öküz mü? rica ediyorum öküz değil onlar, onlar artık bizim yavrumuz olurlar o vakitten sonra. zira ortalama 7 saatlik bir yolculuktan sonra sürekli kucağında çocuğunla yolculuk yapıyormuşsun hissi vuku bulur, ayrılırken üzülürsün için parçalanır falan ama yapacak bir şey yoktur yolun sonuna gelinmiştir fakat sen öyle çok alışırsın ki ona allah daha çok üzülmene izin vermez ve bir sonraki yolculuğunda ve devamındaki bütün yolculuklarında böyle insanlar oturur önündeki koltuklarda bir sürü yavrun bir sürü çocuğun olur.. canlarım benim(!)
çok net. kızların erkeklerden daha çabuk olgunlaşmaları. e hal böyle olunca da diğer erkeklerin olgun saydığı erkekler aslında olgunluk bazında kızla eş seviyededir. umarım anlatabilmişimdir, gerçi dediğim gibi; anlamayacak bir şey yok durum son derece net ve açık.
bilgisayarı kapatmak. hatta bazen kapatamamak, yalnızlık ve yapacağı hiç bir şeyin olmaması durumu o kadar hat safhaya gelmiştir ki art arda dizi yahut film izlemekten uyuyakalır haliyle o bilgisayarı kapatamaz bile.
meyveli kektir. ama meyve deyince o kek üreticilerinin aklına neden sadece üzüm geliyor onu çözemedim. ama bazen bazı meyveli keklerde böyle pembe kırmızı renkli minik minik şeyler oluyor, ne meyvesi olduğunu anlamadım ama işte sırf onlar için yiyor ve seviyor olabilirim o kekleri.
eğer kıyı ege de herhangi bir şehirde yaşıyorsanız; uykuya dalana kadar, üstünüze aldığınız pikeyi ıslatmaktan sonraki yaptığınız en mantıklı ikinci şeydir.. zira o sıcak anneden yenilecek fırçayı bile göze alıp yatağa bir şişe su dökmeye kadar götürür insanı...
olay şöyle cereyan eder, kız bir üst basamaktadır oğlan da onun altındaki basamakta, boy farkına göre basamak sayısı tercihen artırılır, bu çift birbirine kur yapar, hatta abartıp öpüşürler ,ben gördüm, umuma açık alanda yapılmaması gerekir, çirkindir. allah muhafaza o üstteki kızcağız merdivenlerin bittiğini farkedemeyip düşüverir belki, yazık olur.
elektrik faturası, su faturası, doğalgaz faturası, internet faturası, ev kirası... allahım ders çalışmaya başlayacağım zaman bunları düşündüğüme göre yanlış yerdeyim, ben rahatlıkla bir aile kurabilirim, evimin kadını çocuklarımın anası olabilirim. biliyordum yaaa okumanın bana göre olmadığını biliyordum.
vallahi yazarlar farklı şeyler yazmış ama nedense benim aklıma bihter'in firdevs hanıma behlül'le nihal'i ayırması için ağlayarak yalvardığı sahne geldi. ne acıklıydı ya bihter ağlıyor ben ağlıyorum, salya sümük izlemiştim o bölümü.
son olarak kendimden bildiğim durum. şöyle ki mutlu mesut yaşayıp giderken hiç olmayacak birine aşık oldum ve deliler gibi aşk acısı çektim, bizzat kendim istedim bile isteye kendim yaptım. ha ne geçti elime; gördüğüm kadarıyla henüz hiç bir şey ama illa ki bir şeyler katmıştır be.
zamanında sadece bizim tv mize ait olduğunu düşünüyordum bu özelliğin ama gördüm ki kapitalist olan bizim zavallı televizyonumuz değil bu sistemmiş.. ama en çok kanal d yapıyor bu adiliği.