evet akp ye muhalif biri olarak beni bile iğrendirendir. şimdi eksiler gelir ama olsun yinede anlatayım.
bazı sivri zekalar var halkın tercihlerine saygı göstermeden halka salak, koyun, mal gibi benzetmeler yaparken yenilgi üstüne yenilgi alıp istifa etmeyen muhalefet liderlerine bukadar tepki göstermezler. bu sonuçların en buyuk sorumlusu basta (sevdiğim bir insan olsa da) devlet bahçeli olmak üzere diğer muhalif liderlerd,r bunu bile bile halka mal dersen mal sensindir. koyunda sensindir. en büyük mücadele akpnin yolsuzlarını ortaya cıkartmak üzerine olmamalıdır arkadas bu mücadele bahçeli istifa etsin diye gösterilseydi suan da akpnin oyu yuzde 44 den fazla olamazdı.
ülkücüleri kim takar sözüne karşı, bu cocuklar iyi takarda senin takılacak yerin kalmamıştır. diyerek ülkücü olmayan benim bile yüreğime su serpmiştir.
devlete sırt dayamanın kibarcasıdır. Anadolu'da yaşlı amcalar tarafından kullanılan bir tavsiyedir. resmen git götünü daya derler adama ne ibne bir düşünce amk.
bide bunun için 150 000 dolarcık harcamıştır. ve sonunda bişeye benzememiştir. hayır cinsel tercihin naptığın umrumda değilde neden kim kardasian amk. neden daha iyi secenekler vardır diye düşünüyorum.
--spoiler--
nakşibendi tarikatı şeyhi iken tasavvuf hakkında yaptığı araştırmalar neticesinde tasavvuf ve tarikatlara ilişkin kanaatleri tamamen değişen ve çok geçmeden şeyhlik makamından çekilerek nakşibendî tarikatıyla ilişkisini tamamen kesen, kendi deyimiyle "postu bırakan" eski şeyh. tarikatların kökeninin budizmin mahayana kolundan geldiğini iddia etmektedir.
24 ocak kararlarından sonra faiz oranlarının serbest bırakılmasıyla bir çok banker türemiş 80 li yılların başında ayyuka çıkmıştır. sonrasında dönemin maliye bakanı halk kumar oynamıştır gibi bir açıklama yapınca bankerlerin bazıları yurt dışına kaçmış bazılarıda iflasını açıklamıştır.
(bkz: banker kastelli)
serveti fününcuların hayalidir. bazen bende sıkılıp bu siyasi aptallıktan cıkıp norvece gitmek falan istiyodum demek o dönemden beri pek bişey değişmemiş amk.
--spoiler--
Yeşil Yurt ideali Servet-i Fünun Dergisinde toplanan ve yine aynı isimle anılan akımın önde gelen temsilcileri tarafından ortaya konulmuştur. Başlangıçta uzak diyarların özlemi olarak ortaya çıkan bu düşünce somut olarak bir yer ile ilişkili değildir. Bu özlem ilk olarak Tevfik Fikretin Hüseyin Cahit ile birlikte Dr. Esad Paşayı ziyaret ettiği bir günde filizlenir. Sohbetin konusu her zamankinden farklı değildir: istibdat. Çare, istanbuldan topluca göç etmektir. Başlangıçta, nereye ve nasıl gidileceğine ilişkin bir düşünce yoktur. Tevfik Fikret, Mehmet Rauftan gidilebilecek yerler konusunda araştırma yapmasını ister. Aynı zamanda bahriye yüzbaşısı olan Mehmet Raufun çeşitli ülkelerin deniz subayları ile arkadaşlığı olduğu bilinmektedir. Yeni Zelanda fikri de ilk olarak görüştüğü ingiliz Donanmasına bağlı Imogene gemisinin süvarisi olan Kaptan Bainin o sıralar göçmen kabul eden Yeni Zelandadan bahsetmesi ile ortaya çıkar. Bain, onlara Yeni Zelandanın aradıkları hayat için uygun olduğundan bahseder ve bir takım broşürler verir. Broşürlerin Mehmet Rauf tarafından tercüme edilmesi ile birlikte Yeşil Yurt özleminin artık bir nesnesi de vardır. Bu olaydan Yeşil Yurt Hikayesi adlı yazısında, Mehmet Rauf şöyle bahseder:
Captain Bain b teşebbüsümüzü alkışla karşıladı:
Azizim Rauf, dedi. ingilterede muhaceret için bugünlerde herkes bilhassa Yeni Zelandaya gidiyorlar. Orası gayet mümbit ve mahsuldar, iklimi ab ü havası pek latif bir yerdir. Eğer istersen sana muhaceret heyetleri için neşrolunan rehberlerden getirteyim. Okur, tetkik eder, ona göre karar verirsiniz.
Servet-i Fünuncuların Yeşil Yurt hayali kurmalarının temelinde o dönemin şartları yatmaktadır. Akımın üyeleri bireyselliği ve sanatı ön plana çıkaran edebiyatçılardı. Eserlerinde ortak özellik olarak karamsarlık ve içe kapanıklık görülmektedir. Bununla birlikte biribirilerine çok bağlıydılar ve kişisel farklılıkları olsa da bir ortak duruş gösteren sanatçılardı. Hüseyin Cahit bu bağı Ülkü! olarak niteliyor, Yüce bir sanat ülküsü, yurt ülküsü! Bu ortak duruşun temelindeki en baskın sebep olarak devrin siyasi ortamıdır. Dönem, II. inci Abdülhamid dönemidir. Ülke içeriden ve dışarıdan büyük bir baskı altındadır. 1876 yılında parlamento feshedilmiştir, istibdat dönemi sürmektedir. Dönemin, baskıcı siyasi atmosferi sanatçıları bunaltmaktadır. Hüseyin Cahit anılarında durumdan Hafiyelerle, sansürcülerle, sürgünler ve baskılarla çevrili bu yaşam içinde vicdanca rahat bir dakika geçirmek pek zordu diye bahseder. Aydınlar, bu karanlık dönemi önceleri sadece padişahın eseri olarak görmekte, padişahın ve padişahın şahsında rejimin değişmesiyle sorunların hallolacağını kurgulamaktaydılar. Yeşil Yurt girişimi temelde bir çeşit gerçeklerden kaçıştır. Onlar aydınlık bir dünyanın hayalini kurarken, gerçek dünya tüm ağırlığıyla omuzlarındadır. Mehmet Rauf, Yeşil Yurt Hikayesi isimli yazısında, Her gün menfur tecelliyatına şahit olduğumuz saray şenaatleri bizi zehirliyor, artık burada yaşamayı imkansız hale getiriyordu der. Hüseyin Kazım Kadri de aynı konuya hatırlarında, Yanıp tutuşuyorduk. Fakat ne yapacağımızı da bilemiyorduk. Nihayet, yine Fikret bir çare buldu: bu memleketten hicret etmek! demektedir. Hüseyin Cahit Yalçın oraya eşleri ile birlikte gidip sosyalist bir cemaat olarak yaşayacaklarından, mülkiyetin olmayacağından bahsederken biribilerine karşı kardeşçe yaklaştıklarını anlatır. Bir makalesinde gidilecek yerin adını verir:
Memleketi terk edip Nouvelle Zelanda adasına gidecektik.
Fikre kendilerini tamamen kaptırmışlardır. Hatta aralarında fikir ayrılıkları da baş gösterir. Hüseyin Cahit, edebi hatıralarında Tevfik Fikret ile aralarında geçen tartışmayı şöyle anlatır:
Nuvelzeland teşebbüsünde yalnız bir noktada Tevfik Fikret ile aramda bir ihtilaf çıkıyordu. Fikret, ilelebet adada yerleşmek ve hiç memlekete dönmemek fikrinde idi. Ben:
- Hayır, diyordum. Abdülhamid ölür de memlekette meşrutiyet teessüs ederse Nuvelzelandda kalamam, mutlaka buraya dönerim!
Fikret bunu oyunbozanlık addederek kızıyordu. Hele o zaman gelsin düşünürüz diye bu ihtilafın halini ileriye bırakıyorduk.
Hüseyin Kazım Kadri Yeni Zelanda hayalini anlatırken projenin maddi gereklerine değinir. Göç için gerekli parayı Esad Paşa sağlayacaktır. Paşanın Ankarada ailesine ait bir çiftliği vardır. iki günde ancak gezilebilen bu çiftliğin satışından gelen para Yeni Zelandaya gidecek Türk kolonisinin sermayesini oluşturacaktır. Hüseyin Cahid ve Hüseyin Kazım Kadri keşif için adaya gidecek ve oradan gelecek bilgiler ışığında proje hayata geçirilecektir. Onun için Hayatı-ı Muhayyel olan projeden bahsederken, Oradaki her şey, hatta sema bile yeni idi der.
Yeşil Yurt hayalini kuran edebiyatçılar içinde akımın en güçlü ve en kıdemli ismi olan Tevfik Fikret başı çekmektedir. Mehmed Rauf, Hüseyin Kadri, Dr. Esad Paşa, Hüseyin Cahit, Süleyman Nesip, Ahmet Hikmet Müftüoğlu da bu hayali kuran edebiyatçılar arasındadırlar. Halid Ziya Uşaklıgil yazılarında Seylan Adasının ismini vererek bu hayale değinmiş olmakla beraber hayale dahil değildir. O, bu hayalden Tevfik Fikreti suçlayarak bir çeşit kendini aldatma olarak bahseder. Kırk yıl adlı hatırasında şunları yazar:
Hüseyin Cahidin Hayat-ı Muhayyel kitabile edebiyat cihanında daima hazaretini muhafaza edecek olan Yeşil Yurd herkesçe bilinen bir hulya yuvasıdır. O zaman yaşayabilmek için mevcudiyetini mutlaka bir ümide bağlamak ihtiyacında olan ve nihayet bütün manasile bir şair olan Fikret için bu hulyanın adeta maddiyet, filiyet kesbetmiş bir hakikat kuvvetini almasına hiç şaşmamıştık; fakat bunun peşine aramızdan başka takılanlar da olduğuna bakınca, ben kendi kendime, acaba onu oyalamak, hayalinde açılan ümid dünyasını söndürecek bir hakikat nefesi üfürmüş olmamak için mi mümaşat ediyorlar diye düşünür, ve nihayet müşvik bir dostluk demek olan bu iğfali mazur, hatta makbul bulurdum. Nihayet anlaşıldı ki onun sekri havasının intişarı dairesine girerek onlar da sarhoş olmuşlardır.
Dr. Esad Paşanın Ankaradan eli boş dönmesi Yeni Zelanda hayaline asıl darbeyi vurur. Çiftlik için alıcı çıkmamıştır. Yeni Zelandaya topluca göç hayali suya düştükten sonra Hüseyin Kazım Kadri, Manisanın sarıçam köyündeki arazisine bir çiftlik yaptırarak Yeşil Yurtu burada kurmayı teklif eder, gereken parayı da Dr. Esad Paşa yerine kendisi karşılayacaktır. Tevfik Fikret bu hayale de yürekten sarılır. Hatta oraya yapılacak köşkün planlarını dahi çizer. Hüseyin Cahid, yeni yeri araştırmak için görevlendirilir, istanbuldan kaçak olarak yola çıkarak maceralı bir yolculukla yeni yeri keşfe gider ve oradan iyi haberlerle döner. Anlaşmazlıklar sonucu oraya da gidilemez. Yeşil Yurt, Servet-i Fünuncular için bir hayal olarak kalacaktır...
sadece bir ülke vatandaşları değil tüm dünyadır bu toplum. en saf varlığa tecavüz eder. bir insanın işlediği suç sadece bir kişinin değildir. eğitmeyen devletindir. dikkat etmeyen hisleri körleşmiş toplumundur. vcdanını sadece olayları duyduktan sonra hisseden insanlığındır içine tükereyim. hepimiz suçluyuz suçu işleyene sövmekle masturbasyon yapalım hadi belki rahatlarız.
işte sözlükten örnekler nasıl tatmin olmuşuz:
100 çocuğa tecavüz eden sapık
özürlü çocuğa tecavüz eden 300 izmirli
12 yaşındaki çocuğa tecavüz eden kadın
2 yaşındaki çocuğa tecavüz eden aile
12 yaşındaki çocuğa tecavüz eden otobüs muavini
14 yaşındaki erkek çocuğa tecavüz eden öğretmen
bilecik te engelli çocuğa tecavüz eden imam
3 yaşındaki çocuğa tecavüz eden 14 yaşındaki çocuk
8 yaşındaki çocuğa tecavüz
9 yaşındaki kız çocuğa tecavüz
iran da çocuğa tecavüz etmek
şanlıurfa da 3 yaşında çocuğa tecavüz
türkiye de çocuğa tecavüz etmek
13 yaşındaki çocuğa 2 yıl tecavüz edilmesi
iki kız engelli çocuğa tecavüz etti
30 kişinin bir çocuğa tecavüz etmesi
tecavüz edildiği için tecavüz eden tecavüzcü
tecavüz eden erkeğin kızına tecavüz edilsin
afyon da 3 yaşındaki çocuğa tecavüz edilmesi
hindistanda 5 yaşındaki çocuğa tecavüz edilmesi
15 yaşındaki erkek çocuğa tecavüz edilmesi
imam maskesiyle 9 çocuğa tecavüz etmek
14 yaşındaki çocuğa 12 kişinin tecavüz etmesi.
14 yaşındaki çocuğa 65 çocuk tecavüz etti
4 yaşındaki çocuğa tecavüz edip öldürdü.
hayatları etkileyecek sınavlarda büyük vebal altına giren kurumdur. hayır yok bi odaya kapanırlar kimseyle görüşmezler falan denirdi bi zamanlar ama ozaman kim nerden buluıyo bu sınav sorularını amk.
içimden geçen sözlerle sözlüğe başlık açtım yine hep yalnızlıktan bunlar. sözlük ilacım mısın ki lan.
evet çok sevmek ve çaresiz kalmak. yarın uyandığımda sevmemek için bi daha uyanmak istememek bu. hani yürüdüğü yollara papatya dikmeni istese hiç üşenmezsin. yanına giderken çocuk gibi gidersin. ya da kutsal bir göreve gider gibi. camiye böyle gitmemişsindir. hani gözünün içine bakarsın ya bir şey istese de yapsam diye ama ne yaparsan yap bilirsin ki hepsi boşunadır. ağlasan boşunadır haline gülsen boşunadır. onun saçının teline zarar geleceğinden korkarsın boşunadır. hep mutlu olmasını istersin sadece yeniden sigaraya başlarsın boşunadır. kendini bitirirsin.
çok sevmek kaybetmeye başlamaktır zaten ben kendimi sikeyim hep bundan kaybettim sözlük.