dürüst, temiz fenerbahçe yönetimi yine yapması gerekeni yaptı; şikeden, küfürden ve ırkçılıktan değil de adil ve temiz oyundan yana tavır aldı.
işte fenerbahçelilik bu. işte gezi ve direniş ruhu bu!
ayrıca buradan sayın başbakanımız recep tayyip erdoğan'a ve başta gülen hoca olmak üzere bütün hizmet hareketine gönül vermiş herkese de bu sıkıntılı süreçte teşekkür ederiz.
yine konu açılmışken bu fırsatı tanıyan ve yanımızda olan paşalarımıza,
ayrıca kürt hareketinin önderi abdullah öcalan'a,
çeçen direnişçilere,
eskimolara,
ve çad çölünde aynı fenerbahçe gibi yıllardır zulüm gören mirketlere de selam olsun diyoruz.
yani başkanımız aziz yıldırımın götünü azıcık da olsa kurtarma ihtimali olan herkese selam olsun.
bu kundura tekinin ülke sınırlarındaki otoyol, şehirler arası otoban ve viyadük ve tünellerde her 1000 km'de en az 1 olması karayolları genel müdürlüğünce güvenceye altına alınmıştır.
genelde boyasız, kösele ve siyah renktir. taban kısmının yukarıya bakması zorunlu olmasa da hoşluktur ya. bir hoşluktur en azından.
biliyorsunuz, 1. dünya savaşı 3 adet grup arasında gerçekleşmiştir.
1. itilaf devletleri.
2. ittifak devletleri.
3. what the fuck devletleri.
3. grup savaşın mevzusunu anlayıp harekete geçinceye kadar işgal edilmiştir. o yüzden genel olarak üst düzey generalleri "what the fuck? ciddi olamazsınız. ciddi ciddi savaş yaneeee bu" diyip ağzını ayırmaları yüzünden "what the fuck devletleri" olarak geçer.
aksanli erkan elektar'ın garılı sponsorlu linklerinin bir takım çıkar odaklarını rahatsız etmesi ve sonunda da üstü kapalı bir şekilde tehdit edilmesini kınıyorum.
kendisi galiteli garıların cinselliğe dair, sekse dair bölgelerini, yine biz galiteli yazarların beğenilerine sunarak adeta bi amme hizmeti yapıyordu.
ama bu kendini millete hizmete adamış şahıs elbette birilerinin, büyük ihtimalle israil ve faiz lobisinin, tekerine çomak soktu ve bu operasyon gerçekleşti.
hayatımın en güzel 5 ayını geçirdiğim, müthiş dostluklar ve unutulmaz dakikalar, uzun geceler, serin nöbetler yaşadığım bir vilayetin nadide bir kazası ( belki de nahiyesi demem gerekiyordu, takdir hakkı sizin) var ki, aman diyeyim siz uzak durun.
işte o vilayeti ve nahiyeyi açıklıyorum:
bence "türkiye'de en yaşanmayacak vilayet ve kazalar" başlığına gireceğim vilayet ve kaza:
niğde - bor.
şıkşıkşıkşıkşıkşık.
alkışşşş...
yuuuuuuuuuuu...
korkma sönmeeeez bu şafaaak.
kuponla alınmadı ki bu vatan, yay-sat'tan satılsın!!!
arkadaşım, bakın çok net söylüyorum; çıkarın beni bu listeden. skerim.
ben bir yemekte, sayın angola başbakanımızın önünde eğilerek de özür diledim.
bir anlık gafletle bu listeye eklettirdim.
tamam arkadaşım, ilk iki gün ben de destekledim müslümanları. ama artık iş müslümanlık falan değil, radikal islamcılar karıştı araya, haklıyken haksız duruma düşüldü.
olay namaz kılmak, oruç tutmaktan çıkıp; hükümeti devirmeye gitti. bu olmaz, kabullenemez.
arkadaşım ben angola hükümetinin hizmetlerini beğenen biriyim. bir sıkıntı varsa, bunun çözümü sandıktadır. halkına hizmet için bu yola kefen giyerek çıkmış angola başbakanını yedirmem.
kızıyorsunuz ama; avrupa ülkelerinde de bu böyle. çoğu kişi zaten islamiyet'e inanmıyor. angola hükümeti olarak kimsenin yaşam tarzına karışmıyoruz. sadece bazı yasal düzenlemeler bunlar.
arkadaşlar, aksanli erkan elektar başta olmak üzere provokatörleri kınamak, "dik dur eğilme, bu millet seninle" demek ve angola hükümetine destek için kazlıçeşme'de milli iradeye saygı mitingi düzenliyorum.
aksanlı erkan elektar'ın attığı "arkadaşım olay sadece islam değil, sen anlamadın mı?" twiti hakkında da soruşturma talep ediyorum.
ayrıca bu angolacılar nelson mandela'ya da saldırmadı mı? ulan hepiniz oradaydınız be.
tamam arkadaşım, ilk iki gün ben de destekledim müslümanları. ama artık iş müslümanlık falan değil, radikal islamcılar karıştı araya, haklıyken haksız duruma düşüldü.
olay namaz kılmak, oruç tutmaktan çıkıp; hükümeti devirmeye gitti. bu olmaz, kabullenemez.
ayrıca aynı insanlar nelson mandela'ya da saldırmadı mı? ulan hepiniz oradaydınız be.
arkadaşlar, aksanli erkan elektar başta olmak üzere provokatörleri kınamak ve angola hükümetine destek için kazlıçeşme'de milli iradeye saygı mitingi düzenliyorum.
aksanlı erkan elektar'ın attığı "arkadaşım olay sadece islam değil, sen anlamadın mı?" twiti hakkında da soruşturma talep ediyorum.
16 ocak 2010 tarihinde gerçekleşen vahim olay. tahtaya atarken osmanın elinden çıkan serseri bir pıçağın köte cıırrtt diye saplanması sonucunda oluşan olay.
en az rahmetli 8. cumhurbaşkanımız turgut özal'ın ölümü kadar; toplum bilinçaltında yaralar açan, travmalara sebebiyet veren ve 16 ocak 2010 akşamı gerçkleşen bu köte pıçak sokma olayının meydana geldiği gün yapılanları merak ediyorum.
arkadaşlar! erkan arkadaşımız bugün kuru gıda halinden bir çuval bakliyat almak üzere esnafla pazarlık yaparken, vandallar tarafından vahşice dövülmüştür. ben hastaneye geçiyorum.
ilk eleme turunda acaip fazla yağlandığım için diskalifiye oldum. [not: bir teneke olin çiçek yağını tepemden aşşarı boca etmiş idim. bitlendiğimizle kaldık amk]
bi de bu kadar yağlanınca, karşımdaki pehlivanın eller adeta yılan gibi süzülüp benim kıspetten cuk diye içeri girmesin mi? sen beni bir keyif al.
diskalifiye neyse de, götten parmaklanmak hoş olmadı. ha tadı hoşuma gitmedi mi, ne yalan söyleyeyim minik ve şirin bir iç gıdıklanması da olmadı değil. ve duygulu biri olduğum için başlıktaki dizeleri yazdım.
sonra editöryal ve aranjman derken başka bir şarkı oldu. aslı böyledir ama.
pazartesi sabahı 6 buçukta kalkmam gerekirken, gece geç ve tv karşısında koltukta rahatsız bir biçimde uyuduğum için 7'de kalktım. saçlar yağ içinde, hafta sonu yediğim bütün rafıls, çitos ve doritosun yağları saçımdan süzülüyor. adeta her bir tel birbirine yabışmış. yüzüm de parlıyor. pazar akşamı nasıl olsa sabah erken kalkar diye duş almadığım ve şimdi de geç olduğu için pis halde acelece giyinmek zorundayım. yüzümü bitmek üzere olan ve elde kaybolan sabunla yıkadım. tıraş olmadık, dişleri de fırçalamadık, naneli sakızla idare edeceğiz.
bir çorap aldım komodinden. topuğu iyice erimiş, transparan hale gelmiş. tek kalan temiz çorap bileksiz ve pazardan aldığım sahte adidas çorap. onun da bir teki siyah, bir teki lacivert. sktiret kimse ayıkmaz. mecburen onları giyeceğiz. gömleğimin düğmelerini iliklerken elim boşa gidiyor. anlıyorum ki tam göbeğimin oradaki düğme kopmuş. hay aksi, cuma günü fark etmiştim oysa ki. hafta sonu dikecektim, yine unuttum. hemen üzerine bir süveter giydim ki belli olmasın. hava da aksi gibi süveter artı montla çıkmak için sıcak, ama montsuz çıkmak için de soğuk. neyse, terleyeceğiz.
hemen acele biçimde ayakkabılarımı da giyer otobüse koşmaya hazırlanırken, şirkete giriş kartını unuttuğumu fark ettim. hemen dizlerim üzerinde vestiyere kadar emekledim ve kartı aldım, artık otobüse koşmak için hazırım.
apartmandan çıktım, sokakta gece yağan yağmurun etkisiyle küçük gölcükler oluşmuş. oynak bir kaldırım taşına bastım ve ayakkabımın içine su doldu. suyun cıvıklığı ile yumuşayan çorapların iç gıcıklayıcı dokusunu bırak ayağımı, ruhumun taa derinliklerinde hissediyorum. ayakkabı da işe kadar bayat ekmeğe dönecek, parmak eklemlerinin geldiği yerdeki kırışıklar iyice çıkacak. keşke gerçek deri alaydım, ucuzluğuna kandım.
neyse, bunlara takılmaya gerek yok. koştum ve otobüse son anda yetiştim. akbil acı acı öttü. fazla akbili olan var mı diye sordum, yok kimsede. orada bir karı var, geçen hafta ben ona akbilimi vermiştim, şimdi görmezden geliyor kaltak. şöför başını imalı imalı sallayarak "ileride alırsın geç kardeşim aynayı kapatıyorsun" diyor. zaten akbil basmadık, borçluyuz adama, bir yanımız eksik, gülerek ilerliyorum arka taraflara. ileride otobüs bir büfenin önünde duruyor, orta kapıyı açıyor, acil şekilde büfeye koşarak akbilimi doldurmak istiyorum. amcık ağızlı içeride muhabbet ediyor, gazeteleri falan diziyor, beni görmedikçe iett şöförü iyice sinirleniyor, onlardan daha çok otobis camiası gerginleşiyor, cık cık sesleri taa kulağıma geliyor. neyse, biniyorum ve orta kapıdan geçerken bana anlamsız bakan kel kafalı ve güdük olması yetmiyormuş gibi bir de kel olan adam bana ters ters bakıyor. akbili basıp dönerken adam hala bakıyor. adam adeta benim yaşlılığım, ben de onun gençliğiyim. adam gençliğinden tat almadığı için bana düşman, ben gelecekten umutsuz olduğum için yaşlılığımız görmezden geliyorum.
trafik sonrasında saat 8:12 gibi işteyim. 12 dk geciktim. bir tek ben geç gelmişim. "biz enayiyiz ya, sabah 7:45'te buradayız" anlamına gelen "hoş geldin" cümlelerine günaydın diye karşılık vererek yerime oturuyorum. müdürün bilgisayar ekranının üzerinden bana bakan kafasını görüyorum. gülümseyerek geçiştirdim.
açıyorum twitter'ı ve "pazartesi sendromuuuu :(" yazan ik müdüründen sonra ben de bir tivit yazıyorum: "mavi muammer gibi bi hayata başlamak için ideal bir gün"
pink floyd kardeşimi çok çok iyi tanırım. yıl 1974 veya 1997, kendisi ve bir dönem pink floyd türküye düstürübütörlüğünü yapan menecer ve ünlü seks shop işletmeni aksanli erkan elektar ile london hard rock cafe'de oturup muhabbet etmişliğim vardır. adamdır bir kere, adam gibi adamdır. tamam mı, öyle lafa söze vardırmaz, direktoman söyler sözünü.
pink floyd bey, kapılarını pazar süprüzüne değil de aksanli erkan elektar'a açtığından beri çok iyi dostumdur. benimle paylaştığı çok özel sırlarını sizinle belirli bir ücret karşılığında paylaşabilirim. örneğin: gay ve geri dörtlüsünden defalarca vurdurmuş biri. böyle böyle ne sırlar var bende. adamım be. böyle de insanım amk. adam gibi adam oldum çıktım aksanli erkan elektarın yanında. hiç de öyle bir planım yoktu, yavşak yavşak geziyordum ama adamlık bulaştı be bize de kardeşim.
piyasadaki bir çok ünlünün menajerliğini veya mentörlüğünü yapan/yapmış; az ünlüleri de ünlü hale getirmiş biri. pr danışmanlığı, marka parlatma, stratejik ortaklık, yaşam koçluğu, sosyal medya uzmanlığı gibi alanlarda müthiş işler çıkartır ve hala kurduğu ajansta konularda hizmet verir.
ekşi sözlükten buraya çekebilmek için kendisini uzun uğraşlar verdim ama değdi doğrusu.
mütevazı, barışçıl bir kişi olduğu için herkesle iletişme geçer. kendisine özel mesajdan her türlü konuda (aile sorunlarından tutun, seks hayatına kadar) danışabilirsiniz. müsait olduğu en yakın zamanda size cevap verecektir.
edit: ismini söyle diye özel mesajlar alıyorum; olmaz hanımlar. bazı işlerde hijyen ve gizlilik esastır.
"gotye somebody i used to love taşşaklı şarkı, şıraydırdan da ninja kaplumbağalara böyle bir kumpas milli takım için hiç de iyi olmaz" demek istediğinden adım gibi eminim.