bu mrna aşıları insanlar üzerinde ilk defa deneniyor. hiç birinin ruhsatı yoktur. acil kullanım onayı altında insanlara belge imzalatılarak yapılan bir aşı. eğer aşıdan bir zarar görürseniz, üretici firmaya hiç bir şekilde dava açamıyorsunuz. kısa süreli bir yan etkisi olmaması 3 4 sene sonra bir yan etkisi olmayacağı anlamına gelmez. ayrıca avrupa ve abd'de çok ciddi yan etkileri saptanmıştır. yakalanınca yüzde 99 kurtulma olasılığınız olan bir hastalık için bu aşıyı olmak bana göre alınmaması gereke bir risktir. olmak isteyen yine olsun ama iyice araştırıp o şekilde olsun.
şimdilerde 27 usd olan kripto para. eğer 1 sene sonra buraları okuyorsanız, muhtemelen 200 doların üstünde bir rakama ulaşması muhtemeldir. tabi ki ytd.
doktorların 8 saat aralıksız maske taktığını iddaa eden bir ne desem bilemedim cahil diyeyim. Doktorlar o maskeleri steril ortamlarda takarlar ( ameliyathane vs.). bizim ahmet amca sokakta tek başına yürürken takıyor. yağmur yağsa, maske ıslansa bile çıkarmıyor. adeta aşk yaşıyor maske ile. neyse diyeceğim maske steril ortamda, kullanmasını bilen kişiler tarafından, belli süreler kullanılmadır. aksi taktirde insanoğlu tarihi boyunca ilk kez bu kadar uzun süreler bu saçma ve bir işe yaramayan maskeleri kullanıyor. eee sürekli verdiğin nefesi tekrar almanın bir bedeli umarım olmaz. zaman gösterecek zararlarını.
evlenene saygı duyarım ama ben evlenmem. sonuçta dünya görüşlerimiz farklı, bir de ben o gözle hiç bir zaman kapalı bir kıza bakmadım. arkadaş olur, gezilir tozulur ama evlilik maalesef olmaz anlaşamam.
kızların şu an evlenecek erkek bulamamalarında ki sebeplerden biride budur. beraber çalışıp ortak bir hayat kurmak yerine, hazıra konma peşinde kızlarımızın çoğu. ama sonuç olarak bunları bulamayıp, yalnızlığa kendilerini mahkum etmektedirler. benden size tavsiye kızlar, beklentilerinizi düşürün, eşinizle beraber çalışıp ortak bir hayat kurun. bir süre kirada oturmak, metrobüse binmek size bir şey kaybettirmez.
ben hayatım boyunca 1 kez bile piyango bileti almadım. alanlarında neden aldıklarına bir anlam veremedim. başkalarını zengin etmeye hevesli başka bir toplum yoktur herhalde. kasa her zaman kazanır tezinin bir kez daha kanıtlanması olayı.
olay çip değil delikanlı. asıl amaç dünya nüfusunu azaltmak. çocuk yapmak isteyen covid aşısı olmasın diye beyanlar var. bu ne demek, kısırlık yapma ihtimali var demek. bak şu an herkes geleceğinden endişeli olduğu için evliyse çocuk yapmıyor. evli değilse evlenemiyor. sanki bir dünya savaşı varmış gibi doğum oranları yerlerde. eğer kanıt istiyorsan biraz bekle. 2019 yılı ile 2021 yılı doğum oranlarını karşılaştır. normalde artması lazım ama en az yüzde 30 40 düştüğünü gözlemlenecektir.
Prag seyahatim sırasında ilk uğradığım yer Prag Kalesi Oldu. Prag kalesi aslında çok kaleye benzer bir yer değil. Daha çok devlet sarayı gibi bir yeri andırıyor. Kalenin içinde bir çeşme var ve herkes tarafından şarkı söyleten kale olarak biliniyormuş. Rivayete göre eski zamanlarda bu çeşmeden şarap akıtıp sonra içilen bu şaraplar eşliğinde şarkılar söyleniyormuş. Bu nedenle adı şarkı söyleten çeşme olarak kalmış.
Kale dıştan ihtişamlı bir görünüme sahip gibi gözüküyor. Ve mimarisi çok hoş. Kalenin adı St. Vitus Katedrali. Geçmişten bu güne bir çok dini törenlere ev sahipliği yapan katedral, bir çok kral ve kraliçenin taç giyme törenlerinin de düzenlendiği yer olarak biliniyor. Katedralin altında ise eski Roma imparatorlarının mezarlarının olduğu rivayeti de vardır. Katedralin içerisini görmek isterseniz bilet fiyatları 300 Kron civarında.
Katedralden çıktıktan sonraki durağım ‘Golden Lane’ denen tarihte zengin tüccarların konakladıkları yere gittim. içerisinde küçük küçük odalar var. Ve bu odalarda zamanında sanatkarlar çalışıyorlarmış. içerde fotoğraf çekmek yasak olduğu için temsili bir görseli aşağıya bırakıyorum. Ama giderseniz mutlaka uğramalısınız, çok cezbedici bir yer.
Katedral ve çevresini gezdikten sonra şehrin en önemli yapılarından biri olan Charles köprüsünün görüntüsünü uzaktan izlemek çok harika bir duygu. Giderseniz mutlaka bu kaleyi benim izlediğim yerden izlemeye çalışın.
Tarih öncesi çağlardan beri insanların yaşadıkları bir coğrafya olan Zeytinlikuyu Muğla ilinin, Milas ilçesine bağlı Kıyıkışlacık köyünün Ege Denizi kıyısında yer alan bir yerleşim yeridir. Turizm açısından çok gelişmemiş olsa da içerisinde tatil siteleri, bir tane 4 yıldızlı otel ve bir çok pansiyon bulunmaktadır. Kışları çok az yerli nüfus barındıran bu yer, yaz aylarında oldukça kalabalık bir hale bürünmektedir.
Çok gizli kalmış yerleri vardır. Adeta cennetten bir parça gibidir bu yerler. Kara yolu ile ulaşım bu yerlere oldukça zordur. Ancak tepeler aşılıp gizli kalmış yerleri görününce adeta insan kendisini cennetin tepesinde hissetmektedir. Aslında bu tarz yerlerin çok fazla insan tarafından bilinmesinden yana değilim. Çünkü bir yer ne kadar fazla kişi tarafından bilinirse o kadar fazla tahrip edildiğini düşünüyorum. Bırakalım şanslı kişiler tarafından keşfedilsin ve olabildiğince uzun zaman bu şekilde muhafaza edilebilsin. O yüzden eğer giderseniz belki keşfetme şansını yakalayabilirsiniz.