aslında nolan'ın en karmaşık filminin prestige olduğunu düşünmüşümdür. interstellar da anlaşılması zor olsa da prestige çok farklı bir seviye. ayrıca dunkirk'de de daha önce denenmemiş birşey denenip aynı anda 3 farklı yer ve zaman işlenmişti. yani nolan'ın eserleri hep farklıdırlar.
Bu saydığım üç film kainatın en iyi filmi ödülünü paylaşırlar. Yüzüklerin efendisini saymadım dikkat ederseniz çünkü o farklı bir kainatta geçiyor. Bu kainatta geçseydi dört filmi birden birinciliğe koyardım.
Avukatlık mesleğinin toplumumuzda yanlış bir algı oluşturduğu malumdur. Eskiden Şerefiye olarak geçen bu mesleğin bu hale gelmesi çok acı. Kendimce birşeyleri düzeltmek isterim.
Ceza hukuku açısından bahsediyorsak eğer, avukatlar hak edilen cezanın verilmesini savunurlar. Savunma hakkı herkes için geçerlidir ve kutsaldır. Çünkü hukuk bir bumerangdır yarın gelip sizi de vurabilir. Ve Bu hukukun doğru işlemesi için gereken erklerden biri ise savunma makamıdır.
Bir örnekle devam edeyim. Bir katilin hayatını kurtaran doktor için, katil savunucusu denebilir mi? Onun işi odur ve işinin gereğini yerine getirmek durumundadır. Peki insan öldürmekle suçlanan biri, daha hükmü kesinleşmemiş bile dikkat edin, avukat tarafından savunulduğunda bu neden avukat tarafından bir problem teşkil etmektedir anlayamıyorum.
Hepsi bir yana, biz bu mesleği icra ederken insan doğasını da irdeliyoruz aslında. Katiller, tecavüzcüler; hayvan, canavar, insan olmayan olarak yaftalanır toplum tarafından. Toplum onları kendinden biri olarak görmek istemez. Ama onlar o toplumun aslında reddetmek istediği bir parçasıdır. Çünkü kendinin saf iyi olduğunu düşünür. işte biz o insanları savunurken bu suçların doğasını incelemiş oluyoruz. Ne kadar reddetsek de bunlar insanın doğasında olan şeylerdir. Ve halının altına süpürerek bundan kaçılamaz.
Asildi, artık değil. Prestiji yerlerde. Orta doğulu derler aşağılarlar onları. Toplumsal Prensipleri körelmiştir. Yüzde otuzbeşi globalleşen dünyaya ayak uydurabilmiştir ve bu sayı umduğumun yarısından bile azdır.
Bir avukat adayı olarak söylüyorum avukat olmak bu ülkede çok basit bişey. Ülkemizde doksan tane hukuk fakültesi vardır. Yüzde sekseninde de bitiremeyeni döverler o şekilde eğitim verilir. öyle basittir ki şaşarsınız.
Sayaç okuma işi genellikle alt işverene bırakılır. O sayaçları okumak için teknolojik uzmanlık gerektiren aletler kullanılır, sayaç okuma işi de asıl işin bir bölümü olduğundan alt işverene bırakılabilir. Alt işverene de bu bedel sayesinde gelsin paracıklar.
Zengin ve yakışıklı olmama rağmen kendimi zeki görmediğim için ben olmayan erkek kişisi. Zeki biri ben zekiyim demez zaten. O kişi için bu normaldir. Etrafındakiler ona gerizekalı gelebilir ama bu onun zeki olduğu anlamına gelmemektedir.
Bence Türümüzün yapması gereken onurlu davranış, programlamamızı reddedip üremeyi durdurmak, ve hep birlikte soyumuzu tüketerek kardeşçe bu haksızlığa son vermektir.
Bu akşam avrupa ligi finalistlerinden biri galatasaray olsaydı ve şayet kupayı kazansaydı, ancak bu durumda Göztepe'nin galatasaray'ı alkışlaması gündeme gelebilirdi. Zira galatasaray ne avrupa ligini kazanmıştır ne de ligi şampiyon tamamlamıştır. Alkışa mahal yoktur.
Ben de diyordum bu leş koku ve şapur şupur sesler nereden gelebilir?
Sanatsal aktivite + yüksek fiyatlı yan gider = yan gidersiz ve sanata saygılı sinema keyfi olması gerekirken;
Sanatsal aktivite + yüksek fiyatlı yan gider = bulunan en ucuz yan gider ve sanatın içine edilmesi. Ek olarak
Yüksek fiyatlı yan gider - en ucuz yan gider = cepte kalan paracık şeklinde donanım haber ölücülüğü.
Fakir olmak değil de, fakirlikle birleşen uyanıklık ve görgüsüzlük sinema zevkimi mahvediyor. allah kahretmesin olmaz böyle saçma şey yoksa bir rüya mı.
7 fransız,9 ispanyol ve 3 amerikalıdan oluşan dost meclisinde benden bir türk şarkısı açmam istendi ve hande yener'in ya ya ya şarkısı kendilerine dinletildi.
Akabinde fotoğrafını görmek istediler ve çok beğendiklerini deklare ettiler.
Hande yener.
Not: ya ya ya dinletildi çünkü youtube'a hande yener yazınca ilk sırada o şarkı çıkmıştı.
Çok sevdiğim türk kadın tiyatro sanatçısı, Türk marion cottilard.
Geçenlerde bir haber okumuştum. Kendisiyle fotoğraf çektirmek isteyen bir hayranını oturduğu masaya davet edip ona mantı ısmarlamış. Ne kadar alçak gönüllü bir hareket, bunun için kendisini buradan tebrik etmek istiyorum.
Faramir'in, hakkında söyledikleriyle boğazlarda bir düğüm bırakan şehir.
"Where does my allegiance lie if not here? This is the city of men of Nùmenor. I will gladly give my life to defend her beauty, her memory, her wisdom.."