Biraz alkol (nedenini bilmiyorum, alışkanlık belki), bir öğretmen (yanımda olması da gerekmez, görebileyim yeter, uzaktan da olsa), bir telefon, diğer tarafından bir dostun bulunduğu bir telefon.
uğursuzluk getirdiğine inanılar şeylerdir, ancak hiç bir gerçekliği yoktur. insanların kolaya kaçma, başarısızlıklarını aptal nedenlere yüklemelerine yarar.
"hep yapardım bu kez, öyle yapmadım, işim kötü gitti" nedenine sığınmak ne derece doğrudur? sen gerekenleri yerine getirme sonra bu yüzden olmadı. aptallık.
kendini hayatını yaşayamamış kişilerin 'özgürlüğe' kavuştuktan sonra yaptığı hareketler topluluğu.
o kişi hep ailesinin baskısı altında kalmıştır, gece dışarı çıkmak istemiş, yapamamıştır, okul gezisine gitmek istemiş ancak ailesi tarafından karşı çıkılmıştır. ve o yıl gelmiştir, sınava girip farklı bir şehrin üniversitesini kazanmıştır. artık özgürdür, yıllardır yapmak isteyip, baskı sonucu yapamadığı şeyleri yapmaya başlayacaktır doğal olarak, çünkü şimdiye kadar asla kendi olamamıştır.
insanların hazırladığı yönetmeliklerdir. bir nev'i riyakarlıktır. temelinde 'ben şunu yaparsam, cennete giderim.' mantığıyla yapılması gereken hareketleri barındırır. bir tanrı, böyle bir düşünceyle yapılan hareket sonrası seni ödüllendirir mi?
tarihte, toplumların düzenlenmesi konusunda işe yaramıştır. ancak tek olmadığı için ayrımcılıklar oluşmuştur -ki günümüzde de bu etkisi sürüyor.
1968' de birleşik krallıktan kurtulmuş ve şu an diktatör bir krallıkla yönetilen güney afrika ülkesi. ortalama ömür çok kısadır şöyle ki; erkekler için 32, kadınlar için 33 yıl.
yeni geldiğin şehirde yaşanan uzun kışın ardından, ilkbahar aylarında dahi yağan doludan sonra tam "yaz buralara uğramıyor galiba" sözlerini söylersiniz. ve işte ertesi gün gökyüzü sizi yalancı çıkarırcasına parlatır güneşini yüzünüzde, yüzünüzde hoş bir tebessüm, içinizde yeni umutlar belirir.