hemen hemen açılan her başlıkta illa bir dokundurma istediği duyan yazarların bıktırması sonucunda diğer yazarların artık isyan etmesi durumunda söyledikleri sözdür. izmir şehrine ve içinde yaşayan insanlara karşı duyulan sonsuz nefretin sebebi bilinmemekle birlikte oldukça saçma bulunmaktadır. ülkede başka hiç şehir ve yaşayanları yokmuş gibi devamlı izmir'e karşı tarifsiz negatif düşünceler barındırılmaktadır.
söylenecek olan bir şeylerin olduğunu ama söylenecek yöntemin bulunamadığını belirten çok açıklayıcı ve açıklayıcılığının yanında bir dolu soru işaretini barındıran cümledir. kişinin saklamış olduğu gerçekler vardır. karşısındakinin sorduğu sorulara bir şey yok der geçiştirir ama içinden söylesem mi, söylemesem mi, söylersem ne şekilde söylerim diye düşünür durur. kendine ve karşısındakine işkence yapmaktan başka bir şey değildir yaptığı. söylesin kurtulsundur efendim.
iş bulduktan sonra kişinin sevinçle veda edebildiğine dair söylediği ilk sözdür. kişinin vedayı en coşkulu yaşadığı tek durumdur. bunu 2 yıl öncesinde söylemiştim ama sonu hüsran ve itici iş koşulları olmuştu. umarım şimdi yapmış olduğum veda hayırlara vesile olur. iş arayan herkese bol şanslar diliyorum.
çoğumuzda olan bir durumdur. nedendir bilinmez ama bu şekilde davranıldığında karşınızdaki insanın kalbinin temizliğinden ya da kişinin saflığından olsa gerek tanrı bile razı gelmediği için bazı şeyleri gözüne gözüne sokuverir insanın. sonra da siz o insanı kandırdığınızı sanarak hayal dünyanızda devam edersiniz yalanlarınızla yaşamaya. bu şekilde hayatına devam eden insanlara dürüstlük ve vicdan diliyorum.
kanımca pek az olan şarkılardır. her şarkıcıya nasip olmaz bu durum. belki bazılarına çok kroca gelecek ama, hala selami şahin'in ben sevdalı sen belalı şarkısını dinlediğimde ilk gün dinlediğimde duyduğum beğeniyi tekrar tekrar yaşıyorum. her şarkısı olmasa da bu şarkısı pek bir güzel, pek bir manidar.
son 2 aydır ara ara hissettiğim durumdur. aslında bazı şeyler gayet yolunda gitse de eksikliğini hissettiğim durumlar da varlığını sürdürmekte. işi bırakmış olmam, bazı planlarımın yarım kalması bunu tetikliyor ama bunun yanı sıra da yaşadığım hayat aslında güzel. tek fark dış dünyadan daha fazla kaçar hale gelmem. daha az insan daha az sorun gibi geliyor. öte yandan arkadaşlarımın daha doğrusu en yakınım olan iki kişinin bana gerçek dışı bir şekilde destek olması, hep yanımda olması beni oldukça mutlu ediyor. neyse geçer bu durumlarda diyor önümüzdeki maçlara bakacağız diyoruz.
anlamsız bulduğum ve ömrüm boyunca da anlamsız bulacağım tavırdır. hayırdır ne bu havalar dedirten zaman zaman değil de olduğu her an insanı çileden çıkaran davranış bozukluklarıdır. bundan önceki iş yerimde de bu tarz davranışlarla karşılaştım ama orada eşşek sürüsü kadar olduğumuz için birisi muhakkak teselli ederdi. ama şuan avuç içi kadar odanın içinde sadece 2 kişi olduğumuz için teselli edecek olan insan evladı yok. bir bayan olarak sadece 1,5 yıllık iş tecrübem olmasına rağmen varmış olduğum nokta şudur ki bir iş yerinde bayan sayısı olabildiğine en aza indirilmeli hatta kaprisli hatunların hiçbirisinin yüksek mercilerde çalışmaması gerekmektedir. eğer illaki çalışacak olan kişiler varsa lütfen terbiyenizi ve egonuzu eğitin ondan sonra milletin başına geçin. bu sayede belki huzur seviyesi artar.
artık açıklama yapmaktan yorulmuş, bıkmış insanın söylemidir. karşısındaki kişinin algıları o kadar kapalı olacak ki, yanlış anlaşılmaya bile müsaade edecek kıvama gelmiştir.
etrafınıza dolan art niyetli insanların yaptıkları yorumların neticesinde masumca yapılan ve aslında yapıcı olan eleştirileri anlayamayacak duruma gelmektir.
böyle saçmalık mı olur ya diye kendi kendine devamlı sorunun sorulmasına neden olan durumdur. bu ne fesatlık, bu ne terbiyesizlik, bu ne vurdumduymazlıktır ya. yazıktır günahtır ya el insanı bile birbirine bu kadarını yapmıyor. ne rezil bir durumdur bu. kimse yaşamasın bu durumu.