oğuzların burak soyuna bağlı olan aksak boyundan geldiği ileri sürülür. işler güçler'de karakterinin üzerine gidilmesini münasip bulmakla beraber, yaşça birbirimize yakın olmasak kucağıma oturtur kızarana kadar misafirliğe gelmiş komşu teyze gibi sıkıştırır, hızımı alamaz arada iki tane de popoya çakardım. bıngıldağını tıngırdatırım senin çocuk!
olmayan müzik bilgim ile açıklamam, alaturka parçaları blues tadında seslendiren uzaktanda soft rock'a göz kırpan grup.
az buçuk olan hayat tecrübem ile açıklamam, bir ev kadını için bulaşık yahut çamaşır makinesi ne ise, annemlerin dahi dinlemediği plaklardan delirircesine zevk alan benim gibi onlarca genç için odur.
bir illuminati üyesi olduğu bilinen madonnanın, piramitlerin arasında ağızsız şekilde tasvir edilmesi dikkatimi çekti, bir kaç resmini daha inceledim.'' acaba mı?'' demem şu eseriyle kaçınılmaz hale geldi.
nasıl bilebildiğini bana da anlatması gereken yazardır. Vallahi ben anlayamıyorum, her entryde yeni bir gerçekle karşılaşıyorum. Mesela az önce sözlükte bir justin bieber fanı olduğu gerçeğiyle karşılaştım. (#12497481)
18'inden 58'ine binlerce üyesi var türkiye'den. ve bu insanlar gerçekten fotoğraflarını koyabilmişler, korkmadan/çekinmeden. bu ülkede güzel şeyler de oluyor!
benim efendim. yeni girdim bu cemiyete. kova yükseleni koçun özelliklerini okudum ve girdim.
oğlum çok inandırıcı lan, vallahi. hem kendini kötü de hissetmiyorsun, mars ters döndü bu gün ondan bu asabiyet. vallahi benim suçum yok memur bey hep bu jüpiter.
eğer çok büyük bir halt yemediyseniz, yani sorunlu taraf siz olsanız dahi bu çok da büyütülecek bir mesele değilse, direkt hayatınızdan o 'arkadaşlar'ı çıkarmanızı gerektirecek davranıştır. onları ibnenin evladı sınıfına koymak gerekir. net.
saçlarında asimetrik olmasına rağmen yakalayabildiği müthiş ahengi neye borçlu olduğunu sorgulayıp durduğum adam. yayından önce makyaj için oturduğunda ayna karşısına, az biraz pudra, biraz da 'yayından önce kuliste gizlice 15 dk seviştim ehehe' saçı yapın mı diyor nedir.
--spoiler--
if i told you that i loved you, you'd maybe think theres something wrong.
--spoiler--
bugün 500 milyonuncu kez izledim, belki replikleri ezbere söyledim, belki henüz gelmemiş sahnelere birazdan çok kötü şeyler olucak hissiyatıyla önceden ağladım.
film bitimi ritüelleri: 10 dk hıçkıra hıçkıra ağlamak, shape of my heartı açıp deli gibi tekrar tekrar dinlemek ve boğuk, akmayan sıkıcı hayata tekrar adapte olmak.
henüz 20 m yakınına yaklaşmışlığım dahi olmamasına karşın yıllardır tanışıyormuşuz gibi hissettiğim adam. sanki ben içip kafayı sıyırınca bu kedi canını sevdiğim ortaya çıkıyor, yeri geliyor sohbete alttan alta veriyor odunu, yeri geliyor türlü şebeklikler yapıp karın ağrıları geçirtiyor, kendime gelmeme yakın sıvışıyor. bu adam bende böyle hisler uyandırıyor, tövbe allağama.*
sex on fire gibi bir şarkı yapmışlardır ki, riffleriyle, ritmiyle, klibiyle, sözleriyle, eskilere benzemesiyle keyif verir. insanı filtre kahve eşliğinde ritalin almışa çevirir, oturduğun yerde deli gibi bir enerji ve heyecan ile doldurur. ya da ben bir şarkıyı fazla abartıyorum.
gittikçe şovenist nesillerin yetişmesinden kaynaklanır. sevginin, aşkın dahi ağzına sıçıp kenara atan, arkadaşlarının yanında artiz gözükebilmek adına bağımlılık yapan maddeler kullanan, kendini her şeyden üste gören bir nesil. önyargıların oluk oluk aktığı bir düşünce yapısına sahip bir nesil.
nasıl o eski şiirlerdeki, beyoğlunda yaşanan naif aşkların toz pembe rengi, iki üç gün elleşip malı gibi kullanıp sonra sıkıldım diye tekmeyi basanların sayesinde bok rengine dönmüşse, öğetmenlerin o eski yüce, önder ve saygın görüntüsü de alaşağı edilmiştir.
yıllar önce hatırladığım bir haberi hala unutamıyorum, haydarpaşa lisesinde hoca ders anlatırken adamın altındaki pantolonu indirip bir de bunu telefona çekmişlerdi. ulan bu nasıl orospu çocukluğu? biri de babana aynısını yapsa diycem ama senin sikik kafanda aile kavramı da büyüyene dek sömürülüp ağzına sıçılası bir kurum gibi algılandığı için diyecek hiç bir halt bulamıyorum. öyle isterim ki hayat şartları neticesinde öğretmen ol ve karşına senin gibi döl ziyanları çıksın.
bamyadaki o sümüğümsü dokudan zaten rahatsız olurken, yetmezmiş gibi bir de hasta bir yakınının bamya yedikten sonra kustuğuna şahit olmuş insandır. yemez değil, yiyemez.
zil sesi olmak için yaratılmış müthiş şarkı. eğer bekletirseniz de açmazsanız 40 saniye sonra edith piaf abla sizi azarlar, ayar çeker. yukarıda türkçe sözleri paylaşılmış ama bence okumayın, yıllarca böyle hayal etmemiştim, şimdi ağlıyorum biliyor musun?