her ne kadar cevreden, medyadan, sosyal aglardan ve aliskanliklardan etkilenip bir beklenti icinde olunsa da yilbasi biletinden amorti bile cikmamasi ile baslayip, yilin kalan bolumunde de devam edecek olaylar ve yasanacaklar silsilesiyle ortaya cikacak gercektir.
üşüdüğü halde ekim ayında kombi mi yanarmış diye psikolojik olarak kendini koşullayan, ama kasım ayı girince hava sıcak bile olsa pavlovun köpeği gibi otomatik şekilde kombiyi çalıştıran insandır.
hayatında çok ciddi ve büyük değişiklikler yaparak mutluluğu bulacağını sanan insanoğlunun yapılan değişikliklere rağmen mutlu olamaması sonucu ortaya çıkan durum.
beraber alınan biletin o zamanlar ayrılacağınızı düşünmediğiniz için sevgilinizin çantasına konulması ve 1 hafta sonra beraberliğin bitmesiyle böyle bir sorunun ortaya çıkması.asıl sorun ise bileti istemek için arayıp aramamak konusunda yaşanan gelgitler.zira aradığınız vakit gururunuzdan taviz verdiğini düşünmeniz, karşı tarafın barışmak istediğinizi düşünüp bunu bahane olarak görmesi ve götünün kalkması.aramazsanız da büyük ikramiye çıkarsa diyip ayrılan kıza bi servet mi bıraktım acaba düşüncesiyle kendi kendinizi yemeniz durumu.
üstünden uzun zaman geçsede, başka kişiler, başka olaylar ve insanlarla uğraşmak zorunda kalsanız da dönüp dolaşıp, sanki bütün bu olanlar hiç olmamış gibi aynı yere, aynı kişilere ve aynı hislere geri dönmektir.
insanın çok istediği ama başaramadığı belki tek şeydir. elinizdeki telefonun arama kayıtlarına, mesajlarına bakar ve dönmek istediğiniz o tarihleri anımsarsınız.o mesajın o aramanın yapıldığı tarihlerde ne kadar farklı ve mutlu olduğunuzu düşünürsünüz.o günler gözünüzde canlanır.canlandıkça kendinizi o günlerin içinde bulursunuz.eski fotoğraflara bakar ve ne güzel günlerdi dersiniz. ancak acı olan odur ki o mesajın atıldığı, aramanın yapıldığı, fotoğrafın çekildiği günün kıymetini sonradan anlarsınız. planlarınız,hayalleriniz, umutlarınız kalmıştır geride.yaşanmak istenen ama yaşanamayanlar gözünüzde canlanır.hayat sizi bir yol ayrımına iter, keşkelerinizle kahrolursunuz.
insanoğlunun tipik davranışıdır.içindeyken, elinin altındayken anlamaz kıymetini.ne kadar şanslı olduğunu bilemez.sürekli şikayet eder durur.aslında haksız bir şikayettir bu.ülkedeki şanslı azınlıktan biri iken bile ağlar durur.sonra saçmalamaya başlar.rahat ve imkanlar batmaya başlar.sonra akıl tutulması yaşar.elinden kaçırır.kaybeder.kendi hayatını ve etrafındakilerin hayatını mahveder.çok zor elde edip anlamsızca, gereksizce ve haksızca kaybeder.kaybettiklerinin ne kadar büyük olduğunu iş işten geçtikten sonra anlar.ama olan olmuştur artık.çok zor kazanıp çok kolay kaybetmiştir.allahın kendisine verdiği nimetlere şükretmeyip onlarıda kaybeder ve dolayısıyle onada ihanet etmiş olur.sonra pişmanlıklar ve mutsuzluklarla dolu sürdürülmesi çok ağır gelen bir hayatı olur.ancak haketmiştir bu olanları.
sorunlardan, sıkıntılardan bunalan bünyenin artık çıkış yolu bulamaması sonucu sürekli içinde yaşadığına inanmaya başladığı ve belli bir süre sonra kabullendiği durum.
rahata rahat çişini yapmaya alışmış bünyenin etraftaki insan fazlalığından etkilenerek normalde 1 dakikada bitecek bir işi yaklaşık olarak 5 dakikada bitirmesi eylemi.
insan olmanın gereği herkesin hata yapacağının bilinmesine rağmen, malesef ki bazı hataların telafisinin zaman makinesi yapılmadıkça telafisinin olmamasıdır.
insanı çileden çıkartan, banyo keyfinin içine edip, sizi haftada 1 banyo yapmaya iten ve melih gökçek'in susuzluğa karşı aklına getirmediği ama bundan sonra aklına getireceği hadise.
hayatta iyi ve güzel şeyler kadar kötü ve üzücü şeylerinde olduğunu unutan insandır. herşeyde bir iyilik arayıp hayatın tadını tuzunu kaçıran insandır.
insana epey bi koyan, boşa harcanan emeğin, zamanın ve daha nice kayıpların kendisi yüzünden olduğunu bilip, herşeye rağmen tekrar elde etmeye çalışmaktır.