olympia
78 (sürprizlerle dolu)
beşinci nesil yazar 1 takipçi 0.60 ulupuan
entryleri
oylamalar
medya
takip

    robin hood

    34.
  1. Disney, robin hood hikâyesini çocuklara fabl misali bir çizgi filmle aşılamıştır. Robin Hood ve sevdiceği leydi marian tilki, küçük John ismiyle tezat bir ayı, açgözlü prens john ise aslan olarak çizilmiştir. Çizgi filmde cesur robin hood, pısırık prens john'dan çaldığı paraları fakir halka vermektedir. Fakat prens john koyduğu yüksek vergilerle kendisinden çalınan bu paraları halktan geri toplamaktadır. Çocuklara bolca mesaj veren çizgi filmlerdendir. Çocukluğum bu çizgi filmi izleyerek geçtiğinden, ilk âşık olduğum karakter tilki robin hood olmuştur. Her sahnesi ve repliğini ezberlememe rağmen sıkılmadan tekrar tekrar izleyebildiğim nadir çizgi filmlerden biridir. Fakat robin ismini bir türlü söyleyemediğimden kendisine yaban hud ismini uygun görmüştüm zamanında.
    2 ...
  2. mütemadiyen

    13.
  3. -anne! Hani bir kelime vardı, eskiden kullanılırmış... mültimedya mıydı neydi onun gibi bir şey...
    +...
    -ya hocamız multimedyan çalış diyor. Devamlı, sürekli anlamında.
    + o, mütemadiyen olmasın kızım
    -hah işte o mü-te-ma-di-yen bir türlü öğrenemedim şunu gitti.
    2 ...
  4. alışveriş yapmaktan hoşlanmayan kadın

    31.
  5. ben alışveriş yapmayı sevmiyorum diyen kadın aslında ben başkası alışveriş yaparken beklemeyi sevmiyorum, sabrım yok diyen kadındır.
    0 ...
  6. ağladın mı sen sorusuna alternatif cevaplar

    129.
  7. -ağladın mı sen?
    + yok silecekleri açtım.
    1 ...
  8. daha da davos a gelmem

    48.
  9. -tayyip bey istediğiniz gazze panelini de koyduk, artık idare edersiniz.
    -idare edemem davos * idare edemem! daha da davos'a gelmem!
    siz idare edebilir misiniz?
    (bkz: van minüt)
    1 ...
  10. anketör

    21.
  11. Anketörlerden kaçmayı anlatan bir film olsa şöyle bir sahnenin çekilmesi olası olurdu;
    istiklal caddesinin girişi, bir kaç adım sonra anketörler avını beklercesine pusuya yatmış çiftimizi yakalamaya çalışıyor. çok iyi bir plan yapılmalı ve anketörlere yakalanmadan bu zorlu yolu tamamlamak gerekli. Daha uzaktan kendilerini belli eden yeşil renkli yelekleriyle "greenpeace'e katılmak ister misin"ciler, bir yanda bağırarak bir derneğin çıkardığı dergi ve yahut gazeteyi satmaya çalışan gençler ve kalemleri hazır durumda bekleyen anketörlerle sarılmıştır etrafları.
    f:faruk
    r:rukiye
    a:anketör

    f-rukiye biraz hızlı yürü,bak anketçiler peşimizde!
    a-anketçi değil beyefendi anketör.. ben anketörüm.
    f-rukiye sen koş beni yakaladı. Bensiz devam etmen lazım rukiye.
    rukiye arkasına bakar acı dolu bir yüzle
    r-farrukkk!! hayıır!
    f-rukiye koş dedim ya. Benim için çok geç artık bari sen yakalanma.
    a-abartmadınız, alt tarafı iki soru soracaktım.
    f-euh.. seni.. seviyorum... rukiye..elveda...
    a-aman ya yapmıyorum kardeşim sana anket git yahu.
    3 ...
  12. a k

    6.
  13. rubniac

    9.
  14. iki kere modelim olmuştur kendisi. ilkinde gözlerini bana odaklayıp ayırmadığı için utanıp eskizini yapmayı becerememiştim. ikincisinde de zorlanarak çizmeye çabalamıştım. Eskiz,tarama, atölye derken tanışmış olduk. Fotoğraflarını çekmekle meşgul bu aralar kendisi. Bassına da sevgisini göstermeyi unutmaz. Duydum ki çizmeyi bırakmış, sigaraya tekrar başlamış. Bence rubi kendi tiplerini çizmeye devam etmeli. Kırmızı rengini çok sever. Tesadüf ki ruby, ingilizce de kırmızı anlamına geliyor.Cici yazardır. yazar olduğunu arada sırada hatırlamalıdır.
    ayrıca (bkz: vodafon çocuk).
    1 ...
  15. you sexy thing

    5.
  16. stereophonics in coverladığı eglenceli şarkıdır. dinledikçe insanın zıplaya zıplaya dans edesi gelir.
    0 ...
  17. wall e

    51.
  18. wall e nin ivasına söyleyebileceği alternatif şarkılardan biri; (bkz: you sexy thing)
    oyuncakçıya girip wall e ve eve oyuncaklarıyla filmin neredeyse tek dialogu olan;
    --spoiler--
    -wallliii
    -ivaaaa
    --spoiler--
    canlandırmak ayrıca zevklidir.
    1 ...
  19. philip glass

    5.
  20. Les animaux amoureux belgeselinin, the illusionist, no reservations, the secret window gibi bir çok filmin müziklerinin altında imzası bulunan müzisyendir.
    1 ...
  21. birkac duraklik ask

    1.
  22. Yürüyen merdivenlerden indikten sonra biraz daha ilerlersiniz, karınca sürüsü gibi etrafta dolaşan insanlara bakınırsınız. Metroyu bekleyeceğiniz o noktaya doğru yürürsünüz. Bazen de o noktaya varmadan durma ihtiyacı hissedersiniz çünkü bankta sizin gibi metronun gelmesini bekleyen bir yabancı dikkatinizi çeker. Yanına oturmaya cesaret edemediğinizden, banka başka bir kız oturur anında. Siz de banka yakın bir yerde ayakta durursunuz. Bir kere ilginizi çekmiştir ya bakmak istersiniz. Tanımadığınız bir kişi olması mı onun gizemli yapar yoksa mavi gözlerine hayran kaldığınızdan mı metro gelene kadar bakmaya çabalarsınız. inceledikçe o yabancıyı, tanığınız insanların özelliklerini onda görmeyi başarırsınız. Eski sınıf arkadaşınızın mavi gözlerini almıştır mesela. yüz hatları ise aynı friends dizisindeki Ross dur. Tek farkı saçları kıvırcıktır, hafif sakalı ve bıyığı vardır. Hemen adını koyarsınız o metrodaki Ross unuzdur. Metro gelir. Aynı kapıdan, vagona binersiniz. Yer olmadığından ikinizde ayakta kalırsınız. Ama aranızda bir adam durmaktadır. Ve o adamın kolu bütün görüşünüzü kapatmayı çok iyi becerir. Birkaç durak sonra başında, ayakta durduğunuz yolcu ineceğinden, size yerini verir. Balerin edasıyla bir dönüş yapar ve adamın yerine oturursunuz, bir durak sonra sizde inecek olsanız bile. Oturunca metrodaki Ross u görebildiğinizi fark edersiniz. Yine çaktırmama çabalarında bakmaya başlarsınız. Taktınız bir kere. Gözleriniz o an başka kimselere bakmamaya yemin etmiştir. O ellerini inceler. Yansımasına bakar. Sizin farkınızda bile değildir. Bir an kafasını sizin oturduğunuz yere çevirir ve gözleriniz an itibariyle o yabancıyla buluşur. Tabi utanır hemen gözlerinizi insanların ayakkabılarını incelemeye çevirirsiniz. Kulağınızdaki pembe kulaklıklar bir filmin müziği olan parçayı çalarken, siz kendi filminizin esas kızı olmuşsunuzdur. Kendi durağınıza geldiğinizde son kez metrodaki yabancıya bakarsınız. Yine farkında değildir o. Oysa siz filmi yazmış, oynamışsınızdır. inersiniz. O hala ayakta durmakta kendi ineceği durağı beklemektedir. Belki kız arkadaşıyla buluşmaya gitmektedir. O an neler düşünüyor bilmek istersiniz ama kendi hayal gücünüz size daha güzelini, yaratma şansını sunar. Yürüyen merdivenlerden çıkarken kocaman bir gülümseme kaplamıştır yüzünüzü. Nedensiz bir mutluluktur bu. Kısa bir aşktır. Acısız ve saf. Aşkınızın ömrü birkaç durakla sınırlıdır. Ve siz metrodan çıktığınızda, aşk filminiz orada sonlanmıştır. Belki bir daha görürsünüz belki de asla göremezsiniz. Görseniz acaba tekrar tanıyabilir miydiniz? Aradan geçen zamanla orantılı o simayı unutmanız da. Önemli olan onun kim olduğu nereye gittiği değil zaten. Sizin ona biçtiğiniz kaftandır.
    2 ...
  23. natalie portman

    55.
  24. susam sokağındaki natalie portman ile elmo;

    1 ...
  25. küçükken merak edilen şeyler

    30.
  26. - annee! Ben nereden geldim?
    -büyüyünce öğrenirsin çocuğum.
    0 ...
  27. küçükken olmak istenilen meslekler

    39.
  28. -büyüyünce ne olucan?
    +dansöz!
    0 ...
  29. natalie portman

    54.
  30. 1981 israil doğumlu,1994 yılında Jean Reno ile Leon filminde mathilda rolünü oynayarak hafızalara kazınan güzel oyuncu. Oyuncu olmasına rağmen, eğitimine çok önem veren yıldız, lise de tam bir inekmiş. Harvard Universitesi Psikoloji mezunu. Nerdlerin hayallerini süsleyen prenses. Güzelliğinin yanında oyunculuk yeteneğine de hayran kalmamak elde değil.Star Wars serisinde Queen Amidalayı oynamıştır. Ardında Zach Braff'in filmi Garden State'de Sam karakterini canlandırmıştır. O karakteri onun gibi oynayabilecek başka bir oyuncu olduğunu düşünmüyorum. Closer'da renkli saçlarıyla ve jude Law'ın sevgilisi olarak karşımıza çıkmıştır. V for vendetta'daki evey karakterinin hakkını vermiştir. Film için saçlarını kazıtmıştır. O saç bile kendisine yakışmıştır. Paris je t'aime de oynadığı francine karakterini ne zaman izlersem ayrı bir duygulanıyorum. Ve Anne Boleyn olarak onu izlemekte güzeldi. Mükemmel yüz hatlarına sahiptir. Gözleri dalıp gidilesidir. bir yanağı üstündeki beni onu ayrı çekici yapmaktadır. Ses tonu, gülüşü melek gibi olan insandır.Şirin olduğu kadar da asildir. Biraz audrey hepburn andırmaktadır. Aşık olunası hatundur.
    1 ...
  31. evgeni plushenko

    26.
  32. kendisini ilk olarak sex bomb performansıyla izlediğim muhteşem rus patencidir. Buz pistinde onun kadar esnek ve estetik kayabilen başka bir patenci olduğunu sanmıyorum. Müziği tamamen hareketlerine dökebilir ve izlerken kendisini hayran bırakır. Bu iş için yaratılmıştır. Her atlayışında nefesler tutulur, lütfen düşmesin, puanları yüksek gelsin diye dua edilir. Kendisini izlerken dünya ile aranızdaki iletişim bir anda kopar. bir tek evgeni ve televizyon ekranına yapışmaya hazır olan siz kalırsınız. Onu canlı izleyebildiğimi düşünemiyorum. küçük bir nirvana olurdu benim için. Buz patenini bırakmadan önceki performanslarından bazıları istediği kalitede olmamıştır. Hatta bir avrupa şampiyonluğunu brian joubert'e kaptırmıştır. Kendisi düştüğünde ekran karşısındaki ben kendimi yerden yere vurup, parçalıyordum. Her sene büyük bir olay olarak beklenen şampiyonalar, Evgeni Plushenko buz patenini bıraktığından beri heyecandan yoksun, rastgele görülürse izlenen olaylara dönüştü. hiç bir buz patenci, onun verdiği tadı veremez. Zaten kendisi buzda kaymıyor adeta buzun üstünde süzülerek dans ediyor. Onu çok özlüyoruz. Tekrar pistlere dönmesini umut ediyoruz.
    1 ...
  33. pet society

    4.
  34. insanı saran facebook uygulamasıdır. Hayvanına bak, para kazan, alışveriş yap amaçları üzerine kurulmuştur. ilk aldığınızda evinizde hiç bir şey yokken bir kaç aydır oynayan arkadaşlarınızın evini görünce; vay be adam kasmış diye bir an hırsa bürünür, saplantılı bir biçimde seviye atlamaya çabalarsınız. facebook, pet society için açılır olur. Sanal bebek ve sims karışımı bir oyundur. Haftalar sonunda hayvanınızla aranızda bir bağ olduğunu hissetmeye başlarsanız tehlike var demektir. Oyunu bırakma zamanınız gelmiştir.
    1 ...
  35. yemekteyiz dış ses

    1.
  36. Bilmem kaç haftadır yemekteyiz programının sunuculuğunu yapan, sesten ibaret kişidir. Korkunç espriler ve manasız eleştiriler ona aittir. Bilmem ne hanım o nasıl patates soymak, falanca bey ne kadar dağınıksınız gibi yorumlar yapmak eğlencesidir.
    (bkz: konuşması kolay, gel birde sen yap.)
    (bkz: duymaz olaydım o sesini.)
    1 ...
  37. pier paolo pasolini

    18.
  38. Sanat tarihi dersinde Rönesans konuşulurken, Boccaio konuşulmadan geçilmez. Il Decameron (Decameron hikâyeleri), öss senesinde ezberlenildiği gibi, ilk hikâye olarak kabul edilir. Decameron un konuşulması üzerine, sanat tarihi hocamız, bize Pier Paolo Pasolini'nin Decameron hikâyelerine sadık kalarak yaptığı filmi izletmiştir. Bütün erkek oyuncuların dişleri birbirinden kötü olması, izleyicinin dikkatini çeker. Filmde kendisini, ünlü italyan ressam Giotto olarak izleme şansına erişiriz.
    1 ...
  39. yemekteyiz sebahat

    14.
  40. ne öyle rosto mosto yabancı isimli yemekler bir antrikot yapsın ekmeği banıp yiyelim diyerek kendi içinde tezat, şişman yemekteyiz yarışmacısıdır.
    "mamiciğim süpriz yapmış.. ne öyle supriz yumurta gibi." benzetmesi,unutulmazlar arasına girmiştir.
    "bu gece de aç kaldık " repliğini sıkça tekrar eder. Onu doyurabilcek bir yarışmacı olabilceğini zaten sanmıyoruz.
    3 ...
  41. the shins

    7.
  42. Sam üstü stickerlarla dolu olan koca kulaklığını çıkarır. Kulaklığını yeni tanıştığı yabancıya uzatır.
    Andrew, doktorunu beklemektedir. Saçları iki yandan örülmüş, tatlı sırıtışıyla içi içine sığmayan yabancı kız, biraz uzaktaki banka oturur. Aralarında geçen enteresan diyalog sonucu kız heyecanla, kendisine kulaklığını verir. Çalan parçanın adını sorar Andrew.
    New slang iki yabancıyı hoş tınılarıyla birleştirmiştir o an. Sam gülümseyerek andrew un suratını inceler. Belki de kendi hissettiklerini onunda hissedip hissetmediğini merak etmektedir. Uzun zamandır Andrew'a kimse öyle gülümsememiştir. Hatta kimse ona o yabancı kadar sıcak davranmamıştır senelerdir. The shins müzikleri olmadan garden state o bütünlüğü kurabilir miydi bilmiyorum. izlenmesi gereken bir film. Dinlenmesi gerek müzikleriyle.
    Gökyüzündeki yıldızlara bakıp, sevdiğiniz insanla mırıldanarak new slang söylemek büyüleyici bir zevktir.
    4 ...
  43. show tv nin ismini yemekteyiz tv yapmasi

    1.
  44. show tv aslında en mantıklısını yapmıştır. Kriz dönemindeyiz, hiç bir kanal dizilere çok para vermek istememekte. Dizi yapımcıları ya fiyatları düşürüyor ya da dizilerini kaldırmayı seçiyor; misal kurtlar vadisi ve aynı yapım şirketinin dizisi, eşref saati. (bkz: eşref saatine yazık oldu.) Bir aralar haftanın nerdeyse her günü olan var mısın yok musun bile, krizden payını aldı. Ama show tv yemekteyiz programıyla yine çok izlenmeye devam ediyor. Üstelik yapım masrafı bütün programlardan çok daha az. her gün bir yarışmacı, ondan önceki yarışmacının özeti, haftanın tekrarı diye diye bütün haftayı mis gibi bitiriyorlar. izleyici kitlesi de hiç şikâyetçi değil bu durumdan. Yakında herkes aşçı olacak memlekette.buyrun yemekteyiz.
    1 ...
  45. yeni paralari harcamaya kiyamamak

    6.
  46. Yeni alınan kıyafetler, ayakkabılar giyilmez eskimesin diye. Nedense para içinde aynı uygulamayı yapması geliyor insanın. Yeni parayı görünce, önce bir sevinç oluyor , 'hey, elime yeni para geçti!' sözleri arasında hemen arkadaşlara bu yeni görülen, keşfedilen paranın tanıtımı yapılıyor ve ardından ilk yeni paramı hiç harcamayacağım diye boş sözler sarf ediliyor.Unutmayalım ki para tüketimin materyalidir. Günü gelecek o da harcanacaktır.
    1 ...
  47. vapura yetismenin degeri

    1.
  48. Vapurda yenilecek simit: 75 kuruş
    Simitle içilecek çay: 50 kuruş
    Jeton: 1tl 40 kuruş
    Vapura zamanında yetişmenin değeri: paha biçilemez
    Hiç sevmeseniz de vapura yetişmek için koşan insanlardan olursunuz. Acaba yetişebilecek miyim sorusu aklınızdan her şeyi siler atar. Tek hedef vardır; vapura binebilmek. Jetonu atıp geçmenizde yetmez. Görevlinin birkaç saniye sonra kapatacağı ve başka kimseyi almayacağı kapıdan geçene kadar nefesinizi tutarsınız. O kapıdan sıyrıldığınız an, kendinizi savaşı kazanmış bir kral gibi hissedersiniz. Adımlarınız artık yavaşlar, kalbiniz hızla atarken, nefesinizi kontrol etmeye çalışırsınız. Başınız diktir. Çünkü vapura ayak basmışsınızdır. Mümkün olsa o an, vapura sarılabilirdiniz.
    1 ...
  49. chaotic good

    55.
  50. -chaotic good nasıl?
    +iyi, bıyık bıraktı kendisi.
    -nasıl? Bir dakika hani şu senin arkadaşın olan, evine gittiğimizde bize yemek yapan kişiden bahsediyoruz dimi?
    +evet.
    -oh! O, bıyıklı!

    Şeklinde insanı her seferinde şaşırtan kişidir. Arkadaşları tarafından ona verilen bir nick sandığım isminin, nüfusundaki adı olduğunu öğrendiğimde de ağzım bir süreliğine açık kalmıştı. Uzak mavi'ye dönüşen Groovity'in solistidir. Gelecekte, iki çocuk babası olacaktır. Uludağ sözlüğe sempati duyup üye olmamın sebeplerinden biri; yazdığı entryleridir. Tanıştığımız gün, yemeklerini yeme şerefine ulaşmış olduğum, milkshake yapacağına söz vermiş sevecen yazardır. Tam bir beyefendidir. Selam olsun.
    2 ...
  51. napoleon bonaparte

    59.
  52. "Beni sevmeyeni sevecek kadar bayağılaşan kalbimi, dişlerimle parçalarım" sözünün sahibidir.
    2 ...
  53. yagmurun tadini cikarmak

    19.
  54. Çocukluk yıllarında, yağmurda koşarken, oynarken hemen anneniz seslenirdi, çocuğum ıslanacaksın, hasta olacaksın sonra doktor amcalar koca iğneler yapacak, eve gir hemen! diye. Yarım kalırdı heyecanınız. Ya da bir su birikintisi gördüğünüzde hemen zıplayıp etrafa su sıçratmak istediğiniz anda, tam zıplamak için ayaklarınızı yere vurduğunuzda durdurulurdunuz. Kızım dur ne yapıyorsun kirleteceksin yeni elbiseni, bak botlarında çamur olmuş, kolay mı sanıyorsun onların yıkanması diye sıkıca tutulurdu elleriniz. Sonra büyüdünüz, su birikintisine zıplamanızı engelleyecek ellerinizi tutan biri kalmadı. Artık kararları kendiniz verir oldunuz. Peki, ne engelledi sizi? Yine tadını çıkaramaz oldunuz yağmurun. O su birikintisine zıplayamadınız efendim, etrafınızdakiler ne der, size bakar diye diye o su birikintisindeki yansımanıza bakıp hızlıca geçtiniz. Saçlarınızın ıslanmamasını istediniz, yürümekten vazgeçtiniz, bir taksiye bindiniz. Yağmur yağdığında trafik kötü olur diye evden çıkmak istemediniz. Kaldırımlar çamur oldu. Küçükken umurunuz da değildi çamurlanmak ama başka büyükler sizi engelledi. Siz büyüdünüz, kendinizi engeller oldunuz farkında olmadan. Yağmurun tadına varmak için önce ıslanmayı göze almak gerek. Bir kez tadını aldınız mı zaten ıslanmak size farklı gelecek. Yağmurun, ruhunuzu ferahlatması diye tanımlar olacaksınız. Sonra bir yaz gecesi, hoşlandığınız çocuğa, bir gün yağmurda yürürüz belki diye mırıldanacaksınız. Ertesi gün yağmur sizin için yağacak. istediğiniz olacak, hoşlandığınız çocukla yağmurda yürüyeceksiniz ve o gün yağmur sizi birleştirecek, yağmurla sevgili olacaksınız. Sabahları korna sesi yerine yağmurun hafif hafif camla yaptığı dans ritmi sizi uyandırdığında, yüzünüzde bir tebessüm olacak. Yıllar yağmurla aranızda bir bağ oluşturacak. Gözlerinizdeki yaşları saklayan o olduğu gibi yalnız kaldığınızda size huzur veren sesini, bir dost yerine koyar olacaksınız. Tanrı, yağmurda gizlidir diye bir söz geçmişti izlediğim bir filmde. Bir arkadaşım da yağmuru, Tanrı yüzümüze tükürüyor diye tanımlamıştı. Siz yağmuru nasıl tanımlıyorsanız, tadını da öyle çıkarırsınız.

    (bkz: kucuk seylerden mutlu olmak)
    2 ...
  55. bakire kız tripleri

    42.
  56. dory

    3.
  57. finding nemo filmindeki sarı yüzgeçleri olan mavi balığın ismidir. Mızmız Marlinle beraber küçük nemo'yu bulma yolculuğuna çıkar. Hafızası kısa ömürlü olmasına karşın, heceleyerek insan yazısını okuyabilir ve en büyük meziyetlerinden olan balinaca konuşmayı gayet iyi becerir. Her ne kadar Marlin onun balinaca konuştuğuna inanmasa da. -mızmız olduğunu söylemiştim-
    Dory'in etkisinde kalıp yeni tanıştığınız insanlarının önünde balinaca konuşabildiğinizi göstermemeniz şiddetle tavsiye edilir.
    0 ...
  58. daha fazla entry yükleniyor...
    © 2025 uludağ sözlük