oğluna bilgisayara çok baktığı için fırça atan, ama saatlerce televizyon başında kalmaktan imtina etmeyen seda sayan, kadın programaları v.s saçmalıları kendisine şiar edinmiş, hem çekirdek çitleyip, hem tv seyrederken aynı zamanda çevredekilere laf yetiştirip hem de çocuğuna fırça atma özlelliğine sahip dişi ebeveyn tavrıdır.
"aman oğlum olur mu hiç, gözlerine yazık olur, sakın ha!" diyerek ailenin sürekli baskılarına büyük bir inat ve inançla göğüs geren, sanki lens üreticileriyle ortak çalışıyormuş gibi ısrarla göze zarar vermediğini kanıtlamaya çalışan, "bu gözlüklerle kız tavlama oranım cidden düşük" fikrine sahip olma yönüyle de bizleri şaşırtan, ömür boyu gözlük gibi ağır bir aksesuarla dolaşmak istemeyen, karşı çıkanlara ısrarla "madem öyle, niye güneş gözlüğü takıyorsunuz lan! siyah olunca başınız göğe mi eriyor?" diye tepki gösteren gencimizin lensin gözlükten daha doğal bir görünüm sergilediği düşünülürse takdir edilmesi gerek tutumudur.
türkçe'nin hasını kullanan, örümcek kafalılara her şeyin gönülden olduğunu, şeklin pek bir önemi olmadağını vurgulayarak haddini bildiren alkışlanası varlıktır.
vizontele filminde deli emin'in tv'yi ilk duyduğunda "şerrefsizim benim akılma gelmişti;gerçekten" dediği bölümün kumanda diye bir mucizenin var olduğunu öğrenen zavallı küçüğün kafasında yer ettiği zaman dilimi.
küçücük bir masa bile alamayan, içlerinden birinin bu fikri sunmasıyla diğerlerinin "bırak baba, o parayla bara gideriz" , "lan oğlum, bırak masayı da koş şurdan iki paket cigara al" ya da "al işte, ikinci annem" şeklinde tepki verdikleri etrafındaki eşyaları en etkin kullanma sanatının baş mimarları olan zavallı öğrenciklerin yapmış olduğu şirin eylem.
oluşan durum sonucu, sessiz sedasız ordan uzaklaşarak küçüğü utandırmaması gerekirken "evladım sen daha yatmadın mı?" şeklinde tepki vererek çocuğunu utandıran ve gözü açık bir ebeveyn olduğu hissini yaymaya çalışan, küçüğün cesaret edip de "sen niye hala yatmadın baba" diyemediği gereksiz gecegezici...
o katliamda katledilmek istenen sanatçılar arasında olan "arif sağ" ın açıklamalarını okumanızı öneririm. dünyaya at gözlüğüyle bakmayın artık. aşağıdaki link tıklanarak aydınlanacağına inandığım konu: http://www.turktime.com/h...E-ARIF-SAG-KONUSTU-/60403
oturduğu mekanın ve bilhassa fiyatlardan haberi olamayan dalgın arkadaşımızın, fiyat listesine baktıktan sonra "anasını... ulan ne yapacağız şimdi" edasıyla garsona verdiği cevaptır.
aslında her hareketiyle kendini ele veren, bedeninde mevcut bulunan fazlasıyla cebe rağmen elindekileri bilinçli olarak cebinden mahrum bırakan, çevreden bakanların "sünepe!" diyerek iğrendiği fakat kendisinin bunu "vay be çocuğa bak..." şeklinde anlayan, elindekilerle yarı dilenci-yarı işportacı havası veren "herkesin elindeki kendine" dedirten tip.
insanları bezdirmek için geliştirilmiş, "ulan bir daha okursam" dedirten, hatta avrupa birliği ve abd karşıtlarının daha ileri giderek "aga kesin bu adb'nin oyunu" şeklinde hakkında komplo teorileri üretilen zayıf, cılız sistemcik.
bütün ilkokul yıllarımızı "acaba bugün pasta çörek dağıtırlar mı?" diye geçrdiğimiz ama ümitlerin hep yerli malı haftasına kaldığı etkin olmayan faaliyet.
"yeter lan bıktım sizden. çamaşır bende, bulaşık bende, kale bende,taç çizgisi-tirübün bende. bu takımı ben mi kurtaracağım anasını satayım .al atmıyorum işte." tepkisinin başkahramanı.
sayıları giderek azalmaya başlayan meralardan toplanmış, evrim sürecine girmeleriyle otlanma sürecini yarıda bırakarak geziye çıkmış, eskeza ellerindeki tek meteryalin ismail yk olduğuna inandığım, içgüdü denen itekleme devresinin harekete geçmesiyle başlarını hafif hafif öne-arkaya sallayan, önlerindeki müzik çalara "şuna bak lan bizim sürüden daha çok ses çıkarıyor" diyen insan görünümlü "şey"ler...
hesap gelene kadar ukala bir tavırla sırıtan, artık son lokmaları ağzına sokuşturuken garsona, sırf hava olsun diye "hesap" diye seslenmek yerine eliyle "hesabı getir" işareti yapan, hesap gelince içinde gizli bir mesaj varmış gibi çevreye sakin bakışlar atarken diliyle ağzının içini karıştıran, kredi kartını hesap defterinin içine sokarken yemeğe davet ettiği bayanlara "oha... hollanda ineği misiniz ulan? ne yediniz bu kadar?" dermişçesine bakan görmeye alışık olmadığımız insan tipi...
görevli melek: bu sefer olmadı. sizi şöyle dışarı alalım. cehennem'den sonra inşallah.
bizimki:aman çok da bayılmadım. huri huri dediniz, o kadar ibadet ettik. şu muameleye bak.
görevli: ne be, bi dua ettin diye koynuna mı gireceklerdi?
bizimki: o zaman reklamlarda niye boyuna huri oynatıyorsunuz kardeşim.
görevli: uzatma lan işte, kovuldun.
bizimki: hayır ben istifa ediyorum.