mete haftalardır yana yakıla arzuladığı sopayı yedi çok şükür bu hafta. milletimize hayırlı olsun, türk polisinden allah razı olsun. Bize dert olmuştu bu çocuğun naçizane arzusu.
bir takım terör örgütlerine, onların elebaşlarına 'bebek katili' diyerek öfke kusanların bu husustaki samimiyetlerini ve üzüntülerini gözler önüne seren olay. utanç ve derin üzüntü verici.
eğer terk edilen sevgili erkek ise, evinin kapısına gidip, kapı koluna siki sürmek.
edit: eksileyen dostlara sorarım pislik deyince akılınıza ne geliyor allah aşkına? pislik yapıyoruz amk gideyim bir buçuk iskender mi ısmarlıyım hayret bir şey!?
insan tanımlamasına görece değişebilen, biyolojik insan tanımına göre doğru olan bir önermedir. ancak kendimize insan deyip, onlara insan değil diyorsak bu da bakış açısına istinaden doğru bir önermedir. yani insanlıktan çıkmak deyimi toplumda hiç hoş görülmeyen, topluma zarar veren eylemleri gerçekleştiren insanlar için kullanılmaktadır. Ancak; insan yalnızca masum ve savunmasız, silahsız insanları öldürdüğü zaman insanlıktan çıkmaz. henüz insanlık mertebesine * ulaşamamış olan bir medeniyette doğduk, yetiştik ve onu sürdürüyoruz. dolayısıyla 'terörist'in de bu medeniyetin mahsulü olduğu, aslında yaptığımız bir çok şeyin, çok zaman bir teröristin eylemleri kadar yakıcı, kırıcı, yok edici olduğunu düşünür ve objektif olarak değerlendirirsek acı ama 'terörist'le aramızda pek bir fark kalmadığını görmemiz işten değildir. doğa kıyımı, hayvan katliamları, sömürgeler, endüstriyel sanayi, tüm bunlar dışında birer birey olarak bunlardan faydalanmamız ve bu eylemlere destek olmabilmemiz, bireysel olarak veya toplumsal olarak düşmanlarımızı üzmek için her şeyi yapabilecek kadar hırslı, öfkeli ve ihtiraslı olabilmemiz vs... bunlara örnek olabilir. bu eylemler de öyle veya böyle bir şeyleri terörize etmektedir. bunu farketmek elbette bizi üzecektir ama kendimizi muhasebe etmemiz ve insanlığımızı geri alabilmemiz için adım atmaya sürükleyici bir etken olabilir. ilk önce tüm egolardan sıyrılıp şunu dile getirebilmek gerekir kanımca: 'ben önce hayvanım, sonra insanım!'
karma sistemi; yazarları kaliteli girdiler girmeye teşvik etmek için ve kimin akkoyun, kimin karakoyun olduğunu ortaya çıkartmak, bir profil oluşturmak için geliştirilmiş bir sistemdir. bu sebeple yazarların artı oy almak için yanıp tutuşması biraz abartı olsa da, bir girdisi artılanınca sevinmesi yahut birkaç artı oy alabilmek, profilini yükseltmek için ileti girmesi kaçınılmaz ve aslında yargılanamaz ve yargılanması da gereksiz olacak bir durumdur. demek ki adamın kafası basıyor ki kendini beğendirebiliyor. * bahsettiğimiz gibi ayıplanacak bir durum sözkonusu değildir kanımca. hatta böyle bir durum insanları girdisini, 'gavurun malı' gibi postalamadan önce, bir kez daha düşünmeye otomatik olarak sevkeder. bu da girdilerdeki kaliteyi artırır. *
--spoiler--
biz yıllarca, derin devlete, askerî darbe zorbalığına, faili meçhullere, yargısız infazlara karşı çıkarken şimdi pkknın silahlı kolu, hiç utanmadan orhan miroğlunu ölümle tehdit ediyor.
--spoiler--
Ahmet Altan'ın yazısının bir kısmından alıntıdır. 'taraf'ı belli olduğundan şaşkınlık uyandırmış olan bir durumdur. PKK'yı bunların dışında tutması ilginçtir.
kemalistlerin halini bilmem ama kemalist değilimden ziyade, fırsatını buldukça atatürk'e ve sevenlerine, sanki atatürk ve sevenleri parasını çalmış, ocağına incir ağacı dikmişçesine giydirenlerin halini çok iyi biliyorum. birinci düşman karargahı onların kurumları olacaktır. **. hele o aydın kesim var ya, hani atatürk'e bok atmayı bir bok sananlar, ama icraate gelince bokun içinden çıkamayanlar, en rahat onlar olacak. tokmakçılarının kucağında rahat rahat oturacaklar.
senin doğduğun güne lanet olsun! allah'ın yabanisi. eve arkadaşlarım gelcek derim git derim gitmezsin, gel bizle otur derim oturmazsın, her bokunu bana yaptırırsın, benim her şeyime ortak çıkar, kendininkilere yaklaştırmazsın, söyle bana sen ne işe yararsın!
madem öyle kesmeyin abi kim kime ne diyor? ben olsam keserim. çünkü adı sadece kurban olduğu zaman hayvan hakları ayyuka çıkartılıyor. yanlış anlaşılmasın hayvan haklarının aptalca bir şey olduğunu düşünen biri olarak algılanmak istemem. her neyse mevzu ben de değilim zaten. ama bu konuda böyle duyarlılık şovu sergiliyorsunuz madem, tam sergileyin. bitkiler de en az insanlar ve hayvanlar kadar eşit derecede yaşam hakkına sahiplerdir. hayvanların ölmesini istemeyip, kendini ota verenler, sebze yenmesini alternatif olarak sunanlar ve bunun çok meşru bir şey olarak gösterenler büyük hatadalar bence. bitkilerin tek suçu aktif hareket kabiliyetine sahip olmamaları. madem yaşam hakkına 'saygı' gösteriyorsunuz, beslenmeyin. çünkü beslenme ancak canlı organizmaların içerisindeki maddelerle gerçekleşir. anlayacağınız insan yemekle, ıspanak yemek arasında bir fark olduğunu düşünüyorsanız sadece vicdanınızı rahatlatıyorsunuz. bu olay yalnızca yaşam döngüsüdür. insanlar bitkileri de yer hayvanları da. aslanlar, kurtlar da insanları yer. hepsi kendisini savunur. insan da savunur. güçlü olan hayatta kalır. hergün sadece lüks ve süs eşyası yapmak için derisi, kürkü, dişleri, boynuzu için katledilen onbinlerce hayvan katleden canilerle, temel ihtiyaç olan beslenmek ve bu beslenmeden yoksun olan insanlara da bunu yaşatabilmek için senede yalnızca bir kez 'kurban' kesen kişi arasında bir fark var diye düşünüyorum şahsen. o yüzden yapmacık burjuva vicdanını bir kenara bırakın artık. dediğiniz gibi 21. yy'da yaşıyoruz. *
özgürlükçülük ayağına faşizanlıktan bir farkı olmayan fiziksel olmasa da düşünsel bir baskı uygulanan iğrenç okul. kendilerininkinin dışındaki herhangi bir düşünceye yalnızca tepeden bakıp geçerler. tabii ki kendi düşünceleriyle değil, bağlı oldukları kurumun düşünceleriyle hareket eden kuklalardır. ayrıca sinema eğitimi de artık iyice boka batmıştır. burslulara köpek gibi davranırlar (ösym'lilere dokunamıyorlar çok şükür.) gitmeyin, evladınızı göndermeyin, amerikaya gitmesin paralarınız. çünkü artık laurette international universities network üyesidir. *
ya geri kalan %59'un, erkekten sayılmadığı * ya da türkiye erkeği sayılmadığı gündür. bir insan yapmadığı bir şeyden neden utanç duysun ki? * yapan da zaten duymaz * ee yapacak bişey yok yani. biliyorum tüm kadınlar eksiliycek yine ama napayım yani? gerçeği görmezden gelince bahsettiğiniz %41'lik (veya daha az) erkek kesim %41'lik kadın kesimi dövmeyi mi bırakacak? hayır dövecek eşek sudan gelene kadar hatta bazıları öldürene kadar dövecek. bir daha ki 25 kasımda burada yine başlık açılacak, bir takım istatistikler verilecek, sonra? belki daha çok kişi altına yazacak ama belki oran daha yüksek olacak. e hani be aziz baba sen dememiş miydin "böyle gelmiş böyle gitmez" diye? gidiyor yahu bu kaç bin senedir!?
taraf gazetesinin, bir faşist tarafından vurulup, sükse yapmak isteyen yazarı. sanarsın ki bir nazım hikmet, sanarsın ki bir uğur mumcu. en azından gazetede yazdığı yazılarından bu sonuç ortaya çıkıyor. kimsenin s.kinde değil orası ayrı mesele. benim de öyle. her, bir kuruma bağlı insan gibi, kendi beyniyle değil, bağlı olduğu kurumun beyniyle düşünüyor. zaten başka bir şey bekleyemezsiniz.
eleştirilmek kişinin kendisini geliştirebilmesi açısından çok faydalı bir eylemdir. atatürk'ün sağlığında bundan hiç gocunmayacağını, hatta büyük bir değer vereceğini düşünüyorum. farklı bakış açılarına önem veren bir insan olduğu yaptığı işlerden anlaşılıyor çünkü.