sık sık mesaj kutumu övgü dolu sözlerle yeşillendiren yazarlardır.. Ne kadar güzel oldukları hakkında malumatım olmasa da..
güvenemediğim için cool takılma stratejisi izliyorum..
siz de öyle yapın demiyeceğim..muhtemelen size tek bir mesaj bile gelmiyordur. Vasat yazarların kaderi vasat bir hayat..
misyonunu çoktan tamamlamış uzatmaları oynayan sözlüklerden yalnızca bir tanesidir..
yeni trendlerden dolayı kendi alanının en iyileri ayakta kalıyor.. forumlar,bloggerlar,sözlüklerin dönemi yavaş yavaş kapanıyor.. bu alanlarda sadece o aalanın en iyisi yaşayacak diğerleri tamamen ölecek..
uludağ sözlük de azalarak bitecektir..
tespit yaptığını zanneden bir yarı cahilin derinliği olmayan bir bilgiyi buraya taşımasından ibarettir...
Gerçekte bu inanç çok daha eskiye hatta sümerlere kadar dayanır..
Sümerin aşk tanrıçası inanna Çoban tanrısı Dumuzi ile evlenir. Bir süre sonra tanrıça, kız kardeşi yeraltı tanrıçası Ereşkigali ziyarete gider. Yeraltına giden, kurala göre yeryüzüne çıkamaz. Tanrıça bunun kendisine uygulanacağını düşünemez ama yine her ihtimale karşı vezirine eğer üç gün içinde dönemeyecek olursa tanrılar meclisine gidip kendisini kurtarmaları için yalvarmasını söyler.
Geçekten tanrıça geri dönmeyince veziri söyleneni yapar ve bilgelik tanrısı Enkinin yardımı ile yeraltından çıkabilir, fakat tanrıçanın, yerine birini bırakması gerek. Tanrıça ve yerine birini götürmek üzere gelen yeraltı cinleriyle, yerine gönderecek kimseyi bulmak için çıktıkları yeryüzünde dolaşmaya başlarlar. Tanrıçanın kaybolmasından bütün tanrılar çok üzgündür, kimseyi kıyamaz vermeye tanrıça. Kocasının bulunduğu yere geldiklerinde, Dumuzinin karısının yokluğundan hiç etkilenmemiş olarak tahtında yan gelip oturduğunu gören tanrıça, büyük bir kızgınlıkla alın götürün bunu der.
Cinler yaka paça, vura döve tanrıyı götürürler yeraltına. Tanrı oradan çıkmak için bir hayli uğraşır ama bir türlü başaramaz. En sonunda Dumuzinin kız kardeşi rüya tanrıçası tanrılar meclisine giderek kardeşi yerine yarım yıl yer altında kalmayı kabul eder ve böylece Dumuzi yarım yıl için yeryüzüne çıkar ve karısı ile birleşir. Bu birleşmeden yeryüzüne büyük bolluk gelir. Tahıllar büyür, hayvanlar yumurtlar, doğurur.
Bu tam baharın başladığı gün ve gecenin aynı uzunlukta olduğu günlere rastlar. Bu birleşmeyi zamanın kralı ile bir baş rahibeyi evlendirerek büyük şenliklerle kutlar Sümerliler. Bu şenlikte Sümer ozanları, müzisyenleri tanrının ağzından tanrıçaya, tanrıçanın ağzından tanrıya, onların yerine kral ve rahibenin birbirlerine çeşitli sazlar eşliğinde açık saçık şiirler, şarkılar söylemişler. Bu törenlerin Filistine geçerek kral Süleyman zamanında kutlandığını, onun zamanında yazılan Sümer şiirlerine benzer şiirleri, Tevrat Neşidler Neşidesi Bab 2:5-6 de bulmamızdan anlıyoruz:
Kuru üzümle bana kuvvet verin, elma ile canlandırın!
Çünkü aşk hastasıyım ben,
Sol eli başımın altında olsun,
Sağ eli beni kucaklasın!
Sümerde:
Sevgilim kalbimin adamı,
Sağ elini kadınlık organıma koydun,
Sol elin başımı okşadı,
Ağzımı ağzına dayadın,
Dudaklarımı başına bastırdın.
işte Dumuzinin yer altından çıkışı, tanrıça inanna ile birleşmesi, bunun sonucu ortalığa bereket gelmesi, bütün Asya halkları arasında yeni bir gün Nevruz olarak kutlanmış. Bu bir taraftan yeniden doğuşu, diğer taraftan bolluğu bereketi simgeliyor.
Anadoluda kırlarda, Tahtakuşlar köyünde mezarlıkta kutlanan Hıdırellez şenlikleri de buna dayanıyor. Hızır ile ilyas peygemberin birleşmesi olarak algılanan bu gecede iki yıldızın birleşmesi beklenir. Bu iki yıldız Dumuziyi simgeleyen çoban yıldızı ile Tanrıça inannayı simgeleyen Venüs yıldızıdır.
Bu şenlikler Avrupaya geçerek Anglosaksonlar arasında ilkbahar tanrıçası Estor bayramı olarak kutlanmış. Estor= iştar= inanna. olarak Sümer bereket kültünün sürdüğünü görüyoruz. Saksonlarda bu tanrıçanın simgesi tavşan. Bu yüzden tavşan kutsal sayıldığı için bazı çevrelerde hala eti yenmiyor. +325 de iznikde toplanan konsülde Asyadan gelen Türklerin getirdiği ve Hıristiyan olan halklar tarafından sürdürülen bu geleneği kaldıramıyorlar. Onun yerine Dumuzinin yeraltından çıkması isanın yeraltından çıkması na döndürülerek Easter, Ostern Bayramı olarak boyalı yumurtalarla kutlanmaya başlanıyor. Dumuzi adı takvimimizde Temmuz, Türkmenistanda yaz ayları Tomuz adı olarak sürüyor.
hem laik hem de müslüman olunabilir orta yolculuğuyla oportünizmin dibine vurarak kendini kandırmaya çalışan hamidoların yüzlerine çarpılması gereken gerçek...
gerçek islam kadınların kayıtsız şartsız köle olduğu bir sistemdir..
bunun dışında bir şey söyleyen ya islamı saptırıyor ya da eskidiğini düşündüğü için reforme ediyordur..
çoğu insan çok parası olsun ister.. aklına geldikçe saçma sapan piyango loto hayalleri kurar.
ama hayal dünyası da bir o kadar zayıftır ki gerçekten bu kadar parayı ne yapacağı konusunda hiçbir yaratıcı fikre sahip değildir.
Şunu yapacam bunu yapacam diyenlere aldanmayın..
atıp tutanların %80'i ev araba eksenli hayallere sahiptir..
en iyi ihtimalle bol bol gayrımenkul alır bir kısmını kadınlarla harcar, geri kalanını çakallara kaptırır..
büyük kısmı da 10 sene içinde don gömlek sap gibi kalır ortada..
adolf hitler seçimle gitmemiştir...
Müttefik güçlerinin darbesiyle ( savaşı kazanmasıyla) intihar etmek zorunda kalmıştır.
Hitler iddiayı çürütmez bilakis destekler..
akp'ye muhalif olduğunu söyleyip kurtuluşu bu adamda görüp arkasına takılanları fazlasıyla pişman etmiştir.
Maalesef türkiye'de göt kıllarının alternatifi olarak ortada dolanan seçmenlerin birçoğunda da gram akıl yok..
bu adamın ciddi ciddi seçim kazanacağına inanmış olmak ve bunun uğruna savunulduğu iddia edilen değerlerin hepsini bir çırpıda çöpe atıp şimdi de g.t gibi kalmak nasıl bir duygudur onlara sormak gerek..
klasik akp stratejisi..
muhalefet partisiymiş gibi bir şeylere karşı savaşıyor izlenimi vermek prim yapıyor ülkede..
Hem o zaman neden akp'ye oy vermemiz gerektiği konusunda yeni bir sebebimiz oluyor.
Bu durum akp seçmenini diri tutan birşey..
Dikkat ederseniz her seçim döneminde akp'liler 'oyunu bozmaya' 'millet gereken cevabı sandıkta verecek' nidalarıyla sandığa gidiyor.
Ülkenin ele geçirmedikleri tek bir kurumu kalmamasına rağmen bu değişmiyor..
oysa pasif kalıp gelen eleştirileri yanıtlamakla yetinirseniz bu seçmen üzerinde acizlik yaratan bir durum haline geliyor.
gezi olayları 17-25 aralık hırsızlık operasyonunda hükümetin karşı atağa geçmesi tam da bu yüzdendir..
bu tür konularda konu her seferinde osmanlı'ya gelir. bu cahil iktidarın cahil seçmenine aşıladığı büyük yalanlardan biridir akp'nin osmanlı ruhunu şaha kaldırdığı yalanı...
imparatorluk ile ulus devletin farkını sistemini yapılanmasını bilmeyen, imparatorlukların sonunu dünyadaki hangi siyasal ve sosyal olayların getirdiğini bilmeyen cahiller, kuru sıkı atmaya devam ediyorlar..
osmanlıcılık oynayarak osmanlı ruhu geri gelmez.. sınırın belli,toprağın belli,anayasan belli. adı kemalizm imiş başka birşeymiş mühim değil.. tipik bir ulus devletsin..
cumhuriyet devrimlerini kaldırmak ya da cumhurbaşkanı seçiyorum diye devlet başkanı yani sözde padişah seçiyormuş gibi yapmak da hiçbir şeyi değiştirmez..
akp muhaliflerini osmanlı düşmanı bizanslılar olarak ilan etmek yüzeyselliğin dibine vurmaktır..
güzel kardeşim sen önce osmanlı devletinin roma imparatorluğunun devamı olduğunu bir öğren gel...
onu öğreninceye kadar senle tarih konuşanın senin kadar aklı yoktur..
o çok bayıldığın fatih'in bizans kültürü hakkında söylediklerini ve çalışmalarını bir incele..
bu düz sığır adamların fatih deyince iki şey aklına geliyor..
biri fetih (istanbul) diğeri ayasofya... tarihi şekillerden simgelerden anlamaya çalışan insanlara rte'nin şu an halife olduğuna bile inandırabilirsin.
akp bunu çok iyi bildiği için ne verse ne söylese gidiyor.. karşıda bunların ağzının içine aval aval bakan bir cahil sürüsü var çünkü..
Asla cevabı bilinemeyecek hakkında akıl yürütme yapılmayacak bir iddiadır.
Çocuğa dünyaya gelmek istiyor musun diye sormadığımıza göre dünyaya gelip gelmek istemediği hakkında bir bilgimiz olmuyor..
Zaten sorulacak bir şey de bir muhatap da yok ortada...Tipik bir mantık hatası...
Aynı mantıkla çocuk dünyaya getirmemek de bencilliktir çünkü ortaya çıkacak olan ürün (çocuk) belki sorduğumuzda evet istiyorum diyecekti..
Bu durumda sen isteyen birini kendi aklınla çocuk yapmayarak dünyaya gelmesini önlemiş oluyorsun..
Bu sikindirik yaklaşıma göre bu da bencillik olabilir..
AKP BiR GÜN GiDER cemaat kalıcıdır diyenlere
cemaat bir gün gider Türkiye Cumhuriyeti kalıcıdır diye cevap verilebilir..
Türkiye Cumhuriyeti kalıcıdır diyene de kalıcı olan devlet değil Türkler'dir / Müslümanlardır da denebilir..
Neticede kalıcı olan bir şey yok evrende her şeyin bir sonu var...
Hatta dünyamız, galaksimiz ve samanyolu için de bu böyle..
Fakat insan ömrü için AKP'nin 15 yıllık iktidarı çok uzun bir zamandır..
insanın bu olayları anlamaya başladığı yaş 15 olsa 65 yıl da yaşasa
Hayatının nerdeyse üçte birini akp zulmü altında geçirecek..
Bu yüzden akp kalıcı değil önermesi bir teselli olmaktan çok uzak..
burada verilen pinoche örneği ile ilgili olarak
pinoche'ye karşı suikast girişimi de dahil her türlü halk ayaklanması yapılmıştır..
Buna rağmen senelerce çok geniş ayaklanmaları demir yumrukla bastırmaya çalışmıştır..
Nihayetinde ekonomik kriz içinde olan ülkedeki kitleler daha azgın hale gelince pinoche mecburen seçim kozunu oynamış ve kaybetmiştir..
Şayet gitmeseydi öldürülücekti..
gitmeden önce dahi yargılanmamak için bir sürü kendini koruyan kanun çıkarmıştır.
Nihayetinde dediğime geliyor.. AKP seçimle gitmez...
Büyük ekonomik krize bağlı halk ayaklanması görünürdeki tek yoldur...
Herkesin kafasına kazıması gereken gerçektir..
Ülkemiz özelinde %10 barajının kaldırılması gerektiği tartışmalarına iktidar mensupları bu bir anayasa darbesidir demişlerdir..
Bugün için AKP'nin elinde yeterli oy olabilir.. Ama olmadığı durumda dahi bir sürü alavare dalavere ile çıkarılacak abuk sabuk kanunlarla
YSK'nın etkisezleştirilmesiyle vs... akp iktidarda kalmaya devam edecektir..
Yani tarih bize göstermiştir ki gitmemek üzere gelen iktidarların devrilmesi için iki yol vardır...
Ya darbe ya da halk ayaklanması..
Bu darbe bazen içeriden bazen dışarıdan olur..
Halk ayaklanması ise yaşanacak olan büyük ekonomik krize rağmen koltukta oturmaya devam edenlere karşı yapılır..
Sözün özü muhalefet partilerinden medet uman varsa çok bekler...
Sadece islam değil tek tanrılı olan hiçbir din barış dini olamaz..
Yapısı gereği tek tanrılı dinler hem otoriter hem de totaliterdir..
Otoritenin olduğu yerde hoşgörü olmaz..
Akp döneminde meşhur olmuş kerameti kendinden menkul yepyeni bir yazarcık daha...
Cümle kurmayı dahi bilmeyenlerin yazar diye anıldığı günlerden geçiyoruz..
Kahvede oturan Mehmet Amca kalitesinde tespitler yapıp kendisine
siyasi bilimler ve tarih bilimleri uzmanı demesi durumun absürtlüğünü yeterince ortaya koyuyor..
Geleceğin Rasim Ozan'ı olmaya aday..
Geleneği din zanneden müslümanlar tarafından, Kuran-ı Kerim de ve hatta uyduruk hadis kitaplarında dahi böyle bir kandilden bahsedilmediği halde ısrarla islam dininin vazgeçilmez bir farzıymış gibi kutlanan gece..
Gezi olaylarında ölenleri anma etkinliklerinde mum yakanları Hristiyanlıkla suçlama cahilliğini gösterenlerin kandil ve mum yakma arasındaki ilişki üzerine düşünmemesi ayrı bir cahillik tabiki..
Bu zamana kadar aklı başında az bucuk kafası çalışan herhangi biri için tek bir olumlu özelliğine dahi rastlanmamıştır..
Lakin illa güzel birşey bulmak için kıçımızı sıkarsak, kitleler kul,köle haline getirilerek nasıl köpekleştirilip koşulsuz itaat etmesi sağlandığını canlı olarak görmememize vesile olmuştur.
Faşizmi kitaplardan okuyarak değil; Canlı olarak yaşamak kuşkusuz önemli bir kazanımdır..
herhangi bir gecede içki etmekten farklı değildir. Miraç kandili diye bir kandil olmadığını gerçeği öğrenmek isteyen her kişi rahatlıkla öğrenebilir.
ama dinciler yalanlar dünyasında ısrarla yaşamak konusunda özel bir çaba sarfederler.
herhangi bir gecede içki etmekten farklı değildir. Miraç kandili diye bir kandil olmadığını gerçeği öğrenmek isteyen her kişi rahatlıkla öğrenebilir.
ama dinciler yalanlar dünyasında ısrarla yaşamak konusunda özel bir çaba sarfederler.
Gölcük Depremini,Gölcük'teki askerlerin içki içmesine ve türban meselesinde takınılan tutuma bağlayan zırcahillerin torunlarının iş kendilerine döndüğünde bilime sarılabileceğini göstermesi açısından önemli olmuştur.
Bu akşam Fatih Belediyesi'nin düzenlediği sempozyumda ülkücüler trafından gerçekleştirilen eylem.
Etkinliğe katılanların nerdeyse tamamının protesto için gelmesi de Nagehan için acı bir ders olmuştur..
(bkz: #18529559) Olacakları 15 gün önceden yazdığım yarışma. Bunları bilmek için müneccim olmaya gerek yok. Biraz siyaset bilin yeter.
Bu yarışmada ortaya çıkan sonucu görüp de "bizim halk neden böyle yapıyor" "bu nasıl olur" bıdı bıdısı yapan safların uyanmalarını temenni ederim.