Bu sınavlarda türlü usulsüzlükler dönebilir. Misal benim bölümümde bazı hocalar kendi danışmanlığında olan öğrencilere kitap, not serbestliği getirirken, kendi danışmanlığında olamayan öğrencilerin telefonunu toplatıp, kapının açık durmasını söyleyebilir. Hal böyleyken utanmanın olmaması da ayrı dikkat çekici noktadır.
ilk defa geçen hafta gördüğüm ve görmez olaydım dediğim iğrenç, ürkütücü bir yer. bir dünya kenti olan ve türkiye'nin en çok turist alan bir şehrine hiç yakışmayan bir otogar. insana istanbul'a gelip kötü yola düşecekmiş gibi bir izlenim veriyor. tez elden değişmesi lazım.
öğretmen düşmanıdır kendisi.
nasıl bunları çok çalıştırsam, nasıl bunlara az para versem, nasıl bunları olabildiğince az atasam diye düşünürde düşünür.
3-4 sene önceydi. kardeşim bana 'bir kilo demir mi yoksa bir kilo pamuk mu daha ağırdır' diye sordu. ve ben kendimden emin bir şekilde tabi ki bir kilo demir dedim. iyi demişmiyim.
'bu zamanını tutumlu harcayanlar için ayaklı bir saattir. Şu şekilde çalışır: huni karşı terazide bulunan miktar kadar suyu kaba aktardıktan sonra, terazi kalkar ve suyunu ilk kaba döker, o zaman bu sonuncusunun ağırlığı ikiye çarpıldığı için, uyuyan kişinin ayaklarını şiddetle havaya kaldırır ve insan da uyanarak işine gider.'
cidden garip, bu şekilde uyandırılıp güne başlamak nasıl olur acaba.