 nesil var burada, uyarıyoruz kendilerini, yanlışlarından dönsünler" desek, 5 nesili komple yok edecek bir güce sahipler.
bu kadar güce sahip olmak bozar insanı. bozulmadıkları için masumdurlar. yavru kedi gibi.
yersen.
yemezsen bu da var;
sözlüğün yazar kalitesinden şikayetçi moderatörün, gerçek bir yazar(formata uyan, uslu duran, isyan etmeyen) görünce yaşayacağı şok nedeniyle oluşan masumiyetidir.
ip adresinizi amerika üzerinden bağlanıyormuş gibi gösterip tüm yasakları aşmanıza yarayan program.
kurduktan sonra sadece tıklayıp çalıştırın. internet hızını biraz yavaşlatıyor ama türkiye'de yaşamanıza rağmen kendinizi özgür hissetmenize neden oluyor.
insan kendisine yediremez çünkü korkmayı. korkuları olduğunu.
ama bu öyle bir korku değil. taraf olup, geri kalanı yok sayma. daha doğrusu kendisine taraf olanı kabul etme.
kimsenin kimseye düşüncesini kabul ettirme gibi bir zorunluluğu yok, olamaz.
ama tek yönlü saldırmak, hatta arkasına aldığı iktidar gücüyle;
türkiye'nin gelişmesini ordu istemiyor gibi göstermek, akp iktidarının toz pembe türkiye'sine sadece -tabirleriyle- cumhuriyetçilerin engel olduğunu söylemek ve geçerli argümanları olmadığını söylemek, medya dahil her kurumu ele geçiren, farklı sesleri susturan yönetimi yalamaktan başka bir şey değildir.
insan radikal ise, radikal olduğunu kabul ettirmelidir. futbol takımı tutar gibi değil. adam gibi.
göte göt diyemediğiniz burdan net gözüküyor. fikir tartışması diyorsun ama fikri tersliyorsun. ne güzel böyle.
- sonra dedim karıya; "soyun". bu heyecanlandı tabi. öhööömm. geldiniz demek. başlayalım o zaman;
cebi delik yurdum vatandaşının tüsiad başkanı kıvamına bürünmesine neden olur.
ilkokul zamanlarında aşıladılar bunu bana.
- bak bende dolar var, babam verdi.
+ (iç ses) vay anasını padişah çocuğu lan bu. dünyayı satın alır babası.
o zamanlar hem safız hem özenti. cüzdan yok ki dolar olsun içinde. ilk iş anneye cüzdan aldırmak. zor olsa da ağlayınca her şey çözülüyor.
cüzdan alındı fakat içine nüfus cüzdanından başka koyacak bir şey yok. o da tam sığmıyor. yarısı dışarda fotoğrafsız kimlik.
- baba sende dolar var mı?
+ var tabi olmaz mı hiç? para mı basıyorum lan ben?
anladım o zamanlarda. ben padişah çocuğu değilim. ee hadi ben değilim. ya okuldan sonra çalışan ahmet de mi padişah çocuğu? onda da var 1 dolar.
- ahmet nerden buldun olm bunu?
+ babam verdi olm.
vay anasını. ne baba var millette. benim babam niye böyle değil lan?
ortaokula kadar 1 dolar taşıyamadım cüzdanda. hava basamadık haliyle.
ortaokul zamanları;
orta sıralarda bulunuyorum. arkada kakari kikiri gidiyor. noluyor diye bir baktım. fırlamanın elinde esnek bir şey çekip çekip kızlara gösteriyor. bu ne diye merak ederken, neşe ile kesişiyoruz.
- prezervatif getirmiş, önemli değil.
+ (iç ses) prezervatif ne lan? antifriz vardı. onun gibi herhalde.
neşe'nin ses tonu " ben 6 yaşımdan beri prezervatif kullanıyorum lan" tonunda. ve çantasında 1 dolar var. okumuş kızanlar tabi. biliyorlar.
lise zamanları;
ne doları, türk lirası yok. cüzdan aynı cüzdan. prezervatifin ne olduğu öğrenilmiş.
- aha bu ericsson siyah inci mi?
+ hee. yeni aldım. çift satır ekranı var.
te bu dallamanın da cüzdanında 1 dolar var. zengin piçi seniii.
üniversite zamanları;
- bak olm. cüzdanda 1 dolar, 1 prezervatif, cepte 1 telefon, altında 1 araba. yaşıyorum uleeennn.
+ (iç ses) prezervatif neydi? ha tamam.
velhasıl milyonlar 1 dolar manyağı olmuşken, cüzdanımda 1 dolar taşıyamadan bu yaşa geldim. nedir lan bu 1 dolar taşımanın sırrı? nasıl bir avantajdır bu? kimlere nasip olur?
devam;
- sonra dedim karıya; "soyun". bu heyecanlandı tabi. "prezo var mı?" dedi.
5-6 zenci hatun, oynak erkek vokaller, spor arabalar ve düzgün bir ritim eşliğinde basitçe yapılan bir işlem.
öncelikle hatunlara bikini giydirip "siz burda dans ediyor gibi yapın" diyoruz.
vokallere "siz kolunuzu, bacağınızı durmadan sallayın arada şarkıyı söyleyin" diyoruz.
arabaları park halinde sağa sola koyuyoruz. şarkıyı çalıp klibi 5 dakikada bitiriyoruz.
sözlükten 5-6 adet zenci hatun, erkek vokal, kamera ve spor araba bulursam ritim benden. valla bak.
hele internetle içli dışlıysanız "vay ipneler bizim takıma hönkürmüşler, şimdi gösteririm onlara" deyip zıvanadan çıkarsınız.
ben sağduyusuzlardan biriyim. çok çabuk gaza gelirim. direkt savunmaya geçerim. o yüzden yazdıklarım aramızda kalsın.
sağduyulu taraftar profili heyecan yapmaz, önce o eli bir indir demez, karşındakini dinler, süzer, "göt lan bu" diyerek konuşmayı keser. ben uzatırım.
sağduyulu taraftar profili maç analizi yapar, "bence deivid kalede, maldonado forvette, volkan ön libido oynasaydı" der, işin teknik yönünü inceler. ben "düzgün oynasaydınız ipneler" der geçerim.
sağduyulu taraftar profili takım tutmaz, futbola taraftardır. ben fenerbahçeliyim. ben fenerbahçeliyim ama hiçbir takımla dalga geçmem. galatasaraylı olan sokaktaki ahmet'tir, beşiktaşlı olan bakkal mehmet. ben, te orda dikilen sap.
ahmet-mehmet-sap bir araya gelir, yer, içer, dertlerini paylaşır. ama birbirini kırmaz. burdan bakınca ahmet-mehmet-sap sağduyulu taraftar profili gibi duruyor. e kim bu ortamı gerenler?