khal drogo azmanıyla khaleese pıtırcığının aşkını anlatacak film. sinan çetin projesi. khaleese' nin ejderhaları yerine de tarkan filmindeki ahtapot kullanılacak diyolla.
bobilerin, kendi paralel evrenlerini yaratacakları ortam. zekice düşünülmüş bir aktivite. zamanla çok eğlenceli şeyler olacak gibi.
--spoiler--
bobiler.örg paralel evrenine hoş geldiniz. nasılsınız? biz hemen iki paraleldeyiz.
paralel evrenimizdeki her şeyi sıfırdan kendimiz tasarlıyoruz. user generated evren! cisimleri, canlıları, insanları, mekanları, olayları, paradoksları vs. her şeyi sıfırdan yapılıyor. cillop.
şu ana kadar paralel evrenimizin %0.00000000017 si tamamlandı. (13755 / 8091157230253631). bir kısmını da içine geçince parça parça tamamlayağız. eğer photoshop biliyorsanız tasarlama işine siz de bir el atın. sonra buralar çok değerlenecek.
şu anda evrenimizde 345 canlı türü, 2161 insan, 1577 farklı cisim, 6575 kavram, 1032 ürün, 214 olay, 257 kurum, 833 mekan, 761 eser sıfırdan tasarlandı. ama henüz evrenin derlenmiş ufak bir parçasını gezebiliyorsunuz.
bu arada, aslında bizimki değil, sizinki paralel. alınmıyorsunuz inş.
--spoiler--
gençliğimizin planking e karşı başlatmış olduğu yeni akım. şimdilik pek hayranı olmasa da, sonradan yardıracakları kesin. ama ben yine de kapıya tırmaniying aktivitesini daha çok destekliyorum. çocukluğumuzun en büyük eğlencesi.
sigara kokusuna birebir. küllüğe 3 - 4 tane atıldığı zaman, izmarit kokusunu bir nebze olsun azaltıyor. özellikle yanmakta olan sigarayı yanında tuttuğunuz zaman daha da etkili oluyor.
dünya çapında milyarlarca dolar olan porno edüstrisi için atılması gereken adım. bilgi üniversitesi önderliğinde hayata geçirilebilir. zerrin egeliler ve aydemir akbaş meslek lisesi çıkışlı öğrenciler sınavsız geçiş hakkına sahip olabilir. öss de barajı geçmek yeterli olacaktır. meslek lisesi çıkışlı olmayanlar özel yetenek sınavıyla alınırsa gayet uygun olur. hatta kuyruk olur.
olaylar karşısında çaresiz kalan ve sorunları çözmek yerine yazar alımını kolaylaştıp istasistiki popülarite yapan sözlük moderasyonuna karşı, uludağsözlük yazarlarının başlatması gereken kampanyadır.
2006 yılından bu yana, sözlüğün gelişimine uzun süre şahitlik eden birisi olarak söyleyebilirim ki; çöktük. evet resmen çöktük. sözlük sözlüklükten çıkıp inci sözlük - forum - anket karışımı birşeye dönüştü. tabi ki bunun dönüşümünde moderasyonun yetersiz kalmasının etkisi çok fazla. fakat güzel sözlüğümüz buna çare getireceğine, bunu yapan yazarların önünü açacak şeyler yapmışlardır sürekli. herkesi gammaz yapmakla bir yere varacağını sanan moderasyon, gammazlanan entry lere bakmakta da yetersiz kalmıştır. zaten bu önceden öngörülebilecek birşeydi. neden yapıldığı hala merak konusudur ki hiçbir işe yaramadığı da apaçık ortada.
bunu göremeyenler veya merak edenler, açsın uludağsözlük başlığını okusun. hatalı başlık açma, tanım yapmadan entry girme, noktalama işaretleri kullanılması hakkında uyarılar mevcut. dikkat edecek olursanız bu entry ler defalarca girilmiş ve moderasyon tarafından değil, bizzat yazarlar tarafından girilmiştir. yani içimizde çaba gösterenler var. karşılarında ise bu çabaya uymak istemeyen binlerce yazar ve kayıtsız kalan bir moderasyon var. emekler çöpte yani.
bu kötü gidişe acilen son verilmeli! açılan başlıklar, girilen entry lerin çoğu içler acısı. forum / chat tarzı entry ler almış başını gidiyor ve buna kayıtsız kalınıyor. birşeyler unutuluyor sanırım; burası inci değil, burası forum değil, burası sözlük. burada bilgiler, yorumlar, görüşler paylaşılır ve medeni olarak tartışılır. aksini yapan sözlükten uzaklaştırılır veya bir daha yapmaması için uyarı verilir.
şu sözlükte adam gibi yazı yazan, sözlüğü gerçekten sözlük yapan yazarlar olmasa buranın inci sözlükten farkı kalmaz. sözlüğü sözlük yapan bu sözlükçülerdir. bende diyorum ki; madem gerekli önlemler alınmıyor, biz gerçekten sözlükte yazmak isteyen yazarlar birşey yapalım. bu gidişatın farkında olmayan veya gidişat umurunda olmayanlara tepkimizi koyalım. bir süre kafa iznine çıkalım mesela. sözlüğün kalitesizliği daha fazla ortaya çıksın. gözüne girmesi gerekenlerin daha çok gözüne girsin. artık olayın farkına varıp, bir şekilde buna bir son verilsin. yeniden sözlük olalım...
not: işin farkına varmak için sadece sol frame deki başlıklara bakmak yeterli olacaktır. hala görmedim diyorsanız başlıklardaki entry leri okuyup, dehşete kapılabilirsiniz.
edit: fikir paylaşımı için özel mesajla haberleşebiliriz.
hadsizlik etmişiz. özür dilerim padişahım (!). ay pardon.
demokratik (!) toplum partisi genel başkan vekili emine ayna' nın konuşmasında yaptığı şeylerden biri. konuşma şöyle;
"Sorun, sadece ekonomik ise aynı sorunu yaşayan Egeliler neden dağa çıkmıyor? Başbakan paketler açarak Amed'i (Diyarbakır) fethedeceğini sanıyordu. Ama halktan cevabını aldı. Kızları, oğulları dağda olan bu halk kuru ekmeğe kanar mı?" dedi. Ayna, terör örgütü elebaşı Abdullah Öcalan'dan yine 'sayın', PKK'lı teröristlerden 'gerilla' diye söz ederek, AKP'deki Kürt kökenli milletvekillerinden Öcalan'ın, 'Hakikatleri Araştırma Komisyonu' önerisini değerlendirmelerini istedi, "Gerillaları sosyal ve siyasal hayata dahil edecek çözümü projelendirerek bu sorun çözülür" diye konuştu.
ne denir ki şimdi buna. biri çıkar şehitlere kelle der, öteki çıkar terörist e gerilla der. doğru düzgün bi insan evladı yok mu şu siyasetin içinde.
4000 yıl önce sümerler tarafından yazılan, sümerolog profesör doktor samuel noah kramer'ın bulduğu, 7 kıtadan oluşan şarkıdır.
tahminlere göre sümer kralı suşin için seçilmiş gelinin krala yazdığı aşk şiiriymiş. kramer öyle diyomuş. ilk 2 kıtasını da nah şu alt tarafa copy-paste yapıyorum.
"Güvey kalbimin sevgilisi,
Güzelliğin büyüktür, bal gibi tatlı,
Arslan, kalbimin kıymetlisi,
Güzelliğin büyüktür, bal gibi tatlı.
Beni büyüledin, önünde titreyerek durayım,
Güvey, senin tarafından yatak odasına götürüleyim,
Beni büyüledin, önünde titreyerek durayım,
Arslan, senin tarafından yatak odasına götürüleyim."
yakında özcan deniz bu kız için şarkı yaparsa yadırgamayın, sevin, sayın, hatta gidip kasedini alın.
skype için ücretsiz bir eklenti. amacı ise konuşulan kişinin yalan söyleyip söylemediğini tespit etme. kişinin ses tonundan, konuşma tarzından falan tespit yapabiliyor.
ayağımdaki 1-2 tanesini yerinden oynatmışım sanırım. dayanılmaz bir acı. henüz yerine oturtan birine gidemedim. bugün bi doktor biraz deneme yaptı. sanırım bir tanesini oturttu yerine. zira hastane koridorlarını inlettim. diğeri için yarını bekliyorum. evde ses açma antremanları yapıyorum. yarın si den girip hastanede teatral bir hava yaratmak istiyorum. heyo.
ha bir de, en dikkat edilmesi gereken kemikler. başına birşey geldiğinde en çok acıyan kemiklermiş bunlar.
ibret-i alem olması için yapılması gereken transferdir. yedek kaleci olarak kulübede oturtulması makbuldür. böylece bir yedek kalecimiz daha fazladan kadromuzda yer alacaktır. haldun üstünel' den yeni bir atak bekliyoruz.
ramazan ayı dolayısıyla müslümancılık oynayanların, eski hallerine dönecekleri aylardır. yarın itibariyle başlamaktadır. gelsin zinalar, gitsin rakılar.
taktiğe dayalı oyun oynayan takımların 1 numaralı haritasıdır. dust 2 gibi klasikleşmiş haritaların yerine tercih edilmesi, clan maçlarının çok daha zevkli geçmesini sağlar. artık ezbere oynanan taktikler yerine cpl mill de daha değişik stratejiler uygulanabilir. counter-strike ın basit bir oyundan ibaret olmadığını bilen insanların, clan maçlarında sıkça oynadığı yerdir aynı zamanda.
bir dönemin fenomen olaylarından. dünyanın en gereksiz yeteneği olsa bile, her ortamda bir şen kahkaha atılmasına sebebiyet verir. oynatamayanlar oynatanlara ibretle bakar. yapmaya çalışırsın, yapamazsın. suratın şekilden şekile girer, yine de o kulaklar oynamaz. yapanların nasıl yaptığını hayretler içerisinde izlersin.
türkiye' nin olmazsa olmazlarından. ülkedeki trafoların ya üstü açık ya da su geçiriyor. hadi diyelim ki elektrik gitmedi. illa ki 15 dakkada bir 1-2 saniyeliğine gidip gelir. evdeki elektronik eşyaların bozulması için birebir.
eskiden dağ bayır ortasında kurulu olan, şu anda etrafına yapılan binalar sebebiyle biraz daha bahçeşehir' e katılan lisedir. bu okulun hocaları kendi çaplarında efsanedirler. eşref hoca, yaşar çebi, mr. bean ve diğerleri. özellikle eşref hoca olaylara karşı soğukkanlılığı, fenerbahçe ve baklava bağımlılığıyla çoğu kez okulun efsane olayları arasına ismini yazdırmıştır. acısıyla tatlısıyla 4 senemi geçirdiğim okulumdur. özellikle okulun futbol turnuvasındaki tribün şovlarıyla hafızalara kazınmıştır. bilimum konfeti, meşale, sis bombası ve üstüne bir de davulla süper lig maçlarını andıran ortam vardı bu turnuvalarda. bir de okulun efsanevi ülkücü-komünist kavgası vardır ki, hengameden dolayı kavga bir türlü ayrılamamıştır. ayrıca bir kızın bir erkeği bıçaklama olayı vardır ki basına yansımamasına rağmen öğrencilerin hafızalarına kazınmıştır. böyle bir okuldur işte. yaşar çebi olaylarına girmek istemiyorum zira anlatılmaz yaşanır.
bakırköy' deki capacity alışveriş merkezinde bulunan bir jazz bar(dı). zerrin özer çıkıyordu bir aralar. çok da güzel bir mekandı. şu sıralar pek bir garipleşti. garsonlar değişti, namaz kılma yerleri açıldı falan. merakla daha neler çıkaracağını bekliyoruz.
güneş kremi bir boka yaramayan marka. gün içinde yaklaşık 35 defa sürmeme rağmen sanki hiç sürülmemiş gibi beni cayır cayır yakmıştır. halen daha üstümde duman tütüyor. hatta göbeğimden sigara yakabiliyorum. ebemi siktin ondüla.
kültablasını boşlatmaya üşenen bünyenin sigarasını kültablasına koyarak, daha önceden sönmüş olan izmaritleri yaktığında çıkan koku. insanı sigaradan soğutur. böyle zehir gibi birşey kokar. iğrençtir.
doğuda askerlik yapan vatandaşlarımızın yaşadığı şeyleri ve düşüncelerini paylaştığı kitaptır.
daha yeni okudum malesef. daha önce okumak isterdim. orada askerlik yapmış insanların psikolojisini daha iyi anlayabiliyorsun. millet vatan millet sakarya diye gidiyor, dönüşte şimşek çakınca kendini yere atıyor. anlatılan dayak olayları genelde kafadan sakat adamlar tarafından uygulanıyor. düşmana uygulanan kulak kesme, kafa kesme gibi şiddetler ise tamamen oradaki askerin kafayı yemesinden kaynaklanıyordur. adam 1981 mühürlü et gördüm diyor, 3 gün 1 konserve yemek yiyor, yanındaki arkadaşı kafasından kurşun yiyip parça parça önüne düşüyor... yani bunlar kolay atlatılacak şeyler değil. kitabı okuyanlar " lan türk askeri de az değilmiş hani." diye düşünebilirler. fakat ordaki askerin psikolojisini düşününce yapılan hareketler oradaki duruma göre normal kaçıyor. kitabın özellikle belirtmek istediği ve her bölümde en az bir defa anlatılmak istenen, doğunun ne kadar geri kaldığı. adam 1994 senesinden bahsediyor, köyde bir tek muhtarın evinde telefon var diyor. hadi onu geçtim, mektup 2 ay sonra gidiyor diyor. 20. yüzyılda mektup 2 ay sonra adrese yollanıyor.
yani kitabı okuduktan orada yaşayan halkın çaresizliğine çok üzüldüm. gece belli bir saatten sonra dışarı çıkarsan asker vuruyor, evde oturursan terörist basıyor... böyle bir keşmekeşin ortasında millet kafayı yiyip dağa kaçıyor. adamlar ne yapsın. okul yok, hastane yok. olsalar bile öğretmen yok, doktor yok... bizim bile şu anda oradaki yaşam koşullarından haberimiz yok. 90 lardaki koşullardan bahsediyorum tabi. belki de şimdi daha iyiye gitmiştir koşullar. haberimiz yok. keşke orayı bilmek, tanımak adına birebir oranın halkının ağzından anlatılmış daha çok kitap olsa.
efendim bildiğiniz üzere dalga; bazı dış etkenlerle deniz, göl gibi yerlerde oluşan su olaylarıdır. şimdi " ulan dalga nerde penis nerde?" diye kafalarda soru işaretleri kaldığına şüphe yok. hemen açıklayayım;
şimdi miami kıyılarında bir kumsal düşünelim. böyle sütun gibi hatunlar vücutlarına yağlarını sürmüş, üstlerinde mini bikinileriyle... öhm. pardon. bu sahilde oluşan dalga biçimini türkiye' de fazla göremeyecek oluşumuzdan dolayı miami' yi örnek vereyim dedim. konu saptı. efendim bu dalgalar kırılırken böyle kıvrılır kıvrılır bitmiş tuvalet kağıdının kartonu gibi olur. dalga koridoru denir buraya. bu dalgaları gören büyüklerimiz, "hulaa bak lan aynı y.rrak şerefsizim. ahauhauha." diyerekten serbest çağrışım yaparak, bu benzetmeyi lugatımıza sokmuşlardır.