Eskiden böyle çocukların kakasını falan yapmaları için enteresan kap gibi birşey vardı. hatırlayanlar bilir. Hikayenin ana konusu odur.
Yaşım 5-6 olması lazım. Tonton bir çocuk olan ben, tüplü televizyondan açmışım televizyonu çizgi film izliyorum. Evde tek annem vardı o da karşı komşuya gitmişti.
Neyse arkadaşlar, baktım kakam geldi, çizgi film de heyecanlı gidiyor. Dedim dur şu kabı pisleteyim bir tuvalet falan sıkıntı şimdi.
Evet arkadaşlar, ben o kaba sıçacağıma koskoca kabı tutturamayıp salonun ortasında annemin yeni aldığı halıya sıçtım. Baya da sıçtım.
Çocukluk hali koktum tabi baya. Düşünün babam o halıya 3 senet yapmıştı, öyle bir halı.
Ben o panik haliyle evin kapısını açtım, artık neden yaptım hiçbir fikrim yok, yangın vaaaar diye avazım çıktığına bağrıyorum.
Karşı komşumuz hemen kapıyı açıyor bizim kapıdan da beni kucaklıyor, kendi çocuğunu da alıyor aşağıya iniyoruz. 5 dk sonra apartman girişinden annemi baygın şekilde çıkardılar. Kadın nasıl korktuysa artık.
Bu arada bizim ev öyle bir yerde ki yine bilenler bilir Göztepe(Kadıköy) Polis Karakolu ile Göztepe itfaiyesi çok yakındır. Hah bizim ev de tam ortasında.
Annemin baygın halde dışarı çıkmasının hemen ardından ki bu sırada komşular annemi tokatlayıp kolonya veriyor oğlun iyi falan diye, o sırada 3 tane itfaiye arabası geliyor. Adamları yanıma getiriyorlar nasıl çıktı falan dediler. O an nasıl bir salaklıksa salonun ortasında bilmiyorum falan diye zırvaladım.
itfaiye eve girdiğinde karşılaştığı sonucu söyleyeyim. Etrafı gül şeklinde desenli, ortasında bok olan bir halı.
Sonra ne mi oldu? Babamın kemeriyle geçireceğim uzun bir çocukluğun ilk hatırasıyla tanıştım.
Daha uç olan yediğim haltlar var da burada anlatırsam olmaz yani. Öyle işte.
"ya kızı yatağa atamadan gitti yolluydu zaten, ha çirkin falandı ama karanlıkta kese kağıdıyla işimi görürdü kanka" yaz. ardından da pardon arkadaşıma atıyordum yanlış oldu de. bir dahada cevap atma.
Bakmayın siz burada yazanlara.
Yanlış veya doğru; içinizden ne geçiyorsa onu yapın.
Bir köşede düşünüp, oturup, silikleşmektense gerekirse şansı verdiğiniz için üzülün, kızın ama birşeyler hissedin.
Bence sivaslılar cahil.
Geri kalan herkes muasır medeniyet seviyesinde çekirdek çitliyor.
Hırtsınız hırt.
Ha yozgatın da amk. Yozgat yüzölçümü olarak cahil.
Berfîn (Kardelen) çiçeği hikayesi: Yıllar evvel birbirini çok seven iki çiçek varmış. Bunlardan erkek olan, sevgilisini o kadar çok seviyormuş ki; baharda açtıklarında diğer çiçeklerden onu kıskanıyormuş. Buna dayanamayan erkek çiçek baharda binlerce çiçeğin içinde açmak ve kalabalığın içinde kaybolmak yerine kışın dondurucu soğuğunda açarak canından çok sevdiği sevgilisini daha fazla görmeyi hayal etmiş. Yine bahar gelmiş,bütün çiçekler toprağı 7 renge boyamışlar. Erkek çiçek kışın kurduğu hayallerini anlatmış. Dişi çiçek sevgilisinin fikirlerini çok beğenmiş, bir daha ki sefere hiç kimsenin açmaya cesaret edemediği, kışın dondurucu soğuğunda açmak için sözleşmişler. Bahar bitmiş, yaz geçmiş, kış gelmiş. Sevgilisine kavuşma hayali ile yerinde duramayan erkek çiçek, karın bir yorgan gibi kapladığı toprağı delerek yeryüzüne çıkmış.Bembeyaz karlar içinde o renkleriyle göz kamaştıran sevgilisini aramış… Ama bulamamış. Ümidini yitiren erkek çiçek bir süre sonra üzüntüsünden boynunu eğmiş ve soğun şiddetine daha fazla dayanamamış ve hayatını kaybetmiş. işte o günden sonra aşkı için kışın dondurucu soğuna bile aldırmadan karların içinde açan çiçeğe Berfîn (Kardelen) ve ona sadık kalmayıp aldatan sevgiliye Hercai adı verilmiş