20.yıl izmir konserinde bulunduğum ve murat ilkan'ın sesine bir kez daha hayran kaldığım ve tapılası bir grup olduğunun bir daha farkına vardığım grup.
dünya yalan söylüyor albümünden önceki albümlerindeki şarkıları gerek söz gerek müzik olarak daha çok beğendiğim ama genelde bütün şarkılarını sevdiğim özgür,antikapitalist türk rock grubu.
kişinin kendini dışa vurumunun en gizemli örneğidir.gözyaşları damla damla düşerken ellerimize o anda dünyadan kopmuş ya geçmişi hatırlamış ya gelecekte ne olacağını düşündüğümüz anlardır.iyiliğimizle kötülüğümüzle,yalanlarımızla hatalarımızla,mutluluğumuzla kendimizi kendimize kabul ettirdiğimiz andır,değerlidir...
insana ders sırasında ki sayıysal derslerd öylede güzel yardımcı olur ki.hemde formülleri ezberlemede öylede güsel bir melodiyle yadım ederki.yapamayanlar için bir lafım yoktur ama ban iyi gelir.***
götüm bu
benim kafam bu
hepsi ortada
anlamak zor mu?
neyim ben?
nesin sen?
arkadaki gizemli ses:
oturdum götümün üstüne
kafamda ne var bakayım diye
oturdum kafamın üstüne
götümde ne fikirler var diye
götüm ipleri geçirdi eline
kafama bok yemek düşsün diye
niye beynim götümdeymiş haa ,niye?
işte götüme layık bir bilmece:
fikirlerim boktur benim
sıçarım sözlerimi ben.
sakın ha attırma götümü.
gösterir göt kafalı adam sana gününü
cemiyette pişiyorum'un bir şarkısıdır.sözleri de derki;
bir taş attı havaya,ters tarafına geldi.
istediği kazanmak.
Kaybetmeye benzer mi?
iki adım önünde,tek çizgi kırık hayat.
Onu da geçemezsen,kahrolsun edebiyat.
Peşinden geleceğim,seni delirteceğim.
Birşey gördü havada.
Göz kırptı birkaç kere.
Mavi camı kıran el yazı yazdı deftere.
Kendine geleceksen,gelme daha karnın tok.
Biraz bekle şimdilik ölümün çaresi yok.
Bir ses duydu.Havada kaldı bütün sözleri.
Göreceklerin için duyduların yeter mi?
Koştu koştu ,öğrendi.
iki dağ iki dere.
Kırmızı ağaç dikti,toprak olmayan yere.
nerde kaldın?
Seni çok bekledim.
Ben yıllardan değil,yollardan tekledim.
Zehir olsan, bakmadan seçerim.
Ben kaşıktan değil,bardaktan içerim.
Dayanamıyorum,dayanılmıyor.
Bana mı sordun?
Sen üzülme.
Koca şehri bile boğazıma ip geçirip te bekledim.
Düş önüme.
Yıllarca kin diye,baktıkça büyüyen şeylerden besledim.
cemiyette pişiyorum'un şarkılarından bir tanesidir.amma lakin şu vardır ki şarkının nakaratında karıları mı,paraları mı yoksa ikiside mi söylenmiş ahal çözebilmiş değilim.çeşitli kaynaklar çeşitli şeyler söylüyor.*
patlak ampül diye tabir ettiğimiz insanat.şekil itibariyle ise eller tıpkı bir ampl çıkarırmış gibi club havasında çevrilmeye başlar ve umuyorum ki 22 temmuz seçimlerinde "anladın sen onu tayyip" nidalarıyla ampülü yerinden çıkaracağımız hödö şeysi. *
jeff buckley'in tapılası bir şarkısı daha.sözler ise şöyledir efendim;
Perhaps it's the color of the sun cut flat
An' cov'rin' the crossroads I'm standing at,
Or maybe it's the weather or something like that,
But mama, you been on my mind.
I don't mean trouble, please don't put me down, don’t get upset,
I am not pleading or saying that "I can't forget you."
I do not pace the floor bowed down and bent, but yet,
Mama, you been on my mind.
Even though my eyes is hazy and my thoughts they might be narrow,
Where you been don't bother me or bring me down in sorrow.
I don't even mind who you'll be waking with tomorrow,
But mama, you're just on my mind.
I am not askin' you to say words like "yes" or "no,"
Please understand me, I have no place I’m callin’ you to go.
I'm just whispering to myself so I can't pretend that I don't know,
Mama, you been on my mind.
When you wake up in the mornin' and look inside your mirror,
You know I won't be next to you, no, I won't be near.
I'd just be curious to know if you can see yourself as clear
As someone who has had you on his mind.
hayatımda dinlediğim en iyi erkek vokallerden biridir.adeta insanın içine girer,şarkıyı yaşatır insana ki bunu tavırlarından da anlayabiliriz.göklerden bize hala sesiyle güç vermesi ümidiyle...
(bkz: so real)
hayallerimiz,hayata bakış açımız,ideallerimiz,kısacası hayatımız demektir.zaten herşey önce bir kurgu,bir tasarım üzerinde başlamaz mı.işte hayallerimizde hayatımızın tasarımıdır galiba.bir ressamın karalama yapıp bazen beğendiği bazen ise doğru çöpe yolladığı içinde onu anlatan küçük kağıt parçaları gibi.eğer zaten bunuda kaybedersek en zor günümüzde ne kalır geriye elimizde...
placebo'nun dinlediğim en iyi şarkılarından bir tanesidir.brain molco'nun muhteşen sesi ve o gizemli müziğinde yavaş yavaş kendimi kaybetmeme neden olan beni benden alan şarkı.
kişinin hayata küsmesi sonucu ve artık işin içinden çıkamayacağını düşünerek başvurdu oyun gibi bir yol.insanlara iyisiyle kötüsüyle kendisini kabul ettirememiş ve bunun için hiç bir çaba sarfetmeyen kişilerdir genelde bunlar.ama her ne olursa olsun bir insanın kendisi için değerli şeyi olan yaşama istediğini bir anda bu kadar kolay bir şekil ellerinin arasından kendisinin alması kadarda sadist bir durum göremiyorum şu dünyada..
türkiyedeki 22 temmuz seçimlerinden her türk genci gibi endişe içindeyim ve halkımızın yanlış bir bilinçlendirme içinde olduğunuda var sayarsam endişe içinde olmaya hakkım var.türk insanının kapalı bir kutu içinde her türlü şeyi yeme potansiyelini biliyorum ve bu yüzden sandığın içindeki tehlikenin farkındayım.daha ne kadar sömürülebiliriz ki? daha ne kadar hakkımız yenilebilir ki?daha ne kadar insan kayırılabilir ki? ve bunların hepsine son vermek için artık "uyan türkiye!!"