ne zaman birisinin itibarı zedelenmek istense bir dünya dava açılıyor kişiye, çoğu zaman da zaten beraat edemiyor, eğer para falan yedirmediyse birilerine.
son on yılda çıkmayan seks kasedi mi, yapılmayan yolsuzluk mu, şike mi, darbe planları mı, paralel yapılanmalar mı...
on sezon dallas izlesem bu kadar entrika göremem amk.
yeter ki birinin ipini çekmek isteyin, illaha ortaya çıkarılmamış bir suçu vardır, bulunulup servis edilir piyasaya. biz de masumiyet karinesinin bir gereği olarak şaşırırız oha lan temiz değil miymiş?
hiç olmazsa kamuya mal olmuş insanlar için hukukun temel ilkeleriyle ters düşmek pahasına koyacaksın suçluluk karinesini, aksi ispatlanıncaya dek her siyasi suçludur mesela, ispatlayın amk suçsuzluğunuzu, uğraşıp dursun ibneler.
ne kadar acı olsa da ne yazık ki doğrudur. ne zaman bir türk oyuncu parlamaya görsün, fener tüm parasını harcayıp o oyuncuyu söndürmek için elinden geleni yapıyor.
buraya o oyuncuların isimlerini yazmaya yeltenmeyeceğim bile. zaten hepiniz de farkındasınız.
fener denilen kulüp ne kadar iyi oyuncu varsa alıp onu harcadı, milli takıma yolladığı oyunculara bakın bir de: bekir, hasan ali neyim. amınakoyum şu takım olmasa türkiyede futbol kafadan bir on yıl ilerler.
gerçekten kepazelik, eskiden bu kupanın bir adı bir şanı vardı. hayır yani, çeyrek final olsa bir yere kadar. basele hiç yakıştıramadım ben bu skoru. sahi fenerin maçı da vardı o ne oldu ki, inşallah beş sallamışızdır. neyse demek istediğim şöyle de bir şeyler denilmişti:
uefa avrupa liginde neredeyse attığı toplam gol sayısına yaklaşmıştır. takdir edilesi bir durum. doksan dakika baskı, maçı rakip sahaya yığmak, böyle sonuçlar getiriyor tabi ki.
mesela bizim arkadaşın yarın sınavı var otur çalış amk diyorum. zaten elendiniz. ama ilk maç bir sıfır falan diyor bana hala.
izleyecekmiş maçı da, hayır bozacak moralini, gidecek sınavdan düşük alacak, ağıtlarını yine biz çekecez. oğlum kabul edin lan artık tamam büyük bir başarı yakaladınız, yarı finale kadar geldiniz, ilk maçı bile kazanmış olabilirsiniz. ama elendiniz oğlum bu kupadan. bugünkü maç formaliteden fazlası değil.
böyle geçeceğiz, gidip kupayı da bir daha alacağız diye kurulan hayaller falan güldürmeyin beni.
yayla kupası değil bu uefa lan, böyle dandik bir kadroyla, yüreksiz oyuncularla, saçma sapan bir teknik direktörle, alexi gönderdikten sonra bu kupanın finalinde oynama düşüncesi gerçekten güldürmeyin beni amk.
cezası üç haftadır. daha geçen günlerde örneği yaşandı. devre arası bir kulüp başkanı hakemi tehdit etti. maç döndü. hakem hataları konuşuldu. başkan sadece üç haftalığına haklarından mahrum kaldı.
bir benzeri de bugün yaşandı. ancak şimdi sezonu kapatsınlar, futbolu bıraksınlar havada uçuşmakta.
ama emsali var. eğer tarafsız bir federasyon varsa üç maç ceza almalı.
ancak fener lobisi yine iş başında, basını da almış yanına.
ama ne kadar uğraşsanız da 33. hafta yakın bekleyin bizi.
bitmediler amk, bir türlü bitmediler.
her maçta hakem galatasaraya verecek, hakem bizim maçımızın içine edecek, hakem çok rerereöerö...
bitmediler amk.
neymiş efendim, bizim defans oyuncumuza tartışmalı bir pozisyonda, bence verilebilirdi, kırmızı kart veren hakem, baskı altında kalacakmış da biz de maçı öyle alacakmışız.
lan bir siktirin gidi maçı izlemiyorum ama anladığım kadarıyla hakem şu an takdir haklarını mersinden yana kullansa da öyle büyük bir hata yapmadan yönetiyor maçı ve öyle de yönetecek.
adamlar artık işi toteme vurdular, galatasaray yenilsin mi istiyorlar, hakem abi hakem abi diye ağlamaya başla. bunun bir üst modeli de karşı takım yattı diye ağlar.
devre arasında alalen kimin başkanının hakemleri tehdit ettiğini çok iyi biliyoruz biz zavallı kuşcuklar. siz ağlamaya devam edin.
aslanlar gibi gelip evinizde bir daha alacağız o kupayı.
bazı insanların takımlarının desteklenecek bir yanı olmadığından, ezeli rakipleriyle aralarında ciddi gömlek farkları olduğundan, ezeli rakipleriyle aynı kulvarda tutunamadıklarından içine sık sık düştükleri durum.
küçük sarı bir kuş grubunun başına gelen olayları anlatıyor. bir gün elli beş bin kuş bir yerde toplanmışlar, kendi köşelerinde burası bizim mabedimiz diye geziyorlarmış. kimse bize burada zarar veremez. sonra bir gün olanlar olmuş. aslanların saldırısına uğramışlar. saklanmak için ışıklar kapanmış. korunmak için ateşler yakılmış.
ancak kurtulamamışlar.
o olayı unutmak için her şeyi yapan kuşlar, ikinci filmde, yine gülüp oynarlarken mabedlerinde, bir yandan da atmadıkları boku bırakmamışlar aslanlara. mabedlerine eskisi kadar güvenemiyorlarmış artık. sonra bir anda ışıkları kapatın 33. hafta yakın diye bir ses duyulmuş.
neyse sonunu da söylemeyelim filmin yakında hep beraber izleriz.
sneijder transferinden sonra bazı kuşcuklar ilk defa yıldız görüyor falan gibi saçma sapan espriler yapıyorlar. aslında cevap vermek bile gereksiz o eziklere ama yine de şöyle bir amme hizmeti yapalım, kuşcukların da ufukları açılsın:
zvjezdan misimoviç
giovani dos santos
jô
lucas neill
elano blumer
abdul kader keïta
milan baro
harry kewell
shabani nonda
saa iliç
franck ribéry
rigobert song
faryd mondragón
mário jardel
márcio
cláudio taffarel
gheorghe popescu
gheorghe hagi
cevat prekazi
bunlar futboldan az biraz anlayan herkesin tanıdığı gerek kariyerleriyle gerek tanınmışlıklarıyla en az kuşcukların yıldızları kadar hatta bir çoğu çok daha iyi olan futbolculardır. buraya yazılmamışlar da vardır elbet. belki burada kabul etmeyecekleriniz de vardır. ama sonuçta galatasaraya gelen yabancıları türkiyedeki bazı taraftarlar rüyalarında bile göremiyorlar kabul edelim. haa bir de sneijder gelmiş ki kendisi carlostan sonra gelmiş en kariyerli oyuncudur bence. carlosun geldiğinden de bir 6-7 yaş daha genç.
bu sözü yılmaz vural söylese anlayacağım da bazı fenerli arkadaşlar söyleyip duruyor. tamam hala mahalle arasında yaptığınız maçlarda kaldı aklınız da yani size ne oluyor ki? mmmmm kuş dilinde nasıl diyordunuz: tff ve tüm takımlarla birlikte siz hepiniz biz tek
bir kaç kuşçuk daha sezon başlar başlamaz hakemlerin başının etini yediler, bize iftiralar attılar. tffye baskı yaptılar. üstelik sadece iftiradan başka bir şey değildi bu kuşların yaptıkları. yine de lobilerini kurduklarından, tff ellerinde olduğundan baskıları netice verdi. şimdi hakemler galatasarayın lehine düdük çalmaktan çekiniyor. kaç tane net penaltı pozisyonumuz harcandı. hadi gelsin kuşlar da yine ötsünler. amınakoduklarım, yapın bakalım hakeme baskınızı, oynatın kukla gibi tffyi elinizde. biz yine de sizin pis oyunlarınıza rağmen alnımızın teriyle mücadelemizi verip aslanlar gibi şampiyonluğa oynayacağız ve müzemizi kupalarla doldurmaya devam edeceğiz. siz de elinizdekiyle yetinin.
aaa elinizde de bizimki varmış. ne yapalım, hadi çalışın kuşcuklar.
üç senedir sözlük alemindeyim, hep aynı konular ya.
yok neden dört kadınla evlenilir, neden peygamber evlatlığının karısıyla evlenmiş, efendime ne söyleyeyim allah kendisi gibi bir allah yaratabilir mi?.. ha bir de siz kendi dininizi bilmiyorsunuz falan.
hayır biraz orjinal olun ama. bıktım hep aynı konular hep aynı konular.
bu nasıl oluyor? 6 haftada 6 averaj alan bir galatasaray'ın yanında, 16 averaj alan bir beşiktaş var. bugün çıkıp da "şerefli ikinciyiz" diye demagoji yapmadık hiçbir zaman. böyle konularda ajitasyon yapan bir kulüp değiliz genel olarak. daha sonraki konulara gelince de anlayacaksınız.
galatasaray evinde trabzonspor ile berabere kalırken, beşiktaş da gençlerbilriği'ni "1-0 geriden 2 penaltı golü" ile yeniyor. penaltılar ve hakem ile ilgili yorumları milliyet arşivinden okuyabilirsiniz. http://a1208.hizliresim.com/10/w/cbwun.png
36. hafta, galatasaray 3, beşiktaş 2 averaj alıyor. hayret, beşiktaş 1414123 gol atamamış bu sefer.
37. hafta, eveet, galatasaray yine 1-0 kazanıyor. beşiktaş? maşallahı var, 6-0 kazanıyor karşılaşmayı. koydular çoğcuğu değil mi? http://d1208.hizliresim.com/10/w/cbx8v.png
son hafta zaten iki takım da 1-0 galip geliyor. sonuç,
galatasaray namağlup ilerliyor. belki de bir daha yaşanmayacak şekilde namağlup bir şekilde şereflice 2. oluyor. http://g1208.hizliresim.com/10/w/cbwcc.png
evet devam ediyoruz.
varan 2
gelelim 86-87 sezonunda şampiyonluk çaldığımız yalanına. beşiktaş ile 3 maç oynuyoruz o sezon, 2'sini tüm engellemelere rağmen kazanıyoruz, 1 tanesi ise ibretlik zaten.
oraya geleceğim, ancak bahsedilen bir malatya maçı var. o gün "oynadığı", yatmadığı için kızdıkları malatyalılardan kendi takımlarına transfer yapmayı biliyorlar, sonra taşlıyorlar adamları. bu iddiaları geçeceksiniz. hadi o maçı alamadınız diye bizi suçluyorsunuz, sonraki hafta evinizde denizli'ye puan kaybediyorsunuz. ondan da biz mi sorumluyuz? o puan kaybı olmasa şampiyon olamıyoruz. ondan da biz mi sorumluyuz, insaf...
orayı geçin, beşiktaş'ı deplasmanda da yeniyoruz son haftalara yaklaşırken. ilk yarıdaki galatasaray-beşiktaş maçı ise 2-2 bitiyor. şu maçı izleyip de "şampiyonluğumuz çalındı" diyecek insan varsa kendilerini belirtsinler de gülelim biz de.
http://www.youtube.com/watch?v=R46UbeqNRwM& ;
05:55, ali kırmızı görüyor, görmesi gereken de bu zaten. ama eyyamcı hakem hiç yeri yokken prekazi'yi de yolluyor.
10:08, bariz penaltı veriliyor, sarı kart dahi yok. ulvi paşa torunu galiba, ona kart yok. kırmızı verilmeliyken.
11:10, yine ulvi. savunma arkasına atılan topta karşı karşıya kalacağız, topu elle tutuyor. halı sahalarda görmeye alıştığımız hareketler bunlar. kart yok!
işte bu takım güya 87'de şampiyonluğu haketmiş. geçiniz.
varan 3
sezon 92-93. ağızlarda sakız olmuş bir ankaragücü 8-0'lık maç var.
ankaragücü, fener'den 4, karşıyaka'dan 5, beşiktaş'tan 6 yiyor. bizden 8 yiyorlar, olaylar olaylar. iki maçta biz 11, beşiktaş 12 averaj alıyor ankaragücü'nden. ankaragücü maçlarını çıkartın fikstürden, 7 averajla yine öndeyiz. ama beşiktaş fark atacak, biz atamayacağız. 86'dan alışkın onlar, bizim mazlum kalmamıza.
o sezon 6 maç yapıyoruz beşiktaşla, 4 galibiyet 2 beraberlik. bir önceki sezonu namağlup bitiren beşiktaş'ı da ilk yenen takım galatasaray oluyor deplasmanda. bariz üstünlüğümüz yine var. zaten o kadro 1 sezon sonra şampiyonlar ligi'ne manchester'ı dize getirerek kalıyor. beşiktaş o lige kalmayı başaramamıştı ama.
neyse, son hafta 1-0 bile kazansak şampiyonduk. bu ortada ama bir şey anlatacağım.
gelmişiz 20'li yaşlara, üniversite'de sınıfta 30 kadar beşiktaşlı ve fenerlinin birleşip "8-0 kazanmasaydınız şampiyon olamıyordunuz" diyerek üzerime geldiklerini bilirim. işte olayların aslını astarını bilmeden, kulaktan dolma yalanlarla üzerimize geliyor iki takım. peki iki takımın yakınlaşması nereden geliyor? orayı da anlatacağım sabredin az.
varan 4
yıl 1951. "şikeyi ülkeye galatasaray getirdi" diyen yalan ustalarına da cevap verelim bari.
şampiyonluk yarışında beşiktaş önde, galatasaray arkadan geliyor. galatasaray şampiyonluk için fenerbahçe'nin beşiktaş'ı yenmesini bekliyor.
fenerbahçe ne yapıyor? kazanabilmenin en ufak ihtimalini bile ortadan kaldırıyor. nasıl mı? sahaya 2 adet lisanssız futbolcu sürerek. hükmen yeniliyorlar. işte resmi şike!
1951'de yapılan danışıklı dövüş münferit bir olay değil. 1943'teki şikenin karşılığı olarak yapılmış besbelli.
galatasaray yine yarışta, bu sefer fenerbahçe'yi kovalıyor. beşiktaş ile oynayan fenerbahçe kazanmak zorunda.
1951'deki olay sonrasında, 8 yıl öncesini anlatan galip sayar'dan dinleyelim devamını:
"sekiz sene kadar oluyor. 23 mayıs 1943 pazar günü şeref stadında o yılın milli küme karşılaşmalarından sonuncusu beşiktaşla fenerbahçe arasında oynanıyordu. eğer maçı beşiktaş kazanır veya berabere kalırsa galatasaray, yenilirse fenerbahçe şampiyon olacaktı.
herkes galatasaray aleyhinde iki rakibin anlaştığını iddia ediyordu. nitekim beşiktaşlılar sahaya acayip bir takımla çıkınca dalavere bütün çıplaklığıyla kendini gösterdi. amma beşiktaşlılar efendice (!!) hareket edip,
fenerbahçelilerini geçen hafta yaptıkları gibi hükmen mağlubiyeti evvelden kabul etmeyerek kozlarını sahada pay etmek istediler. bu karşılaşmadan evvel fenerbahçe ile yaptıkları üç maçı da kazanan beşiktaşlılar ne olursa olsun, galatasaray şampiyon olmasın diye çıkardıkları şu garip takıma bakın aziz okuyucularım:
celadet- saim, ibrahim-hüseyin – ömer - ali- sabri - hakkı –kemal – cahit - şükrü
ilşte bu acayip son müdafaa kendi kalelerine gol yapılması için rakiplerini teşvik ederken, hücum hattında bütün canlarını dişlerine takarak gol yapmaya çalışan üç siyah-beyazlı futbolcunun emeklerini diğer bir beşiktaşlı forvet fenerbahçe müdafaa olmaktadırlar. bilhassa hafbek hattı sile birlikte boşa çıkarıyorlardı. nitekim iki perdelik bu komedya malum netice ile fenerbahçenin beşiktaşa eşşiz ! galibiyeti ile 4-1 nihayet buldu. ertesi gün bu maçı cumhuriyet gazetesine tanınmış bir spor muharriri eşref şefik şu başlıkla yazmıştı. “şerefsiz beşiktaş takımı dün fenerbahçeye 4-1 yenildi”
işte tarih tekerrürden ibarettir derler. çok doğru bir söz. tam sekiz sene sonra fenerbahçeliler, beşiktaşlılara olan şampiyonluk borçlarını ödediler. hem de ne şekilde. faiziyle birlikte. evvela hükmen mağlup oldular. yani beşiktaş-fenerbahçe karşılaşmalarının 90.ıcısı olan maçı hükmen yani 3-0. 91.incisi olan hususi maçını da 3-1 kaybederek.
herhalde fenerbahçenin kıymetli idarecileri alacaklı olan beşiktaşlılara borçlarını faiziyle ödemekten ziyadesiyle memnun ve mesrurdurlar. bereket versin biz galatasaraylıların buna benzer ne bir borcumuz ve ne de bir alacağımız var. yalnız geçen sene mukabilini beklemeden yaptığımız bir iyilik var, görüyoruz ki rakiplerimiz bu yerinde ve o zaman herkes tarafından takdir edilmiş jestimizi kötülemek istiyorlar. şunu hemen ilave edelim ki galatasaraylılar hiçbir zaman peşin pazarlıkla mağlubiyeti kabul etmez. galatasaraylılık herkese nasi olmayan bir haslettir. onu ondan olmayanlar katiyen anlayamazlar. bu günlük bu kadar yeter.
çerezler
2001 senesi hakkında cafer ve ersun yanal'ın söyledikleri, 2002-2003 sezonunda alaattin çakıcı ile giden şampiyonluk.
bir de 3-0'dan 4-3'lük fenerbahçe maçımız var. derbilerde genelde bu oluyor, bir tahrik ve eksik kalırız. en son engin olayında da böyle oldu. hep kırmızı görüyoruz. işte bu, öteden beri değişmedi. 3-0 önde götürdüğümüz maçı 4-3 verdik. ama o maçı niye verdik diye kimse sormuyor.
taygun'un prekazi'ye attığı dirseğe "oyna" diyen sadık deda'ya sinirlenir prekazi, o da bir tane taygun'a patlatır dirsek. ama oldu mu? galatasaraylılara dirsek serbest değil ki! sen fenerli misin ki dirsek atıyorsun? kırmızı gelir. ondan sonra da maçı çevirmişler. tabi...
böyle şeyler hep saklı kalır. galatasaray'ın hakları savunulmaz. çünkü kendi haklarımızı korumayı bilmiyoruz. rakip takımlar bunu iyi yapıyor, zeytinyağı gibiler mübarek. ama sorsan, bugün galatasaray şike yapmış ve onlar tertemiz. işte yalan, işte dolan!
1 saatte derlerim dedim, 2 saat olmuş. buyrun renkdaşlar, bu bilgileri aklınıza kazıyın, daha fazlası da var emin olun.
not: bu derlemeyi mümkün olduğunca herkese ulaştırmaya ant içtim.
hashus1099
tamamı itü sözlükten alıntı yapılmıştır. oraya yazan yazar da hashus1099. kendisinin emeğine sağlık. siz de okuyun okutun renktaşlar da sussun şu kuşlar.