çaya batırma olayım sorun olmayacaksa (çay içine partikül düşürmem, senelerin uzmanlığı) probisleri alıp boğaza nazır birer çay hüpletebiliriz efendim.
ev için uygun canlı sadece insandır.
üzgünüm.
çok sevsek de diğer hayvan dostlarımızı doğal alanlarından ayırmış oluyoruz gençler. sevgimiz yüzünden esir olmalarına gönül razı gelmiyor..
belki gerçekten büyük ve ihtiyaçlarını karşılayacak bir bahçe varsa olabilir.
haricinde etmeyelim eylemeyelim.
pencere kenarınıza ekmek kırıntısı, civarınıza kedi köpek için yenilebilecek şeyler bırakmayı ihmal etmeyin ama hapsetmeyelim.
sosyal medyaların kalabalığından, her an ulaşılabilir olmaktan sıkıldığımız dönemlerde birkaç arkadaşımızla kullandığımız uygulama(ydı.)
seçimli iletişim sağlayabiliyor (du.)
hoş bir inziva hissi var(dı.)
bir sorundan bahsederken "bak ben de şunları yaşadım bunları çektim" diyen
ama bunu tecrübem var, yol gösterebilirim niyetiyle değil
acı konusunda bile sidik yarıştırmak için yapan insanlar.
(kusura bakmayın kaba tabir oldu. daha iyi anlatacak kavram yok çünkü.)
gelip geçen insanların, civardaki ağaçların belki bir sokak lambasının ya da kaldırım taşının hikayesi de yazılıyorsa 10/10 benlik harekettir.
tebrik ve teşvik ederim efendim.
yeni zelanda'da kafede yalnız oturan birini görüp (cinsiyeti fark etmeksizin) yanına oturup hal hatır sorma, tanışıp konuşabilme (cinsiyet fark etmeksizin)
Türkiye'de maddi manevi yalnızlıktan ölen insanların karşılıklı farklı masalarda oturması, birbirlerine çarpmadan birbirlerinin farkında olmaması .(cinsiyet fark etmeksizin)
en çok sevdiğiniz kişi siz olun.. her kim olursa olsun kendinizden daha çok sevmeyin.
en çok affettiğiniz kişi de kendiniz olsun.
fakat en çok kıymetini bildiğiniz kişi muhakkak siz olun.
"Beni bir kez aldatırsan sana, ikinci kez aldatırsan bana yazıklar olsun."
ahlak her zaman vardır diye düşünüyorum..
çünkü her canlının kendi evreninde, yaşantısında bir işleyiş var.
çevremizin de işleyişimize katkıları (olumlu/olumsuz) yadsınamaz.
birinin ahlakı diğerine göre olumsuz ya da olumlu olabilir.
bu durumlarda ahlaklı, ahlaksız denilir.
fakat ahlaksızın esas manası bu belirtmede "benim yasalarıma uygun olmayan ahlak, kötü ahlak"tır.
ışıksız bir odada, göremediğimiz objelerin yokluğunu ispat etmek gibidir;
benimsemediğimiz ahlaka sahip kişileri ahlaksız olarak tanımlamak.
orta çağda bir dönem ayaklarına ağırlık bağlayıp suya atıyorlarmış.
batarsa; normal insandı, içine şeytan girmiş, yazık oldu
bir mucize olur da ağırlıklardan kurtulup çıkarsa; bu kesin cadı, yoksa çıkamazdı diyorlarmış.ve yakıyorlarmış.
bilemiyorum,
belki de biri günümüzün insan değerlendirme metotlarından yola çıkarak uydurmuştur.
"Çocukken fakirdim. iki kuruş elime geçince bunun bir kuruşunu kitaba verirdim. Eğer böyle olmasaydı, bu yaptıklarımın hiçbirini yapamazdım."
'Ben, manevî miras olarak hiçbir nas-ı katı, hiçbir dogma, hiçbir donmuş, kalıplaşmış kural bırakmıyorum. Benim manevî mirasım ilim ve akıldır. Benden sonra beni benimsemek isteyenler, bu temel mihver üzerinde akıl ve ilmin rehberliğini kabul ederlerse manevî mirasçılarım olurlar."
vefat sayısını az tutmanın çirkin yollarından biri.
belki paylaşılmıştır, görmeyen vardır. duyurmak görevim olsun. dh üyesi bir arkadaşımızın yaşadığı olay:
Herkese sağlıklı günler dileyerek yazıya başlıyorum. Şimdiden yazının gidişatını kestiremiyorum fakat biraz uzun olabilir, okuyun ve okutturun lütfen. Bizzat tecrübelerimi içerir.
6 Ağustos 2020 günü kız arkadaşımın babası corona şüphesiyle apar topar ambulans ile hastaneye kaldırıldı. Çekilen ciğer filmi sonucunda buzlu cam görünümü mevcuttu ve hasta istanbul'da bir hastanede karantinaya alındı. Yapılan test sonucu 9 Ağustos 2020 günü Covid-19 pozitif tanısı kesin olarak koyuldu ve hasta istanbul Sancaktepe'deki pandemi hastanesine sevk edildi. Hastayla irtibatımız hiçbir şekilde mümkün olmadığı için elimizden geldiği kadarını yapıp enabiz'dan uygulanan tüm işlemleri, tahlil ve raporları takip ediyorduk. Bu süreçte hastane personeli de bizi her gün arayıp durum hakkında bilgilendiriyordu.
Günden güne durumu kötüye giden ve yoğun bakımda tedavisine devam edilen hastamızın 24 ağustos günü enabiz da tahlillerini kontrol ederken, ne hikmetse bir kez daha covid testi yapıldığını ve test sonucunun negatif olduğunu görmem üzere vefat haberini alacağımızı düşünmeye başladım. Nitekim öyle de oldu. Bir-iki saat içinde hastaneden arandık ve negatif covid sonucunun sisteme girildiği gün vefat haberini aldık.
Bu hastanede Covid yüzünden vefat eden hastaların naaşı sancaktepe cenaze işlerine gönderilip burada cenaze namazı kılındıktan sonra defin işleminin yapılacağı yere naklediliyor. Ve covid yüzünden ölen merhumun yanına hiçkimse alınmadığı için naaşı tanıma işlemi fotoğrafı çekilip yakınlarına gösterilmek suretiyle yapılıyor. Biz Sancaktepe cenaze işlerinde geçirdiğimiz yaklaşık 1 saatlik süre içerisinde 5 naaş buraya getirildi ve hepsinin ölüm sebebi covid idi.
Şimdi nasıl oluyor da sadece istanbul Sancaktepe de 1 saat içinde 5 covid vakası defin ediliyorken, Türkiye genelindeki günlük ölüm sayısı 15-20 arası lanse ediliyor?
Covid yüzünden vefat eden hastanın pozitifden negatife çevrilmesine dair kanıt:
(çoook özür dilerim, ne yaptıysam yükleyemedim.. orijinal linki aşağıya bırakıyorum, ss orada.)
bir demet tiyatro (vefat eden kıymetli oyuncularımız gözleri yaşlandırır..), seinfeld.
aklıma gelen ilk iki bunlar.
fakat oyuncuların değişimini görmeyi yürek ne kadar kaldırır bilinmez..
benimsediğin, sanki sabah kalkıp mahallede selam verdiğin biriymiş gibi hissettiğin insanların değişimini görmek insan için en ağır acılardan biridir bence.
zaman geçiyor sonuçta. zaman her şeyi değiştiriyor. kimileri gidiyor kimileri kalıyor. fakat ne giden gittiği gibi kalıyor ne de kalan olduğu yerde kalıyor.
hüzünlendim.