fifty shades etkisinden midir bilinmez "Love Me Like You Do" parçasından sonra masum ipek sesli kızcağız gitmiş, yerine tam bir azgın nevare gelmiştir.
Hayır gerçekten anlamıyorum, Sen Buckingham sarayında kraliyet davetlerine çağrılırken ve herkes tarafından bu denli sevilirken neden sexapelitenle anılmak istiyorsun? Neden artık kliplerinde iğrenç botokslarını görüyoruz? Başının üzerinde şirin beresi elinde gitar içtenlikle şarkı söyleyen kıza ne oldu? Parayı buldukça geliştirilen bu evrimleşme süreci geriye dönmeyeceğine göre eski ellie özlenecektir.
her türlü soruyu detaylı bir şekilde sorabileceğiniz a+ uzmanların bulunduğu site.
Tamam iyi hoş, lakin sorduğunuz tüm sorulara sanki karşılarında geri zekalı varmış gibi cevap vermeye yemin etmişler.
Bir ton araştırma yapıp, doktorlara dahi gidip işin içinden çıkamazken. "Dur belki a+ kalite bir uzman doktor bana yardımcı olabilir bir de onlara sorayım." dediğiniz zaman. Size 2 satırlık 5 yaşındaki çocuğun bile verebileceği öneriyi papağan gibi tekrar edebilirler. 3 keredir deniyorum. Yok sonuç aynı. Naçizane fikrim hiç boşuna uğraşıp da zamanınızı harcamayın.
Her mahallede son 1-2 yıl içerisinde mantar gibi beliren okullardır.Tabi ki bunlara imam Hatip liseleri de dahil.
9-11 yaş arası çocuklara pozitif bilimlerin yanında ciddi bir şekilde din eğitimi vererek dindar bir nesil yetiştirme gayesinde bulunan bu okulların, daha ergenliğe bile girmemiş, soyut Kavramları algılamakta zorlanan bu çocuklara nasıl bir din eğitimi vereceklerine hala şaşırmayayım. Bakanlığın sitesinde diğer orta okullar ile aynı ders saatine tabi olduğunu ve aynı zamanda hiç bir fark bulunmaksızın matematik ve fen dersleri verileceği yazılmakta. Peki bu çocuklar ekstra kuran-ı Kerim, peygamber efendimizin hayatı gibi dersler de alacaklarsa, ders saati nasıl aynı olabiliyor?
Yanlış anlaşılma Olmasın elhamdülillah bizlerde Müslümanız ve din eğitiminin gerekliliğine katılıyoruz lakin mahallelerde ki normal okullar niçin imam Hatip orta okuluna dönüştürülüyor? Ben yalnızca Fakir ve orta halli ailelerin çocuklarını bu okullara göndermeleri için devletin yaptığı bu oyuna kızıyorum.
(2 ay sonra gelen edit) Bu gün en yakın imam hatip ortaokuluna kayıt için gittim. bir yakınımın çocuğuyla birlikte bana dediler ki "yalnızca kız öğrencileri alıyoruz." Nasıl ya? diye başımdan kaynar sular döküldü resmen. tabelalarında kız veya erkek ... okulu yazmıyor ama yürürlükte haremlik selamlık... sınıfları bırakın okulları bile ayıranlar varmış haberimiz yok. Kız imam hatip ilkokulu, Erkek imam hatip ilkokulu gibi şeyler duyarsanız çok şaşırmayın yakındır.
beyni ile mastürbasyon yapan şahsın yine aynı beyni ile ürettiği sayıdır. Benim beynim ile seviyeli bir ilişkim olsa da bazen gerçekten "mö" rakamları ile yazılı şifreler görüyorum. Lakin konu hakkında size ip ucu veremem ve bunu şu an sizinle paylaşamam kusura bakmayın. insanlık Mars'a ayak bastığı zaman belki durumu tekrar değerlendirebiliriz.
böyle bir şey mümkün olabilir. Yada muhtemelen zeka fışkırıyormuş gibi de olabilir.
Örneğin Ahmet Fazıl Baran isminde birini ele alalım ve yalnızca isimlerinin yazılış stillerine göre meslek tayini yapmaya çalışalım.
Kabul etmelisiniz ki liste aşağı doğru indikçe ismin gücü artıyor. Bana sorarsanız bir numara banka memuru veya öğretmen, iki numara gazeteci veya politikacı sonuncusu da gerçekten akademik olarak başarılı birini andırıyor.
firmaların kurumsal telefon numarası almak ve kullanmak için harcaması gereken ve özellikle küçük işletmecilerin gözünü korkutan meblağları ortan kaldıran bir firma Örneğin, bu gün siz işyeriniz için 444 lü bir numara tahsis etmek isteseniz türk telekom üzerinden kafadan üç bin lira gözden çıkarmanız gerekirken, bulutfonun size vermiş olduğu "0850" ile başlayan numaranıza aylık 9 ile 15 lira arasında ücret ödüyorsunuz. En azından online ticaret ile uğraşan ve telefonu hiç susmayan şahsım için bu böyle. Ha siz derseniz ki "reklam amaçlı entry girdiğin bariz belli oluyor, bizi kandırma" içiniz rahat olsun, binlerce kullanıcısına rağmen verdikleri harika hizmetten mütevellit yazma gereği duydum. Superonline gibi firmalar yalnızca ekrandaki belgeyi fakslamak için 72 saat süre verirken, her türlü problemimi anında çözebilen bir firmayla uzun zamandır karşılaşmamıştım. Umarım hiç bozmadan devam ederler.
Yaptıkları iş kısaca şöyle (Fazla teknik anlatamayacağım);
0850'li bir numara veriyorlar, sanal santral üzerinden siz çağrıları ister voice over ip telefonunuza isterseniz android veya ios cep telefonuza yönlendirebiliyorsunuz, Kurumsal karşılama metni var mesela, tüm bunları güzel bir admin panelinden ayarlayabiliyorsunuz. vs.
Çoğu kişi cinsiyetçilik olarak düşünmüş. Gayet zekice bir istek. Yazar bu parlak zekasını akademik konularda gösterse daha hayırlı olur. Bir başka ifade ile Sözlük kızları deyimi sözlük kadınları ile yer değiştirsin duasıdır.
iyi kalpliliğini bilemeyeceğim ama çok zeki ve/veya zengin bir aileye sahip olduğu kesin olan kızdır. Neden? Çünkü toplumun %95'nin başarılı olduğu ilişkiler, cinsellik, aşk-meşkden ziyade çok daha özgün ilgi alanları vardır. insanlar başarısız oldukları konulardan çok, kendilerinin yapabildikleri işlere yönelirler. Yani kısaca pek işi olmamış sevgiliyle falan. size de bakmaz benden söylemesi.
Bazen "elin ecnebisine" özeniyorum. istedikleri gibi hareket ediyorlar.
Sevdikleriyle aynı evde yaşamak onlar için çok doğal mesela. Canları isterse sevişir, canları isterse içerler ve hiç vicdan azabı çekmezler. Peki neden benim için birini sevmek ve onun yanında olabilmek bu kadar zor? Sanırım sevdiğim kişinin "elin ecnebisi" olmadığı için problem teşkil ediyor. Ondan çok daha fazlası, daha saf düşünceler... insan olmanın yarattığı duygulara kolayca yenilebilme ihtimali ve sonrasında doğru olanı yapmaya yönelmek, en azından içinde bir yerlerde bunun yanlış olduğunu hissedebilmek... Bunlar benim düşüncelerim size tamamen saçma gelmiş olabilir, bunun için özür dilerim. Yinede Kim "Elin ecnebisi" gibi yüzeysel ve ruhsuz olmayı ister ki?
özgürlüğünden mütevellit bronzlaşmış bacakları ile tezat oluşturan bir şort giyen kızdır. Sokaklarda bırakın bakkalı-esnafı tüyü yenice terlemiş oğlanları, hemcinsleri tarafından dahi göz takibine alınacağı kesindir. Belki kendi kendine bile yalan söylüyor olabilir sıcakmış bunalmış o yüzden giyiyormuş diye.. Hayır bilinç altında beğenilme isteği yatar bu kızcağızımızın. Kabul etsin artık.
Çoğu kızın nedenini bilmeden yaşadığı kombinasyon.
Bir ateistin "öve öve bitiremediğiniz tanrı, bunu bile düşünememiş her seferinde resmen vücudum felç" dediğini bile duydum. Sik kadar aklıyla kurduğu cümleye hayret etmemek elde değil ama o başka bir konu uzatmayacağım. Prostaglandin diye bir organik bileşik (çeşitli varyasyonları vardır.) vücutta üretiliyor ve kasların kasılmasını denetliyor regl dönemi rahim kaslarının haliyle sürekli kasılması gerektiği malumunuz lakin bu kimyasallar vücudun çoğu yerinde etkili olabildiği için bağırsakları da es geçmiyor. Ayrıca bu dönemde aniden düşen progesteron hormonu da ishal olmaya bir nebze katkı sağlıyor. Bazen ishal yerine mide bulantısı, kusma da olabilir veya pek bir şey olmayabilir.
illa çiçeği erkek alacak diye bir kaide yok. Arkadaşlarınız, sevdikleriniz hatta aileniz dahi size bir demek çiçek verebilirken, hayatınızda bunun hiç gerçekleşmemesi ne acı. Belki akademik olarak bir başarıya imza atar, ne bileyim adınıza bir gece düzenlenirse bir ihtimal çiçek hediye edilebilinir. Çünkü o yaşına gelmiş, güzelliğinin doruk noktasında bir erkek tarafından gelmiyorsa çiçek hiç gelmeyecek demektir.
siyah pantalon siyah tişört ve alakasız lakin yakışan bir ayakkabı kombini yapan biri, daima bende alışılmışın dışında bir üniforma giymiş hissiyatı yaratıyor. Güzel duruyor ama uzaktan sosyetik bir kuaförde çalışıyormuş gibi görünüyor. Siyah her zaman elit durur fakat kişiliği yansıtmadığı için etkili olmaz.
ben kendi kendime ingilizce konuşuyorum. yani iç sesim tamamen ingilizce. sokakta yürürken, bir şeyler araştırırken, hatta biri ile konuşurken bile bazen yanlışlıkla sesli söylüyorum belli belirsiz oluyor gerçi ama utanıyorum. ingilizcem çok iyi değildir aslında, hani gramer benim için her zaman çok zor gelir. Nedenini bilmiyorum, belki ingilizce konuşabilen diğer insanlarda böyledir demiştim ama hayır sanırım kimse benim kadar şapşal değil.
20 dakikadır sanki kriptolojiden çok anlıyormuşum gibi bir mantık çözümlemeye çalıştım, sıralı olarak artan ve tekrar eden sayılar var fakat tüm sayının sonlarına doğru tutarlılık kayboluyor. Rastgele yazılmış bir sayı değil bence ama bir dizi de değil. bir yerden kopyalayıp kopyalayıp yapıştırdınız mı artık ne yaptıysanız söyleyin de çatlamayalım.
çok sevdiğiniz bir yiyecek dahi olsa aynı şeyi her gün yediğinizde oluşan bıkkınlık hissi aslında beyninizin o yiyeceğin uzun süredir sizin yanınızda olup, bozulmuş olma ihtimaline karşı aldığı bir önlem.
Memeliler doğada yeterli besin bulamama kaygısı ile sürekli en fazla kalori ihtiva edecek besine yönelim gösterirler, aslında neredeyse hepimizin çikolatalı pastayı sağlıklıklı bir salataya tercih etmemizin temel sebebi de budur. Bir başka neden de karbonhidratların alındıklarında diğer besinlerden farklı olarak sürekli olarak vücuda yüksek seviyede dopamin salgılatmaları olabilir. Bir başka neden de alkol, nikotin veya sex gibi bağımlılık yapması olabilir. Her neyse zaten hepsi birbirleri ile ilişkili oldukları için kısaca her gün şeker yeseniz bıkmazsınız, yiyoruz da zaten.
Martin Pistorius adında bir adam çocukluğundan beri felçli olarak yaşamını sürdürürken bir anda iyileşiyor ve hatta evlenip kendi yuvasını dahi kuruyor. onun tüm hikayesini isteyener araştırabilir ama bu adamın yaşamı sürekli hastehanede geçiyor, Gençken gerçekten yakışıklı olan bu adam hastehanede bir kadının kendinden faydalandığını anlatıyor,
diyor ki "O esnada hissettiğim acizliği tarif edemem, isteğim dışında olay gerçekleşiyordu ve ben bu konuda hiç bir şey yapamıyordum. bu olay bende derin yaralar bırakmıştır."
Yurdum insanının erdoğan'ın her dediğini fazla ciddiye aldığını gösteren bir başlık daha...
Amaç "kafa yapmak ise" Az da olsa fermante olmuş şekerden dolayı teoride mümkün, pratikde zor olan eylem. Lakin bence o kadar fruktozdan sonra salgılanan insülin ile birlikte bünye kısa süreliğine dolaylı yoldan aptallaşabilir bence.
kanımca şu ana kadar geliştirilen en iyi (bkz: ai) robotu google dır. düşünsenize google'ın bütün iş yükünü insanlara yüklendiğini, işini insanlardan kat ve kat, hatta insanların yapamayacağı kadar daha iyi yapan bir yapay zekaya sahip. Tüm insan ırkının sonunu getirebilirler mi bilmiyorum ama 1800'lü yıllardan beri pek çok alanda teknoloji, istihdamın sonunu getirebileceği aşikar.
yapmayın, etmeyin, anlattığınız kişi hikayenizle inanın bir nebze dahi ilgilenmiyor. Öyle ki rüyanızı güç bela sabırla dinledikten hemen sonra "geçen ben de şöyle bir rüya gördüm.." şeklinde başlayıp kendi rüyasını anlatıyor. Tabi sizde onun rüyasıyla ilgilenmiyorsunuz. demem o ki hiç uğraşmayın kendi hayal dünyanız size kalsın.
önemli not: eski sevdiceğinizin size "dün gece seni rüyamda gördüm" cümlesini duyduğunuz anda ortamda kaçın biliyorsunuz ki pek hayırlı şeyler görmemiştir. Tabi sıkılmadan dinlenilebilecek tek rüya çeşididir o ayrı, başrol sizsiniz çünkü...
Bir adam doktor ise mutlaka ama mutlaka bunu dillendirir. aynı vejetaryanlar gibi "Ben et yemiyorum biliyor musun? Ahahah"
Bana ne lan! "merhaba hede hödö... ben doktorum belirtmek isterim" demesen şaşardık. girdiği her ortamda, konuştuğu her yeni kişiye kendinin doktor olduğunu söyleme çabaları gerçekten bayıyor. Ben ekşi yazarıyım bana tapın söylemini şu ana kadar bir kez duydum, o yüzden bu versus da açık ara doktor egosu galip çıkar.
alabilceği olası tepkilerin cinsiyetine göre değişiklik göstereceği açıktır. oysa ne çok isterdim yanlış da olsa doğru da olsa böyle şeyleri ailemle konuşabilmeyi, sonuçta sizin evladınızdır. sizin genlerinizi taşıyor, bunca yıldır sizin eğitiminizi alıyor ve sizi taklit etmeye çalışıyor. eminim ıslak odunu çıkarmadan önce oturup konuşsanız muhtemelen ortak bir fikre ulaşırdınız.
bim'de sıcak, cana yakın bir ortam vardır. oradan alışveriş yapmanın da bir esprisi.. bim poşetleri ile nice caps ve nice vinelar hazırlanmıştır. Bim cell olsun, le cola'sı olsun kendine has arkadaş ortamında sıklıkla dalga geçilen bir çok markası dahi mevcuttur. (bkz: bim de satılan prezervatif)
Unutmayın iyi yerden alışveriş yapıyorsunuz, A101 size bu tarz ayrıcalıklar sağlayamaz.
zall'dım çayıra mevlam kayıra.
bir zall attım pencereye tık dedi.
zallımın kızı gel etme eyleme.
adam öyle bir zalldı ki çakmak çakmaya korktuk.
kimse kimsenin zallı'ına karışamaz.
zallan yuvarlan.
zall zall konuşma be kadın.
aşığım ulan! nasıl söyleyeyim daha sana?
deli gibi aşığım hemde, kulunun kölenim anlasana!
sevgimi heba ettin be adam. önemsemedin hiç bir zaman.
Hala mı özlenir bir insan, lakin gurur bizi uzak tutan.
yazarlara ateş edercesine seri eksi vererek öldürebileceklerini mi sanıyorlar, yoksa bastırılmış duygularını mı tatmin ediyorlar? Her türlü eziklik. "Al sana pis yazar, bunu da al dıkşın dıkşın..." https://galeri.uludagsozluk.com/r/775799/+
edit: siz siz olun "içerisinde eksilenmek adı geçen bir başlığa yazı yazmayın, inadına eksileniyorsunuz."
kadın hocam ise gayet normal karşılayıp dikkate alacağım, lakin aksi durum söz konusu ise, iyi niyet adı altında sözel tacize uğradığımı düşüneceğim olay. çünkü yabancı bir erkeğin ahlaken kolay kolay bunu söyleyememesi gerekir.